Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1024 E. 2023/397 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1024
KARAR NO: 2023/397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2021
NUMARASI: 2020/456 Esas, 2021/1179 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 24.07.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 27.02.2023
YAZILDIĞI TARİH: 27.02.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/456 Esas, 2021/1179 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili ve davalı … A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 07/10/2019 tarihinde … A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ve genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalanan ve davalı … ‘nin işleten olduğu … plakalı araç sürücüsü … , … Bulvarı üzerinde aşırı hızla ve alkollü olarak ilerlemekte iken karşıdan karşıya geçmekte olan 17 yaşlarındaki 3 yayaya çarptığını ve 3 yayadan biri olan davacılar murisi … ‘in ölümüne sebebiyet verdiğini, kazayla ilgili olarak birden fazla ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermekten dolayı davalı sürücü hakkında Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas ve 2020/255 Karar sayılı dosyasından yargılama yapıldığı ve davalılardan … ‘nun 10 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığını, 1,28 promil alkollü olan davalı sürücünün 3 yayaya çarptığını, yayalardan ikisinin vefat ettiğini birinin de ağır yaralandığını, aylarca hastanede kaldığını, davalının yayalardan birini orta refüjün üzerine fırlattığını, müvekkillerinin oğlunu karşı şeride fırlattığını, diğer vefat eden yayayı ise yaklaşık 100 metre aracın ön kaputu üzerinde taşıdığını, onu da düşürdükten sonra 32 metre sonra durabildiğini, davalının toplamda 152 metre sonra durabildiğini, netice itibariyle yayanın karşıdan karşıya geçişini 6-7 saniyede tamamlayacağını, normal bir hızda ilerleyen aracın ise tahminen 15 saniyede kendisinin bulunduğu noktaya ulaşacağını düşünüp yola çıktıktan sonra aracın aşırı hızlı olması nedeniyle 5-6 saniye sonra araç kendisine çarpıyor ise burada kazanın asıl nedeninin doğru bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, yaya ve araç için belirlenen geçiş önceliği gibi kural ve yasaklar, bu hususlar çerçevesinde irdelenmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların murisi … ‘in vefat ettiğini, alkol ve aşırı hızın 3 eve ateş düşürdüğünü, 17 yaşında 3 gençten ikisinin vefat ettiğini, birinin de aylarca hastanede yattıktan sonra hayata dönmeye/tutunmaya çalıştığını, alkol ve aşırı hız nedeniyle gencecik evlatlarını kaybeden müvekkillerinin bu hayatta yaşanabilecek en büyük acı olan evlat acısını yaşadıklarını, ölüm neticesinde zaten hayat neşesini kaybeden davacıların, kazanın alkol ve aşırı hızdarı kaynaklanmış olmasının acısını ve ızdırabını hiçbir zaman azaltamayacaklarını, 3 kızdan sonra erkek evlada sahip olan müvekkillerinin davalının sorumsuz ve kanuna aykırı hareketleri neticesinde evlatlarını kaybettiklerini, çekilen acının da meydana gelen kazanın oluş şeklinin de ortada olup esasen izahtan uzak olduğunu, olayın oluşu, müteveffanın genç yaşta oluşu, kazanın oluşuna ilişkin anlatımları, alkol, aşırı hız, tazminatın caydırıcılık unsuru dikkate alındığında manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulünü talep ettiklerini, alkolün ülkemizde her gün birkaç can almaya devam etmesi, mahkemelerce daha da caydırıcı tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini gösterdiğini, davalılardan sigorta şirketi ile daha sonra müvekkillerinin maddi tazminata ilişkin talepleri yönünden haricen anlaşma sağlanmış ve ihtiyari arabuluculukla sonuçlandığını, … için 200.000,00-TL, baba … için 200.000,00-TL olmak üzere toplam 400.000,00-TL manevi tazminatın 07/10/2019 vefat tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile … ‘ndan müştereken ve müteselsilen ve davalı sigorta şirketinin ise limit ile sorumlu tutulmasına ve tahsiline