Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/179 E. 2022/1738 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/179
KARAR NO: 2022/1738
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2016/639 Esas, 2021/899 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 27.09.2016
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 10.11.2022
YAZILDIĞI TARİH: 10.11.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/639 Esas, 2021/899 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili, davalılar … A.Ş. vekili ve … A.Ş. vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 04/08/2016 tarihinde davalı … yönetimindeki … plakalı aracın … plakalı davalı … yönetimindeki araç ile trafik kazası yaptığını, kaza sonucunda … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi … ‘nun vefat ettiğini, davacıların murisin desteğinden yoksun kaldıklarını, olayda … ‘in aslî, … ‘un ise tâlî kusurlu olduğunu, … plakalı aracın olay tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin davalı … A.Ş., … plakalı aracın ZMMS poliçesinin ise … A.Ş. tarafından yapıldığını, … ‘in … plakalı aracın, … ‘ın ise … plakalı aracın maliki olduklarını, davalı sigorta şirketlerine olay öncesinde 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca başvuru yaptıklarını, ancak bir cevap verilmediğini, davacı eş … için 100.000,00-TL, davacı çocuk … için 60.000,00-TL, davalı çocuk … için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 210.000,00-TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden tahsilini, davalı sigorta şirketlerinin ise poliçelerde manevi tazminat klozu bulunması halinde sorumlu tutulmasını, davacı Mustafa için 1.000,00-TL maddi tazminatın; 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den, 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den, davacı çocuk … için 1.000,00-TL maddi tazminatın; 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den, 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den, davacı çocuk … için 1.000,00-TL maddi tazminatın; 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den, 500,00-TL’sinin … A.Ş.’den olmak üzere toplam:3.000,00-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, olayda kusurun … ‘ta olduğu, olayda hatır taşımasının bulunduğunu, olayın 04/08/2016 tarihinde meydana geldiğini, müteveffanın 21/08/2016 tarihinde akciğer enfeksiyonuna bağlı solunum yetmezliği sebebiyle vefat ettiğini, kaza ile ölüm olayı arasında illiyet bağı olmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın olayda aslî kusurlu olduğunu, kendilerine sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün talî kusurlu olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe teminat limiti dahilinde olabileceğini, manevi tazminatın poliçe kapsamında olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın olay tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin kendilerince tanzim edildiğini, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe teminat limiti dahilinde olabileceğini, manevi tazminatın poliçe teminat kapsamında olmadığını, olayda hatır taşıması olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Olayda … plakalı araç sürücüsü … ‘in tam kusurlu olduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş miktarda olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacıların maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; Davacı … yönünden 270.946,89-TL’si davalı … A.Ş’den, 67.736,72-TL’si davalı … A.Ş’den olmak üzere toplam 338.683,61-TL, davacı … yönünden 7.471,18-TL’si davalı … A.Ş’den, 1.867,79-TL’si davalı … A.Ş’den olmak üzere toplam 9.338,97-TL, davacı … yönünden 1.709,92-TL’si davalı … A.Ş’den, 427,48-TL’si davalı … A.Ş’den olmak üzere toplam 2.137,40-TL olmak üzere genel toplamda 350.159,98-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Allianz Sigorta A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 21/09/2016 tarihinden itibaren, davalı … A.Ş yönünden ise temerrüt tarihi olan 20/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; Davacı … için 40.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … , … ve … ‘den kaza tarihi olan 04/08/2016 tarihinden itibaren, işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıların davalı … hakkındaki manevi tazminat taleplerinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Manevi tazminat miktarlarının düşük belirlendiğini, yerel mahkemenin bu kararının hakkaniyete açık şekilde aykırı olduğunu, müvekkillerinin tüm toplumca insan hayatının en güzel günleri olarak kabul gören üniversite mezuniyetlerini, düğünlerini, askere gitmeleri, çocuk sahibi olmaları gibi özel anlarını yanlarında anneleri olmadan, bu mutluluğu onunla paylaşamadan bir tarafları buruk şekilde geçirdiğini ve geçirmeye de devam edeceklerini, ilk derece