Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2153 E. 2023/1583 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2153
KARAR NO: 2023/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2022
NUMARASI: 2019/549 Esas, 2022/129 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 16.09.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 29.09.2023
YAZILDIĞI TARİH: 29.09.2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/549 Esas, 2022/129 Karar sayılı ilamı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde; Dava konusu 06.02.2017 tarihinde saat 17:55 sıralarında Kayseri Otogarı yakınındaki Cami kavşağında … yönetimindeki sahte plakalı çekici ve çekiciye bağlı yarı römork ile Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı üzerinde terminal istikametine seyrederek geldiği olay yerinde sağındaki … Sokak’a dönüş yaptığı sırada, sağından kaplamaya girerek yolun karşısına geçmek isteyen yaya …’a aracına bağlı yarı römorkun sağ yan kısmı ile çarpması sonucu ölümlü kaza meydana geldiğini, davacı müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını, 29.03.2019 tarihinde Güvence Hasabı’na başvurulduğunu ve ihtar edildiğini, Güvence Hesabı’ndan olumlu dönüş olmadığını, arabuluculuk kapsamında 2019/33156 no’lu dosya ile görüşme yapıldığını, anlaşma sağlanamadığını fazlaya ilişkin hakları sakı kalmak ve ilerde artırılmak kaydıyla, destekten yoksun kalma tazminatı için … için 100,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 300,00 TL olmak Üzere 1.000,00 TL’nin davalıya başvuru yapılan 29.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, iş bu dosyanın Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/188 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan aracın önceden hurdaya ayrıldığından ZMMS’na tabi olmadığını, genel hükümlere tabii olduğunu, talepler bakımından kurumun sorumluluğu olmadığını, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 40/3-a maddesine göre, “Hurdaya ayrılmış olan taşıtlar tamir edilmiş olsalar dahi yeniden tescil edilemezler” amir hükmü gereği, söz konusu aracın trafiğe çıkması ve bu araçla ilgili ZMMS yaptırılmasının mümkün olmadığını, Sigortacılık Kanununun 14.maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği uyarınca, müvekkili kurumun ZMMS’na tabi Motorlu Araçların Trafik Sigortası yaptırmaması halinde sebep olacakları zararları karşılamak amacıyla kurulduğu; KTK m.103’e göre ZMMS’na tabi olmayan araçların hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğunu, bundan dolayı müvekkili kurumdan tazminat talep edilemeyeceğini, aksi hüküm tesis edilmesi halinde, kusur ve zararın tespiti gerektiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, SGK ödemesi varsa tespitini ve tazminattan düşülmesini, Güvence Hesabı’nın temerrüdünün bulunmadığını, sonuç olarak, davanın usulden reddini, aksi takdirde talebin esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacı vekili tarafından, dava dışı …’in, yönetimindeki sahte plakalı çekici ve çekiciye bağlı yarı römork ile yolun karşısına geçmek isteyen yaya …’a çarpması sonucu ölümlü kaza meydana geldiği ve müvekkillerinin müteveffa …’in desteğinden yoksun kaldığı beyan edilerek davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulmuştur. Dosyada mevcut 06/02/2017 tarihli kolluk tutanak içeriğinden … plakalı çekicinin ruhsat sahibinin … olduğu ancak aracın şaşi numarasından yapılan sorgulamada 1995 model BMC çekici olarak gözüktüğü ve hurdaya kayıtlı olduğu, … yarı römorkun ise ruhsat sahibinin … olduğu ancak şaşi numarasından yapılan sorgulamada sahibinin … olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce Türkiye Noterler Birliği’ne müzekkere yazılarak, … şasi numaralı çekici ile … şasi numaralı(… adına kayıtlı) römorkun araç özet bilgilerinin gönderilmesi, araçların, kaza tarihi olan 06/02/2017 tarihinde tescil kaydının silinip silinmediğinin, silinmiş ise silinme sebebinin ve yeniden tescilinin yapılıp yapılmadığının, trafikten men edildi ise sebebinin bildirilmesi, araçlar hurdaya ayrılmış ise hurdaya ayrılma tarihinin bildirilmesi, varsa trafikten çekme belgesinin gönderilmesi için yazılan müzekkere cevabından; … şasi numaralı çekicinin 29/12/2015 tarihinde … A.