Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1890 E. 2023/1082 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1890
KARAR NO: 2023/1082
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2022
NUMARASI: 2021/212 Esas 2022/597 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 24/03/2021
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ATM’NİN 2021/226 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:01/06/2023
YAZILDIĞI TARİH:01/06/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 Esas 2022/597 Karar sayılı ilamı asıl dosya davacılar vekili, birleşen dosya davacı vekili, asıl ve birleşen dosya davalısı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:Asıl dava dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … A.Ş’nin zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın davalının sevk ve idaresinde iken 14/12/2020 tarihinde yaya olan …’a çarpması ile trafik kazasına sebebiyet verdiğini, kaza nedeni ile davacıların babası …’ın iki hafta sonra 28/12/2020 tarihinde vefat ettiğini, kaza nedeni ile davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, olay nedeni ile Kayseri C.Başsavcılığı tarafından 2020/53211 soruşturma numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, soruşturma sonucu alınan rapor ile de davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/31 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, davalı sigorta şirketine 18/01/2021 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, ancak ödeme olmadığını, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen anlaşma sağlanamadığını, Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/8 E, 2021/13/K sayılı ilamına göre davacıların ölenin yasal mirasçıları olduğunu, davacıların ölen babalarının desteğinden yoksun kaldıklarını ve yapmış oldukları masraflar nedeni ile maddi tazminat talepleri olduğunu, yine babalarının kaybı nedeni ile manevi tazminat talepleri olduğunu belirterek tedbir talebi ile davacıların her biri için ayrı ayrı 100,00-TL destekten yoksun kalma ile 100.000,00-TL manevi tazminat ile 100,00-TL maddi tazminatın faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleştirilen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/226 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/12/2020 tarihinde davalı …’ın, … A.Ş.’nin zorunlu mali mesuliyet sigotası ile sigortalı bulunan … plakalı aracı ile yaya geçidinde yaya olarak geçen müvekkili …’in müteveffa babası …’a çarptığını ve …’ın iki hafta yoğun bakımda yattıktan sonra 28/12/2020 tarihinde öldüğünü, davalı …’ın tam kusurlu olduğunun dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağında belirtildiğini, Kayseri 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 2020/460 esas sayılı dosyasında davalı …’ın “Yaşamı Tehlikeye Sokacak Şekilde Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma” suçundan “Yurt dışına çıkışının yasaklanması” yönünden adli kontrole karar verildiğini, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/53211 Soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, soruşturma dosyasında hazırlanan iddianamede Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/31 Esas numarasında kayıtlı dosyasıyla davalı … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açıldığını ve söz konusu ceza dosyasının derdest olduğunu, müteveffa …’ın 60 yaşında olduğunu ve her zaman kızı …’e maddi ve manevi destekte bulunduğunu belirterek önceden açmış oldukları Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili asıl ve birleşen dosya yönünden verdiği cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacıların ölenin kendilerinin desteği olduğunu ispatlamaları gerektiğini, meydana gelen olayda davalının kusuru olmadığını, ölenin genel adli muayene raporu ile alkollü olduğunun tespit edildiğini, ölenin trafik güvenliğini tehlikeye soktuğunu, olayın yaya geçidinde meydana geldiği iddiasının yerinde olmadığını, kazanın yolun ortasında meydana geldiğini, ölenin yaya geçidini kullanmadığını, kusurlunun ölen olduğunu, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından alınan raporun doğru olmadığını, ölenin % 46 engelli olduğunu, bir gözünün görmediğini, bu hususlarında dikkate alınması gerektiğini, zarar ile illiyet bağının doğru şekilde tespit edilmesi gerektiğini, ölüme neyin sebebiyet verdiğinin tespiti gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açacak nitelikte olduğundan kabulünün mümkün olmadığını, davalının ölenin ailesinin acısını paylaşma çabalarının ölenin ailesi tarafından olumlu karşılanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Birleşen Kayseri 1. Asliye Tİcaret Mahkemesinin 2021/226 Esas sayılı dosyasında davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde … poliçe numaralı, 09.08.2020 – 09.08.2021 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının davalı şirkete başvurusunun haklı nedenle reddedilmiş olduğunu, davacının babasının desteğine muhtaç olmaları ihtimalinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, vefat eden …’ın 14.06.1961 doğumlu olduğunu, davacı …’in 30.11.1989 doğumlu ve kaza anında 31 yaşında olduunu ve evli olduğunu, yetişkin bir insanın anne ve babasından destek görmeyeceğini, ölenin eylemli olarak destek olduğu kişilerin talep hakkı olabileceği dolayısıyla davacı taleplerinin reddinin haklı ve yerinde olmakla davanın da reddi gerekmekte olduğunu, yapılacak hesaplamada genel şart hükümlerinin esas alınması gerekmekte olduğunu, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin SGK tarafından başvuru sahibine ödenmiş olan tutarların toplam tazminattan tenzil edilmesi gerektiğini, ATK’dan kusur raporu alınması gerektiğini, davalı Sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, müteveffanın dava konusu kazadaki kusurunun incelenerek, müterafik kusuru olup olmadığı hususunun tespit edilmesi gerektiğini, davalı şirketten olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini ancak dava tarihinden itibaren faizle sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“..ASIL DAVA DOSYASINDA;
1-MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, davacılar … ve … için takdiren ayrı ayrı olmak üzere 500,00’er TL cenaze ve defin gideri ile, davacı … için 12.608,39 TL destekten yoksun kalma tazminat bedeli olmak üzere toplam 13.608,39 TL tazminat bedelinin davalı …’dan 28/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 02/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsiline tahsili ile davacılara hakettikleri bedelin ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalı … hakkında açılan MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, davacılar … ve … için ayrı ayrı 40.000,00’er TL olmak üzere toplam 80.000 TL tazminat bedelinin 28/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara hakettikleri bedelin ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davalı sigorta şirketi hakkında açılan manevi tazminat davasının REDDİNE,
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2021/226 ESAS – 2021/336 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
1-MADDİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 100,00 TL cenaze ve defin giderinin davalı …’dan 28/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 29/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsiline tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 40.000,00 TL tazminat bedelinin davalı …’dan 28/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl dosya davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkili … lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemiş olmasının dosya kapsamında toplanan delillere, yerleşmiş yargıtay ve daire içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, müvekkili …’nın dosya arasına sunulan … Devlet Hastanesi’nin 31.07.2019 tarihli erişkinler için engellilik sağlık kurul raporu ile % 46 oranında süresiz engelli olduğunu, müvekkili …’nın 2014 yılında eşinden boşandığını, çocuğuyla birlikte hayatını idame ettirmeye çalıştığını, dul olup herhangi bir geliri olmayan ve süreklilik arz eden engel hali olan müvekkili …’nın boşandıktan sonra müteveffa babasının himayesi, koruması ve desteği altında olduğunu, bunun yanında toplumsal örf ve adetler gereği de engelli olan, boşanıp dul kalan, çocuğuyla bir başına hayat mücadelesi veren müvekkili …’nın müteveffa babasının himayesi, koruması ve desteği altında olacağını, bunlara rağmen mahkemenin müvekkili …’nın müteveffa babasının desteğinde olmadığını söylemesinin yerinde olmadığını, tarafınca yargılama aşamasında müvekkili …’nın müteveffa babasıyla birlikte yaşadığının iddia edilmediğini, mahkemenin bu hususu gözden kaçırarak hatalı şekilde gerekçeli kararını tesis