Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1083 E. 2022/917 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1083
KARAR NO: 2022/917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2022
NUMARASI: 2021/674 Esas, 2022/151 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 23.10.2020
İSTİNAF KARARININ VERİLDİĞİ TARİH: 01.06.2022
YAZILDIĞI TARİH: 01.06.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/674 Esas, 2022/151 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: 07.06.2019 tarihinde, müvekkillerinin içerisinde bulundukları … plakalı araç ile Kahramanmaraş’ın … ilçesinden Kayseri ili istikametinde seyir halindeler iken, Kayseri ilinden Kayseri’nin … ilçesi istikametine doğru giden… sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araç sürücüsü … kavşağına geldiği sırada … istikametinden gelen araç olup olmadığını kontrol etmeksizin yola çıktığını, müvekkili …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması neticesinde kazanın meydana gelerek müvekkillerinin yaralandığını, olay günü polis ekipleri tarafından dava dilekçesinin ekinde sundukları trafik kaza tespit tutanağına istinaden … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, kazaya ilişkin Sarız Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/307 Sor. numaralı dosyasında soruşturmanın yürütülmeye devam olunduğunu, söz konusu dosyanın bir örneğinin iş bu dava dosyası içerisine getirtilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davacılardan …’in Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden 03.07.2020 tarihli ve … rapor numaralı heyet raporuna göre beden gücü kayıp oranı %2 olarak belirlendiğini, davacılardan …’in Kayseri Şehir Hastanesi’nden 17.03.2020 tarihli ve … rapor numaralı heyet raporuna göre kendileri tarafından kabul edilmemek kaydıyla beden gücü kayıp oranının %1 olarak belirlendiğini, davacılardan …’in Kayseri Şehir Hastanesi’nden 17.03.2020 tarihli … rapor numaralı heyet raporuna göre beden gücü kayıp oranının %25 olarak belirlendiği, söz konusu hastane raporlarının dava dilekçesi ekinde sunulacağını, müvekkili … kaza tarihinde henüz 18 yaşında olmakla birlikte geleceğine dair umutlarının çoğunu engeli sebebiyle yitirdiğini, omuriliğinde oluşan engel nedeniyle gündelik hayatındaki bedensel hareketlerinin bile bir çoğunu artık rahat bir şekilde yapamaz hale geldiğini, büyük ızdırap içerisinde kaldığını, kazadan bir hafta sonra olan Üniversite sınavına da giremediğini ve geleceğinin tamamen tehlikeye girdiğini, müvekkili …’in diğer müvekkillerinin annesi olduğunu, çocuklarının ve özellikle …’ın içinde bulunduğu durum nedeniyle ve iki kolunda bulunan platin neticesinde gündelik hareketlerinde yaşadığı ızdıraplar nedeniyle büyük bir üzüntü içerisinde kaldığını, müvekkillerinin her biri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00’er TL olmak üzere toplamda 3.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 07.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen, müvekkillerinden … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL ve … için 50.000,00 TL olmak üzere toplamda 200.000,00 TL manevi tazminatın haksiz fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’dan, dava sonunda verilecek manevi tazminatın tahsili hususunda tazminatın amacını yitirmemesi ve tahsilinin imkansız hale gelmemesi adına davalı… adına tescilli bulunan ve kazaya karışan … plakalı araç ile birlikte … ili … İlçesi … Mah. … Ada/Parsel Zemin Kat … bağımsız bölüm bulunan taşınmaz üzerinde İhtiyati Tedbir Kararı verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Kaza tespit tutanağı ve ekindeki krokide çok büyük hata olduğunu, kaza sonrası çekilen ve soruşturma dosyasında bulunan fotoğraflar ile kaza mahallinde keşif yapıldığı takdirde de görüleceği üzere kaza tespit tutanağı ve çizilen krokisinin gerçek yok ve şeritlerle uyumsuz ve çelişkili olduğunu, kazanın oluş şeklinin tamamen yanlış gösterildiğini, kazanın plastik dubalarla belirlenmiş orta bekleme şeridinin içinde olduğunu, çarpmanın etsiyle davalının aracının şeridin içinde ters döndüğünü, krokide belirtildiği şekilde davalının aracının davacının aracının geldiği şeritte olmadığını, kaza tespit tutanağının dava dilekçesiyle birlikte tebliğ edildiğini, kaza tespit tutanağı ve eklerine itiraz ettiklerini, adli tıp kurumundan yeniden kusur rapor aldırılmasını istediklerini, taksirle yaralamadan henüz dava açılmadığını ve ceza davasında alınmış bir kusur raporu olmadığını, bu nedenlerle davalının kazada herhangi bir kusurunun olmaması nedeniyle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin Sarız Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) mahkemesi olduğuna, mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan HMK’ nın 21/1-c maddesi uyarınca kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin tayini için dosyanın re’sen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Teknik uzmanlık gerektiren ticari davaların bu konuda uzman Ticaret Mahkemelerinde görülmesi için HSYK bu şeklide isabetli bir karar aldığını, bu yeni açılan davaları kapsadığı gibi derdest davalar yönünden de etkili olduğunu, bu verilen kararın devam eden tüm davalar yönünden de etkili olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen usulden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf ettiklerini, Sarız Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının isabetli olduğu ve yetkili mahkemenin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 2021/674 Esas 2022/151 Karar sayılı ilamının ortadan kaldırılması ile davaya Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı şeklinde karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı …’nın istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalının istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası incelendiğinde;Sarız Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/09/2021 tarih, 2020/110 Esas, 2021/159 Karar sayılı kararı ile, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Kayseri ili mülki sınırları olarak belirlenmesine dair kararın 01/09/2021 tarihi itibariyle uygulanacağından mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bu tarih itibariyle görevinin sona erdiği, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, her aşamada resen gözetilmesi gerektiği, işbu kararın görevsizlik kararı niteliğinde olmayıp kesin nitelikte bir devir kararı olduğu, bu itibarla derdest dosyalarda 01/09/2021 tarihinden itibaren mahkemece yapılacak değerlendirmelerin usul ve yasaya aykırı olacağı anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkeleri gerekçeleriyle dosyanın Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilmesine karar verildiği, bu karara istinaden dosyanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine geldiği, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 tarih, 2021/674 Esas, 2022/151 Karar sayılı kararı ile, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların mahkemelerinin görev ve yetki alanı dışında kaldığı, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların davanın açıldığı tarihteki görevli mahkemenin bakmaya devam etmesi gerektiği, bu nedenle Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17/09/2021 tarih, 2020/110 Esas, 2021/159 Karar sayılı devir yönündeki kararının yerinde olmadığı, bu nedenle mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın HMK’nın 20. Maddesi gereğince talep halinde Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, bu karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Dosya üzerinde yapılan incelemede; Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararı ile; Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğe girmesinden sonra Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 01/09/2021 tarihinden önce açılmış bulunan ve derdest bulunan davalara da 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararın uygulanması gerektiği, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ise aksine 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan davalara 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararın uygulanmasının mümkün olmadığı şeklindeki gerekçeyle görevsizlik kararı verdiği anlaşılmıştır.Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararında; Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Kayseri ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, kararın “01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına” ilişkin cümlenin yorumlanması gerektiği, Kurul tarafından bu kararın 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara uygulanıp uygulanmayacağı hususunun açıkça belirtilmediği görülmüştür.Medeni Kanunun 1.maddesinde; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, buda yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” hükmü gereğince, yapılan değerlendirmede yargılamaya egemen olan bir takım ilkelerin bulunduğu, tabii hakim, doğal yargıç ilkesi, usul ekonomisi ilkesi, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi, yargı ayrılığı ilkesi gibi ilkelerin bulunduğu, kanuni hakim, yasal yargıç ilkesi Anayasanın 142. Maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme kanuni hakim ilkesine atıf yapmaktadır. Kanuni hakim ilkesi Anayasanın 37. Maddesinde, ” Kanuni hakim güvencesi başlığı altında hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” hükmü ile düzenlenmiştir. Kanuni hakim; görev ve yetkisi kanunla belirlenmiş olan mahkemenin hakimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır. Anayasanın yukarıda sayılan maddeleri ve kanuni hakim ilkesi çerçevesinde mahkeme kurma görevi münhasıran yasama organına yani TBMM’ye aittir. İdarenin tüzük ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleri aracılığıyla mahkeme kurması, kurulmuş mahkemenin görevlerini, yetkilerini ve yargılama usullerini değiştirmesi mümkün değildir. Bu ilke yargılamanın adil biçimde tarafsız ve bağımsız hakimlerce yapılmasını sağlamaya yöneliktir.Tabii hakim ilkesi ise, Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken ilkelerdendir. Tabii hakim yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabi hakim dendiği, tabii hakim ilkesi, kanuni hakim ilkesinden daha geniş bir anlam ifade ettiği, bu çerçevede tabii hakim ilkesine uygunluğun sağlanması için kanunla mahkemenin görev ve yetkisinin belirlenmesi işleminin yargılanacak olan uyuşmazlığının gerçekleşmesinden önce yapılmış olması şarttır.
