Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1196 E. 2023/614 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1196
KARAR NO: 2023/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2022
NUMARASI: 2018/961 Esas 2022/179 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 27/12/2018
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 23/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 23/03/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/961 Esas 2022/179 Karar sayılı kararı davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/08/2018 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile … Caddesini takiben adliye istikametine seyir halinde iken … sokak kavşağına geldiğinde kırmızı ışık yandığı halde kavşağa giriş yaptığı esnada … sokak üzerinden gelen sürücü … idaresindeki ve direk karşıya geçmeye çalışan … plakalı aracın sol ön çamurluk ve taber kısmına çarpması neticesi çift taraflı yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda görgü tanığının beyanına göre … plakalı araç sürücüsünün “kırmızı ışık kuralına uymamak” kuralını ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsünün ise “kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamak” kurallarını ihlal ettiklerini, müvekkilinin …’ın idaresindeki … plakalı aracında yolcu olarak bulunduğunu, kaza nedeniyle yaralandığını ve Kayseri Şehir Hastanesi’nde “Sağ ayak bileği ve diz kapağı kırığı” nedeniyle tedavi altına alındığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihinde davalı … A.Ş.’ye … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ise kaza tarihinde sigortalı bulunmadığını, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak bir sonuç alamadıklarını, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle 49 yaşında ev hanımı olduğunu, söz konusu kazadan dolayı iş gücü kaybı meydana geldiğinden bahisle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik iş gücü kaybından doğan 50,00 TL geçici iş göremezlik ve 500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı … A.Ş.’ye başvuru tarihi olan 17/10/2018 tarihinden itibaren ve 50,00 TL geçici iş göremezlik ve 500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı Güvence Hesabı’na başvuru tarihi olan 16/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine dava ve talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete yaptığı başvurunun değerlendirilebilmesi için davacının maluliyeti ile ilgili olarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporunun sunulması gerektiğini, gerekli belgelerle başvuru yapılmadığından ve bu şart yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddinin gerektiğini, davanın … plakalı aracın işleteni/sürücüsü konumunda olan … ve …’a ihbarını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kamu kurumu niteliğini haiz müvekkili Güvence Hesabı’nın, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9 ve 15. maddeleri esaslarına uygun olarak yapılan müracaatı değerlendirerek, yönetmeliğin 14. maddesi kapsamında tespit edilen tazminat miktarını hak sahiplerine ödeyecekken, davacı tarafından dava öncesinde eksik evrak ile başvuru yapıldığını, bu nedenle müvekkili kurumun temerrüte düşmediğini, öncelikle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiğini, teminat türleri arasında geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderlerinin yer almadığını bu sebeple geçici iş görmezlik ve bakıcı gideri taleplerinin reddinin gerektiğini, davacının SGK’dan geçici iş görmezlik ödeneği alıp almadığının tespit edilmesinin gerektiğini, usul ve esasa ilişkin olarak sundukları gerekçeler dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. (…) vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru şartının yerine getirilmediğini ve müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, dava açılmasına da sebebiyet vermediğini, ZMMS Genel Şartları C.7 maddesine göre hak sahibinin öncelikle sigorta şirketine başvuru zorunluluğu bulunduğunu ancak davacının başvurusunun bulunmadığını, kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı bulunduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu ve bedeni zarar halinde maddi tazminat talepleri şahıs başına sınırlı poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin geçici maluliyet taleplerinden sorumlu olmadığını, manevi tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, kaza tespit tutanağında yapılan tespitleri kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafında sigortalı aracın kazada kusurunun bulunmadığını, kazaya … plaka sayılı aracın kusurlu davranışlarının sebebiyet verdiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacının araç içinde emniyet kemeri takmadığı hastane evraklarından anlaşıldığından hesaplanacak tazminattan en az %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, neticeten davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacının, Güvence Hesabı aleyhine açmış olduğu davasının reddine,