mahkemesinin hükmettiği manevi tazminat miktarı kabulünün hukuka da, vicdana da hakkaniyete de aykırı olacağı düzeyde olacağını, manevi tazminata hükmolunurken tarafların sosyal ve ekonomik şartlarının da gözetilmediğini, davalı şahısların ekonomik açıdan üst gelir sınıfına dahil olduklarını, hal böyleyken yerel mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu, resmi kayıtlara ve davalı … ‘ın bizzat kendi beyanlarına dayanarak sehven yönelttiği husumetin tarafının HMK md. 124/3 ve 124/4 gereğince değiştirilmesini 01/03/2017 tarihli dilekçe ile yerel mahkemeden talep ettiğini, ilk derece mahkemesinin bu talebini hukuka aykırı şekilde kabul etmediği gibi gerekçeli kararında Remzi Kaçan yönünden davanın reddine karar vererek karşı vekalet ücretine de hükmettiğini, ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle de hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemeden resmi belgelere dayanarak … ‘a yönelttiği husumetin tarafının değiştirilerek … Ltd. Şti.’ne yöneltilmesini talep ettiğini, husumet konusundaki taraf değişikliği talebinin kanunun da belirttiği gibi maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan bir değişiklik talebi olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın açılmasına sebebiyet veren taraf olmaması sebebiyle …lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçedeki teminat tutarıyla sınırlı olarak sorumlu olabileceğini, eldeki dava değerlendirilirken poliçe genel şartlarındaki ve kanundaki teminat kapsamının gözetilmesi gerektiğini, mevcut poliçenin sağladığı teminat kapsamında olmayan hiçbir talepten müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, davacının dava konusu taleplere ilişkin müvekkili sigorta şirketine yapılmış başvurusunun bulunduğunu, davacı tarafın başvuru sırasında sunulması gereken evrakları sunmadığını, davacı tarafın dava şartı olan zorunlu başvuruyu usulüne uygun olarak yapmadığından mevcut geçerli bir başvurunun olmadığını, usulüne uygun bir başvuru yapılmamasının dava açılmasına sebep olduğundan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tazminat hesaplaması yapılmasını mümkün kılmayarak davanın açılmasına sebebiyet veren davacı taraf olduğundan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, desteğin kendisi ile birlikte eşinin, iki çocuğunun ve annesinin hayatta olduğu durumda, desteğin vefat edene babasının payının direkt olarak davacı annenin payına eklenmesinin doğru olmadığını, bu durumda desteğin annesinin payının, desteğin çocuğunun payından fazla hesaplanmış olmasının hayatın olağan akışına da uygun düşmeyeceğini, yapılan hataların davacı anne lehine fahiş miktarda tazminat hesaplanmasına neden olduğunu, bilirkişi raporunda kullanılan hesap tekniğinin hatalı olduğunu, müteveffanın emniyet kemeri takmadığını, davacılar lehine hükmedilen tazminata 21/09/2016 tarihinden faiz işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe ederek maluliyet zararı tespitinin doğru olmadığını, ana-baba payı araştırılmadan ve vukuatlı nüfus kayıt örneği dosyaya kazandırılmadan karar verilmiş olup, eksik inceleme nedeni ile mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, müteveffa … ‘nun ana babasının sağ olup olmadığı ile ilgili dosyada bir kayıt ya da bilginin bulunmadığını, dava tarihi itibariyle faiz hesabı yapılması gerekirken, temerrüt tarihinden bahisle faize hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, oysaki müvekkili sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, davacının teminat talebi ile ilgili belge ve evrakları temin edip göndermediğini, bu belgeler gönderildiği takdirde davacı talebinin değerlendirmeye alınacağının tabi olduğunu, bu itibarla müvekkili sigorta şirketinin temerrüdünden söz etmenin mümkün olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararının kaldırılmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 02.11.2021 tarihli 2016/639 Esas 2021/899 Karar sayılı ek kararı ile; HMK.344. maddesi gereğince davalı…ve …vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek karar verildiği anlaşılmıştır.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilince yapılan istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalılar … ve … vekili tarafından da süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen istinaf harçlarını eksik yatırdıkları ilk derece mahkemesince tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalılar vekiline muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 29/12/2021 tarihli ek kararıyla davalılar … ve … ‘in istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 29/12/2021 tarihli istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına dair ek karar davalılar vekiline 05/01/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalılar … ve … vekilinin 02/12/2021 