karar verilmisini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … ‘nun sevk ve idaresindeki aracı ile … istikametinde ilerlerken … ‘na geldiğinde sağ taraftan gelen özel halk otobüsünü görmesi üzerine aniden sol şeride geçtiğini, müvekkilinin bu şekilde aniden şerit değiştirmesinin dışarıdan gelen hadiselere karşı tepkisini gösterme konusunda bir ölçüt olabildiğini, müvekkilinin sağ taraftan … Bulvarı’na bir aracın girdiğini fark etmesi ile aniden şerit değiştirmiş olduğu, ana yol istikametinde yoluna devam ettiği ve yaya geçidi yahut bir uyarı tabelası bulunmaması nedeniyle yolunda gittiğini, ancak hiç bir şekilde yayaların yola inmesini zorunlu kılacak bir durum olmadığı gibi 32 metre ileride bulunan yaya geçidini kullanmayarak taşıt yoluna inen yayaların kazanın meydana gelmesine öncelikle sebebiyet verdiklerini, müvekkilinin aniden sol şeride geçme eyleminin taşıt yoluna kontrolsüz şekilde inen yayalardan bağımsız olarak sağ taraftan otobüs geldiği bilinciyle gerçekleştirilen bir eylem olmakla yayalara çarpma öngörüsü barındırmamakla davaya konu kazanın meydana gelmesinde müvekkilin kusurundan bahsetmenin mümkün olmadığını, müvekkili … hakkında Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin cezalandırıldığını, söz konusu ceza yargılaması kapsamında alınan 23/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi kusur durumlarının belirlenmesinde müvekkil namına ‘… tali kusurlu bulunmaktadır’ denildiğini, söz konusu bilirkişi raporunun KTK m.68’i dikkate alarak hazırlandığını, müvekkilinin doğrudan sebep olmadığı ancak dolaylı olarak karıştığı bir trafik kazasında kusurunun bulunmadığını, yayaların yaya geçidi bulunmayan bir kesimde gece vakti yolun karşısına geçmek için taşıt yoluna inmelerine ve kazaya doğrudan sebep olmaları ile işbu davayı ikame ederek tazminat taleplerinin kabul edilemeyeceğini, aksi takdirde talep edilen manevi tazminatın bedelinin hesabı yapılırken sadece üst sınır olarak bilinen sebepsiz zenginleşmenin nazara değil yanında bu durumunda dikkate alınması gerektiğini, talep edilen miktarın hakkaniyete uygun olmadığını ve kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan işbu davanın reddinin gerektiğini, somut olayda yaya konumunda bulunan … ‘in Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesi ile Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138. maddesini ihlal etmiş olup davaya konu kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu bulunduğunu, müvekkili şirketin manevi tazminat sorumluluğunun poliçede belirtilen miktarla sınırlı olduğunu, … numaralı poliçe ile manevi tazminat taleplerinin, bedeni zararlar teminat limitinin %25’i ile sınırlı olacak şekilde (125.000,00-TL) teminat kapsamına dahil edildiğini, 07/10/2019 tarihinde gerçekleşen davaya konu kazada yaya … yanında … ‘ın vefat etmiş ve yaya … ün yaralandığını, dolayısıyla … numaralı poliçeden ödenecek manevi tazminat limiti 125.000,00-TL olduğundan dava konusu kazada vefat eden … ve yaralanan … ’ün de manevi tazminattaki paylarının saklı tutulması gerekmekte olup bu hususun hesaplama ve hüküm aşamalarında dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 125.000,00-TL ve davacı … için 125.000,00-TL manevi tazminatın, davalı … AŞ’nin İMMS (kasko) poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 06/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve … ‘nun ise trafik kaza tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince müteveffaya atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararından da görüleceği üzere müvekkiline %30 oranında kusur yükletildiğini, söz konusu oranın kabulünün mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesince aldırılan 11.