Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1528 E. 2023/863 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMES
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1528
KARAR NO: 2023/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:17/03/2022
NUMARASI: 2019/44 Esas 2022/216 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 22/02/2016
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 28/04/2023
YAZILDIĞI TARİH: 28/04/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/44 Esas 2022/216 Karar sayılı kararı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 16/10/2014 tarihinde müvekkili elektrikli bisiklet ile seyir halindeyken davalılardan … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … ‘ın asli kusurlu olup müvekkilinin kusursuz olduğunu, kazadan sonra müvekkilinde kemik kırıkları oluştuğunu, bu kırıkların basit tıbbi müdahelelerle giderilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin geçirdiği kaza sebebiyle uzun bir süre yatmak zorunda kaldığını, bu kaza sebebiyle müvekkilinin anne ve babasının mağdur olduğunu, davalı sürücünün kazadan sonra geçmiş olsun ziyaretinde bulunmadığı gibi maddi ve manevi olarak da müvekkili ile hiç ilgilenmediğini, bu kaza sebebiyle Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1303 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın davalının mahkumiyeti ile sonuçlandığını, kazada kullanılan aracın … adına kayıtlı olduğunu, … ‘ın işletenin sorumluluğu çerçevesinde sorumlu olduğunu, davalının kullandığı aracın davalılardan … A.Ş.’ye … poliçe numaralı poliçe ile sigortalı olduğunu belirterek … plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak üzere maddi tazminat olarak müvekkillerinden … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerinden … İçin 20.000,00 TL … için 10.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi hariç olmak üzere, şayet manevi tazminat sigorta poliçesi kapsamında ise sigorta şirketi de dahil olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; hakkında açılan davayı kabul etmediğini, kaza ile hiçbir alakasının bulunmadığı gibi aracın sahibi ile de hiçbir alakasının bulunmadığını, davaya konu kazaya karışan aracın 09/02/2015 tarihinde … isimli şahıstan Kayseri 11. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile satın aldığını, kaza tarihini ise … tarihi olduğunu davaya konu kazayla alakası olmadığı için davaya taraf olmadığını beyan ederek hakkında açılan tazminat davasının reddine, yapılan masraf ve ücreti vekaletin de davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı davanın yersiz olduğunu, davaya konu olayda davacının kusurunun fazla olduğunu, davacının motoru ile gelerek kendi aracına çarptığını, kusuru kabul etmediğini, istenen miktara itiraz ettiğini, ayrıca aracın sigortalı olduğunu, sigorta şirketinden zarar karşılanabilecekken kendise dava açılmasının yersiz olduğunu, maluliyete itiraz ettiğini, yeniden rapor alınması gerektiğini, davacının maluliyetinin kalmadığını dolayısı ile kazanç kaybının olmadığını beyan ederek itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dahili davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur yönünü kabul etmediklerini, davaya konu olayda davacıların oğlu … ‘in ehliyetsiz olarak kurye motosikleti ile trafik kurallarına uymarak ters yönden gelmesi sonucu meydana geldiğini, motosiklet kullanmak için zorunlu olan özel ehliyet, kask ve diğer zorunlu donanım kullanmadan bizzat kendisinin sebep olduğu kaza nedeni ile tazminat talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, küçük … ‘te hiçbir kalıcı hasar meydana gelmediğini, acil servislerde yapılan bütün masraflarında devlet tarafından karşılandığını, müvekkilinin 2.el oto satışı ile iştigal eden galeride çalışması nedeniyle aracın üzerine tescil edildiğini, müvekkilinin aracın gerçek işleteni olmadığını belirterek davanın reddine mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacı … ve … tarafından davalılar … ve … ‘ye karşı açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacıların dahili davalı … ‘e karşı açmış olduğu davasının usulden reddine,
3-Davacıların davalı … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının reddine,
4-Davacı … , … ve … ‘nin davalı … ‘a karşı açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, … için 1.000,00 TL, İbrahim ve Hamide için ayrı ayrı 500,00 TL manevi tazminatın davalı … ‘dan ayrı ayrı alınarak davacılara verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 16/10/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
5-Fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece belirlenen kusur oranı ile maluliyet oranının taraflarınca kabul edilmediği halde mahkemece bu itirazlarının değerlendirilmeyerek yeniden rapor alınmadığını, kaza sebebiyle müvekkilinde meydana gelen maluliyet oranının fazla olup, müvekkilinin maddi zararının karşılanmadığı halde müvekkili yararına maddi tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, mahkemece davalılardan … ‘a açılmış bir dava olmayıp, dahili davalı sıfatıyla davaya dahil edilmiş olması sebebiyle aleyhindeki davanın usulden reddine karar verilerek bu dahili davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, Yargıtay 21. HD’nin 2019/4137 Esas 2019/7896 Karar sayılı kararıyla sabit olduğu üzere, dahili davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davanın konusuz kalması halinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilleri lehine hükmedilen manevi tazminatın yaşadıkları elem ve ızdırap karşısında düşük olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve aynı kanunun 56. