Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/680
KARAR NO: 2021/1707
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 24/06/2015
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 29/12/2021
YAZILDIĞI TARİH: 29/12/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/968 Esas 2020/613 Karar sayılı ilamı davalılar… Fabrikası ve Güvence Hesabı vekilleri tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa…’nun 06/11/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiğini, geride davacı eşi ve çocukları kaldığını, … Fabrikasının taşeronu olan …ve Taah. Tic. Ltd. Şti’ne ait trafikten men durumundaki … plakalı kamyon sürücüsü …’ın geri geri gelerek arka tarafta şeker pancarı boşaltmış olan … plakalı kamyonun kapaklarını kapatmakta olan müteveffaya çarpması sonucu müteveffanın vefat ettiğini, Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/810 Esas sayılı dosyası ile açılan ceza davası sonucu kamyon sürücüsü davalı … ile birlikte kusurlu diğer sanıkların taksirle adan öldürme suçu nedeni ile cezalandırıldıklarını, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusuru bulunmadığını, kazanın çalışma sahasında olması ve kazaya karışan … plakalı kamyon sürücüsünün şeker fabrikası namına çalışan taşeron firma adına çalışması nedeni ile konunu iş sağlığı ve güvenliği hükümleri açısından da değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca kazanın belirli iş günlerinde kontrollü bir şekilde araç ve yaya trafiğe açılan alanda meydana gelmesi ve hareket halinde olan birden fazla aracın yayanın olaya karışması nedeni ile kazanın 2918 sayılı KTK’ya göre de değerlendirilmesi gerektiğini, müteveffanın eşi olan davacının hiçbir gelir olmadığını, çocuklarının da halen aile desteğine ihtiyaç duyduğunu, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı gibi söz konusu kaza nedeniyle ağır bir elem ve keder yaşadıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile dava … için 100.000,00 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı… Fabrikaları A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/810 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava konusu olayda kusurunun olmadığını, gerekli tüm güvenlik tedbirlerinin alındığını, pancar boşaltma işlemi sonrasında sahayı terk etme zorunluluğu bununa müteveffanın sahayı terk etmeyerek kazaya sebebiyet verdiğini, talep edilen manevi tazminat tutarının çok yüksek olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Taah. Ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere taşeron şirketi olarak görevli …ve Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin olaydan sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin ise gerek bu şirket ile gerekse de araç sürücü … ile hiçbir bağlantısının olmadığını, kazada işleten sıfatlarının da bulunmadığını, bu nedenle dava konusu olayla ilgili müvekkili şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığı gibi sorumluluğunun da bulunmadığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesine özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın ceza davasından yargılanan … ve…’a ihbar edilmesi gerektiğini, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, dava öncesi müvekkili kuruma başvuruda bulunulduğunu ancak bu talebin haklı olarak reddedildiğini, müteveffanın vefat ettiği yerine Şeker Fabrikası içinde meydana geldiğini, somut olayın 2918 sayılı kanun kapsamında trafik kazası olmadığını, müvekkili kurumun sorumluluğunun araç sürücüsünün kusur ve kaza tarihindeki teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, müteveffanın gerçek gelir miktarı ile SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının belirlenmesi gerektiğini dava dilekçesi ile talep edilen faiz başlangıç tarihi ve faiz talebinin kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …ve Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkili şirketin … plakalı aracını diğer davalı … Taah.ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ye kiraya verdiğini, dava konusu olayın aracın çalıştırılası sırasında meydana geldiğini, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, müvekkili şirketin aracını kiraya vermek dışında olayda hiçbir ilgisinin bulunmadığını, taşeron şirketin … Taah. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARANININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1)Davacı …’nun davalılar …, … Fabrikası A.Ş., … Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve Güvence Hesabı hakkındaki maddi tazminat davasının kabulü ile, 189.285,05 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Güvence Hesabının sorumluğunun teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 19/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar …, … Fabrikası A.Ş., … Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nın ise trafik kaza tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile ismi geçen iş bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