Anayasa’nın 141. maddesinde; usul ekonomisi ilkesine atıf yaptığı, bu maddede davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, hakimin görevidir. Ayrıca medeni usul hukukuna egemen olan ilkelerden biri olan usul ekonomisi ilkesi yasalarda öngörülen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hakime bir görev olarak yükler.Doğal hakim ilkesi Anayasa Mahkemesinin birçok kararlarına konu olmuştur. Anayasa’nın 37. Maddesinde; düzenlenmiş olan yasal yargıç güvencesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.ve Anayasa’nın 36. Maddelerinde ifade edilen adil yargılanma hakkının en önemli öğesi olan kanuni, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır. Hukuk devletinde yasal yargıç, doğal yargıç (tabii hakim) olarak anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirttiği gibi doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin yasayla belirlenmesi diye tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla, doğal yargıç ilkesi; Yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıcın atanmasına engel oluşturur, sanığın ve davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez. Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında doğal hakim kavramını suçun işlenmesinden veya davanın doğmasından önce davayı görecek yargı yerinin kanunla belirlenmesi olarak tanımlamaktadır. Başka bir anlatımla, doğal hakim ilkesi yargılama makamlarının uyuşmazlığın meydana gelmesinden sonra kurulmasını veya davanın taraflarına göre hakim atanmasını engeller. Özetle; Anayasa Mahkemesi doğal hakim ilkesini kanunla ve uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce kurulma şartı ile birlikte ele almakla, bağımsızlık ve tarafsızlığa da vurgu yapılarak adil yargılama hakkının bir parçası olarak kabul etmektedir. Ayrıca bu ilkeyi hukuk devletinin koşullarından biri olarak da değerlendirmektedir. Esasen bireyin temel hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınması hukuk devletinin en önemli gereklerinden biridir. Adil yargılanma hakkı da bu kapsamda bireyin temel haklarından biri olduğundan, doğal hakim ilkesinin geniş anlamda hukuk devleti ilkesinin tabii bir unsurunu, dar anlamda ise adil yargılanma hakkının bir parçasını oluşturduğunu ifade etmektedir.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da; doğal hakim ilkesine atıflar yapılmıştır. Bireylerin yasa ile kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkı AİHS’nin adil yargılanma hakkının düzenlendiği 6. maddesinde; herkes davasını medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar yada cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır. AİHS’nde doğal hakim ilkesi adil yargılama hakkına ilişkin 6. Maddede; mahkemelerinin yasayla kurulmuş olması ve bağımsız ve tarafsız olması gibi kriterler esas itibariyle doğal hakim ilkesini de kapsar bir nitelik arz etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, mahkemelerin yargı yetkisinin ancak yasama organı tarafından kanunla düzenlenebileceğini belirterek içtihat yoluyla da bu kuralın esnetilmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 tarih, 2021/674 Esas, 2022/151 Karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, bu karara karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusu yerinde değildir.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Bu haliyle; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu vakıa ve hukuki değerlendirmede kanuna aykırılığın bulunmadığı, uyuşmazlığın çözümünde Sarız Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine yönelik Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 tarih, 2021/674 Esas, 2022/151 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalı …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu sırasında peşin alınan harçların mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca karar kesinleşince yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/06/2022