Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2161 E. 2022/1904 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2161
KARAR NO: 2022/1904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2022
NUMARASI: 2017/1142 Esas, 2022/308 Karar
ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVA: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/09/2017
BİRLEŞEN 2021/787 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVA TÜRÜ : Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 16.11.2021
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02.12.2022
YAZILDIĞI TARİH: 02.12.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1142 Esas, 2022/308 Karar sayılı kararına karşı asıl ve birleşen dava dosyasında davacılar vekili ile asıl ve birleşen dava dosyasında davalı … A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Asıl dava dosyasında davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: Davalı … ‘e ait, davalı … ‘in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Azerbaycan uyruklu … şirketinin sahibi olduğu, … ‘un sevk ve idaresindeki … çekici ile … sayılı römork ile Azerbaycan uyruklu tırın çarpışması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası ile ilgili Kayseri CBS’nin 2017/33152 soruşturma sayılı dosyasının açıldığını, meydana gelen trafik kazası ile ilgili tutulan tutanakta da … ‘in %100 kusurlu bulunduğunu, maddi zararın tazmini için … plakalı aracın zorunlu trafik sigortasına başvuru yapıldığını, … A.Ş tarafından … numaralı hasar doyası açıldığını ve %75 kusur oranı üzerinden ödeme yapılarak anne … ‘e 58.981,97-TL, baba … ‘e 37.256,91-TL olmak üzere toplam 96.238,88-TL ödeme yapıldığını, müteveffa … ‘ün kimya teknikeri olup, kimya teknikerlerinin ne kadar ücret aldığının tespit edilerek aktüer raporu alınması gerektiğini, bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile anne … için 19.500,00-TL, baba … için 12.500,00-TL olmak üzere toplam 32.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile müvekkillerine verilmesini, ayrıca manevi tazminat taleplerinin değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiğini belirterek davalılardan … ve … ‘in üzerinde kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin aktif ve pasiflerinin araştırılarak üzerine ihtiyati haciz konulmasını, … çekici, … römork plakalı Azerbaycan uyruklu tırın ve römorkun üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve ihtiyati haciz kararının gümrüklere bildirilerek yurt dışına çıkışının engellenmesine karar verilmesini, ayrıca müvekkillerinin çekmiş olduğu ağır acı ve ızdırap göz önünde bulundurularak anne … için 150.000,00-TL, baba … için 150.000,00-TL, kardeşi … için 100.000,00-TL, kardeşi … için 100.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/787 Esas – 2022/52 Karar sayılı dava dosyasında davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı … ‘e ait, davalı … ‘in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Azerbaycan uyruklu … şirketinin sahibi olduğu, … ‘un sevk ve idaresindeki … çekici ile … sayılı römork ile Azerbaycan uyruklu tırın çarpışması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası ile ilgili Kayseri CBS’nin 2017/33152 soruşturma sayılı dosyasının açıldığını, Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/566 esas sayılı dosyası ile sürücü … hakkında davacı açıldığını ve mahkumiyet kararı verildiğini, meydana gelen trafik kazası ile ilgili tutulan tutanakta da … ‘in %100 kusurlu bulunduğunu, maddi zararın tazmini için … plakalı aracın zorunlu trafik sigortasına başvuru yapıldığını, … A.