2)Davacı …’nun davalı … Nakliyat Ve Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. hakkındaki maddi tazminat davasının reddine,
3)Davacı…’nun davalılar …, … Fabrikası A.Ş., … Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve Güvence Hesabı hakkındaki maddi tazminat davasının kabulü ile, 11.730,80 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı Güvence Hesabının sorumluğunun teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 19/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar …, … Fabrikası A.Ş., … Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nın ise trafik kaza tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile ismi geçen iş bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı…’ya verilmesine,
4)Davacı…’nun davalı … Nakliyat Ve Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. hakkındaki maddi tazminat davasının reddine,
5)Davacı…’nun davalılar …, … Fabrikası A.Ş., … Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti., … Nakliyat Ve Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. ve Güvence Hesabı hakkındaki maddi tazminat davasının reddine,
6)Davacıların davalılar …, … Fabrikası A.Ş. ve… Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti., hakkındaki manevi tazminat davalarının kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacı … için 70.000,00 TL, davacı… için 35.000,00 TL ve davacı… için 35.000,00 TL miktarlarındaki manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan 06/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … Fabrikası A.Ş. ve… Nakliye Taahhüt Ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak ismi geçen davacılara ayrı ayrı verilmesine, davacıların davalılar …, … Fabrikası A.Ş. ve… Nakliye Taahhüt ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine,
7)Davacıların davalı … Nakliyat Ve Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. hakkındaki manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… Fabrikası A.Ş vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; kusur yönünden dosya kapsamına göre müvekkil şirketin olayda kusurunun olmadığını, müvekkili şirket tarafından tüm tedbirlerin alındığını, giriş çıkışları ve boşaltma işlemlerini kontrol eden personellerin mevcut olduğunu, pancar boşaltma işlemi sonrası sahayı terk etme mecburiyeti olan hayatına kaybeden…’nun kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurlu olduğunu kabul etmemekle birlikte kendi ağır kusuru ile olaya sebep olan müteveffanın % 10 gibi çok az kusur verilmesi ve bu rapora göre mahkemece hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, dosya kapsamına uygun olmadığını, davacı …’nun çalışmayacak kabul edilmesinin, aldığı emekli maaşının hesaplamadan düşülmemesinin, bakiye yaşam süreleri ile ilgili tespitlerin yasaya uygun olmadığını, evlenme yüzdesi olarak % 2 gibi düşük oran belirlenmesinin yasaya uygun olmadığını, ölen…’nun anne ve babasının yaşayıp yaşamadığının tespit edilmemesinin de eksiklik olduğunu, … yönünden yapılan hesaplamanın da yanlış olduğunu, dosyaya sonradan bilgi ve bilgi sunulmasının usule ve yasaya aykırı olup, bilirkişice hesaplanan miktarlara itiraz edildiğini, buna rağmen eksik bilirkişi raporu yasaya aykırı hüküm kurulduğunu, manevi tazminatın reddi gerekirken kabulünün uygun olmadığını, hükmedilen tazminat miktarının yüksek olduğunu, kabul etmemekle birlikte müvekkilinin kusurunun % 15 olarak kabul edilmesine rağmen tüm tazminatlardan müteselsilen müştereken sorumlu tutulmasının yasaya aykırı olduğunu, faizin başlangıç tarihlerinin dava ve ıslah tarihi olarak belirlenmemesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür. Davalı Güvence Hesabı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; kazanın fabrika sahası içinde meydana geldiği gözetildiğinde, karayolunda veya karayolu sayılan yerde meydana gelmediğinden teminat kapsamı dışında kaldığını, davanın reddedilmesi gerekirken kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın trafikten çekilmiş olması sebebiyle ZMSS poliçesi düzenlenmesine olanak bulunmadığından vekil edene sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacı…’nun olay tarihinde 18 yaşından büyük olmasına rağmen destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmasının hatalı olduğunu, Güvence Hesabının kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olmak