Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2290 E. 2023/1654 K. 09.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2290
KARAR NO: 2023/1654
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/04/2022
NUMARASI: 2019/917 Esas, 2022/342 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 30.12.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 05.10.2023
YAZILDIĞI TARİH: 09.10.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/917 Esas, 2022/342 Karar sayılı kararı kararına karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: Davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyoneti ile … Bulvarı üzerinde …Cadde kavşağı istikametinde seyri sırasında aşırı hızla ilerlerken …e çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, müteveffanın eşi …’in kirada oturduğunu, hiçbir gelirinin olmadığını bu nedenle kirasını dahi ödeyemediğini, …’in … başvuru yaptığını, … tarafından 37.997,00-TL ödeme yaptığını, ancak bu miktarın müteveffanın ticari nitelikteki kredi borçlarını kapatmak için kullandığını, müvekkilinin maddi manevi sıkıntıya girdiğini, müvekkili …’in evli olduğunu, iş geldikçe tur şirketlerinin şoförlüğünü yaptığını, üzerine kayıtlı mal varlığı bulunmadığını, müteveffanın vefatıyla babasınından gelen maddi desteği kaybettiğini ve maddi sıkıntılara düştüğünü, müvekkili …’ın evli olduğunu, eşinin şoför olduğunu, kendisi üzerine kayıtlı malvarlığının bulunmadığını, babasının maddi desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek gerçekleşen trafik kazası nedeniyle araç sürücüsü yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, güvence hesabı yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte her bir müvekkil için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500’er-TL destekten yoksun kalma tazminatının yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerin, müteveffayı gerçekleşen trafik kazası sonucu feci bir şekilde kaybetmeleri sonucu yaşadıkları elem ve ızdırabın bir nebze giderilmesi adına 14/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte her bir müvekkil için ayrı ayrı 10.000-TL manevi tazminatın davalı …’tan alınarak davacılara verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; 14/05/2019 tarihinde meydana gelen … plaka sayılı aracın neden olduğu kazada …’in vefatı nedeniyle davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebi nedeniyle müvekkili kuruma başvuru yapıldığını, başvuru neticesinde 37.992,00-TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin soruluğunun hukuka ve yasalara uygun şekilde yerine getirmiş olduğunu, yapılan ödemenin yeterli olduğunu, yeterli değilse dahi öncelikle yeterli olmadığına ilişkin müvekkili şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını bu nedenle davacı taraf4ından usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilen davasının esasa girilmeksizin, dava şartı okluğu nedeniyle usulen reddine karar verilmesini, ayrıca davalılardan …ile …’ın yaşlarının 22’nin üzerinde olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olacağını, tazminat hesaplaması yapılması ihtimalinde, destek paylarının doğru hesaplanabilmesi için müteveffaya ait nüfus kaydı incelenmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasında müteveffanın gelirinin destekçiler arasında paylaştırılması yapılırken müteveffanın destek olduğu ve ileride destek olacağı tüm şahısların paylarının da dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafından kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından ödeme yapılmış olması nedeniyle müvekkilinin temerrüdünün bulunmadığını belirterek davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, reddedilen kısım bakımından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacılar …ve …’ın maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile 39.424,14 TL maddi tazminatın davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 06/08/2019 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 14/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı …için 10.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL ve davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …tan tahsili ile davacılara verilmesine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumunca hazırlanan ve kusur oranlarını değerlendiren bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlarının değerlendirilmeden karar verildiğini, hükme esas alınan raporda, müteveffa yayanın karşıdan karşıya geçmeden önce yolu kontrol etmesi gerektiği belirtilerek %80 kusurlu bulunduğunu, yayanın yolu kontrol etmesinin yalnızca hız limitine uyan araçlara karşı alınabilecek bir önlem olduğunu, eğer söz konusu aracın azami hız sınırının 50 km olduğu bir yerde, yaklaşık bu sınırın iki katı hızda seyir halindeyse, sürücünün ceza hukuku bağlamında olası kastla adam öldürme suçundan yargılanmasına sebebiyet verecekken, hiçbir firen izi ve hız hesaplanması yapılmadan kusur oranlarının alelade belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince hesap bilirkişisi raporuna yaptıkları itirazlar değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporu ile Yargıtay kararlarına atıf yapılarak müvekkilleri … ve …’in herhangi bir destek almadığı varsayımına ulaşılmışsa da, söz konusu Yargı Kararlarının aksine herhangi bir delil