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda davalı/sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla hem savcılık aşamasında alınan rapor hem de İTÜ raporu ile tespit edilen hususların, ilk derece mahkemesince alınan rapor ile desteklendiğini, müvekkillerinin tek erkek evladı olan müteveffa … ‘e %30 gibi yüksek bir kusur oranı atfedilmesini kabul etmediklerini, ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, kabul etmediklerini, davalı sigorta şirketinin istinaf dilekçesini kabul etmediklerini, davalı sigorta şirketinin istinaf taleplerinin reddinin gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak dava dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince müvekkili şirketin manevi tazminata ilişkin sorumluluğu belirlenirken garame usulü uygulanmaksızın poliçe teminat limiti ile sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, tarafların zenginleşmemesi ilkesine aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusura ilişkin değerlendirmenin ve çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayanın karşıdan karşıya geçerken yaya geçidini kullanmak ve ışıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerden geçerken yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak zorunda olmasına rağmen müteveffa … bu kuralı ihlal ederek kazanın meydana gelmesine asli ve tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, her durumda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aldırılan 23.10.2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda dava dışı araç sürücüsü … , KTK 52/1-a-b maddesini ihlal etmesi sebebiyle … ‘in ölümünde tali kusurlu bulunmuşsa da Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen raporda işbu hususa dikkat edilmeyerek eksik ve yetersiz incelemeyle rapor tanzim edildiğini, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığının … tarihli dava konusu olayla ilgili raporunda maktul yaya … ‘in asli kusurlu olduğu, olay yerine yakın olan yaya geçidi ve kavşağı kullanmaması, trafikte geçiş üstünlüğüne uymaması ve dikkatsizliğini gerekçe gösterdiğini, ancak bu iddiaların çürütülmeden bilirkişi raporu sunulduğunu, bu nedenlerle icra takibinin istinaf incelemesi sonuna kadar teminat karşılığında durdurulmasını, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekilinin ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacılar vekilinin ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde; İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 125.000,00-TL ve davacı … için 125.000,00-TL manevi tazminatın, davalı … AŞ’nin İMMS (kasko) poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 06/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve … ‘nun ise trafik kaza tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilinin ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi ve manevi zararını kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 54 ile 56. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı … ) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … ) de zararın tazmini talep edilebilir. Ayrıca ihtiyari mali mesuliyet sigortası (İMMS), motorlu araç işleteninin, bu aracın işletilmesinden dolayı KTK ve Genel Hükümlere göre oluşan ve ZMMS limiti üzerinde kalan hukuki sorumluluğunu sigorta poliçesinde yazılı azami hadlere kadar sigorta güvencesi altına alan bir sigorta sözleşmesidir. Bu sözleşme, ZMMS’nın güvencesini yeterli bulmayan işletenler tarafından ek olarak yapılmaktadır. İMMS kapsamının başlangıç noktası, ZMMS limitinin üzerinde kalan kısımdır. Kapsamın sonu ise İMMS limitidir. İMMS Poliçesi Genel Şartlarının 1. maddesine göre, sigortacının sorumluluğu ZMMS poliçesi limitinin üzerinde kalan miktardan başlayıp, İMMS teminat limiti ile sona ermektedir. Bu limitin tesbitinde, ZMMS’nın hiç yapılmaması veya teminat miktarlarının yeni limitlere getirilmemesi halinde, Hazine müsteşarlığınca tesbit olunan yeni tarife limitleri esas alınır. Bu durumlarda dahi, İMMS’nın sorumluluğu ZMMS’sı limitini aşan kısım için söz konusudur. Dolayısıyla davacıların … plaka sayılı aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … Anonim Şirketi’nden de manevi zararlarını poliçe limitleri dahilinde isteme hakkı vardır.