Ş tarafından … numaralı hasar doyası açıldığını, anne … ‘a 50.366,66-TL ve 19.989,47-TL (ek tazminat), baba … ‘a 41.974,46-TL ve 16.664,06-TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin yapılması için ibraname başlıklı yazıya fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna ilişkin ihtirazi kayıt düşüldüğünü, alınan miktarı belirtmek için bu belge verildiğini, manevi tazminat taleplerinin değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiğini belirterek davalılardan … ve … ‘in üzerinde kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin aktif ve pasiflerinin araştırılarak üzerine ihtiyati haciz konulmasını, maddi tazminat bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik (belirsiz alacak davası olarak) 2.000,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesini, Anne … için 75.000,00-TL, baba … için 75.000,00-TL, kardeşi … için 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve … den müşterek ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl dava dosyasında davalılar… ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere, gerek kaza sonrası tanzim edilen kaza tespit tutanağında, gerekse Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/33152 Soruşturma sayılı dosyasında alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda, davalılardan tır şoförü … ‘a da kusur izafe etmek yerine tüm kusurun müvekkillerden … ‘e yükletilmiş olmasının hatalı olduğunu, davalı tır şoförü de kusurlu olduğu gibi gerek davalı … ‘un gerek müvekkili sürücü … ‘in gerek araç içerisinde bulunun … ‘nın gerekse bilgisine başvurulan … ‘nin beyanlarında belirtmiş oldukları üçüncü bir aracın da mevcut olduğunu, müvekkili … ‘in hız limitlerini aşmamış olup alkolsüz olduğunu, bu sebeple öncelikle mahallinde keşif yapılarak tanıkların dinlenmesi neticesinde kusur durumlarının belirlenmesi gerektiğini, davacılar dilekçelerinde müvekkili … ve arkadaşlarının toplu taşıma aracına ödeyecekleri parayı müvekkile ödemeleri şeklinde anlaştıklarını belirtmişlerse de böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarlarının oldukça fahiş olup sebepsiz zenginleşme gerçekleştirecek miktarlar olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Asıl dava dosyasında davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın … numaralı ZMMS poliçesi ile … adına ölüm halinde kaza tarihi itibarıyla şahıs başına 330.000,00-TL’sine kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, işbu teminat miktarının kişiye ödenecek miktar değil, müvekkili sigorta şirketinin şahıs başına azami teminat miktarını teşkil etmekte olduğunu, davacılar vekili dava dilekçesinde manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olup, poliçe örneğinden de anlaşılacağı üzere manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamına dahil olmadığını, ayrıca maddi tazminat taleplerinin de kabulünün mümkün olmadığını, zira davaya konu edilen trafik kazası sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkili sigorta şirketi nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını ve destekten yoksun kalma tazminat hesabı yaptırıldığını, buna göre davacılara toplamda 96.238,88-TL ödeme yapıldığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/787 Esas – 2022/52 Karar sayılı dava dosyasında davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, … plakalı aracın müvekkili şerkette 19/07/2017-19/07/2018 tarihleri arasında … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacılardan ibraname alınarak ödeme yapıldığını e bu ibranamenin üzeriden iki yıl geçtiğini ve hak düşürücü sürenin dolduğunu, davaya konu 21.07.2017 tarihli kazada vefat eden … ‘ın desteğinden yoksun kalan baba … ‘a şirkete yapılan başvurusu neticesinde 22.08.2017 tarihli ibraname ile sigortalı aracın %75 kusuru doğrultusunda 14.09.2017 tarihinde 41.974,46-TL tazminat ödendiğini, akabinde kusur oranlarındaki değişiklik sebebi ile şirkete tekrardan başvuru yapılmış, bu kapsamda sigortalı aracın %100 kusuruna göre yeniden hesaplama yapılarak 30.01.2018 tarihli ibraname ile bakiye 16.664,06-TL destekten yoksun kalma tazminatı 20.02.2018’de ek ödeme ile ödendiğini, aynı şekilde anne … için de 22.08.2017 tarihli ibraname ile sigortalı aracın %75 kusuru doğrultusunda 14.09.2017 tarihinde 50.336,66-TL tazminat ödendiğini, kusur oranlarındaki değişiklik sebebi ile şirkete tekrardan başvuru yapılmış, bu kapsamda sigortalı aracın %100 kusuruna göre yeniden hesaplama yapılarak 30.01.2018 tarihli ibraname ile bakiye 19.989,47-TL destekten yoksun kalma tazminatı 20.02.2018’de ek