2-Davacının, … A.Ş. (… A.Ş.) aleyhine açmış olduğu davasının kabulü ile, 5.803,64 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
3-117.863,99 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava açmadan müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmeyerek davanın kabul edilmesinin davanın açılmasına sebebiyet verilmediği, temerrüde düşülmediği dikkate alınmadan müvekkili şirket aleyhine faize, yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu açıkça belirtilmediğinden dava kısmi dava olduğunu, sonradan dava belirsiz alacak davası şekilde beyanda bulunarak davanın türünün değiştirilmesinin mümkün olmadığını dolayısıyla bedel artırım dilekçesi verilmesinin mümkün olmayıp 09/02/2022 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilerek ıslah edilen kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, 17/12/2019 tarihli bilirkişi kusur raporu ile kaza tespit tutanağı arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken bu indirimlerin yapılmamasının hatalı olduğunu, dosyada alınan maluliyet raporunun hatalı olup bu nedenle hükmünde hatalı olduğunu, dosyada alınan hesap raporunun hatalı olduğunu, hesap yönteminin kanuna ve genel şartlara aykırı olduğunu, ZMMS genel şartalarına göre geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını dolayısıyla müvekkili yönünden geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2022 tarih 2018/961 Esas 2022/179 Karar sayılı kararı ile trafik kazasından kaynaklı, geçici ve sürekli işgöremezlikten oluşan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı … AŞ (… AŞ) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi
“(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda kaza tarihi 31/08/2018 tarihi olup davacı, trafik kazasına sebebiyet vermiş olan ZMMS şirketi olan davalıya sigortalısı olan aracın vermiş olduğu zararın tazmini için 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca 17/10/2018 tarihinde başvuruda bulunmuş olup, bir sonuç alamaması üzerine, eldeki davayı açmış olup, dava şartı yerine getirilmiş olduğundan, davanın usulüne uygun başvurunun yerine getirilmemiş olması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki davalı … Aş. vekilinin istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.
Somut olayda, Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/520 Esas sayılı dosyası içerisinde olan Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/3817 CBS nolu hazırlık dosyasında trafik kusur bilirkişi …’ndan alınmış olan 31/01/2019 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde, dava dışı … plaka sayılı motorsiklet sürücüsü …’un %75 oranında asli kusurlu, dava dışı … plaka sayılı otomobil sürücüsü …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; eldeki davaya ilişkin olarak kusur bilirkişisi …’ndan alınmış olan 16/12/2019 tarihli kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde, … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’un %100 oranında kusur olduğu, dava dışı … plaka sayılı otomobil sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğunun rapor edilmiş olduğu, davacının yolcu konumunda olup, trafik kazasının meydana gelmesinde sürüş kurallarının ihlaline yönelik herhangi bir davranışının olmadığı gibi, müterafik (kask takmaması, koruyucu ekipman kullanılmamasının yaralanmanın etkisini artırdığı yönünde) herhangi bir kusurunun da olmadığı, eldeki dosyada alınan kusur raporunun olayın oluş şekline uygun olduğu, ceza dosyasında alınan kusur raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş olmayıp, eldeki kusur raporu gibi trafik kazasının tamamıyla … plaka sayılı motorsiklet sürücüsünün kusuru neticesinde meydana geldiğinin kabul edildiği, trafik kazasının nasıl meydana geldiği hususunda ceza hakimi ile hukuk hakiminin takdiri yönünde de herhangi bir çelişkinin olmadığı kanaatine varılarak, davalı sigorta vekilinin kusura ve müterafik kusura yönelik istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 ila 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne, İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/06/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri, yaralananın çocuk olması halinde ise 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerekmektedir.Somut olayda, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranın tespitine ilişkin … tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının % 8 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 4 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu bildirilmiştir. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden alınmış olan … tarihli raporun 31/08/2018 kaza tarihinde yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu anlaşılmış olup, davalı sigorta vekilinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında değerlendirilmek suretiyle maluliyet raporu alınması gerektiği yöndeki istinaflarının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. 