Somut olayda; 07/10/2019 günü saat 22:39 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile … Bulvarı üzerinde … İtfaiye Grup Amirliği yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan yol bölümüne gelip sol şeride geçtiği ve seyrini sürdürdüğü esnada seyir istikametine göre sağ tarafından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçiş yapan yaya … , yaya … ve yaya … ‘e çarpması yaya … ‘in çarpışmanın etkisi ile yolun karşı bölümüne fırlayarak karşı yol bölümünde … İtfaiye Grup amirliği yönünde gelen sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın altına girmesi neticesi davaya konu yaya … ‘in ölümü ile gerçekleşen dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas sayılı dava dosyası, adli tıp raporu, ilk derece mahkemesince icra kılınan keşif ve alınan uzman bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ‘un sevk ve idaresindeki aracı ile bölünmüş yolda seyir halinde olduğu esnada yolun karşı yol bölümünde çarpışma nedeniyle savrulan yayanın aracının altına girdiği ve olayın meydana geliş şekli ile birlikte değerlendirildiğinde kazaya etken kural ihlalinde bulunmadığı ve atfıkabil bir kusuru bulunmadığı, … plakalı otomobil sürücüsü olan davalı … ‘nun, sevk ve idaresindeki otomobili ile mahal şartlarını dikkate alıp hızını azaltarak müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği mahal şartlarına göre süratli bir şekilde seyredip sol şeride geçtiği ve seyrini sürdürdüğü esnada yolun sağ tarafından sol tarafına geçiş yapan yayalara karşı hızı nedeniyle almış olduğu tedbirde yetersiz kaldığı, yola gereken dikkatini vermeyip tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı, böylelikle KTK’nun 52/1 a-b maddelerinde belirtilen “araçların hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar” kuralını ihlal ettiği, kaza anında sürücünün 1.34 promil oranında alkollü olduğunun hesaplandığı anlaşıldığından KTK’nun 48/5. maddesinde belirtilen “uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır” kuralını ihtal ettiği, yine sağ şeritte seyrederken sola kontrolsüz manevra yaparak sol şeritteki yayaya çarpmak suretiyle KTK’nun 84/7. maddesinde sürücü asli kusurlu hallerinden “doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma” kuralını ihlal ettiği; müteveffa yaya … ‘in hareket halindeki araçların hız ve yakınlığını dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği kontrolsüz bir şekilde geçiş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, ilk geçiş hakkını gelen araca vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde geçiş yaparak KTK’nun 68/b. maddesinde belirtilen “karşıya geçiş” kurallarını ihlal ettiği anlaşılmakla bu tespitlere göre ilk derece mahkemesince trafik kazasının oluşumunda davalı … ‘nun %70 oranında ve müteveffa yaya … ‘in %30 oranda kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmuş, tarafların kusur oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Zira ilk derece mahkemesince, resen yapılan değerlendirme sonucu belirlenen bu kusur durumu gerek olayın gelişim şekli ve hukuk mahkemesi dosya kapsamıyla gerekse de Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2021/2072 Esas, 2021/4335 Karar sayılı onama kararıyla kesinleşen ceza mahkemesi kararı ve dosyası muhteviyatıyla uyumludur.
Davacılar, kazada ölen yaya … ‘in anne ve babasıdır. 6098 sayılı TBK 56/2. fıkrası gereğince manevi tazminat istenmesinde ölenin her bir yakınının ayrı ayrı manevi tazminat isteme hakkı mevcut olduğu gibi bu hak mirasçılık sıfatına da bağlanmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/1346, K:2020/4083 sayılı kararı)
6098 sayılı TBK’nun 56 maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davalı sürücünün kusur durumu, davacılar ile ölenin yakınlıklarının derecesi, davacıların duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacılar yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla da tarafların manevi tazminat miktarı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının haklı olmadığı değerlendirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirlenen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasının ve kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda, istinaf incelemesi sırasında istinaf başvurusunun, duruşma açılmaksızın, esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu çerçevede davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Ancak; Karayolları Trafik Kanunu’nun 96. maddesi hükmüne göre garameten ödeme ilkesi gereğince, bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılması öngörülmektedir. Zarar görenlerin birden fazla olması hâlinde, bunlar arasında eşitlik esasını dikkate alan bu ilkenin, zarar sigortası olan kasko sigortalarında da dikkate alınması gerekmektedir. Birden fazla kişi zarar görmüşse sigortacı, poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağından zarar gören üçüncü kişiler oranlama yoluyla (garameten-oranlı eşit paylaştırma esasına göre) tazminat isteyebileceklerdir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5604, K:2021/6493 sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/4295, K:2020/4509 sayılı kararlarında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.