ödeme ile ödenme yapıldığını, toplamda 128.964,65-TL tazminat ödendiğini ve müvekkili şirketin başkaca sorumluluğunun kalmadığını belirterek müvekkili şirket yönünden alacağın muacceliyetinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini temerrüde düşmediğinden davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulünü uygun başvuru yoksa temerrüdün dava tarihi olduğunun kabulü gerektiğini ve davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda da davacı tarafın ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, müvekkili şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Birleşen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/787 Esas – 2022/52 Karar sayılı dava dosyasında davalı … ile … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacıların talep ettiği maddi ve manevi tazminatın kabulünün mümkün olmadığını, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda, kazaya karışan tır sürücüsü … ‘ a kusur yüklenmesi yerine tüm kusurun müvekkili … ‘ a atfedilmesinin hatalı olduğunu, tır şoförünün alması gereken tedbirleri almadığını, aracı emniyet şeridine alırken navigasyona bakmak için aldığını beyan ettiğini, emniyet şeridinin zorunlu ve acil durumlarda kullanıldığını, navigasyon cihazına bakmanın acil ve zorunlu bir durum olmadığını, bu esnada aracın dörtlülerini yakması gerekirken yakmadığını, müvekkilinin yol kenarında bekleyen tırı görünce hızının azalttığını, ancak bu esnada yolda füme renkli doblo marka başka bir aracında bulunduğunu, davacıların dava dilekçesinde müvekkili … ve arkadaşlarının toplu taşıma arcına ödeyecekleri parayı müvekkile ödemeleri şeklinde anlaştıklarını belirtmişlerse de böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, her ne kadar davacıların müteveffası ve arkadaşlarının müvekkiline böyle bir tekli de bulunmuşsalar da müvekkilinin babası … ‘in bu teklifi kabul etmediğini, hatır taşımacılığı dışında ticari bir taşımacılığın söz konusu olmadığını, davacıların bu yöndeki iddialarını kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminat miktarının oldukça fahiş olduğunu ve sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, manevi tazminat takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının göz önüne alınması gerektiğini, kusur durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, tüm bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Asıl dava dosyası ve birleşen dava dosyası yönünden davacıların davasının kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Davalılar … ve … vekili, 23/05/2022 tarihli talep dilekçesi ile; İlk derece mahkemesince verilen kararın reddedilen kısımla ilgili olarak davalılardın … ve … lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, usul ekonomisi bakımından bu yönden istinaf edilmesinin uygun olmayacağından bu yönüyle kararın tavzih edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 24.05.2022 tarihli ara kararı ile; davalılar … ve … vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden ilk derece mahkemesince takdir edilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, meydana gelen trafik kazasında ölen kişinin yakınlarının birlikte hareket ederek dava açmalarının, meydana gelen olayın tek bir olay, olay neticesinde bu durumdan etkilenenlerin birbirinden farklı, ancak aile üyeleri olduğu da düşünüldüğünde her bir davacı açısından davanın ayrı bir dava gibi düşünülerek reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar vekili lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar ile davalı … A.Ş. Yönünden manevi tazminat talebinin reddi ile … A.Ş. Vekiline vekalet ücreti takdirine karar verilmiş ise de açılan davada talepleri arasında davalı sigorta şirketinden manevi tazminat taleplerinin bulunmadığını, birleşen dava yönünden de ilk derece mahkemesince takdir edilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, her bir davacı açısından davanın ayrı bir dava gibi düşünülerek reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar vekili lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle, davalı … A.