etmesinin yerinde olmadığını, istinafa konu kararda davacı müvekkili … lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminat bedelinin olması gerekenden düşük hesaplandığını, istinafa konu kararda davacı müvekkilleri lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının ölümle sonuçlanan trafik kazasındaki davalının kusur derecesi, müvekkillerinin ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatleri, paranın alım gücü ve sair gibi kıstaslar bir bütün olarak değerlendirildiğinde oldukça düşük olduğunu, müvekkilleri lehine talep edilen manevi tazminatın sigorta poliçesinde manevi tazminata ilişkin klozun bulunmaması nedeniyle davalı sigorta şirketi yönünden reddine karar verildiğini, kararın eksik incelemeyle hatalı şekilde tesis edildiğini, müvekkilleri lehine talep edilen cenaze ve defin giderlerinin kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olmasının da dosya kapsamında toplanan delillere aykırı olduğunu, kararda güncel asgari ücret düzeyinde hesaplama yapılması için ek rapor alınmamasının da hatalı olduğunu, eldeki dosyanın 05.07.2022 tarihinde karar çıktığını, yeni asgari ücretin ise 01.07.2022 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin evliliği ile birlikte yeni bir destek edindiği ve bu suretle babasının desteğinde olmadığı yönündeki ifadeleri kabul etmediğini, müteveffanın kızının evlendikten sonraki ihtiyaçlarını dahi karşıladığını ve bu maddi desteğini bu süreçte de sürdürmeye devam ettiğini, bu bakımdan murisin azada hayatını kaybetmese idi müvekkili olan kızı …’e olan desteğini sürdüreceğini, müvekkili …’in her ne kadar evli olsa da kazanın ve beraberinde ölüm neticesinin meydana geldiği tarih itibariyle hem fiili destek almış olmakta bulunduğu hem de yakın gelecekte müteveffa babasından maddi manevi farazi bir destek alacağı kuvvetle muhtemel olduğundan müvekkili aleyhine bilirkişi raporunda salt evlilik birliği göz önüne alınıp babasının desteğinde bulunmadığı ifadelerinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat tutarının müvekkilinin manevi zararını karşılamayacağını, mahkemenin yeterli dosya incelemesi yapmadan, beyanlarında tutarsızlıklar bulunan davalı tanıklarının beyanlarına itibar ederek, bilirkişi raporlarındaki yetersiz incelemeler doğrultusunda karar tesis edildiğini, davalı … Anonim Şirketinin’de maddi ve manevi tazminat yönünden sorumluluğunun doğacağı aşikar olmasına rağmen mahkeme tarafından bu konuda da inceleme yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve birleşen dosya davalısı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların, müteveffanın kendilerine maddi anlamda destek olduğunu ispat edemediklerini, sadece kaymakamlıktan aldığı 530,00-TL ile geçindiğini söyleyen müteveffanın davacılara maddi anlamda destek olmasının olağan hayat şartları içerisinde mümkün olmadığını, müvekkili aleyhine tek taraflı kusur izafe edilmesini kabul etmediğini, zira meydana gelen olayda müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin hız limitinin 50 km/h olan yolda en fazla 30 km/h hızla seyrettiğini, düşük hızda seyir halinde olan müvekkilinin solundaki araç sebebiyle müteveffanın yola fırlamasını göremediğini, gördüğü anda frene ve kornaya bastığını, direksiyonu kırdığını, her ne kadar kazanın yaya geçidinde gerçekleştiği belirtilmişse de böyle bir durumun söz konusu olmadığını, kazanın yaya geçidine gelmeden önce gerçekleştiğini, kazanın gerçekleştiği yerin yaya geçidi olmadığını, eğer müteveffanın karşıdan karşıya geçmek için yaya geçidini kullansaydı belki de bu elim kazanın gerçekleşmeyeceğini, müvekkilinin düşük hızda seyrettiği için yaya geçidine geldiğinde rahatlıkla durabilecek hızda olduğunu ancak kazanın neredeyse yolun ortasında olduğunu, müteveffanın elim kazanın yaşandığı dönemde herhangi bir işte çalışmamakta olup çevrenin yardımları ile hayatını idame ettirdiğini, hayatın olağan akışı gözetildiğinde yardımlarla geçinen müteveffanın asgari ücret gelirli olmasının imkanının bulunmadığını, müteveffanın sabit bir gelirinin olmadığını, davacıların müteveffanın elim kazanın gerçekleştiği dönemde hademe olarak para kazandığını iddia etse de tanıkların çelişkili beyanları dışında dosya kapsamında işbu hususa ilişkin bir delil sunulmadığını, müteveffanın yaşamını, aldığı maddi desteklerle devam ettirirken, davacılara maddi olarak destek sağlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müteveffanın vefat etmeden önce çalışmadığını ve geçimini yardımlar ile sağladığını, bu hususta Melikgazi Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak müteveffanın vakfın yardımlarından yararlanıp yararlanmadığının da sorulmasını talep ettiğini, müvekkilinin kardeşi olan tanık …’ın müvekkili temsilen davacıları ziyaret etmek için büyük çabalar sarfettiğini akabinde de kendilerine ulaşamasa bile davacıların diğer aile üyelerine taziyelerini ilettiğini, bu ziyarette davacı tanığı … ile görüştüğü açıkken davacı tanığının bahse konu ziyareti haksız yere yalanlayarak mahkeme nezdinde müvekkili aleyhine kötü bir intiba bırakma çabasında olduğunu, davacı tanıkların beyanlarının duyuma ve tahminlere dayalı olduğunu, müteveffanın %46 oranında engele sahip olduğunu, bu sebeple de bilinçsizce yoldan geçmiş olmasının mümkün olduğunu, müteveffanın görme engeli olduğunu, bir gözünün görmediğini bu sebeple gelen aracı görmemiş olabileceğini, bu durum hakkında da mahkeme tarafından herhangi inceleme yapılmadığını, elim kazanın müteveffanın daha önce mevcut olan engeli/hastalıkları sebebiyle meydana gelme durumunun da irdelenmesi gerektiğini, zarar ile fiil arasındaki illiyet bağının doğru şekilde tespit edilemediğini, kazanın 14.12.2020 tarihinde meydana gelmiş olup müteveffanın vefat tarihinin 28.12.2020 olduğunu, müteveffanın ölüm sebebinin, kaza tarihi ile ölüm tarihi arasında meydana gelmesinin muhtemel bir komplikasyonun ölüme sebebiyet verip vermediğinin anlaşılabilmesi için, müteveffa ile ilgili, müteveffanın hastaneye yatışından ölümüne kadar ki süreç ile ilgili tüm kayıt ve belgelerin gönderilmesinin hastaneden istenilmesini, bu belge ve kayıtlar geldikten sonra dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesini talep ettiğini, sigorta şirketinin manevi tazminat tutarınından sorumlu olduğunu, poliçeye rağmen mahekeme tarafından davanın sigorta şirketi yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminat miktarının davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açacak nitelikte olduğundan tarafınca kabulünün mümkün olmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince asıl dosyada davacı … ile … vekili, birleşen dosyada davacı … vekili ve asıl ve birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
Dava, haksız fiilden kaynaklı destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, 14.12.2020 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, davacıların desteği yaya …’a çarpması neticesinde destek …’ın vefat ettiği sabittir. Davalı … Anonim Şirketi … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketidir.
Ankara ATK Trafik İhtisas Kurulu’nun 15.10.2021 tarihli raporuyla; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobili ile gece vakti, aydınlatma bulunan, meskun mahalde seyri sırasında yaya geçidi levhası bulunan kavşak mahalline geldiğinde, mahal şartlarını dikkate alıp hızını her an durabilecek seviyeye düşürerek müteyakkız bir şekilde seyretmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği mevcut hızıyla yaya geçidine gelip yayaya geçidi üzerinde geçiş yapan yayaya etkin tedbir almadan çarparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, yaya geçidi üzerinde geçiş yapan yayaya ilk geçiş hakkını vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullanarak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği kazada %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Hükme esas alınan bu raporun ceza dosyası kapsamında düzenlenen … tarihli Ankara ATK Trafik İhtisas Kurulu raporuyla, savcılık dosyasında düzenlenen 06.01.2021 tarihli trafik bilirkişisi raporuyla, kaza tespit tutanağı ve olayın oluş şekliyle uyumlu olduğu görüldüğünden kusura ilişkin … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Somut olayda desteğin asgari ücretin üstünde gelir elde ettiği ispatlanamadığından yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince asgari ücretin altında gelir elde edilemeyeceğinden, desteğin asgari ücret düzeyinde geliri olduğu varsayımı ile hesaplama yapılması yerinde olup aksi yöndeki davalı … vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; davacı …’ın olay tarihinde 33 yaşında olduğu, Uyap Bilişim Sistemi üzerinden yapılan incelemede davacı … ile müteveffanın aynı adreste ikamet etmediği, her