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde 6 bent halinde belirtilen koşulların varlığı durumunda ise davanın esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi 6. bendinde, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan veya değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması istinaf aşamasında duruşma yapılmadan istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilecek usul hatası olarak kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesinin dosyası davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilince yapılan istinaf istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususlara bağlı kalınarak incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle eş ve çocuklar tarafından açılmış destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
1-) Dava dilekçesinde, kazaya karışan … plaka sayılı aracın malikinin … olduğu belirtilmek suretiyle işleten sıfatıyla bu davalıdan da maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Ancak dosya arasındaki trafik kayıt bilgilerinin incelenmesinde … plaka sayılı aracın malikinin … değil bu davalının yetkilisi olduğu … Ltd. Şti. isimli şirket olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine davacılar vekili, 02/03/2017 tarihli talep dilekçesinde, davalı bakımından maddi hata yaptıklarını ve bu hatanın kolluk tutanakları ile …’ın ifadelerinde … plaka sayılı aracın malikinin … olarak belirtilmesinden kaynaklandığını açıklayarak 6100 sayılı HMK md. 124 uyarınca taraf değişikliği talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesinin 09/05/2017 tarihli 2 nolu celsesinde taraf değişikliği talebi reddedilerek neticeten davalı … aleyhine açılan dava bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmiştir.Hukukumuzda dâhili dava şeklinde bir müessese bulunmamaktadır. Davanın başında taraf olarak gösterilmeyen kişilerin, taraf yanında sonradan davaya dâhil edilmesi, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut ise mümkündür. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Ne var ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesi “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir. İradi taraf değişikliği, mahkemeye yönelik tek taraflı usuli bir talep içeren ve kural olarak, karşı tarafın rızası ile hâkimin iznine ihtiyaç olmadan sonuç doğuran bir taraf usul işlemidir. HMK’nun 124/3. maddesi kapsamına giren hallere, dava dilekçesini hazırlayan davacı veya vekilinin hukuki veya fiili bir yanılgısı sonucu tarafın yanlış gösterilmesi, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin verdiği yanlış bilgiye dayalı olarak tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi veya temsilcide yanılma halleri girmektedir. İradi taraf değişikliğinin amacı usul ekonomisini gerçekleştirmektir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeyle 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi gereğince, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği talebinin kabul edilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya arasında suretleri bulunan Hacılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 09/08/2016 tarihli yazısında … ‘ın … plaka sayılı aracın maliki olarak belirtilmesi, Hacılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce alınan … ‘ın 08/08/2016 tarihli ifadesinde … plaka sayılı aracın malikini beyan etmesi, … plaka sayılı aracın sürücüsü olan davalı … ‘un Hacılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce alınan 05/08/2016 tarihli ifadesinde … plaka sayılı aracın malikinin … olduğunu beyan etmesi ve ayrıca davalı… vekilinin cevap dilekçesinde dahi … ‘ın … plaka sayılı aracın maliki olduğunun belirtilmesi bir bütün olarak dikkate alındığında, davacıların … plaka sayılı aracın maliki bakımından kabul edilebilir bir yanılgıya düştükleri açık olduğundan davacılar vekilinin 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi kapsamındaki talebinin kabul edilerek yargılamaya doğru hasım … … Ltd. Şti. dahil edilip gerçek hasma karşı devam edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacılar vekilinin 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi kapsamındaki talebinin reddedilmesi doğru bulunmamış, dolayısıyla davacılar vekilinin bu bağlamdaki istinaf itirazı haklı görülerek kararın 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-4 uyarınca kaldırılması gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2022/2704, K:2022/9996 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