Ş.’nin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Asıl ve birleşen dava dosyasında davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından kalan 85.122,22 TL yönünden red kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin açıkça usule aykırı olduğunu, söz konusu red kararı verilmemesi nedeniyle tüm yargılama giderleri ve harçların davalılara hükmedilmiş olduğunu, reddedilmesi gereken kısım yönünden davalı vekillerinin hak etmiş olduğu vekalet ücretine de hükmedilmediğini, davacı tarafın hem dava dilekçesi hem de ıslah dilekçesi incelendiğinde müvekkili firmadan talep poliçe limiti ile sınırlandırılmamış olduğunu, toplamda talep edilen 318.883,34 TL’den bakiye poliçe limiti olan 233.761,12 TL yönünden kabul kararı verildiğini, söz konusu kararın açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu, asıl dava yönünden ödeme tarihi itibari ile zararı karşılanan davacılara karşı müvekkili sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan başkaca sorumluluğunun bulunmadığını, birleşen dava yönünden davacılardan ibraname alınarak ödeme yapıldığını ve bu ibranamenin üzerinden iki yıl geçtiğini, hak düşürücü sürenin dolduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacılara yapılan ödemeler sonucunda sigorta şirketinin sorumluluğunun kalmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalılar … ve… vekili tarafından da katılma yoluyla istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen istinaf harçlarını eksik yatırdıkları ilk derece mahkemesince tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalılar vekiline muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 08/09/2022 tarihli ek kararıyla davalılar … ve … ‘in istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 08/09/2022 tarihli istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına dair ek karar davalılar vekiline 13/09/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalılar … ve … vekilinin 06/07/2022 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.) Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı… A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde; İstinaf incelemesine konu asıl ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Asıl dava dosyası yönünden; Davacılar … ve … ‘ün davalılar … A.Ş., … ve … hakkındaki maddi tazminata yönelik davalarının kabulü ile taleple bağlı kalınarak davacı … için 188.579,42 TL, davacı Hacı … için 130.303,92 TL destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın davalı … AŞ’den 25/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve ZMMS poliçesi bakiye teminat limiti olan 233.761,12 TL ile sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve … ‘in ise kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL ve davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların davalılar … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, davacıların davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat istemlerinin reddine, davacıların davalılar … ve A-… hakkındaki maddi ve manevi tazminat davasının açılmamış sayılmasına, Birleşen 2021/787 Esas, 2022/52 Karar sayılı dosyası yönünden; Davacılar … ve … ‘ın maddi tazminata yönelik davasının kısmen kabulü ile hatır taşıması nedeni ile Türk Borçlar Kanununun 51.maddesi gereğince 14/03/2022 tarihli aktüer bilirkişi raporunda her bir davacı için hesaplanan destekten yoksun kalma zararlarından takdiren %20 oranında indirim yapmak sureti ile davacı … için 272.747,35 TL, davacı … için 198.426,59 TL destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın davalı … AŞ’den 24/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve ZMMS poliçesi bakiye teminat limiti olan 201.035,35 TL ile sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve… ‘in ise kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir. Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı … ) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … ) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacıların, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır.
Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının görüldüğü Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/566 Esas, 2017/574 Karar sayılı dosyasında … bakımından verilen 8 yıl 4 ay hapis cezası Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 12. Ceza Dairesi’nin 2018/70 Esas, 2018/45 Karar sayılı esastan ret kararıyla ve akabinde Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2018/3503 Esas, 2018/5837 Karar sayılı onama kararıyla kesinleştiği dosya arasındaki ceza dava dosyası suretlerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Somut olayımızda, 21.07.2017 günü saat 14:55 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki… plakalı otomobil ile Ankara yönünden Kayseri yönüne doğru seyir halinde iken olay mahalli olan D-300-17 kesim numaralı devlet karayolunun km 32+ 860 m’sine geldiğinde otomobilin sağ ön kısımlarıyla, seyir yönüne göre yolun sağ tarafındaki banket üzerinde park halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römorkun sol arka kısımlarına çarpması sonucu … plakalı otomobilde yolcu olarak bulunan asıl dosya davacılarının desteği … ‘ün ve birleşen dosya davacılarının desteği … ‘ın ölümü ile neticelenen dava konusu olay meydana gelmiştir. Davalı sürücü … idaresindeki otomobil ile gündüz vakti yatayda virajlı düşeyde eğimli olan bölünmüş devlet karayolunda seyir halinde iken yola gereken dikkat ve özeni vermesi, seyir hızını görüş mesafesi, yol ve trafik durumlarını dikkate alarak ayarlaması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, olay yerine geldiğinde sağa manevra yaparak banket üzerinde dörtlü ikaz ışıkları açık şekilde duraklamakta olan diğer davalı sürücü idaresindeki çekiciye bağlı yarı römorka karşı zamanında etkin tedbir almayarak çarptığı olayda, %100 oranında kusurludur. Davalı sürücü … idaresindeki çekici ve bu çekiciye bağlı yarı römork ile gündüz vakti banket üzerinde dörtlü ikaz ışıkları açık bir şekilde durakladığı sırada diğer davalı sürücünün idaresindeki otomobil ile yarı römorkun arka kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen olayda, hatalı tutum ve davranışı görülmediğinden dolayı atfı kabil kusuru bulunmamaktadır. Ceza yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan alınan … tarihli kusur raporuyla ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararıyla uyumlu ve ayrıca dosya kapsamı ile olayın gelişim şekline uygun değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk mahkemesince yukarıdaki kusur belirlemesinin yapılması doğru bulunmuştur. Asıl dosya davacılarının desteği … ‘ün ve birleşen dosya davacılarının desteği … ‘ın kaza tarihinde üniversite öğrencisi oldukları dosya kapsamındaki öğrencilik belgelerinden anlaşılmaktadır. Mahkemece, desteklerin okudukları bölümler dikkate alınarak mezuniyet sonrası gelir durumları da ilgili kurumlardan araştırılmıştır. Dolayısıyla hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 13/01/2021 tarihli kök rapor ve 14/03/2022 tarihli ek raporda, desteklerin gelirlerinin asgari ücretin üzerinde kabul edilmesi doğrudur. Bu nedenle asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekilinin, desteklerin gelirinin asgari ücret esas alınarak hesaplanması gerektiği ve ayrıca kısmi ödeme tarihi itibariyle tüm zararların karşılanmış olduğu yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir. Gerek dava dilekçesi gerekse ıslah dilekçesi itibariyle maddi tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketi için poliçe limitiyle sınırlı şekilde istendiği açık olduğundan asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekilinin ıslah dilekçesindeki tüm miktarın sigorta şirketinden de istendiği dolayısıyla da maddi tazminatın sigorta şirketi bakımından kısmen kabul edilmesi gerektiği ve ayrıca kısmen ret nedeniyle sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilerek yargılama giderlerinin de bölüştürülmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazları da yerinde bulunmamış ve reddedilmiştir. Dosya arasındaki birleşen dosya davacıları vekili tarafından imzalanmış olan ibraname suretlerinin incelenmesinde alt bölümlerinde davacı tarafça fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu görülmektedir. Eldeki birleşen davanın 16.11.2021 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK 111. maddede öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşılmaktadır. Ancak ibranamenin alt kısmında davacı tarafça fazlaya ilşkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş olduğu anlaşılmakla kayıtsız şartsız bir ibradan bahsedilemez. Bu durumda KTK 111. maddedeki 2 yılık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanma olnanağı bulunmamaktadır. Öte yandan eylem için (TCK md. 85) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 16.11.2021 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı da aşikardır. Bu nedenle asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. Vekilinin, birleşen dava bakımından KTK 111. maddede öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir. (Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/15257 Esas, 2016/11804 Karar sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
Asıl dosyanın dava dilekçesinde maddi tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketi için poliçe limitiyle sınırlı şekilde istendiği açıkça belirtilmesine rağmen manevi tazminat talepleri bakımından da açıkça sigorta şirketi de dahil edilmek suretiyle davalılardan müteselsilen tahsili istendiği için davalı … A.Ş. bakımından asıl dosyada manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve davalı lehine ret vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olup aksi yöndeki davacılar vekili istinaf itirazları yerinde bulunmamış ve reddedilmiştir.