01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF – 1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve %10 artırım %10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı) Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik tazminatında hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanmış olduğu anlaşılmakla;19/06/2021 tarihinde 31516 sayılı RG’de aynı gün yürürlüğe giren 7327 kanun numaralı “İCRA VE İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNULARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un; 18. maddesi ile 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesine yapılan değişiklik neticesinde “…sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu malu sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat üniteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır…” hükmünün 19/06/2021 tarihinden sonraki kazalar neticesinde açılan tazminat davalarında uygulanacağı, 31/08/2018 kaza tarihi dikkate alındığında eldeki davada uygulanamayacağı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı sigorta vekilinin tazminatın TRH 2010 ve 1,65 teknik faiz uygulanmak suretiyle hesaplanması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının da bu kapsamda olmasına, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilmesine, her ne kadar davalı tarafından ZMSS yeni genel şartları ve 6111 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılan 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenlemenin de yer almamasına göre mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmış olup, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. İşletenin veya sürücünün, araçta taşınandan, doğrudan doğruya ücret almasa bile taşıma, maddi veya manevi menfaati bulunuyorsa bu durumda hatır ilişkisinin varlığından söz edilemez. Aile bireylerinin taşınması yakıt, aşınma ve diğer giderlere dönük maliyet gerektirmesinin olağan ulaşım araçları ile yolculuk seçeneğinin tercihi halinde yapılması zorunlu harcamaların yerini tutacak olması nedeniyle hatır taşıması olarak kabul edilemez. Kardeşin taşınması hatır taşıması kabul edilemez. Çünkü bir kimsenin kardeşini taşıması ahlaki bir görevin ifası niteliğinde olup, bu taşımada maddi ve manevi yararları olduğundan davacının araçta hatır için taşındığı kabul edilerek tazminattan indirim yapılması doğru değildir. (Yargıtay 17. HD’nin 21/02/2012 tarih ve 2011/2195 E. 2012/1902 K. sayılı ilamı) Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi (818 sayılı BK’nun 43. maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Davalı sigorta vekili olayda hatır taşıması olduğunu bu sebeple indirim yapılması gerektiğini belirtmiştir. İlk derece mahkemesince hatır taşıması indirimi yapılmamıştır. Dosya içerisindeki belge ve bilgilerden davacının araç sürücüsü …’un ceza hazırlık aşamasında alınan beyanlarında, resmiyette her ne kadar eş olarak gözükmeseler de, eş olarak birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri, aynı evde yaşadıkları anlaşılmakla, eşin herhangi bir ücretle taşınmayacağı, onun ücretsiz taşınmasının bir ahlaki görevin ifası niteliğinde olduğu hususu dikkate alınarak, hatır indirimi yapılmaması isabetli olmuş olup, davalı sigorta vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin tazminat davasında, alacak haksız fiilin yani kazanın meydana gelmiş olduğu tarihte muaccel olduğundan, alacağa kaza tarihinden itibaren araç sürücüsü ve işleten malikten faiz istenebilecek, sigortadan ise sigortaya başvuru tarihinden itibaren 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca 8 işgünü içerisinde tazminatın ödenmemesi halinde temerrüte uğradığı tarihten itibaren, dava açılmadan sigortanın temerrüte uğratılmamış olması halinde ise dava tarihinden itibaren faiz istenebilecektir. Somut olayda, trafik kazası 31/08/2018 tarihinde meydana gelmiş olması, davacının 27/12/2018 tarihli dava dilekçesinde ve 09/02/2022 tarihli ıslah dilekçesinde maddi tazminat alacağına 17/10/2018 tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş olduğu, mahkemece dava konusu tazminat alacağının davalı sigorta yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, istinaf edenin sıfatı gözetilerek, davalı sigorta vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı … A.Ş’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 8.447,73 TL istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 2.119,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.328,29 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı … A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı … A.Ş tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/03/2023