ne kadar davacı …’ın sol kulak ve sağ gözünde kısmi engel durumu var ise de davacının ölenin sağlığında sürekli ve bir fiili bakım desteğinin olduğu hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı kanaatine ulaşıldığından davacı … yönünden destek tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmüş yine birleşen dosya davacı … yönünden de adı geçen davacının olay tarihinde 31 yaşında oluşu, sürekli ve fiili destek aldığı hususunun ispatlanamadığı görülmekle birleşen dosya davacısı … yönünden de destek tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Davacı … yönünden yapılan incelemede ise; davacının dava tarihi itibariyle … olduğu, yargılama sürecinde davacının üniversiteden mezun olduğu ve formasyon eğitimi için 25/10/2021 tarihinde … Üniversitesi’ne kaydolduğu ancak ders kaydı yaptırmadığı tespit edilmiştir. Hükme esas alınan aktüer raporunda davacı …’ın formasyon eğitimini (1 yıl süreli) 30.06.2022 tarihinde tamamlayacağı gözetilerek destek tazminatının hesaplandığı görülmektedir. Uyap Bilişim Sistemi üzerinden yapılan incelemede; davacı …’ın halen çalışmaya başlamadığı gözetildiğinde 25 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme içeren rapor esas alınmak suretiyle destek süresinin belirlenmesi doğru değildir. Davacı … vekilinin bu yöndeki istinaf başvuru sebebi haklı bulunmuştur. Asıl ve birleşen dosya davacıları desteğin iki hafta yoğun bakımda kaldığını bu süreçte tedavi için kan temin edilmesi, yol vs giderleri yapıldığını ileri sürmüş, bu hususta belge sunulmamıştır. Mahkemece 2020 yılı cenaze ve defin masrafları …’ndan sorulmuş olup … tarihli cevabi yazı da mezar yeri ücretinin 180,00-TL olduğu, diğer işlemlerin ücretsiz olduğu belirtilmiş olup, mahkemece belgelendirilemeyen giderler gözetilerek asıl dosya davacıları için ayrı ayrı 500,00-‘er TL tazminat takdir edilmesi uygun olup, birleşen dosya davacısı … yönünden de talep aşılmayarak 100,00-TL tazminat takdiri yerinde görülmüştür. Bu kapsamda asıl dosya davacıları vekili 3.000,00-TL masraf yapılarak mezar yeri aldıklarını, bu bedelin tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de …’nın … tarihli cevabi yazısında mezar yeri ücretinin 180,00-TL olduğunu bildirdiğinden bu yöndeki istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.6098 sayılı TBK md. 56 ve 58 hükümlerine göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olayda desteğin vefatı neticesinde çocuklarının duymuş olduğu üzüntü, tarafların kusur durumu, olay tarihi, tarafların ekonomik durumları, paranın alım gücü gözetilerek yapılan değerlendirmede davacılar yönünden takdir edilen manevi tazminat miktarının manevi doyum yönünden yeterli olduğu kanaatiyle asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak asıl dosyada davacı tarafça manevi tazminat talebi yönünden sigorta şirketine de husumet yöneltildiği dosya kapsamındaki genişletilmiş kasko poliçesi incelendiğinde … A.Ş.’nin manevi tazminat taleplerini, bedeni ve maddi ayrımı yapılmaksızın (kombine) yıllık azami limitin %25’i sınırı olmak üzere teminat kapsamına aldığı görülmektedir. Bu halde asıl dosya davacıları yönünden hükmedilen manevi tazminat talebinden davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sorumlu tutulması gerekirken sigorta şirketine yönelik açılan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır. Davacılar … ve … vekilinin bu yöndeki istinaf başvuru sebebi haklı bulunmuştur. Ancak birleşen dosyada davacı …’in dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmının 1-e maddesinde açıkca manevi tazminat isteminin sigorta dışındaki davalıdan talep ettiğini belirttiğinden mahkemece hükmedilen manevi tazminattan sigorta şirketinin de sorumlu olması gerektiğine yönelik istinaf sebebi haklı bulunmamıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, taraf vekillerinin istinaf talebi yukarıda yapılan açıklamalarla sınırlı olarak kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Asıl dosya davacılar vekili, birleşen dosya davacı vekili, asıl ve birleşen dosya davalısı … vekilinin istinaf başvurusunun sınırlı olarak KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 Esas 2022/597 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran taraflara iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1 – a, 362/1 – g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/06/2023