olmadıkça uygulandığı hususunun gözden kaçırılması raporun hatalı olduğunu gösterdiğini ve hükme esas alınmaması gerektiğini, kusur oranın belirlenmesine ilişkin alınan rapora yapmış olduğumuz haklı itirazların değerlendirilmemesi, müteveffanın gelirinin tespiti konusunda tanık beyanlarının dikkate alınmaması ve keşif talebimizin hukuka aykırı olarak reddedilmesi, müvekkiller … ve …için dosya içeriğinde bulunan delillere aykırı olarak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemesi göz önüne alınarak ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak eksikliklerin giderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların zararının müvekkili … tarafından karşılandığını, davacılar tarafından başvuru şartlarının yerine getirilmediğini, ilk derece mahkemesince Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından dava konusu kaza ile ilgili başvuran tarafa herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmaması, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, ilk derece mahkemesinin tahkikatlarında SGK’ya ilgili inceleme için soru sormadığını, oysa aradan geçen zaman içerisinde anılan incelemenin eksik hale geldiğinden araştırma yapılması gerektiğini, davacıların desteği konumunda olduğu iddia edilen …’in kaza sırasında kask kullanmadığının açık olduğunu, davacıların desteğinin müterafik kusuru bulunması nedeniyle Yargıtay içtihatları doğrultusunda müterafik kusur indirimi yapılmaması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesi uyarınca kask ve koruyucu ekipman kullanılması zorunluluğunun bulunduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek ile birlikte, hesaplama yapılırken TRH 2010 Hayat Tablosu ve 1,8 Teknik Faiz kullanılmayıp “0” teknik faiz ile hesaplama yapılmasının mevzuata ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili kurumun dava konusu zarardan sorumluluğunu yerine getirdiği için müvekkilinin temerrüdünün de söz konusu olmadığını, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, temerrüt tarihinin Yargıtay içtihatları doğrultusunda ancak ve ancak “dava tarihi” olabileceğini, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekili ve davalı… vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalı … tarafından yasal istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen bu davalının istinaf harçlarını eksik yatırdığı tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalı …’a muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 28/06/2022 tarihli ek kararıyla davalı …’ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair 28/06/2022 tarihli ek karar davalıya 02/07/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalı …’ın 14/06/2022 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacılar … ve …’ın maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile 39.424,14 TL maddi tazminatın davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 06/08/2019 tarihinden itibaren, diğer davalı …yönünden ise kaza tarihi olan 14/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile davacı … için 10.000,00-TL, davacı …için 10.000,00-TL ve davacı …için 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacılara verilmesine dair karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi ve manevi zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … aynı zamanda …plakalı aracın malikidir) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan, dosya kapsamına göre kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması nedeniyle davalı … 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından davalı … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/668 Esas, 2020/117 Karar sayılı dosyasında görüldüğü ve sanığın 12.100,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair karar verildiği bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin 2020/1579 Esas, 2021/599 Karar sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve bu suretle kararın 15/04/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Somut olayımızda, 14.05.2019 günü saat 10:00 sıralarında davalı sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı kamyoneti ile … Bulvarı üzerinde … Cadde kavşağı istikametine seyri sırasında geldiği olay mahallin de aracının sağ ön yan kısımları ile; gidiş istikametine göre yolun sağından yolun karşısına yaya olarak geçmek isteyen bisiklet sürücüsü …’e çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı sürücü …yönetimindeki kamyoneti ile seyri sırasında geldiği olay mahallinde hızını mahal şartlarına göre ayarlamaya özen göstermemiş, seyir hızı ile seyri sırasında, ifadesinden de anlaşılmakla hareketlerini gördüğü beyan ettiği gidiş istikametine göre sağından bölünmüş yolun karşısına yaya olarak geçmek isteyen bisiklet sürücüsüne karşı aldığı fren tedbirinde gecikip çarpması sonucu meydana gelen olayda % 20 (yüzde yirmi) oranında kusurludur. Davacıların desteği müteveffa yaya … olay mahallinde elindeki bisiklet ile, karşıdan karşıya geçmeden önce yolu kontrol etmesi ve yaklaşan araçların hızlarını ve mesafelerini dikkate alması gerekirken, aksi hareketle can güvenliği tehlikeye atacak şekilde sol tarafından seyir halinde olan ilk geçiş hakkı bırakmadığı araca rağmen karşıya geçmek istedği sırada da kazaya karıştığı olayda % 80 (yüzde seksen) oranında kusurludur.