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2022 tarih 2019/44 Esas 2022/216 Karar sayılı kararı ile trafik kazasından kaynaklı, maddi tazminat davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, eldeki davada Ankara ATK’dan kusur raporu alınmış, alınan kusur raporlarında trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … ‘ın %15, davacı elektrikli bisiklet sürücüsü … ‘un %85 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; dosya içerisinde bulunan Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1303 Esas 2015/637 Karar sayılı dosyasında kusur bilirkişisi … ‘dan alınmış olan 27/11/2014 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı … ‘ın tali kusurlu, davacı … ‘un ise asli kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, kusur raporları arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, kusur raporunun olayın oluş şeklini doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, davacılar vekilinin kusurun tayinine yönelik istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil; 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 ila 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/09/2013 ila 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/06/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri, yaralananın çocuk olması halinde ise 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerekmektedir.Somut olayda, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranın tespitine ilişkin 18/03/2021 tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının % 3,3 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 4 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu bildirilmiştir. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden alınmış olan 18/03/2021 tarihli raporun kaza tarihinde yürürlükte olan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği/Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'” kapsamında değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu anlaşılmış olup, davacılar vekilinin maluliyet raporlarına yönelik istinaflarının yerinde olmadığı görülmüştür.Hukukumuzda dâhili dava şeklinde bir müessese bulunmamaktadır. Davanın başında taraf olarak gösterilmeyen kişilerin, taraf yanında sonradan davaya dâhil edilmesi, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut ise mümkündür. Davalı sürücü ile işleten arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Ne var ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesi “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir. İradi taraf değişikliği, mahkemeye yönelik tek taraflı usuli bir talep içeren ve kural olarak, karşı tarafın rızası ile hâkimin iznine ihtiyaç olmadan sonuç doğuran bir taraf usul işlemidir. HMK’nun 124/3. maddesi kapsamına giren hallere, dava dilekçesini hazırlayan davacı veya vekilinin hukuki veya fiili bir yanılgısı sonucu tarafın yanlış gösterilmesi, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin verdiği yanlış bilgiye dayalı olarak tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi veya temsilcide yanılma halleri girmektedir. İradi taraf değişikliğinin amacı usul ekonomisini gerçekleştirmektir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeyle 6100 sayılı HMK’nun 124/4. maddesi gereğince, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği talebinin kabul edilebileceği düzenlenmiştir.Dosya kapsamından; davacılar vekilinin dava dilekçesinde, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın işleteni sıfatıyla … ı davalı olarak gösterdiği, davalı … ‘ın davaya cevap dilekçesinde davaya konu aracın, … kaza tarihinde işleteni olmadığını, kaza tarihi itibariyle bu aracın işleteninin … olduğunu, aracın Kayseri 11. Noterliği’nin … tarih … yevmiye nolu “araç satış sözleşmesi” ile … ‘dan satın alındığının sabit olduğunu beyan ettiği, cevap dilekçesinin ekinde de söz konusu araç satış sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmıştır.Dosyanın incelenmesinde; davaya konu aracın malikinin dahili davalı … olduğu, söz konusu sözleşmenin dosya arasında olduğu, davanın açıldığı tarih ile araç satış sözleşmesinin tarihi karşılaştırıldığında, bu durumun davacılar açısından kabul edilebilir bir yanılgı oluşturduğu, davacılar vekili tarafından mahkemeye … yönünden dahili davalı dilekçesi verilmek suretiyle taraf teşkilinin de yapıldığı anlaşılmıştır.Şu halde mahkemece, HMK’nun 124. maddesi çerçevesinde yargılamaya gerçek hasımla devam edilmesi gerektiği gözetilip, dahili davalı … yönünden işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına dahi karar verilmeyip, davanın usulden reddine karar verilmesi ve davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle … lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olması doğru görülmemiş olup; davacılar vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak; dahili davalı … hakkında da (davalı … gibi) maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden ise kısmın kabul kısmen reddine, maddi tazminat yönünden dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacılar lehine ayrı ayrı (davacı … yönünden 1.000 TL vekalet ücreti, davacı … yönünden 1.000 TL vekalet ücreti) vekalet ücretine, manevi tazminat yönünden ise davacı … yönünden 1.000 TL, davacılar … ve … yönünden ayrı ayrı 500 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği görülmüştür.6098 sayılı TBK 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olayda, tarafların kusur durumu, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, duyulan acı, dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davacılar için takdir edilen manevi tazminatın düşük olduğu, ilk derece mahkemesince davacı … için 5.000 TL, davacı … için 2.000 TL ve … için 2.