Davacıların ihtiyari dava arkadaşı oldukları ve her bir davanın bağımsızlığını koruduğu göz önüne alınarak, her bir davacı yönünden kabul ve reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olup aksi yöndeki davacı taraf istinaf itirazları yerinde olmayıp reddedilmesi gerekmiştir.
Somut olayda, müteveffalar … ve … davalı … ‘in kullandığı otomobilde yolcu konumundadır. Bu otomobilin işleteni davalı … ‘dir. Meydana gelen trafik kazasında asıl ve birleşen dosyalar davacılarının destekleri olan … ve … vefat etmiştir. Davalılar tarafından süresinde hatır taşıması def’inde bulunulmuştur. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı … , davalı … ‘in ücret karşılığında oğlu müteveffa … ve diğer arkadaşlarını staj yerine götürdüğünü oğlu … ‘ın kendisine anlatmasından dolayı bildiğini beyan etmiştir. Yargıtay uygulamaları doğrultusunda davacı tanığının beyanlarının bazıları oğlundan duyum, bazıları ise görgüye dayalı olmayan beyanlar olup hükme esas alınamaz. Kaldı ki adı geçen tanık aynı mahiyette açılan ve Kayseri 1. Asliye Ticaret mahkemesinde görülen başka bir davanın davacısı konumunda olup hatır taşıması olup olmaması onun menfaatlerini de yakından etkilemektedir. Tanık … hatır taşıması konusunda herhangi bir anlatımda bulunmamıştır. Davalı … ve… tanığı … ise davalı … ‘in ücret karşılığı taşıma yapmadığını beyan etmiştir. Bu tanık bizzat davalı … ‘in kullandığı otomobilde yolcu konumunda olup, kazaya karışan aracın hususi kullanıma tahsisli otomobil olduğu, davalı … ‘in mesleğinin taşımacılık olmadığı, arabasına bindirdiği kişilerin beraberce staj yaptıkları arkadaşları olduğu dikkate alındığında tanık … ‘nin anlatımları hayatın olağan akışına uygun görülmüş, meydana gelen kazada ücret karşılığı bir taşımanın söz konusu olmayıp hatır taşımasının söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince aktüer bilirkişi raporunda tespit edilen destekten yoksun kalma zararlarından hatır taşıması nedeni ile Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesi gereğince Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına uygun şekilde %20 oranında indirim yapılması doğru olup davacılar vekilinin somut olayda hatır taşımasının söz konusu olmadığı ve hatır taşıması indirim oranının yüksek yapıldığı yönündeki istinaf itirazları yerinde bulunmamış ve reddedilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.2/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenlerin olay tarihindeki yaşları, davalı sürücünün kusurunun ağırlığı, hatır taşımasının söz konusu olması, davacılar ile ölenlerin yakınlıklarının derecesi, davacıların duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde asıl ve birleşen dosya davacıları yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla da asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu yönündeki istinaf itirazlarının haklı olmadığı değerlendirilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafların aleyhine sonuç doğuracak mahiyette hukuka aykırılık bulunmadığı, asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı… A.Ş. vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Asıl ve birleşen dosya davacıları ile asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş.’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) Asıl ve birleşen dosya davacıları bakımından istinaf başvurusu sırasında peşin alınan harçların mahsubu ile davacılardan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) a-) Asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş.’den asıl dava dosyası yönünden alınması gereken harç olan 21.782,92 TL harçtan peşin alınan 5.455,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.327,92 TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş.’den birleşen dava dosyası yönünden alınması gereken harç olan 32.185,89 TL harçtan peşin alınan 8.047,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 24.138,89 TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
4-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleşince yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/12/2022