Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/951
KARAR NO: 2022/183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2019/378 Esas 2021/215 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARARININ VERİLDİĞİ TARİH: 02/02/2022
YAZILDIĞI TARİH: 02/02/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih, 2019/378 Esas, 2021/215 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla ön inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/07/2018 tarihinde, dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktör ve buna bağlı römork ile Kayseri istikametinden Ankara istikametine doğru seyir halinde iken … mevkiine geldiği esnada aynı yönden gelerek aynı istikamete doğru seyreden davacı …’nın içinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyona çarpması neticesinde çift taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı tarafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihi itibari ile ZMMS’nin bulunmadığını, favacı …’nın kaza sebebi ile ağır bir şekilde yaralandığını, kalıcı ve geçici iş göremezliğinin oluştuğunu, bakıcı ihtiyacının doğduğunu, Kayseri 11.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/928 Esas sayısı ile açılan ceza davasının devam ettiğini, davacının dava açmadan önce KTK’nın 97. maddesi uyarınca davalıya başvurduğunu, 150126 numaralı hasar dosyasının oluşturulduğunu ancak başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek davacının maruz kaldığı geçici kalıcı iş göremezlik nedeni ile toplam 4.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi Tarafından “…Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının sorumluluğu teminat limiti ile sınırlı olmak üzere 137.036,77 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin davasının REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi 14/07/2018 olduğundan, 01/06/2015 Tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının bu davada uygulanması gerektiğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, karara dayanak olan maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş hastaneden rapor alınması gerektiğini, mevzuata göre başvuru tamamlanmamış ve başvuru dava şartı bulunmaksızın davanın açıldığını, dava öncesinde müvekkili kuruma usulüne uygun olarak başvuru yapılmamış olduğundan, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, davacının müterafik kusuru nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, kaza sırasında davacının emniyet kemeri takmamamış olması sonucu yaralandığını, davacının kazanın gerçekleşmesindeki kusuruna ek olarak yaralanmasında da ağır müterafik kusuru bulunduğunu, maluliyet tazminatı hesaplanmasında, TRH-2010 tablosunun kullanılması halinde uygulanacak teknik faizin 1,8 olması gerektiğini, karara dayanak yapılan aktüerya hesaplamasının hatalı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve anca yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir. Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih, 2019/378 Esas 2021/215 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, geçici ve sürekli işgöremezlikten oluşan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 14/07/2018 tarihinde ZMMS’i olmayan dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktör ve arkasındaki römork ile davacının içerisinde yolcu olduğu dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonun çarpışması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası neticesinde yolcu konumunda olan davacının yaralanmış olduğu, Ankara ATK’dan alınmış olan 27/12/2019 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde dava dışı traktör sürücüsü …’un %75 oranında asli, dava dışı kamyon sürücüsü …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; trafik kazası nedeniyle dava dışı traktör sürücüsü … aleyhinde Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne açılmış olan ceza davası neticesinde, dava dışı …’un cezalandırılmasına karar verilmiş ve kararın istinaf edilmeksizin 03/03/2020 tarihinde kesinleşmiş olduğu, ceza dosyasında alınmış olan kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde dava dışı kamyon sürücüsü …’ın asli kusurlu, dava dışı traktör sürücüsü …’un ise tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, ceza davasında alınan kusur raporuyla eldeki davada Ankara ATK.’dan alınan kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için Trafik kürsüsünden seçilen İTÜ öğretim görevlilerinden oluşan heyetten alınan kusur raporu alındığı, İTÜ öğretim görevlilerinden oluşan heyetten alınmış olan 31/10/2020 tarihli kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde dava dışı traktör sürücüsü …’un %75 oranında kusurlu, dava dışı kamyon sürücüsü …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğunun, davacı …’nın ise savrulmasından ve yaralanmanın şiddetinden kaynaklı olarak emniyet kemeri takmadığı kanaatine varılarak %20 oranında müterafik kusurunun olduğu yönünde rapor verilmiş olduğu; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacı …’nın maluliyet oranın tespitine ilişkin alınmış olan 06/12/2019 tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %11, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 4 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 06/12/2019 tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu; aktüerya bilirkişisi Av. … tarafından maluliyet raporu ve kusur raporu esas alınmak suretiyle davacının sürekli iş göremezlik tazminatının 182.715,70-TL olduğu, davacının yaşının küçük olması nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı alacağının olmadığının rapor edilmiş olduğu: davacıya SGK tarafından trafik kazası nedeniyle herhangi bir ödemenin yapılmamış olduğu; davacı vekili tarafından 03/02/2021 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle sürekli iş göremezlik tazminatının 137.036,77-TL olarak artırılmış olduğu; ilk derece mahkemesince davacının sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, kararın davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 52/1. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. “
