Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1064 E. 2023/595 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1064
KARAR NO: 2023/595
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2022
NUMARASI: 2018/915 Esas, 2022/212 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 25.12.2018
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 22.03.2023
YAZILDIĞI TARİH: 22.03.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/915 Esas, 2022/212 Karar sayılı kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 29.07.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan müvekkillerinin ciddi şekilde yaralandığını, kaza tutanağında müvekkillerinin içinde bulunan ara sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, müvekkillerine kusur atfedilmediğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili için 500,00’er TL olmak üzere için toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Yetkili mahkemenin İstanbul veya Akkuş Mahkemeleri olduğunu, kusurun tamamının … plakalı araç sürücüsünde olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacıların araç sürücüsü …’ün yakını olduğunu, dava dilekçesinde tazminatın açıklanmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacı … yönünden 348.760,72-TL sürekli iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 348.860,72-TL maddi tazminatın, davacı … yönünden ise 148.395,29-TL sürekli iş göremezlik, 2.029,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150.424,79‬-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara hak ettikleri bedellerin ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davaya konu kazada hiçbir kusurlarının bulunmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından ilk rapor olan E.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının raporu esas alınarak hüküm tesis edildiğini, ilk derece mahkemesinin dosyada son maluliyet oranı üzerinden değil önceki maluliyet üzerinden hüküm kurulmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince verilen kararın düzeltilerek İstanbul Adli Tıp kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen maluliyet oranına göre hüküm kurulması gerektiğini, davalının istinaf başvurusunun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, davalı sigorta şirketinin haksız ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı… vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların maluliyet oranı tespitinin yanlış hesap edildiğini, hesaplamanın TRH %1,8’e göre hesaplaması gerektiğini, tespit edilen maluliyet oranının hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının da doğru olmadığını, davacıların emniyet kemerini takmadıklarını, bu yüzden müterafik kusurlu duruma düştüklerini, bilirkişilerin bu hususu dikkate almadan rapor düzenlediklerini, oysa ki %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken indirim yapılmadan tazminat hesabı ve karar kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, davacılar leline bakıcı gider tazminatı hükmedilmesinin de doğru olmadığını, bilindiği gibi bakıcı giderleri, yansıma suretiyle oluşan zararlardan olduğunu, sigorta poliçe kapsamı dışında olduğunu, hatır taşımacılığı indirimi de yapılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, taraflarca yapılan istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas, 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince tarafların istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik zararı ile bakıcı giderinden kaynaklanan maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacı …yönünden 348.760,72-TL sürekli iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 348.860,72-TL maddi tazminatın, davacı … yönünden ise 148.395,29-TL sürekli iş göremezlik, 2.029,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150.424,79‬-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara hak ettikleri bedellerin ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacıların, maddi zararlarını çift taraflı kazaya karışan … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı ….’den isteme hakkı vardır.
Somut olayda; 29.07.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plaka sayılı araç sürücüsü …’ün, 2918 sayılı K.T.K. M.52/1-b kural ihlali ile “kusurlu”, m.84/g (KOD 07) kural ihlali ile “asli kusurlu” olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü …’un ise, kendi şeridinde seyrinde kazanın oluşumuna negatif bir etkisi olmadığından ve kural ihlali de bulunmadığından, atfı kabil bir kusurunun olmadığı, mevcut kural ihlallerine göre kusur oranı değerlendirmesinde, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ün kazanın meydana gelmesinde %100 (yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu şeklindeki ilk derece mahkemesinin kabul ve uygulama şeklinin dosya kapsamına ve kazanın oluşum şekline uygun olduğu anlaşılmış, davalı vekilinin kusur durumu bakımından yaptığı istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
İlk derece mahkemesince; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan …, … ve … tarihli maluliyet raporları, hesap bilirkişisinden geçici ve sürekli iş göremezlik zararları ile bakıcı gideri bakımından alınan …, … ve … tarihli raporlara göre ve taleple bağlı kalınarak yukarıda belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu haliyle; tekniğine uygun, yeterli ve denetime elverişli şekilde hazırlanan bilirkişi raporlarıyla belirlenen maddi tazminatlardan taleple bağlılık kuralına uyularak davalının sorumlu tutulması uygun bulunmuştur.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/11777, K:2022/4888 sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/12597, K:2022/4965 sayılı kararları da aynı yöndedir.)
