Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1208 E. 2023/666 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1208
KARAR NO: 2023/666
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2022
NUMARASI: 2021/616 Esas 2022/20 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:30/03/2023
YAZILDIĞI TARİH:30/03/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih ve 2021/616 Esas – 2022/20 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 29/05/2020 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması nedeniyle maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında davacının aracının perte ayrıldığını, kazanın oluşumunda davacının kusuru bulunmadığını, davalı …’un % 100 kusurlu olduğunu, sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından davacının hesabına 39.060,00-TL ödeme yapıldığını, davacının aracının kazanın olduğu esnada 125.000,00-TL değerinde olduğunu, bu nedenle davacının maddi kayıp yaşadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının aracında meydana gelen değer kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, sözleşme hükümlerinden öngörülen sürelerin geçmiş olması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin sorumluluğunun 41.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, davacının davalı şirkete herhangi bir başvurusunun olmadığını, davacıya piyasa bedeli 93.000,00-TL sovdaj bedeli 40.920,00-TL tespit edilerek 39.060,-TL’nin 24/08/2020 tarihinde ödendiğini, pert aracın değer kaybından bahsedilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevli olamaması nedeniyle davanın usulden reddini, dava konusu trafik kazası ve buna ilişkin tazminler olup iş bu dava öncesinde arabuluculuğa başvurmak zorunlu olduğunu, ancak arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeni ile de davanın reddi gerektiğini, davacının da dilekçesinde belirttiği üzere davacıya davalı … şirketince ödeme yapıldığını, davacı zararını karşılamasına rağmen haksız kazanç elde etmek niyeti ile iş bu davayı açtığını, trafik kazası sonrasında tutulan tutanaklarda karşı tarafın kusuru KTK 52/1 B Aracın hızını aracın yük ve teknik özelliğine görüş yol hava ve trafik durumun gerektirdiği şartlara uydurmamak’ olarak belirlendiğini, kaza tutanağında belirlenen bu kusur davacı tarafta mevcut olup eksik olduğunu, kaza anında davacının aracının içinden çekilen video kamera kaydında açıkça görüleceği üzere davacının aracının hızı 100 km den fazla olduğunu, kaza yeri meskun mahal olup hız sınırı 50 km iken davacının hızı sınırın iki katı olduğunu, davacının hız sınırındaki yükseklik nedeniyle kusuru ağırlaşmış durumda olduğunu, davacının ayrıca kavşaklara yakın yerlerden hızını azalmamasından kaynaklanan bir kusuru daha bulunduğunu, davacının davalının % 100 kusurlu olduğu iddiasının kabulü mümkün olmadığını, dava konusu araçta meydana gelen değer kaybı olup araçtaki her hasarın değer kaybına sebebiyet vermeyeceğini, araçta bir değer kaybının oluşup oluşmadığı hususu bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, tedbir talebinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa davalıya ait aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası olan … A.Ş. tarafından kusur ve teminat limitleri dahilinde gerekli ödeme yapıldığını, aracın hurda bedeli de davacı tarafa ödendiğini, bu kapsamda davacı yanın herhangi bir alacağının kalmadığını, pert total işlemi yapılan bir araç için değer kaybı talebinde bulunulması kanun ve güncel içtihatlar doğrultusunda mümkün olmadığını, davacının tedbir talebinin tarafımızca kabul edilmesi mümkün olmadığını, davacının, dava dilekçesinde belirttiği hiçbir hususu kabul etmediklerini, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davacının karayolları ZMMS poliçesi kapsamında meydana gelen zararları teminat altına alan davalı … ile birlikte sürücü ve işleten olan diğer davalılardan olan maddi tazminat istemi ticari dava niteliğinde olduğundan TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı arabuluculuk sistemine tabidir. Davacı, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi, görevsizlik kararı veren mahkemeye verdiği dilekçe ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağından, davacının dava açıldıktan sonra, 25/05/2021 tarihinde arabulucuya başvurduğu anlaşılmaktadır. HMK 115/3. maddesine göre, dava şartı noksanlığı mahkemece fark edilmemiş, tarafça ileri sürülmemiş ve bu noksanlık giderilmiş ise başlangıçtaki dava şartı noksanlığı sebebi ile dava usulden reddedilemez. Oysa ki, davalı …, görevsizlik kararı veren mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde bu hususu ileri sürmüş, dava şartı arabuluculuk kapsamında davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Özel dava şartı olan davadan önce arabulucuya başvurularak anlaşamama son tutanağının dava dilekçesine eklenmesine ilişkin olarak görevsizlik kararı veren mahkemece ve görevli mahkemece 6325 sayılı HUAK’nın 18/A 2. fıkrası gereğince bir ihtar yapılmadan ve davalı tarafça bir itiraz ileri sürülmeden, davacı tarafça bu dava şartı eksikliği tamamlanmış, anlaşamama son tutanağı sunulmuş olsa idi, davanın sırf bu nedenle reddi gerekmeyecekti. Fakat davalı tarafça