Aynı Kanunun 54. maddesi, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklindedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda kaza tarihi 14/07/2018 tarihi olup, dava 29/06/2019 tarihinde açılmıştır. Trafik kazası 6704 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 26/04/2016 tarihinden sonra meydana gelmiş olup, trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olduğundan (2918 s.k.m.90) ve haksız fiiller gerçekleştikleri anda hüküm ve sonuç doğurduklarından, olayda kaza tarihindeki yasal mevzuat uygulanacağından, 6704 sayılı yasa gereğince davacı tarafça davalı Güvence Hesabına dava açmadan önce tazminatın ödenmesi için başvuruda bulunulması dava şartıdır. Davacının davalı Güvence Hesabına dava açılmadan önce ödeme hususunda başvuruda bulunup, Güvence Hesabına ihbar etmiş olduğu davalının da kabulünde olmakla birlikte, davacıdan Güvence Hesabınca istenen “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu sunulmaması gerekçesiyle davacı tarafa ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, davacının Güvence Hesabına usulüne uygun başvuru yapılmış olup, sağlık kurulu raporu sunulmadığından davacı tarafa ödeme yapılmamış olunduğundan, davaıc tarafın davalı Güvence Hesabına sağlık kurulu raporunun sunulmamış olmasının davalının temerrütünün tespiti ve dolayısıyla faiz işletilme başlangıcı açısından önem arz etmiş olduğu kanaatine varılarak, davacı tarafça dava açılmadan önce başvuru yapılmamış olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiği yönündeki, davalı istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir. “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 06/12/2019 tarihli “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında alınmış olan rapor mevzuata uygun kuruluşlardan ve maluliyet yönünden mevzuata uygun yönetmelik uygulanarak alınmış olup, davalı Güvence Hesabı tarafından uygulanması istenen “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümleri kaza tarihi itibariyle yürürlükte olmadığından, maluliyet raporunun usul ve yasaya aykırı olup, uygun olmayan yönetmelik uygulandığı yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. 01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF – 1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve % 10 artırım % 10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı) Somut olayda, trafik kazası 14/07/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup, 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, davacının sürekli işgöremezlik tazminatının aktüerya bilirkişisi tarafından PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanması istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde yerinde olup, istinaf edenin sıfatı dikkate alınarak, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.HMK.’nun 357/1.maddesi hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.Somut olayda, aktüerya bilirkişisi tarafından kaza tarihinde 14 yaşında olan davacının askerlikte geçecek süresini de kapsar biçimde bakiye ömür süresinin tamamı için tazminat hesaplaması yapılmış, davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan %11 oranındaki maluliyetin,maluliyet raporu eklenmek suretiyle maluliyetin derecesi ve niteliğine göre, askerliğe engel teşkil edip etmeyeceğinin ilgili askerlik şubesinden sorulması, alınacak cevaba göre askerlikte geçirilecek sürede de efor tazminatı verilip verilmeyeceği tartışılarak davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, herhangi bir araştırma yapılmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte; davalı Güvence Hesabı tarafından ilk derece mahkemesinde davacının askerlikte geçireceği sürenin mahsup edilmesi gerektiği yönünde herhangi bir savunmasının olmadığı, bilirkişi raporuna itiraz edilerek bu hususta ek rapor düzenlemesi istenilmediği dikkate alındığında, davalı Güvence Hesabının ilk derece mahkemesinde yapmadığı savunmayı HMK.nun 357/1.maddesi uyarınca istinaf aşamasında yapamayacağı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.SGK.’nın 10/07/2019 tarihli yazısından, trafik kazası nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, davalı Güvence Hesabı tarafından SGK tarafından davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmadığı yönündeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.Somut olayda, ilk derece mahkemesince, “137.036,77-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiş olup, temerrüt tarihinin hatalı olarak belirlenmiş olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/05/2019 tarih, 2016/13076 E. ve 2019/6001 K. sayılı kararında “…Kabule göre de; davacı, meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Davacının emniyet kemeri olmadan nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Emniyet kemeri olmadan yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 4.HD.’nin 03/11/2021 tarihli 2021/6032 E. 2021/8065 K. sayılı ilamı)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.Somut olayda; davacının yolcu olarak bulunduğu aracın ön koltuğunda emniyet kemeri takılı olmadan oturduğu kaza tespit tutanağı ile sabit olmadığı gibi bu yönde herhangi bir belge ve beyana da rastlanılmamış, yalnızca İTÜ trafik kürsüsü öğretim görevlilerince düzenlenmiş olan kusur raporunda savrulmanın ve yaralanmanın şiddetinden emniyet kemeri takılmadığı yönünde varsayıma dayalı bir durum söz konusu olmakla birlikte, mahkemece KTK’nun 78. maddesi ve Karayollari Trafik Yönetmeliği’nin anılan hükümleri gereği kullanılması gereken emniyet kemerinin takılması halinde de, kaza nedeniyle oluşan maluliyetin oluşup oluşmayacağı ve emniyet kemeri takılmayışı ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda maluliyet raporu vermiş olan bilirkişi heyetinden rapor alınması; koruyucu ekipmanın takılmayışının maluliyetle illiyeti bulunduğunun saptanması halinde, BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu tespit edilmiştir.Yukarıda izah edilen sebeplerle, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek bilirkişi raporlarının yöntemine uygun olarak alınmadığı ve delillerin yeterince toplanmadığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yukarıda izah edilen eksiklikler giderildikten sonra oluşan sonuca göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-)Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarih, 2019/378 Esas, 2021/215 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/02/2022