Bu nedenle; ilk derece mahkemesince, kaza tarihinin 29/07/2018 olduğu nazara alınarak 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının …, … ve … tarihli maluliyet raporlarının hükme esas alınması doğrudur. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun … tarihli maluliyet raporlarının hatalı yönetmelik olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’ine göre hazırlandığı anlaşıldığından hükme esas alınması mümkün değildir. Dolayısıyla tarafların maluliyet oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının ve özellikle davacılar vekilinin Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun … tarihli maluliyet raporlarına göre hüküm kurulması gerektiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olmayıp reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan 01/12/2020 ve 20/01/2022 tarihli ek raporlardaki hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograsif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin son dönem uygulamalarına uygun olup davalının hesaplamada 1,8 teknik faiz kullanılması gerektiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.
Davalı sigorta şirketi, davacıların emniyet kemeri takmaması nedeniyle zararın doğmasına veya artmasına neden olduğunu ileri sürerek müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini istinaf itirazı olarak ileri sürmüştür. Ancak bu yöndeki iddiasını ispat külfeti altındaki davalı tarafça, davacıların kaza sırasında emniyet kemeri takıp takmadığı ayrıca davacıların maluliyetinin bu sebepten kaynaklandığı bakımından herhangi bir delil sunulmadığı gibi kaza tespit tutanağında da bu yönde bir belirleme yapılmadığı için davalının bu iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmış, dolayısıyla da davalının müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının haklı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı sigorta şirketi, kazaya karışan … plaka sayılı aracın trafik sigortacısıdır. KTK’nın 6704 sayılı Yasayla değişik 90, 92, 93, 97 ve 99. maddelerinin kimi yönlerden Anayasanın bir kısım hükümlerine aykırılık oluşturacağından bahisle yapılan itiraz başvuruları üzerine, 09/10/2020 günlü ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı ilamında; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 14/04/2016 tarihli ve 6704 sayılı Yasası’nın 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “… ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda ..” ibaresi ile ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin; aynı Kanunun 92’nci maddesine 6704 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen “i” bendinin; Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle, davalı sigortacının sorumluluğunun kapsamının 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği kabul edilemez. Dolayısıyla da 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5. maddesinin (b) bendine göre sigorta şirketinin kalıcı sakatlık raporu alınana kadar tedavi sürecindeki bakıcı giderlerinden ve geçici iş göremezlik tazminatından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olacağı düzenlemesinin olayımızda uygulanma imkanı kalmayıp bakıcı giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması doğrudur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6271 Esas, 2020/8104 Karar sayılı ilamında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Bu nedenle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/19530 Esas, 2019/9799 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/7337 Esas, 2011/1331 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/15913 Esas, 2015/3495 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/24482 Esas, 2017/4892 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; Hatır taşıması tartışılırken tarafların yakınlığı da nazara alınması gereken ölçütlerdendir. Zira yakın akrabalar arasında hatır taşımasından bahsedilmesi mümkün değildir. Çünkü yakın akrabalar arasında taşımanın menfaat karşılığı yapılması söz konusu değildir. Hatır taşımasının kıstaslarından biri olan “menfaat karşılığı olmama” koşulu mevcut olmadığından yakın akrabalar arasında hatır taşıması indirimi yapılamaz. Dosya arasına alınan nüfus kayıt örneklerinden de görüldüğü üzere dava konusu trafik kazasında davacıların yolcu olarak bulundukları …plaka sayılı aracın sürücüsü … davacı …’in eşi, davacı …’nın ise babasıdır. Davacılar ile sürücü arasında yakın akrabalık bulunması sebebi ile davalı yanın söz konusu olayda hatır taşıması indirimi yapılması yönündeki istinaf itirazı haklı değildir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve tarafların tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Alınması gereken harç olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalıdan alınması gereken harç olan 34.106,19 TL harçtan peşin alınan 8.526,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.579,69 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/03/2023