görevsizlik kararı veren mahkemeye sunulan cevap dilekçesi ile davanın bu nedenle dava şartı bulunmadığı ileri sürülerek davaya itiraz edilmiş olup; bu durumda, 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan…” davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı …’in sevk ve idaresindeki aracın yanlış manevra yapması nedeniyle müvekkilinin aracı ile çarptığını ve müvekkilinin aracında maddi zarar oluştuğunu, bu kaza sonucu müvekkiline ait aracın perte ayrıldığını, bu kazanın oluşumunda müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını, davalı …’in 2918 Sayılı K.T.K.’nın 53/1/B de düzenlenen “sola dönüş kuralına riayet etmemek” kuralını ihlal ettiğini ve kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin maddi zararının tazmini için 8. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtığını ancak mahkemece 25/05/2021 tarihinde görevsizlik kararı verildiğini, 25.05.2021 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu ve 02.06.2021 tarihinde son tutanağın düzenlendiğini ve görevsizlik kararının kesinleşmeden Asliye Hukuk Mahkemesine sunulduğunu, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, ön inceleme duruşmasında arabuluculuk şartından usulden reddedildiğini, görevsizlik kararı kesinleşmeden önce arabuluculuk şartının tamamlandığını ve dosyanın görevli mahkemeye gönderildiğini ancak mahkemece bu hususa itibar edilmeyerek usulden ret kararı verildiğini, mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, her şeyden evvel görevin ve davanın ticari dava vasfı olup olmadığının tartışılması gerektiğini, mahkeme dosyasında görevsiz mahkemede arabuluculuk şartı yerine getirildiği için mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Anayasal hak arama özgürlüğünün gerek maddi olaya ilişkin olarak hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına ve mahkemenin esasa girip inceleme yapmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı zararının tazmini talebine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça iki taraflı trafik kazası nedeniyle aracında oluşan değer kaybı zararının giderilmesi istemiyle öncelikle 11/11/2020 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde eldeki davanın açıldığı, Kayseri 8. Asiye Hukuk Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih 2020/259 E. ve 2021/136 K. Sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, görevsizlik kararı üzerine 25.05.2021 tarihinde arabulucuya başvurulduğu ve 02.06.2021 tarihinde anlaşamama son tutanağı düzenlendiği, verilen görevsizlik kararının 08.09.2021 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Kayseri 2. Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 E. 2022/20 K. Sayılı kararıyla, dava tarihi olan 11/11/2020 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesine göre, tazminat davası açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması gerektiği, yasal düzenleme dikkate alındığında söz konusu dava şartının noksanlığı sonradan giderilebilecek nitelikte olmadığı, davacı tarafça arabuluculuk kurumuna başvurulmaksızın doğrudan doğruya eldeki tazminat davasının açıldığı, dava açıldıktan sonra 25/01/2021 tarihli tarihinde arabuluculuğa başvuruda bulunulduğu, bu itibarla eldeki davada dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 115/1. ve 114/2. maddeleri ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi hükümleri gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022/4240 Esas, 2022/6367 Karar sayılı ilamında “…İş bu davada, yukarıdaki kanuni düzenlemeler doğrultusunda davacı tarafından verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden arabulucuya başvurulduğu ve son tutanagın bir örneğinin görevli asliye ticaret mahkemesinde davanın açıldığı tarih olan 28.2.2022 tarihinden önce dosyaya sunulduğu anlaşılmakla, mahkemece dosyaya sunulu bu tutanağın ilk dava açılmasından önce sunulması gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen karar usul veyasaya aykırı olup, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan somut davaya ilişkin yerinde bulunan kanun yararına temyiz itirazlarının kabulü ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” denmek suretiyle konuyu açıklık gerektirildiği yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/3187 Esas, 2021/762 Karar sayılı ilamında benzer yönde olduğu görülmektedir.
Buna göre ilk derece mahkemesince; davacı tarafça asliye hukuk mahkemesine dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ancak görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuğa başvurularak eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde esasa girilmeden önce arabuluculuk işleminin tamamlandığı ve usul ekonomisi de gözetildiğinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilip işin esasına girilerek hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, davacının istinaf talebi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-)Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih ve 2021/616 Esas – 2022/20 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
4-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1 – a, 362/1 – g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/03/2023