Somut olayda davalı sigorta şirketi, aynı trafik kazasında zarar gören dava dışı kişilere poliçedeki manevi tazminat limiti doğrultusunda ödeme yapılması gerekeceğini belirterek garameten paylaştırma yapılmasını talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi bakımından dava dışı kişilerin poliçedeki manevi tazminat bakımından istemde bulunduklarına ilişkin talep, dava dosyası veya ödeme bilgisi davalı sigorta şirketi tarafından sunulmadığından dava dışı kişiler bakımından garameten paylaştırmanın dikkate alınması mümkün değildir. Ancak eldeki dosyada iki davacı bakımından 125.000,00’er TL manevi tazminata hükmedildiği ve poliçedeki manevi tazminat limiti toplam 125.000,00 TL olduğuna göre davacılar lehine hükmedilen 125.000,00’er TL manevi tazminatın (garameten-oranlı eşit paylaştırma esasına göre) her bir davacı bakımından 62.500,00’er TL’lik bölümünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunun hüküm sonucunda belirtilmemesi infaz aşamasında çelişki ve tereddüt doğuracağından doğru bulunmamıştır. Dolayısıyla davalı sigorta şirketinin istinaf başvurusu bu hususa münhasır olmak üzere haklı bulunmuş ve kısmen kabul edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca yargılamada bir eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya yargılamada bulunan eksikler duruşma yapılmadan tamamlanacak nitelikte ise Bölge Adliye Mahkemesince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi mümkündür. Bu yasal düzenleme ve imkan doğrultusunda, davalı sigorta şirketinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca Dairemizce, davacılar lehine hükmedilen 125.000,00’er TL manevi tazminatın (garameten-oranlı eşit paylaştırma esasına göre) her bir davacı bakımından 62.500,00’er TL’lik bölümünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunun hüküm sonucunda belirtilmesi suretiyle gerekli düzeltme duruşma açılmaksızın yapılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Davacılardan alınması gereken harç olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-) Davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Kayseri 1. Ticaret Mahkemesi’nin 27.12.2021 tarihli, 2020/456 Esas, 2021/1179 Karar sayılı kararının düzeltilerek yeniden hüküm kurulması amacıyla KALDIRILMASINA, hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİ İLE,
1-) Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacı … için 125.000,00-TL ve davacı … için 125.000,00-TL manevi tazminatın, davalı … AŞ’nin İMMS (kasko) poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve garameten paylaşım nedeniyle her bir davacı bakımından 62.500,00’er TL’lik bölümden temerrüt tarihi olan 06/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması kaydıyla diğer davalılar … ve … ‘nun ise trafik kaza tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,
2-) Davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince talep edilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 17.077,50-TL harçtan dava açılırken peşin harç olarak alınan 1.366,20-TL harcının mahsubu ile bakiye 15.711,30-TL nispi karar ve ilam harcının (davalı … A.Ş.’nin 8.538,75-TL ile sınırlı koşulu ile) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) 825,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan, bakiye 495,00-TL’nın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-) Davacılar tarafından peşin yatırılan 1.366,20-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.420,60-TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-) Davacılar tarafından yapılan 82,50-TL e-tebligat gideri, 152,50-TL tebligat gideri, 18,00-TL posta 79,90-TL posta ve torba masrafı ile 60,00-TL keşif araç ücreti ve 500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 892,90-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak taktiren 557,50-TL’nın (davalı … A.Ş.’nin 558,06-TL ile sınırlı koşulu ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
7-) Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
😎 HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-) Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 15.825,00-TL nispi vekalet ücretinin (davalı … A.Ş.’nin 8.925,00-TL ile sınırlı koşulu ile) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
10-) Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 15.825,00-TL nispi vekalet ücretinin (davalı … A.Ş.’nin 8.925,00-TL ile sınırlı koşulu ile) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
11-) Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı … ‘in manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 10.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı … ‘den alınarak bu davalılara verilmesine,
12-) Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı … ‘in manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 10.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı … ‘den alınarak bu davalılara verilmesine,
13-) Davacılar tarafından davalı … A.Ş. yönünden sigorta poliçesi teminat limiti ile sorumlu olması koşulu ile tazminat talep edildiği ve mahkememizce de bu doğrultuda hüküm tesis edildiği, dolayı ile bu davalı hakkında açılan davada ret kararı verilen kısım olmadığından bu davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 hükmü dikkate alınarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verildiği nazara alınarak; istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.134,69 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … A.Ş.’ye iadesine, davalı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının ise Hazineye irad kaydına,
3-) Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
4-) İstinaf yargılaması bakımından taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, 6100 sayılı HMK md. 333, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
5-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1,2 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlık miktarı itibariyle (her bir davacının payına düşen miktar ayrı ayrı nazara alınarak) 6100 sayılı HMK md. 362/1-a uyarınca Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kapalı (kesin) olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/02/2023