Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1081 E. 2023/589 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1081
KARAR NO: 2023/589
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2018/353 Esas 2021/1200 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 22/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 22/03/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/353 Esas 2021/1200 Karar sayılı ilamı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/02/2017 tarihinde müvekkilinin yaya olarak yolun karşısına geçmek istediğini, yaya geçidine geldiğinde yaya ışığının yeşil yandığını gördükten sonra yolun karşısına geçmeye çalıştığını, ota refüje kadar geldiğinde yayalara yeşil ışık yanmaya devam ettiğini ve müvekkilinin de yolu geçmeye devam ettiğini, ancak üçüncü şeridi geçerken duran araçların yan tarafında seyir halinde gelen davalının sürücüsü olduğu aracın aniden gelerek müvekkilinin sağ tarafından çarptığını, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin vücudunun çeşitli bölgelerinden ciddi şekilde yaralandığını, dizinde menisküs yırtığı oluştuğunu, bu sebeple ameliyat olduğunu, vücudunun çeşitli yerlerinde sabit izlerin kaldığını, kaza tespit tutanağında yer alan kusur durumlarını kabul etmediklerini, kazanın yarattığı psikolojik travma sebebiyle müvekkilinin aşırı derecede üzüntü duyduğunu ve ruh sağlığının bozulduğunu, müvekkilinin uğradığı zararların tazmini sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL işten güçten kalma tazminatı ile 100,00-TL tedavi giderlerinin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 19/02/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin yaşadığı manevi zararın bir nebze olsun karşılanabilmesi için 20.000,00-TL manevi tazminatın ise haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 19/02/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin poliçe limitlerinde sorumlu olduğunu, davacının geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, bu giderleri SGK’nın karşılaması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kusurunun bulunmadığını, davacının var ise maddi tazminatına yönelik taleplerini SGK’nın karşılamasını, kalan kısmının davalı … şirketince karşılanmasını, manevi tazminatın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…1-Maddi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 215,92-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 2.000,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 2.215,92-TL tazminat bedelinin davalı …’tan olay tarihi olan 19/02/2017 tarihinden itibaren, davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 5.000,00-TL tazminat bedelinin olay tarihi olan 19/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Usulüne uygun açılıp harçlandırılmış bir karşı dava olmadığından …’ın davacı hakkındaki tazminat talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 04/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin tedavisi için yapmış olduğu giderlerinin ortalama olarak 8.000,00-TL olarak belirlenmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların sorumlu olacağı tedavi giderlerinin bundan daha fazla olduğunu, 11/10/2019 tarihli ATK raporuna her iki tarafında itiraz etmediğini, ancak mahkeme hakiminin iki rapor arasında çelişki olduğundan bahisle yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiğine karar verdiğini, yeni alınan bilirkişi raporuna iki yönden itirazının olduğunu ancak mahkeme hakimi tarafından bu itirazlarının hükme esas alınmadığını, 11/10/2019 tarihli ATK raporuna taraflarca itiraz edilmediğinden yeni bir rapor alınmasına gerek bulunmadığını, bu nedenle usule ve hukuka aykırı olarak teşekkül eden bilirkişi heyetine ve bilirkişi heyetinin düzenlediği raporun hükme esas alınarak karar verilen ilamın usule ve hukuka aykırı olduğunu, ATK raporuna itiraz etmeyen ve yeni rapor talebi bulunmayan davalılar için ATK raporunun kesinleşmiş olduğunu, bu nedenle karar verilirken usuli kazanılmış hakkının dikkate alınmadan verilen kararın usule aykırı olduğunu, mahkemenin takdir ettiği manevi tazminat miktarının müvekkilinin geçirdiği kazayı ve yaşadığı psikolojik travmayı tazmin etmekten çok uzak olduğunu, karar verilirken ıslah dilekçenin hükme esas alındığını, ancak ıslah dilekçesinin 13/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarına göre düzenlendiğini, mahkemenin ise kusur açısından 04/11/2020 tarihinde düzenlenen ve müvekkili aleyhine kusur oranı belirlenen bilirkişi raporunu hükme esas aldığını, bundan dolayı ıslah dilekçesinde belirtilen miktarlar üzerinde indirim yapılarak hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararrının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esas yönünden incelenebilmesi için öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun ön inceleme aşamasında usulden reddedilmesi zorunludur. İstinaf başvurusuna konu dosya kapsamı incelendiğinde; 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54.ve 56. maddeleri gereği cismani zarardan doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, 19/02/2017 tarihinde davacı yolun karşısına geçmeye çalışırken davalı … yönetimindeki … plakalı aracın davacıya çarpması neticesinde yaralandığı sabittir. Davalı … , …plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketidir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın kendisine hitap eden yeşil ışıkta geçtiği, solunda ışıkta kalkmak isteyen diğer araçların yayanın geçişini tamamlaması için beklediğinden yayayı fark etmediği ve KTK.nın 52/l-a maddesini ihlal ettiği, tali kusurlu olduğu, yaya …’nun ise karşı şeritten itibaren bölünmüş yolda karşıya geçerken orta refüj başında kendisine hitap eden ışığı takip etmediğini ve yaya ışıklarından kırmızı ışığı ihlal ederek KTK.nın 68/1-b maddesinde belirtilen karşıya geçiş kurallarını ihlal ettiği ve asli kusurlu olduğu kanaati belirtilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmış olup makine mühendisi bilirkişiden alınan 13/04/2019 havale tarihli raporda; olayın oluş şekli kaza tespit tutanağında belirtildiği şekilde kabul edilerek yaya …’nun %75 (yüzdeyetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın %25 (yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilinin rapora karşı itiraz etmesi üzerine Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan … tarihli raporda özetle; kazanın oluş şekli ve kusur durumu “sürücü …’ın, seyir yönüne hitaben yanan ışığın yeşile dönmesiyle kavşakta solunda bekleyen araçların sağından harekete geçip seyretmek istediği sırada, solundaki araçların henüz hareketlerine başlamadığını da dikkate alarak bu araçların önünden geçen yaya olabileceğini göz önünde bulundurması ve müteyakkız biçimde davranması gerekirken bu hususa özen göstermemiş, bu haliyle sol taraftan kaplamaya girerek yolun sağına kadar gelmiş olan yayaya geçişini tamamlama fırsatı tanımayıp çarptığı olayda; dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleri nedeniyle % 80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu, yaya …’nun ise her ne kadar olayı dışarıdan gören tanık anlatımlarından anlaşılmakla taşıtlara kırmızı ışık yandığı sırada kaplamaya girmiş ise de yol ortalarına geldiği sırada taşıtlara yeşil ışık yanmasıyla geçişini çok daha kontrollü ve müteyakkız biçimde sürdürmesi gerekirken bu hususa özen göstermemiş, bu haliyle sağ şeritten hareketlenerek gelen ve korunma tedbiri almadığı aracın sadmesine maruz kalması sonucu meydana gelen olayda % 20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Her ne kadar Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 11/10/2019 havale tarihli rapora karşı taraflarca itiraz edilmemiş ise de iki rapor arasında çelişki oluştuğundan mahkemece resen çelişkinin giderilmesine yönelik bütünleyici bir rapor alınması yerinde olup, anılan raporun mutlak suretle Adli Tıp Üst Kurulu’ndan alınması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Nitekim talimat yoluyla alınan Karayolları Fen Heyeti’nde görev yapan bilirkişilerce hazırlanan … havale tarihli raporda sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/a, 52/b maddelerini ihlal ettiğinden %25 (yüzdeyirmişbeş) oranında kusurlu olduğu, yaya …; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 68/b maddesini ihlal ettiğinden %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu kanaati bildirilmiş olup mahkemece bu raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira kusur oranının tayini hakimin takdirinde olduğundan usuli kazanılmış hak doğduğundan bahsedilemez.
Davacının yaralanmasından kaynaklanan SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin tespiti için Adli Tıp Uzmanı bilirkişisinden alınan … havale tarihli raporda özetle; “Dosya içerisinde şahsın tedavisi ile ilgili herhangi bir fatura ibraz edilmediği, ancak Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, yerleşik yargısal kararlara görev tedavi giderlerinin yalnızca hastane ve hekim masrafları ile sınırlı olmayıp yaralanmanın kişinin bütünüyle iyileşip sağlığına kavuşuncaya kadar geçecek sürede yaptığı ve ileride yapacağı doğrudan veya dolaylı tüm masrafları kapsadığı, bu çerçevede hastane, hekim, ameliyet ilaç gibi SGK kapsamındaki tedavi giderlerinin yanı sıra sağlık hizmetlerine ulaşım, yeme-içme özel diyet, konaklama evde özel bakım, pansuman, fizik tedavi rehabilasyon, özel hastane muayene farkı vb ücretlerin belgelenmesinin mümkün olmadığı, SGK kapsamında ödeme yapılmayan özel hastane, hekim seçme hakkı çerçevesinde ameliyat farkı, ulaşım vb giderler olduğu, dikkate alındığında SGK tarafından karşılanmayan ilaç, ulaşım vb giderlerinin de 8.000,00-TL civarında olduğunun kabulü gerektiği” kanaatine varıldığı, davacının yaralanmasının niteliği, tedavi süreci gözetilerek takdir edilen tedavi giderinin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
6098 sayılı TBK md. 56 ve 58 hükümlerine göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda davacının kaza sonucunda geçici ve sürekli iş göremezliği oluştuğu, kusur durumu, kaza tarihi ve tarafların sosyal ekonomik durumu gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat miktarının manevi doyum yönünden yeterli olacağı kanaatiyle davacı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükmün ve yapılan yargılamanın usul ve yasaya, Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olduğu anlaşıldığından; davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-)Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı tarafça istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/03/2023