Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1385 E. 2023/770 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1385
KARAR NO: 2023/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 09.06.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:10.04.2023
YAZILDIĞI TARİH:10.04.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/328 Esas, 2022/223 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili ve davalı …. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; … plakalı otomobil sürücüsü davalı … … Bulvarı üzerinde aşırı hızla ve alkollü olarak 17 yaşındaki 3 yayaya çarpması sonucunda müvekkillerinin murisi …’ın ölümüne sebebiyet verdiğini, … plakalı otomobilin davalı ….’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, 1,28 promil oranında alkollü olan sürücünün 3 yayaya çarptığını, yayalardan ikisinin vefat ettiğini, birinin de ağır yaralandığını, yayalardan birini orta refüj üzerine, diğerini karşı yola fırlatıp davacıların murisini de 100 metre kadar ön kaputu üzerinde taşıdığı, onu düşürdükten sonra 32 metre ileride durduğunu, yayaların karşıya geçişlerini tamamlamak üzere iken kazanın meydana geldiğini, sürücünün ifadesinde “ara sokaktan çıkmakta olan aracın hızla geldiğini sandığı, aracını sol şeride kırdığı zaman önceden fark etmediği 3 şahsa istemeyerek çarptığı, yola çıkan şahısları fark etmediği için fren yapmadığı, zaten sol şeritte gitmediğini, aniden sol şeride kırmak zorunda olduğu için şahıslara çarpmak zorunda kaldığı” şeklinde beyanda bulunduğu, savcılık soruşturması aşamasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün sağ şeritten sol şeride ani manevra yaptığı, kazanın asıl sebebinin … plakalı araç sürücüsünün ani şerit değiştirmesi ve hızlı araç kullanması olduğundan asli kusurlu bulunduğunu, davalı sürücünün sola ani manevra yapıp sol şeride geçmemesi halinde yayaların arkasından seyrine devam edeceğini, davalının aşırı hızı ve aniden yayaların bulunduğu sol şeride geçmesinin kazanın ana sebebi olduğunu beyanla, davacı anne … için 1.000,00-TL ve davacı baba … için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne … için 200.000,00-TL, davacı baba … için 200.000,00-TL, davacı kardeş … için 100.000,00-TL ve davacı kardeş … için 100.000,00-TL olmak üzere toplam 600.000.00-TL manevi tazminatın davalılar … ile … dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı …. vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın … numaralı ZMSS poliçesi ile müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, yaya …’ın KTK.’nun 68. maddesi ile Yönetmeliğin 138. maddesini ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde kusurlu davrandığını, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini belirtilerek davanın reddi ile müvekkili şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep edilmiştir.Davalılar … ve … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; … ‘nun idaresindeki araçla… Caddesi kavşağına geldiğinde sağ taraftan gelen özel halk otobüsünü görmesi üzerine aniden sol şeride geçtiğini, yaya geçidi ve uyarı tabelasının bulunmaması nedeniyle yoluna devam ettiğini ancak, 32 metre ilerideki yaya geçidini kullanmayarak taşıt yoluna inen yayaların kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, sürücünün alkollü ve hız limitini aşacak şekilde araç kullanmasının kazanın salt bu sebepten kaynaklanmadığını, yayaların yaya geçidi olmamasına rağmen taşıt yoluna girmeleriyle asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin eyleminin yalnızca dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı tali kusurlu sayılabileceğini belirtilerek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 196.698,97-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 85.551,10-TL’lik kısmından temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … … ve …’nun ise 196.698,97-TL’ye vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destek zararının 73.789,42-TL’lik kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’lik bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’nin yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 311.642,36-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 135.543,90-TL’lik kısmından temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 311.642,36-TL’ye vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destek zararının 95.115,46-TL’lik kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’lik bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’nin yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacıların davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar .. ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Kazanın asıl nedenine ilişkin beyanları, davalı yönünden kesinleşen ceza dosyasında verilen karar dikkate alındığında müteveffaya kusur atfedilmesinin doğru olmadığını, yolun geçişinin neredeyse tamamlanması ve orta refüje gelinmiş olması dikkate alındığında yayalara kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince maddi tazminatların düşük belirlendiğini, desteğin 23 yaşında evleneceğinin kabulünün hatalı olduğunu, evlenme yaşının 25 olarak kabulünün gerektiğini, pay oranının da buna göre belirlenmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, asgari ücretteki artışlara dair haklarını saklı tuttuklarını ve son asgari ücret tutarları üzerinden ek hesap raporu alınmasını talep ettiklerini, kazanın oluşu sürücünün alkollü oluşu, kusur durumları, müteveffanın yaşı, uğranılan zarar, en büyük acı olarak tarif edilen evlat acısının yaşanmış olması, manevi tazminatı caydırıcılık unsuru düşünüldüğünde, takdir edilen manevi tazminat tutarlarının düşük olduğunu, davalı … şirketinin istinaf başvuru dilekçesini kabul etmediklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne, davalı … şirketinin istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.B-) Davalı …. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat bedelinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffanın ve destek alacaklarının bakiye ömrü TRH 2010 Ölüm Tablosu esas alınarak hesaplanmış olduğundan destek alacaklar için hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, %1,8 teknik faiz kullanılması gerektiğini, müteveffanın aktif dönem geliri henüz lise öğrencisi olduğu görüldüğünden net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, bu hususta işleyecek aktif dönem yıllık net 51.040,80 TL olarak kullanılması gerektiğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda şirket tarafından yapılan ödemelerin dava sonrası yapıldığı beyan edilerek ödemeler güncellenmeden tazminat sonucundan tenzil edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacılara yapılan bir ödeme olduğundan yapılan ödemeler rapor tarihine güncellenerek tazminat sonucundan tenzil edilmesi gerektiğini, bu nedenle bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemesini ve itirazları doğrultusunda yeni bilirkişi raporu aldırılmasını talep ettiklerini, her ne kadar bilirkişi hesaplamalarında işleyecek aktif-pasif gelir dönem hesabını %10 artış ve %10 iskonto esasına göre yapmışsa da aslında sonuç itibarıyla ne artış ne de iskonto olduğunu, yapılan hesaplamanın sonucu başlangıçtaki gelirin kendisi olduğunu, peşin ödenen maluliyet tazminatın reel faiz getirisi kadar iskonto edilmemesinin hakkaniyete uygun olmadığını, sorumluluğa esas kusur oranlarının hatalı belirlendiğini, uyuşmazlık konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan iş bu davanın reddinin gerektiğini, itirazları saklı kalmak kaydıyla; her halükarda, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini, hükümde asıl alacak bakımından 02.07.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işlenmesine hükmedildiğini, ancak kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu, kararda da davacının ıslah ile taleplerini arttırdığının belirtildiğini, somut olayda ıslah edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu, inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacılar vekili ile davalı …. vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 196.698,97-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 85.551,10-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar …kuşluoğlu ve …’nun ise 196.698,97-TL’na vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine; davacı …’ın destek zararının 73.789,42-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine; davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 311.642,36-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 135.543,90-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 311.642,36-TL’na vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine; davacı …’ın destek zararının 95.115,46-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden ödeme tarihi olan 24/08/2020 tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacıların davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın vefat tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine; davacıların davalılar … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, dair karar verilmiştir.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı … … ) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı …) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacıların, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı ….’den isteme hakkı da vardır.Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının görüldüğü Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/607 Esas, 2020/255 Karar sayılı dosyasında … bakımından verilen 10 yıl hapis cezası Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 3. Ceza Dairesi’nin 2020/1594 Esas, 2020/1443 Karar sayılı esastan ret kararıyla ve akabinde Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2021/2072 Esas, 2021/4335 Karar sayılı onama kararıyla kesinleştiği dosya arasındaki ceza dava dosyası suretlerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.Somut olayda; 07/10/2019 tarihi saat 22:39 sıralarında davalı … ‘nun sevk ve idaresindeki otomobille, hız sınırının 50 km olduğu ve buna ilişkin uyarıcı levhanın bulunduğu meskun mahalde, orta refüjle bölünmüş, çift şeritli, aydınlatması bulunan cadde üzerinde seyri sırasında, sağdan araç geldiği düşüncesi üzerine sola manevra yaptığı sırada, çarpma noktasının 32 metre ilerisinde bulunan yaya geçidini kullanmayıp olay yeri yol bölümünde yolun sağından yola girip karşı istikamete geçmek isteyen üç yayaya, 20 metre fren izinin sonunda ve orta refüje 3 metre mesafede çarpması ile, yayalardan birinin karşı yol bölümünden seyreden dava dışı sanık … idaresindeki otomobilin önüne savrulduğu, bir yayanın çarpma sonrası savrularak orta refüj üzerine düştüğü, bir yayanın da aracın kaputu üzerinde kaldığı ve önce orta refüje çarpan davalı idaresindeki aracın sola yönelip 95 metre bu şekilde seyrine devam ederek yayayı kaput üzerinden düşürdükten sonra, 37 metre ileride durduğu; olay neticesinde yayalardan ikisinin öldüğü, bir yayanın ise nitelikli şekilde yaralandığı, olaydan yaklaşık 24 dakika sonra yapılan ölçümde 1.28 promil alkollü olduğu tespit edilen davalının, çarpma öncesi tespit edilen mevcut fren izi ile çarpma sonrası yayaları savurma ve durma mesafesi itibarıyla kaza anında 50 km olan yasal hız sınırının iki katı ve üzerinde seyretmek suretiyle, bilinçli taksir kabul edilen birden fazla kural ihlalinde bulunduğu; ayrıca davalının, almış olduğu alkolün etkisi ile hız sınırlarını ihlal ederek seyretmesi ve manevra kurallarına uygun davranmaması sebebiyle dava konusu kazanın meydana geldiği ve bu kazadaki yayalardan biri olan davacıların desteği …’ın öldüğü anlaşılmıştır.Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas sayılı dava dosyası, adli tıp raporu, ilk derece mahkemesince icra kılınan keşif ve alınan uzman bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ‘un sevk ve idaresindeki aracı ile bölünmüş yolda seyir halinde olduğu esnada yolun karşı yol bölümünde çarpışma nedeniyle savrulan yayanın aracının altına girdiği ve olayın meydana geliş şekli ile birlikte değerlendirildiğinde kazaya etken kural ihlalinde bulunmadığı ve atfıkabil bir kusuru bulunmadığı, … plakalı otomobil sürücüsü olan davalı … … ‘nun, sevk ve idaresindeki otomobili ile mahal şartlarını dikkate alıp hızını azaltarak müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği mahal şartlarına göre süratli bir şekilde seyredip sol şeride geçtiği ve seyrini sürdürdüğü esnada yolun sağ tarafından sol tarafına geçiş yapan yayalara karşı hızı nedeniyle almış olduğu tedbirde yetersiz kaldığı, yola gereken dikkatini vermeyip tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı, böylelikle KTK’nun 52/1 a-b maddelerinde belirtilen “araçların hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar” kuralını ihlal ettiği, kaza anında sürücünün 1.34 promil oranında alkollü olduğunun hesaplandığı anlaşıldığından KTK’nun 48/5. maddesinde belirtilen “uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır” kuralını ihtal ettiği, yine sağ şeritte seyrederken sola kontrolsüz manevra yaparak sol şeritteki yayaya çarpmak suretiyle KTK’nun 84/7. maddesinde sürücü asli kusurlu hallerinden “doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma” kuralını ihlal ettiği; müteveffa yaya …’ın hareket halindeki araçların hız ve yakınlığını dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği kontrolsüz bir şekilde geçiş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, ilk geçiş hakkını gelen araca vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde geçiş yaparak KTK’nun 68/b. maddesinde belirtilen “karşıya geçiş” kurallarını ihlal ettiği anlaşılmakla bu tespitlere göre ilk derece mahkemesince trafik kazasının oluşumunda davalı … ‘nun %70 oranında ve müteveffa yaya …’ın %30 oranda kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmuş, tarafların kusur oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Zira ilk derece mahkemesince, resen yapılan değerlendirme sonucu belirlenen bu kusur durumu gerek olayın gelişim şekli ve hukuk mahkemesi dosya kapsamıyla gerekse de Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2021/2072 Esas, 2021/4335 Karar sayılı onama kararıyla kesinleşen ceza mahkemesi kararı ve dosyası muhteviyatıyla uyumludur.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2020/8835, K:2021/2355 sayılı kararındaki açıklamalar da nazara alındığında; davacılar için, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması doğru olup davalının, hesaplamada prograsif rant yönteminin kullanılmasının hatalı olduğu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tazminatın hesaplanması gerektiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.