Ş adına kayıtlı iken hurdaya ayrıldığı, … şasi numaralı … plakalı aracın ise kaza tarihinde … adına kayıtlı olduğu 12/05/2021 tarihinden itibaren ise kayıt malikinin … olduğu anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK ‘nın 102. maddesinde “Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamaz.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, römorkların bağımsız sigortası olmadığı ancak onu çeken çekicinin ya da traktörün sigortasının sorumluluğunun olduğu anlaşılmaktadır. Kazaya sebep olan çekicinin ise kaza tarihinde hurdaya ayrıldığı anlaşılmıştır. KTK 21/1 maddesi “Tescil edilen araçlar, “Tescil belgesi ve “Tescil Plakası” alınmadan karayollarına çıkarılamaz. Ancak, ilk tescili yapılan araçlar için düzenlenen tescile ilişkin geçici belgelerin geçerlilik süresi içinde, tescil belgesi alma zorunluluğu aranmaz.” KTK 21/5 maddesi” Hurdaya çıkarılmış araçların karayolunda sürülmesi yasaktır. Bu araçların karayolunda sürüldüğünün tespiti hâlinde sürücüsüne 2.018 Türk Lirası idari para cezası verilir ve bu araçlar trafikten menedilir. Ayrıca mülki amir tarafından el konulur ve aracın mülkiyeti kamuya geçer.” KTK yönetmeliğinin 39/6 maddesi “Hurdaya ayrılmış olan taşıtlar, onarımla yenilenseler bile tescil edilemezler. Ancak, kullanılabilir durumdaki motoru ve diğer parçaları, başka araçlarda kullanılabilir. Bunlardan gerekli görülenler kullanıldığı aracın kayıtlarına işlenir.” şeklindedir. 5684 sayılı sigortacılık Kanunun Güvence Hesabı başlıklı 14. maddesi “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur. Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, başvurulabilir…” hükmünü içermektedir.Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası bulunmayan yada sigortası olupta sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı güvence hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. KTK 21/5 maddesi ve 86 maddesine göre dava konusu hurdaya ayrılan çekicinin trafiğe çıkması ve onarılsa bile tescili mümkün değildir. Buna göre söz konusu çekici için ZMMS poliçesi de yapılması mümkün değildir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/8149 esas 2017/8134 karar sayılı ilamı) Güvence Hesabının ZMMS Sigorta poliçesi yaptırma zorunluğu olmayan çekici yönünden herhangi bir sorumluluğunun ortaya çıkmayacağı anlaşılmakla davalı Güvence Hesabı yönünden bu davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın usulden reddine karar verilmiş olup söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olmakla istinaf başvurusunda bulunmak ve kararın ortadan kaldırılmasını talep etmek gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi’nin reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf incelemesinden geçirilerek ortadan kaldırılması gerektiğini, …’in sevk ve idaresindeki yarı römork ve çekicisi ile trafikte seyretmekte iken sağa dönüş sırasında karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkillerinin murisi …’a çarpması neticesinde meydana gelen ölümlü kazada Güvence Hesabına davanın ikame edildiğini, mahkeme tarafından yapılan yargılamada çekicinin hukuki sorumluluğunun olmadığını, ancak bağlı olduğu çekicinin hukuki sorumluluğunun olacağının belirtildiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca kabul edilemez olduğunu, istinaf incelemesinden geçirilerek ortadan kaldırılması gerektiğini, mahkeme tarafından davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin TRH 2010 (%10 artırım, %10 