Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1925 E. 2023/1150 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1925
KARAR NO: 2023/1150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2022
NUMARASI: 2020/842 Esas, 2022/471 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 09.12.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 08.06.2023
YAZILDIĞI TARİH: 08.06.2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/842 Esas 2022/471 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili, davalı… A.Ş. vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların annesi …’in 24/11/2017 tarihinde davalı İbrahim’in … plakalı araç ile kendisine çarpması ile geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini, Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/470 E sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalının olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalı sigortanın ise söz konusu aracın olay tarihinde geçerli ZMSS poliçesini düzenlemiş olması nedeni ile tazminat bedelinden sorumlu olduğunu, …’in vefatı nedeni ile davacı Kamuran’ın desteğinden yoksun kaldığını ve tüm davacıların çok büyük üzüntü yaşadıklarını, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davacı Kamuran için 1000 TL maddi ile 15.000 TL manevi tazminat ve diğer davacılar için ise ayrı ayrı 12.500 TL manevi tazminatın davalılardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; olayın meydana gelmesinden dolayı çok üzgün olduğunu, olaydan sonra yapılan tespitte tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, kazadan sonra davacılar ile başsağlığı dilemek ve cenaze masraflarına katılmak için iletişime geçmek istemiş ise de davacıların talebi geri çevirdiğini, pandemi sürecinde işsiz olduğunu ve davacıların talebini karşılayacak maddi durumunun olmadığını, davacıların ölenin desteğine ihtiyacı olmadığı ve talep ettikleri manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı… A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı kazaya karışan aracın davalı şirkete, 21.08.2017-21.08.2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi ile sigortalı olduğunu, işbu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda şahıs başına azami 330.000-TL ile sınırlı olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olup, masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, huzurdaki davanın “dava şartı eksikliği” sebebiye usulden reddi gerektiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesi hükmü gereği 26.04.2016 yürürlük tarihli 6704 sayılı torba yasa ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki zararların dava yolu ile çözümü öncesi sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğu getirilmiş olduğunu, somut olayda ise, müteveffa sebebiyle talep edilen tazminata ilişkin, ilgili Genel Şartlarda tahdidi olarak sayılan belgeler eksiksiz bir şekilde davalı şirkete iletilmediğinden, yapılan başvurunun öncelikle usulden reddi gerektiğini, yapılan başvuru trafık sıgortası genel şartları ıcabı eksık bır başvuru olduğu gıbı, mevzuatta belirtilen “dava şartlarına” da haiz olmadığını, yeni genel şartlar uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamaları türk borçlar kanunu hükümlerine göre değil, ZMM Genel Şart ekinde yer alan TRH-2010 kadın/erkek tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerekmekte olduğunu, 01.06.2015 tarihinden önce gerçekleşen trafik kazalarına önceki genel şartlar, 01.06.2015 tarihinden sonra gerçekleşen kazalara ise 14 mayıs 2015 yayın tarihli genel şartlar uygulanacak olduğunu, davalı şirketin sorumluluğundan bahsedebilmek için, öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, bu suretle dosyanın kusur bilirkişisine verilmesini talep ettiklerini, bu suretle, savcılık evraklarının da eklenerek dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, faiz talebi için temerrüdün olması gerektiği ve talep edilecek faizin yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, 24/11/2017 tarihinde meydana gelen kazada tarafların kusur durumunun tespiti amacı ile Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden 30/09/2021 tarihli rapor alındığı ve raporda sürücü …’ın kazada %70 oranında, yaya …’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüş olup mahkememizce alınan rapor ile ceza mahkemesi tarafından alınan rapor arasında çelişki bulunması nedeni ile çelişkini giderilmesi için talimat yolu ile İTÜ heyetinden 01/01/2022 tarihli rapor alındığı ve raporda mahkememizce alınan ATK raporu ile aynı oranda kusur tespitinin yapılmış olduğu görülmüştür. Bu rapor ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5206 E, 2020/8874 K sayılı ilamı gibi güncel ilamlar dikkate alınarak düzenlenen aktüer bilirkişisinin 18/04/2022 tarihli raporunda ise davacı eş …’in ölenin kusuru da dikkate alınarak 89.978,09 TL destek tazminatı alacağının bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Davalı …’ın kusurlu araç sürücüsü, davalı sigorta şirketinin ise aracın olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesini düzenlemekle zarardan sorumlu olduğu anlaşılmış, davacı vekilinin 22/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınmış ve maddi tazminat davasının kabulü ile, davacı … için 89.978,09 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı …’tan olay tarihi olan 24/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 21/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsiline tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacı … için 15.000,00 TL, davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 10.000 TL olmak üzere toplam 55.000 TL tazminat bedelinin davalı …’tan olay tarihi olan 24/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ayrı ayrı hakettikleri bedelin verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kaybının maddi tutarlar ile karşılanmasının zaten mümkün olmadığını, ancak duydukları acı ve ızdırabı bir miktar olsun hafifletmek için talep ettikleri eşi … için 15.000,00 TL müşterek çocuklarından her biri için 12.500,00 TL değer duydukları acının yanında çok hafif kalmasına karşın bu miktarlara bile kısmen hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, dosya kapsamında ve bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğu üzere kazanın meydana gelmesine sebebiyet verenin davalı sürücü … olduğunu, ancak bu