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmış olunduğundan, davacılar vekilinin istinafının kısmen yerinde olduğu, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatın bir miktar artırılmak suretiyle hükmedilmesi gerektiği görülmüştür.Kamu Düzenine İlişkin Yönler Açısından;Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.Somut olayda, mahkemenin kararının gerekçe kısmında kaza tarihinde davalı … ‘ın işleten olmadığı gerekçesiyle zarardan sorumlu olmadığı değerlendirilmiş olup, davalı … hakkında HMK’nın 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkartılan davalı … hakkında maddi ve manevi tazminat davasının her ikisi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava ve duruşmalarda kendisini vekili ile temsil ettirmiş olduğundan davalı … lehine AAÜT’nin 7/2. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminat yönünden tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; maddi tazminat davasının, sigorta tarafından maddi tazminatın ödenmiş olması gerekçe gösterilerek, davalı … yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının ise reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı ancak taraf teşkilinde ve manevi tazminatın takdirinde hata edilmiş olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davacıların istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/44 Esas 2022/216 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-) Davacı … ve … tarafından davalılar … ve davalı … ‘a karşı açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-) Davacıların davalı … aleyhine açmış olduğu manevi ve maddi tazminat davasının reddine,
3-)Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacılar … için 5.000,00 TL, … için 2.000,00 TL ve … 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-) Davacı … ve … tarafından davalılar … , … ve … ‘a karşı açılan maddi tazminat davası yönünden; 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 143,46 TL harçtan mahsubuna,
5-) Davacıların davalı … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-) Davacılar … , … ve … ‘un davalılar … ve … ‘a karşı açmış olduğu manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 614,79 TL karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 65,76 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 549,03 TL harcın davalılar … ve … ‘dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-) Davacılar tarafından peşin yatırılan 65,76 TL peşin harç ile 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 93,46 TL harcın davalılar … ve … ‘dan alınarak davacılara verilmesine,
😎 Davacılar tarafından yapılan 16 elektronik tebligat gideri 87,00 TL, BAM posta gideri 39,00 TL, ATK posta gideri 57,50 TL, ATK fatura gideri 323,00 TL, Kep reddiyat gideri 0,50 TL, bilirkişi ücreti 1.300,00 TL, 31 tebligat gideri 434,20 TL ve 11 müzekkere gideri 106,90 TL olmak üzere toplam 2.348,10 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 503,16 TL yargılama giderinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-) Davalı … tarafından yapılan 6 tebligat gideri 99,00 TL ve 1 müzekkere gideri 9,00 TL olmak üzere toplam 108,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 84,85 TL’sinin davacılardan alınarak davalı … ‘a verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-) Diğer taraflarca yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-) Davacı … maddi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacı… ‘a verilmesine,
12-) Davacı … maddi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
13-) Davacı … manevi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
14-) Davacı … manevi tazminat davası yönünden kendisini vekile ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap edilen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
15-) Davacı … manevi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre hesap edilen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
16-) Davalı … maddi ve manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7/2. maddesi gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
17-) Davalı … davacı … yönünden açılan manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı … ‘tan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
18-) Davalı … davacı … yönünden açılan manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacı … ‘tan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
19-) Davalı … davacı … yönünden açılan manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacı … ‘tan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
20-) HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
C-) Davacıların istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davacılar tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 172,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 393,00 TL yargılama giderinin davalılar … ve … ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
D-) 1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
2-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2023