iskonto) yaşam tablosuna göre hesaplama yapılarak, davacıların talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesine yönelik aktüer bilirkişisinden alınan ek rapordan özetle; davacı eş …’ın destek zararının 75.321,70 TL, davacı çocuk …’ın destek zararının 5.463,28-TL, davacı çocuk …’ın destek zararının 6.486,44 TL. olduğunu, davacı çocuk …’ın destek zararının 9.479,18-TL olduğunu, davacıların toplam destek zararının (75.371,70 + 5.463,28 + 6.486,44 + 9.479,18) 96.750,60-TL olduğunu, … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin bulunmadığını, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nün … tarihli yazı cevabına göre aracın 28.06.2017 tarihinde hurdaya ayrıldığını, kaza tarihinin ise 06.02.2017 olduğunu, aracın kazadan sonra hurdaya ayrıldığını, kaza tarihinde ZMMS poliçesi yapılmasının zorunlu araçlardan olduğu yönünde rapor düzenlendiğini, gelen müzekkere cevaplarına göre dava konusu aracın sigorta yapması zorunlu araçlardan olduğunu, kaza tarihinde sigorta yaptırılmamış olduğunu, Güvence Hesabına Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, başvurulabildiğinden davalının destek zararlarından sorumlu olması gerektiğini, mahkeme karar gerekçesinde aracın hurdaya ayrıldığını ve hurdaya ayrılan araçların yeniden tescil edilemeyeceğini, hurdaya ayrılan araçların Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası yaptırması zorunlu olmayan araçlardan olduğu ileri sürülerek talebin Güvence Hesabının sorumluluğu dışında olduğu kanaatiyle red kararı vermiş olduğunu, ancak dosyaya gelen bilirkişi raporunda Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nün … tarihli yazı cevabına göre aracın 28.06.2017 tarihinde hurdaya ayrıldığı, kaza tarihinin ise 06.02.2017 olduğu, aracın kazadan sonra hurdaya ayrıldığı, kaza tarihinde ZMMS poliçesi yapılması zorunlu araçlardan olduğu yönünde rapor düzenlenmiş olduğunu, aracın kaza tarihinden sonra hurdaya ayrıldığının aşikar olduğunu, bu şartlarda aracın kaza tarihinde ZMMS yaptırması zorunlu araçlardan olduğu göz önüne alındığından sigortasız aracın neden olduğu bedeni zararlardan davalının hukuken sorumlu olduğunu, izah edilen sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine dair kararın hukuka aykırı olmakla istinaf dilekçesi ile redde dair kararın ortadan kaldırılmasına ve yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmesi amacıyla iş bu başvurunun yapılması gerektiğini, istinaf sebepleri ve resen nazara alınacak sebeplerle, istinaf başvurusunun kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/549E, 2022/129 K sayılı ilamının ortadan kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;
Dava, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada toplanan delillere göre; kazaya karışan ve sigortasız olduğu anlaşılan … şasi nolu 1995 model BMC çekici aracın üzerine … plakanın takıldığı, bu plakanın 1991 model olup … adına kayıtlı sarı renkli BMC marka çekiciye ait olduğu, gerçek çekicinin yani kaza yapan aracın … şasi nolu 1995 model BMC araç olduğu ve bu aracın plakasının … olup dava dışı … Ltd. Şirketine ait iken kaza tarihinden önce 29.12.2015 tarihinde hurdaya ayrıldığı görülmüştür. İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; hurdaya ayrılmış araçların yeniden trafiğe çıkması ve bunlara sigorta yapılması mümkün değildir. Bu nedenle davalı Güvence Hesabının oluşan zarardan sorumluluğu yoktur. İlk derece mahkemesince davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu haliyle; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu vakıa ve hukuki değerlendirmede kanuna aykırılığın bulunmadığı, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine yönelik ilk derece mahkemesinin verdiği kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-) Davacılar tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/09/2023