hususun tamamen göz ardı edilerek müvekkillerinin acısın hafifletmek için talep edilen manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kadırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacı tarafça ıslah dilekçesi ile yapmış olduğu dava değerindeki artış miktarının zamanaşımına uğramış olduğunun görüldüğünü, ilk derece mahkemesince bu husustaki itirazları dikkate alınmaksızın, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne yönelik verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesinin 26.01.2022 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı gereğince davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiğini, duruşma esnasında da ihtarat yapıldığını, ancak davacı tarafça işbu kesin süre uyulmaksızın süresinden sonra 25.03.2022 tarihinde masraf yatırılmamış olduğunu, bu suretle bahse konu bilirkişi incelenmesinden vazgeçtiği sayılması gerektiğini, kesin süre sonrasında yatırılan delil avansı ve yapılan bilirkişi incelemesine muvafakatlarının olmadığını, ayrıca kendilerine usulü kazanılmış hak oluştuğunu, işbu yapılan bilirkişi incelemesinin kabulünün mümkün olmadığını, kesin süreye uymayan davacının bilirkişi incelemesi yaptırılmasından vazgeçmiş sayılarak karar verilmesi gerektiğini, ıslah dilekçesi ile artırılmış olduğu bedelin ve bu doğrultuda verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, meydana gelen kazada müvekkiline atfedilebilecek kusurun bulunmadığını, meydana gelen kazada müteveffanın yaya geçidini kullanmaksızın çaprazlama bir şekilde karşıya geçmeye çalışması, gece vakti üzerinde koyu renkli uzun bir kıyafet ile yoldan geçen araçların hızları dikkate almaması ve bu şekildeki tedbirsizliği sebebiyle tam ve asli kusurlu olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında açıkça çelişki olduğunu, dosya kapsamında alınan raporlara yönelik olarak yaptıkları itirazlarının ayrıca ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu dikkate alınmaksızın müvekkilinin asli kusurlu olduğu şeklindeki tespit doğrultusunda verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, dektekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında öncelikle anayasa Mahkemesi Genel şartlar iptal kararı dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerektiğini, 18.04.2022 tarihli bilirkişi hesap raporunda TRH 2010 Hayat Tablosu hesaplama yöntemi ile yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiğini ve TRH 2010 Hayat Tablosu esas alınarak yapılan hesaplamayı ve bu hesaplama doğrultusunda verilen kararı kabul etmediklerini, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminat miktarı takdir edilirken olayın oluş biçimi, müteveffanın yaşı ve kusur oranları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir miktara hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle: huzurdaki başvurunun “dava şartı eksikliği” sebebiyle usulden reddi gerektiğini, zira müvekkili sigorta şirketine veraset ilamı olmaksızın başvuruda bulunulduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin başvuru sahibine tazminat ödemesi gerektiği kanaatine varılması halinde tazminat miktarının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarınca benimsenen TRH-2010 kadın/erkek tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplanması gerektiğini, kazaya konu poliçe tanzimi dikkate alındığında uyuşmazlıkta Trafik Sigortası Genel Şartları Hükümleri’nin uygulanacağının sabit olduğunu, dolayısıyla bu kapsamda yapılacak tazminat hesaplamalarında zorunlu mali sorumluluk (trafik) Sigortası Genel Şartlarınca benimsenen THR-2010 kadın/erkek tablosu ve %1,8 teknik faiz oranının kullanılması gerektiğini, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine iliştir. Somut olayda davacılardan Kamuran’ın eşi diğer davacıların annesi olan …’in davalı …’ın kullandığı aracın çarpması sonucu vefat ettiği, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada ATK Trafik İhtisas Dairesinden ve İTÜ Trafik kürsüsünden alınan raporlarda davalı sürücü …’ın %70 oranında, müteveffa …’in %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince bu kusur oranları dikkate alınarak hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, tarafların kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Aktüerya bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacı eş …’in destek zararının 89.978,09 TL olduğu belirlenmiş, raporun Yargıtay kararlarına uygun şekilde TRH’2010 yaşam tablosu ve %10 iskonto yöntemiyle hazırlandığı anlaşılmakla davalıların Aktüerya bilirkişi raporu yönünden ileri sürdükleri istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Öte yandan eylem için (TCK md. 85) kaza tarihinde (24.11.2017) yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında dava tarihi olan 09.12.2020 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı da aşikardır. Bu nedenle davalı …’ın zamanaşımına ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının kazadaki kusur oranları ve tarafların ekonomik sosyal durumları dikkate alındığında uygun olduğu sonucuna varılmış, tarafların manevi tazminat miktarlarına ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Bu haliyle; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu vakıa ve hukuki değerlendirmede kanuna aykırılığın bulunmadığı, maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulü, kısmen reddine yönelik ilk derece mahkemesinin verdiği kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalılar… A.Ş. ve davalı …’ın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) a-) İstinaf başvurusu nedeniyle maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 6.146,40 TL istinaf karar harcından davalılar… A.Ş. tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 1.536,60 TL ve davalı … tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 1.536,60 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.073,20 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
b-) İstinaf başvurusu nedeniyle manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 3.757,05 TL istinaf karar harcından davalı … tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 939,27 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.817,78 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı …’tan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
3-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/06/2023