Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1144 E. 2023/567 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1144
KARAR NO: 2023/567
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2022
NUMARASI: 2017/1324 Esas 2022/136 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/12/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 20/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 20/03/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1324 Esas 2022/136 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tararından ZMMS ile sigortalanmış olan davalı …’ün işleteni olduğu … plakalı aracın davalı …’nın sevk ve idaresindeyken 17/03/2016 tarihinde boş arsada bulunan davacıya çarptığını ve yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrasında savcılıkta ve Kayseri 12 ASCM’de 2016/357 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, yeniden rapor alınması gerektiğini, davacının olay nedeni ile %5 iş gücü kaybına uğradığnıı, sürekli tedavi gördüğünü, davacının olay tarihinde 16 yaşında olduğunu kendi kazancını kendisinin sağladığını, aile bütçesinde katkıda bulunduğunu davacının olay nedeni ile hafıza eksikliği yaşadığını, güç kaybı oluştuğunu, davalı sigorta şirketlerine başvurduklarını ancak teklifin yetersiz olduğunu belirterek öncelikli olarak davalılardan …’ün maliki olduğu kazaya karışan … tescil plakalı araç ile UYAP işletim sistemi üzerinden yapılacak araştırma sonucunda davalı işleten ve sürücü adına kayıtlı olduğu tespit edilecek diğer taşınır ve taşınmaz malvarlıklarına tensiben ve tedbiren ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasına, trafik kazası nedeniyle (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) ve belirsiz alacak davası uyarınca belirlenecek güç (efor) kaybı tazminatı olarak davacı müvekkili için 1.000,00 TL davalı işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri göz önüne alınarak temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan alınarak davacılara ödetilmesine, davacı müvekkili için 25.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalı işleten ve sürücüden (sigorta şirketi hariç) alınarak davacılara ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyasında kusurun davacıya verildiğini, davalının olayda kusurlu olmadığını, davacının olaya kaçınılmaz şekilde sebep olduğunu, davacının da daha önce benzer bir trafik kazası geçirdiğini, maluliyete bu kazanın sebep olabileceğini, iş gücü kaybının tespiti gerektiğini, manevi tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; gerçekleşen olayda davalının kusurunun bulunmadığını, olaya davacının sebep olduğunu, ihtiyati haciz kararının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Maddi tazminat davasının reddine,
2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 4.000,00 TL tazminat bedelinin olay tarihi olan 17/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın maddi tazminat isteminin reddedilmiş olması, bakım giderleri hakkında hüküm kurulmaması ve manevi tazminatın miktarı yönlerinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin olay tarihinde 18 yaşından küçük olduğu, geçici iş göremezlik talep edilmesine engel olmadığını, müvekkilinin kaza tarihinde 16 yaşında olup, açık lisede okuduğundan ve derslere katılma durumu olmadığından ara ara çalışarak kendi kazancını sağladığını ve aile bütçesine de katkı sağladığını ancak kaza sonrası müvekkilinin uzunca bir süre evden dışarı dahi çıkamadığını, kendisinde hafıza kaybı oluştuğunu ve halen hafıza kayıpları yaşayan müvekkilinin bazı zamanlar yürümekte dahi zorluk çekmeye başladığını, müvekkilinin tek başına evden dışarı çıktığında, hafıza eksikliği sebebiyle bazı zamanlar evin yolunu tekrar hatırlayamadığını, çoğu zaman davacının aile yakınlarının yardımı ile dışarı çıkarak hareket ettiğini, 30/10/2019 tarihli ve 3446 sayılı ATK raporunda kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik kapsamında, müvekkilinde kalıcı maluliyetin bulunmadığını, 3 aylık süre ile geçici iş göremezlik ve 1 ay süre ile bakıcı giderinin bulunduğunun tespit edildiğini, mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi giderir mahiyette rapor almasına karar verildiğini ancak hükme esas alınan rapor ile bakıcı gideri açısından raporlar arasında çelişki bulunduğunu ve daha önceki sözkonusu iki ATK raporunda da ” 1 ay süreyle bakıcı ihtiyacının desteğinin tıbben uygun olacağı” bildirilmiş olmasına rağmen raporlar arasında çelişki olmayan bir hususta aksi kanaat bildirmek suretiyle bakıcı ihtiyacının bulunmadığı kanaatinin hatalı olduğunu, bakıcı gideri bakımından yetersiz bir rapor olduğundan eksik incelemeyle karar verildiğini özellikle tedavi süresi dikkate alındığında bakıcıya ihtiyaç olup olmadığı konusunda mahkemece rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, mahkemece hükmedilen bu tazminat miktarının kalıcı sakatlığın yarattığı ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar ile davacının henüz genç yaşta oluşu gözetildiğinde ve kalıcı sakatlığın oluşmasındaki kusurlu hareket ve mahkemece maddi tazminat talebinin reddedilmiş olması da dikkate alındığında 4.000 TL hükmedilen manevi tazminat bedelinin hakkaniyetle bağdaşmadığını, maddi (güç kaybı) tazminat hesaplarındaki yetersiz ve kısıtlı kuralların zararı tam olarak karşılayamaması, sorumluluk hukukundaki son gelişmelere göre manevi tazminatın “telafi edici ve caydırıcı” bir etki sağlayacak miktar olması gerektiği düşünüldüğünde bu bedelin oldukça yetersiz kaldığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih ve 2017/1324 Esas 2022/136 Karar sayılı kararı gereğince davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi üzerine, kararın davacı vekilinin istinafı üzerine, dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.
Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre, geçici işgöremezlik tazminatı belirlenirken kişinin gelir elde eder ya da edebilecek olması gerekir. Yani fiilen çalışan, ya da çalışarak gelir elde edebilecek olması gerekir. Bu kapsamda, kişiler 18 yaşını doldurması, yani reşit olması ile gelir elde edebileceği kabul edilmiştir. 18 yaşından küçükler için bir gelir elde etmediği için geçici işgöremezlik tazminatı alamazlar. Ancak 16 yaş ve sonrası için fiilen herhangi bir yerde çırak olarak çalıştığı ispatlanması durumunda geçici işgöremediği süre içinde çıraklık ücretinden yoksun kalmış ise geçici işgöremezlik tazminatı alabilecektir.
Somut olayda, kazanın meydana gelmiş olduğu 17/03/2016 tarihinde davacı 16 yıl 00 ay 26 günlük olup, 18 yaşını doldurmayıp, gelir elde edebilir yaşta olmadığından ayrıca 16 yaşından büyük olmasına rağmen, fiilen herhangi bir yerde çırak olarak çalıştığı ispatlanamadığından, ilk derece mahkemesince davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
HMK’nın “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin birinci fıkrasında “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” hükmü mevcuttur.
Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile, diğer (bilirkişi raporuna itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğar. Yani, bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı (veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi) üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır (veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır) ve ikinci bilirkişi raporu (veya ek rapor) birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla diğer (itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir. (Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s. 2753)
Somut olayda; mahkemece Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranın tespitine ilişkin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” uygulanmak suretiyle düzenlenmiş 30/10/2019 tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının % 0 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay ve geçici bakıcı ihtiyacının 1 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu bilirkişi raporunun, davalı … vekiline ve davalı … Aş. vekiline 16/11/2019 tarihinde, davalı …’e ise 14/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve süresi içerisinde davalı tarafça itiraz edilmediği, davacı tarafça 22/11/2019 tarihinde beyan dilekçesi verilmek suretiyle itirazda bulunulduğu; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranın tespitine ilişkin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” uygulanmak suretiyle düzenlenmiş 26/01/2021 tarihli ek raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının % 0 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay ve geçici bakıcı ihtiyacının 1 ay olduğunun rapor edilmek suretiyle kök raporda değişiklik yapılmadığı ve davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmediği, davacı tarafça 18/02/2021 tarihinde beyan dilekçesi verilmek suretiyle itirazda bulunulduğu ve bu kez de İstanbul ATK. 2.İhtisas Kurulunun “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” uygulanmak suretiyle düzenlenmiş olan 19/11/2021 tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının % 0 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay, sürekli ve geçici bakıcı ihtiyacının olmadığının rapor edilmiş ve İstanbul ATK’nın maluliyet raporu mahkemece esas alınmak suretiyle davacı tarafın geçici bakıcı ihtiyacı gideri talebinin reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla; davalı tarafça Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranın tespitine ilişkin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” uygulanmak suretiyle düzenlenmiş 30/10/2019 tarihli raporunun kendisine tebliğinden itibaren HMK’nın 281. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde itirazında bulunulmadığından davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olduğundan, davacının geçici bakıcı giderinin hesaplanması için dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi ile rapor alınması gerekirken, davacı tarafın geçici bakıcı giderinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu, ancak davacı tarafın geçici bakıcı ihtiyacının hesaplanması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesinin HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen “usul ekonomisi ilkesi” gözetildiğinde uygun olmadığı kanaatine varılarak, davacı tarafın maluliyet raporu ile belirlenen 1 aylık geçici bakıcı giderinin brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama neticesinde 2016 yılı için 1.647,00 TL olduğu, davacı tarafın 02/02/2022 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 250,00 TL olarak ıslah etmiş olduğu hususu dikkate alınarak “davacının geçici bakıcı giderinin taleple bağlı kalınarak kabulü ile, 250,00 TL geçici bakıcı giderinin 02/02/2022 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici bakıcı giderine ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına” şeklinde HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca dairemizce karar verilebileceği görülmüştür.
Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu kanaatine varılmış olmakla, davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ancak kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1324 Esas 2022/136 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-) Davacının geçici bakıcı giderinin taleple bağlı kalınarak KABULÜ İLE, 250,00 TL geçici bakıcı giderinin 02/02/2022 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici bakıcı giderine ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
2-) Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 4.000,00 TL tazminat bedelinin olay tarihi olan 17/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-) Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
3-) Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacı tarafından yatırılan 88,81 TL peşin harç ve 80,70 TL ıslah harcından mahsubuna,
4-) Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 273,24 TL karar ve ilam harcının dava açılırken davacı tarafından yatırılan ve mahsuptan geriye kalan 88,81‬ TL harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 184,43 TL karar ve ilam harcının davalılar … ile …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-) Manevi tazminat davası yönünden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, mahsuptan geriye kalan 88,81 TL harç ile 51,70 TL tedbir harcının davalılar … ile …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-) Maddi tazminat davası yönünden davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 126,15 TL tebligat gideri, 165,70 TL müzekkere ve posta gideri, 692,25 TL ATK fatura gideri, 175,00 TL ERÜ fatura gideri olmak üzere toplam 1.159,1‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 289,77 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-) Manevi tazminat davası yönünden davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; 126,15 TL tebligat, 165,70 TL müzekkere ve posta gideri, 692,25 TL ATK fatura gideri, 175,00 TL ERÜ fatura gideri olmak üzere toplam 1.159,1‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 185,46 TL’nin davalılar … ile …’ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
😎 Maddi tazminat davası yönünden davalı … tarafından yargılama boyunca yapılan 25,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 18,75 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-) Maddi tazminat davası yönünden davalı … tarafından yargılama boyunca yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 37,50 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalının kendi üzerinde bırakılmasına,
10-) Manevi tazminat davası yönünden davalı … tarafından yargılama boyunca yapılan, 25,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre belirlenen 21,00 TL’nin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine, bakiyesinin iş bu davalı üzerinde bırakılmasına,
11-) Manevi tazminat davası yönünden davalı … tarafından yargılama boyunca yapılan 50,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre belirlenen 42,00 TL’nin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine, bakiyesinin iş bu davalı üzerinde bırakılmasına,
12-) Maddi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine kabul edilen kısım yönünden AAÜT uyarınca 250,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
13-) Maddi tazminat davası yönünden davalılar … A.Ş ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine reddedilen kısım yönünden AAÜT’nin 13/2. maddesi gereğince 250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
14-) Manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T 10/4 maddesi uyarınca 4.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
15-) Manevi tazminat davası yönünden davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden davalı … lehine A.A.Ü.T 10/2-4 maddesi uyarınca 4.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
16-) Davalı …’ün kendisi bir vekil ile temsil ettirmediğinden iş bu davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
17-) Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde resen harcanmayan gider avansının taraflara resen iadesine,
18-) İhtiyati haciz kararı için alınan teminatın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
C-) Davacının istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 144,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 364,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
D-) 1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
2-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/03/2023