İlk derece mahkemesince, Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünü’ne, Kayseri Ticaret Odası’na ve Kayseri Sanayi Odası’na ayrı ayrı müzekkere yazılarak Arif Molu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi biyokimya laboratuvar bölümünden mezun olan 2002 doğumlu bir erkek öğrencinin eğitim gördüğü ve mezun olduğu bölümle ilgili hangi mesleği icra edeceği, hangi alanda iş bulabileceği, mezun olacağı bölüme ilişkin mesleği icra edecek olması halinde iş bulma imkan ve sürelerinin ortalama ne olduğu, o meslekteki benzer durumda olan emsallerinin ortalama aylık gelirlerinin ne olduğu sorularak, varsa sorulan hususlara ilişkin kayıt ve belge örnekleri ve emsal durumda olan (veya emsale yakın) çalışanların aylık gelirlerini gösterir ücret bordrosu örneği istenmiştir. Bu müzekkerelere verilen 18/06/2020 ve 25/06/2020 tarihli cevaplar doğrultusunda desteğin okuduğu bölüme göre bir işte çalışmaya başladıktan sonraki dönemde (31/12/2023’den sonra) gelirinin asgari ücretin 1,885 katı kabul edilmesi doğrudur. Öte yandan, hesap raporunda desteğin 18 yaşında gelire gireceği, 20 yaşında askere gireceği askerden geldikten sonra bir süre iş arayacağı dikkate alınarak 31/12/2023 tarihine kadar asgari ücret seviyesinden gelirinin hesaplanması da doğru olup desteğin gelirinin hatalı belirlendiği yönündeki davalı istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/4608, K:2021/8353 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/13098, K:2018/7383 sayılı ve 17. Hukuk Dairesi’nin E:2016/5445, K:2019/1064 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; 18 yaşında gelir elde etmeye başlayan desteğin askere gideceği, askerlik görevini tamamladıktan sonra 2 yıl içinde evleneceği ve bir yıl sonra bir çocuğu daha sonra ikinci çocuğunun olacağı varsayılarak hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesi gerekmektedir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda da yukarıdaki açıklamalara uygun şekilde pay dağılımı ve hesaplama yapıldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin pay dağılımının hatalı yapıldığı, davacı vekilinin ise desteğin evlenme yaşının hatalı belirlendiği ve yeni dönem asgari ücreti üzerinden ek rapor alınması gerektiği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Davalı … şirketinin zararı giderim yükümlülüğünü düzenleyen Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1. maddesinde, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde sigorta limiti kapsamındaki miktarların ödenmesi gerektiği düzenlenmiş olup, aynı hükme Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 12. maddesinde de yer verilmiştir. Somut olayda, davalı … şirketinden kaza nedeniyle tazminat 18/11/2019 tarihli dilekçeyle istenmiş, sigorta şirketi tarafından cevap verilmemesi üzerine 09/06/2020 tarihinde dava açılmıştır. Buna göre, davalı … şirketi bakımından, başvurunun sigorta şirketine iletildiği tarihten itibaren sekiz iş günü sonrasında temerrüdün gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir. O halde ilk derece mahkemesince, ıslah edilen kısım bakımından da anılan düzenlemeler gereğince temerrüt tarihi olan 29/11/2019 tarihinden itibaren faiz uygulanması doğru olup davalı … şirketinin aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/21848, K:2021/10700 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamaya yer verilmiştir.)Yargılama devam ederken davadan sonra yapılan ödeme tutarının yasal faiz eklenmeksizin, hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir. Bu durumda ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında yapılan ödemelerin faiz uygulanmaksızın hesaplanan tazminattan mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi doğru olup davalı … şirketinin aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2015/15772, K:2018/8758 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamaya yer verilmiştir.)Davacılar … ve …, kazada ölen yaya …’ın anne ve babası; davacılar … ve … ise ölenin kardeşleridir. 6098 sayılı TBK 56/2. fıkrası gereğince manevi tazminat istenmesinde ölenin her bir yakınının ayrı ayrı manevi tazminat isteme hakkı mevcut olduğu gibi bu hak mirasçılık sıfatına da bağlanmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/1346, K:2020/4083 sayılı kararı)6098 sayılı TBK’nun 56 maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davalı sürücünün kusur durumu, davacılar ile ölenin yakınlıklarının derecesi, davacıların duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacılar yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla da davacılar vekilinin manevi tazminatların az takdir edildiği bakımından yaptığı istinaf itirazının haklı olmadığı değerlendirilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davacılar vekili ve davalı …. vekilinin istinaf başvuruları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacıların ve davalı ….’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Davacı taraftan alınması gereken harç olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalı ….’nden alınması gereken harç olan 15.102,99 TL harçtan peşin alınan 4.650,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.452,99 TL harcın bu davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/04/2023