2-) 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. TBK md. 56/2 uyarınca ölüm halinde ölenin yakınlarının da manevi tazminat talep hakları vardır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davalı tarafın kusurunun ağırlığı, ölenin çocukları ve eşi olan davacılar ile ölenin yakınlıklarının derecesi, davacıların duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacılar yönünden hükmedilen manevi tazminatların bir miktar az olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacıların manevi tazminat miktarları bakımından yaptığı istinaf itirazlarının haklı olup kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
3-) Dosya kapsamındaki müteveffanın nüfus aile kayıt tablosuna göre annesi olay tarihi itibariyle hayatta olup 15/10/2022 tarihinde vefat etmiştir. O halde, olay tarihinden vefat tarihine kadar destek tazminatı hesabında pay sahibidir. Bu durumda murisin annesinin kaza tarihinde hayatta olduğu dikkate alınarak 15/10/2022 olan vefat tarihine kadar destek hesabında payı olduğu gözetilerek, davacılar yönü ile destek tazminatı hesabı için 11/03/2021 tarihli ek rapor itibariyle oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmek kaydıyla (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) yeni ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/2103, K:2020/7130 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
4-) Davalı sigorta şirketleri, kazaya karışan araçların trafik sigortacıları olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Ancak, bu tür davalarda sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiç bir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek 2918 sayılı Kanunun 98 ve 99. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulmasına karşın sekiz iş günü içerisinde ödeme yapılmadığı takdirde anılan sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin ve faiz başlangıcının da bu süre sonuna karşılık gelen tarih olduğunun kabulü gerekmektedir. Hiç başvurulmaması veya gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulması durumunda ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemeyeceğinden, şirkete karşı girişilen icra takip tarihinin veya takibe girişilmeden dava açılmışsa dava tarihinin faiz başlangıcı olarak kabulü zorunludur. (Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2018/3847, K:2020/823 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Somut olayımızda gerekli tüm belgeler eklenmeden sigorta şirketlerine başvuru yapıldığı anlaşıldığından bu başvurunun 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca sigortaya başvuru (dava) şartını sağlamasına rağmen 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca sigorta şirketini temerrüde düşürecek mahiyette olmadığı dolayısıyla davalı sigorta şirketlerinin dava açılmasıyla temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, davalı sigorta şirketlerinin temerrüt tarihinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
5-) Davacılar vekilinin 01/06/2021 tarihli ıslah dilekçesinde, davacı … bakımından 72,52 TL’lik maddi tazminat talebi bakımından açıkça feragat edildiği belirtilmiştir. Dosya arasındaki vekaletnameye göre davacılar vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunması ve ıslah dilekçesinde yer verilmesine rağmen davacı … bakımından 72,52 TL’lik maddi tazminat talebi bakımından açıkça feragat edildiğinin beyan edilmesi dikkate alınarak bu miktar bakımından feragat nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiği halde ispatlanamadığı gerekçesiyle ret kararı verilmesi de doğru bulunmamıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden ayrıca taraf teşkili noktasında hatalı işlem tesis edilmesi suretiyle ilk derece mahkemesince hüküm kurulmuş olduğundan, davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilince yapılan istinaf talepleri kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/639 Esas, 2021/899 Karar sayılı kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın (usuli kazanılmış haklara riayet edilerek) yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-4,6 gereğince duruşma açılmaksızın karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacılar, davalı … A.Ş. ve davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurularının, gerekçe bölümünde ayrıntılı olarak belirtilen sebepler yönünden KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4,6 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.11.2021 tarihli, 2016/639 Esas, 2021/899 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2 maddesi ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verildiği gözetilerek; taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar, davalı … A.Ş. ve davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde ilgilisine İADESİNE, davacılar, davalı … A.Ş. ve davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının ise Hazineye gelir kaydına,
5-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucu verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-4,6 gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2022