Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1159 E. 2023/596 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1159
KARAR NO: 2023/596
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2022
NUMARASI: 2020/826 Esas 2022/90 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:23/03/2023
YAZILDIĞI TARİH:23/03/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/826 Esas 2022/90 Karar sayılı ilamı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’nun … isimli şirkette pazarlama uzmanı olarak sabit asgari ücretin yanı sıra her üç ay ve her altı ayda bir prim esasına göre çalıştığını, şirket tarafından kendisine tahsis edilmiş bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken dava dışı … sevk ve idaresindeki diğer davalı şirkete ait olan …plakalı aracın çarpışması sonucu 18/05/2019 tarihinde yaralandığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, tedavi esnasında yaklaşık olarak dokuz ay çalışamadığını, bu süreçte onlarca kez hastaneye gidip gelmenin acı ve ızdıraba katlanmak zorunda kaldığını, tedavisinin tamamlanmasının ardından müvekkilinin tekrar işe başladığını ancak performans kaybı, dikkat bozukluğu, ayakta kalamama, sürekli baş ağrısı, tat ve koku alamama gibi semptomlarının ortaya çıkması ile sürekli araç kullanmak zorunda kalan müvekkilinin çalıştığı firma tarafından işten çıkarıldığını, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle yaşının otuz olduğunu, kazanın oluşumunda …’un tam kusurlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan kaza tarihi olan 18/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte sigorta şirketi açısından poliçede yer alan bedeller ile sınırlı olmak üzere tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapıldığından kanunda öngörülen başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirkete 30/05/2018 – 2019 tarihleri arasında … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere azami 360.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, davacının kalıcı maluliyeti söz konusu ise davacının maluliyetinin erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe göre tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararları, tedavi giderleri ve manevi tazminattan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, sürekli sakatlık tazminatı belirlenirken vergilendirilmiş gelir yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, davacı yana SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılmadığı veya gelir bağlanıp bağlanmadığının tespiti için müzekkere yazılması gerektiğini, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin bağlı olup olmadığının konusunun araştırılması gerektiğini, davcı yanın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi talebinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“…1-Davacının sürekli iş göremezliğe ilişkin talebinin reddine,
2-Davacının geçici iş göremezlik talebinin kabulü ile, 1.000,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanları ile bu hususta bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiş ise de eksik inceleme yapılarak tat ve koku duyularındaki kayıplar bakımından inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, tat ve koku kaybında meydana gelen eksikliği belgelendirmek amacıyla müvekkili tarafından … tarafından alınan doktor raporunun 29.09.2021 tarihli dilekçe ekinde mahkemeye bildirilmiş olmasına rağmen değerlendirmeye esas alınmadığını, müvekkilinin çalıştığı iş yerinde kaza neticesinde oluşan tat ve koku alma duyularını kaybettiğini, sürekli baş ağrısı, dikkat dağınıklığı ve ayakta kalamama gibi sağlık durumundaki kayıplar nedeniyle iş akdinin feshedildiğğini, müvekkilinin meslek itibariyle pazarlamacılık yaptığını, mesleğinin gereği olarak araç kullanmaya mecbur olduğunu, yaşadığı kaza neticesinde araç kullanamaz hale geldiğini, mesleğini yürütemeyecek durumda olduğunu, sayılan bu hususlar bakımından değerlendirmenin yapılmadığını, tat ve koku kaybı, sürekli baş ağrısı, ayakta duramama sorunları değerlendirilmeden rapor alındığını, bu bakımdan müvekkiline hiçbir fiziki test veya muayene yapılmadan eksik değerlendirme sonucu oluşan … tarihli ERÜ ATK’dan alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve sürekli iş göremezlik talebinin reddine karar verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, yine … tarihli bilirkişi raporu ile de müvekkilinin maaş+prim şeklinde çalıştığını ve kazadan sonra dokuz aylık dönemde çalışamadığını belirtmiş olmasına rağmen geçici iş göremezlik dönemi bakımından ortalama gelirinin hesaplanmadığını, primin hesaba katılmadığını, yalnızca maaş üzerinden hesap yapıldığını, bu sebeple 22.11.2021 tarihli bilirkişi raporuyla hesaplanan bedelin hatalı olduğunu, mahkemece geçici iş göremezliğin teminat kapsamı dışında olup olmadığı yönünden değerlendirme yapıldığını, bu değerlendirme neticesinde; tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler, çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerle geçici iş göremezliğin teminat kapsamında sayıldığını, buna rağmen müvekkiline ait hastane giderlerinin celp edilmediğini, yapılan masrafların hesaba katılmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının eksik hesaplanmasına yol açıldığını, gerekli deliller toplanmadan sonuca varılmasının hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, HMK m. 107/2 “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir.” denilerek belirsiz alacak davaları bakımından iki haftalık kesin süre verilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, ancak söz konusu dosyada yargılama sırasında hiçbir sürenin verilmediğini, davanın tam ve kesin olarak belirlenmesine imkan tanınmadığını, dava değerini kesin olarak belirtmek için süre verilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde; Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, 18/0/2019 tarihinde davacının kullandığı … plakalı araç ile dava dışı … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucunda davacı yaralanmıştır. Davalı …, … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketidir. Davacı kaza nedeniyle oluşan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6197 Esas, 2021/8738 Karar Sayılı ilamı)
Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli raporda kaza nedeniyle davacının geçici iş göremezlik süresinin dört (4)hafta olduğu, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca davacının yaralanmasından ötürü sürekli iş göremezliği bulunmadığı, koku ve tat duyusunun objektif olarak değerlendirmesi mümkün olmayıp bu duyuları bozabilecek nitelikte herhangi bir travma ya da patoloji bulunması halinde bu duyuların kaybolduğu kabul edilerek maluliyet oranının belirlendiği ancak mevcut tıbbi evrak içeriğinde tat/koku duyusu kaybı ile tıbben ilişkilendirilebilecek herhangi bir patoloji tarif ve tespit edilmediğinden bu duyuların kaybolduğu yönünde tıbbi bir kabulde bulunmadığı açıklanmıştır. Ancak davacı vekilince dosyaya sunulan … tarihli Kulak, Burun, Boğaz ve Baş Boyun Cerrahı … tarafından düzenlenen raporda ise yapılan koku ve tat testleri sonucunda total koku ve tat kaybı(anozmi, aguzi) saptandığı belirtilmiş olup maluliyet hususunda raporlar arasında çelişki olduğu görülmektedir.
O halde Mahkemece; davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, dosyadaki Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli rapor ile … tarihli Kulak, Burun, Boğaz ve Baş Boyun Cerrahı … tarafından düzenlenen raporun da irdelenmesi ve davaya konu kaza nedeniyle davacıda tat ve koku kaybı olup olmadığı hususunda çelişkilerin de giderilmesi suretiyle kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri hükümlerine uygun şekilde, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp kaldırmayı gerektirmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-)Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/826 Esas 2022/90 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-)Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
4-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-)İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-)İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1 – a, 362/1 – g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/03/2023