Ceza yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporuyla ve ayrıca kanun yolu incelemesinden geçerek kesinleşen ceza mahkemesi mahkumiyet kararındaki maddi olayın gelişim şekliyle uyumlu değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığından alınan 22/01/2021 tarihli kusur raporuna ilk derece mahkemesince itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Hukuk mahkemesince alınan kusur raporunun gerek dosya kapsamıyla gerekse de ceza davasındaki kusur raporlarıyla uyumlu olması nazara alınarak tarafların kusur oranı bakımından istinaf itirazlarının yerinde olmayıp reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 04/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda, TRH-2010 yaşam tablosunun ve progresif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5068, K:2021/3211 sayılı kararındaki kabul ve açıklamalara uygundur. Dolayısıyla hesaplamada 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği yönündeki davalı …’nın istinaf itirazı yerinde değildir. Öte yandan, hesap bilirkişisi raporunda davalı … tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemenin rapor tarihine güncellenerek mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşıldığından davalının ödemenin güncellenmeden mahsup edildiği ve kısmi ödemeyle sorumluluklarının tamamen sona erdiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir.
Dosya kapsamındaki Kayseri Kocasinan Sosyal Güvenlik İlçe Müdürlüğü’nün … tarihli yazı cevabından dava konusu trafik kazası nedeniyle davacılara rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından bu kapsamda mahsubu gereken bir ödeme olmadığı tespit edilmekle davalının Sosyal Güvenlik Kurumu ödemelerinin mahsup edilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Kaza tespit tutanağında ölen bisikletli …’in kask takıp takmadığının tespit edilemediği yazılıdır. Bu haliyle, ölen sürücü …’in kask takmadığı ve ayrıca ölüm olayıyla kask takmama arasında uygun illiyet bağının mevcut olduğu bu nedenle de müterafik kusurunun bulunduğu yönündeki davalı taraf iddiasının ispatlanamadığı anlaşıldığından, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki davalı istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.
Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 04/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda, asgari ücret esas alınarak ölenin geliri belirlenmiştir. Dosya kapsamı itibariyle ölen desteğin asgari ücretin üzerinde bir geliri olduğu davacı tarafça usulün cevaz verdiği delillerle ispat edilemediğinden bilirkişi raporunda asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama doğru bulunmuş ölenin gelirinin hatalı belirlendiği yönündeki davacı istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/7550, K:2021/10692 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
Somut olayımızda; davacılar … ve …destekten yararlanma yaşını geçmişlerdir. Öte yandan, davacıların sağlık veya engellilik gibi bir sebeple desteğe ihtiyacı oldukları ve ölen destek …’in eylemli olarak davacılara destekte bulunduğu da ispat edilememiştir. Bu haliyle; davacılar … ve …’in destek yaşından çıkmış olmaları nedeniyle davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı doğru olup davacıların aksi yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Dosya kapsamından dava açılmadan önce davalı … 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca gerekli başvurunun yapıldığı ve davalı … tarafından 06/08/2019 tarihinde kısmi ödeme gerçekleştirildiği anlaşıldığına göre davacıların fazlaya ilişkin maddi tazminat talebi bakımından 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca başvuru şartının yerine getirildiği hususunda bir tereddüt söz konusu değildir. Öte yandan, ilk derece mahkemesinin, temerrüt tarihi olarak kısmi ödemenin yapıldığı 06/08/2019 tarihini kabul etmesi de doğrudur. Bu nedenlerle davalı tarafın, 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca başvuru şartının yerine getirilmediği ve temerrüt tarihinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafların aleyhine sonuç doğuracak mahiyette hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacılar vekili ile davalı …vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacılar vekili ile davalı …vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Davacılardan alınması gereken harç olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalı …ndan alınması gereken harç olan 2.693,06 TL harçtan peşin alınan 674,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.019,06 TL harcın davalı …’ndan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Davacılar ve davalı …tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Davacılar ve davalı … tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/10/2023