üzere sınırlı olduğunu, diğer davalılarla birlikte toplam kusur oranıyla sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, hükmedilen tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu bu nedenlerle icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatından oluşan maddi tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 06/11/2013 tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortası olmayan, sürücüsü davalı …, maliki davalı … Nakliyat ve Taah.Tic.Ltd Şti. olan … plaka sayılı kamyonun… Fabrikası sahası içerisinde iken fabrika sahası içerisinde olan … plaka sayılı kamyon sürücüsü destek…’nun kamyonun kapaklarını kapattığı sırada, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın araçla geri manevra yapmaya çalışırken desteği iki kamyon arasına sıkıştırması neticesinde kazanın meydana gelmiş olduğu, bu kaza neticesinde davacıların desteği ve murisi…’nun vefat etmiş olduğu, kaza nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü …, … plaka sayılı aracı… Fabrikasında 2013 – 2014 dönemine ait meydan hizmetlerinde kullanımı için davalı… Fabrikası AŞ ile sözleşme yapan davalı… Nakliye Taah.ve İnş.San.Tic.Ltd.Şti. yöneticisi … ve… Fabrikası AŞ yöneticisi… hakkında Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/810 Esas 2015/504 Karar sayılı dosyasıyla ceza davası açılmış, yargılama neticesinde davalıların cezalandırılmasına karar verilmiş ve kararın temyiz kanun yolundan geçerek 04/10/2018 tarihinde kesinleşmiş olduğu; ceza dosyasında alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın asli kusurlu, dava dışı… ve … ile davacıların desteği…’nun tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, eldeki davada kusur bilirkişisinden aldırılmış olan 02/04/2019 tarihli kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı kamyon sürücüsü …’ın %60 oranında kusurlu, … Fabrikası AŞ’nin %15 oranında kusurlu, … Nakliye Taah.ve İnş.San.Tic.Ltd.Şti.’nin %15 oranında kusurlu ve davacıların desteği…’nun %10 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; aktüerya bilirkişi heyeti tarafından PMF yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmış olduğu, yapılan hesaplamada davacıların desteğinin gelirinin asgari ücret olarak kabul edildiği, davacılar tarafından dava öncesinde davalı Güvence Hesabına başvuru yapılması neticesinde davalı Güvence Hesabı tarafından fabrika sahasının kamuya kapalı özel bir alan olduğu, kazanın karayolunda gerçekleşmediği gerekçesiyle 19/12/2013 tarihinde talebin reddedilip davacı tarafa ödemede bulunmadığı; toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesince davacılar … ile…’nun destekten yoksun kalma tazminatının kabulüne, davacı…’nun destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, kararın davalı Güvence Hesabı vekili ve… Fabrikası AŞ tarafından istinafı üzerine, dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize gelmiş olduğu görülmüştür. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/a. maddesi uyarınca; 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemeleri bakar. Aynı Kanunun 2.maddesi uyarınca HSK.’nın lüzum gördüğü yerlerde iş mahkemeleri kurulur. İş mahkemeleri kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur.
Somut olayda, dosya kapsamındaki ceza dosyasından, işyeri kayıtlarından, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından destek ile davalılar arasında herhangi bir hizmet sözleşmesinin olmadığı, her ne kadar desteğin vefatıyla sonuçlanan kaza, salt trafik kazası şeklinde değilse de içerisinde trafik kazasını da barındırdığı ( … plaka sayılı aracın olay sırasında yaya konumunda olan destek…’ya çarpması olayının trafik kazası olduğu) trafik kazasının yanında işyerinin işleyişiyle ilgili birtakım önlemlerin alınmamasından kaynaklı sorumlulukların da içerisinde olduğu bir kazanın söz konusu olduğu anlaşılmakla; desteğin vefatıyla sonuçlanan kazaya yönelik davanın davacı tarafça desteğin işvereni olan şahıslara karşı açılmamış olması sebebiyle trafik iş kazası sayılamayacağı; … plaka sayılı aracın sürücüsü …’ın desteğe çarpması neticesinde desteğin vefat etmesiyle sonuçlanan kazanın, 2918 sayılı KTK kapsamında trafik kazası sayılacağı, bu trafik kazası nedeniyle davalı …’ın sorumluluğunun kusur sorumluluğu, davalı… Nakliye Taah.ve İnş.San.Tic.Ltd.Şti’nin sorumluluğunun işleten olmasından kaynaklı kusursuz sorumluluk olduğu; davalı… Nakliye Taah.ve İnş.San.Tic.Ltd.Şti’nin davalı …’ın işvereni olmaktan kaynaklı iş sağlığı ve güvenliği sorumluluğu, davalı… Fabrikası AŞ’nin ise fabrika sahası içerisinde iş sağlığı ve güvenliğinin yeterince sağlayamadığından kaynaklı sorumluluğu söz konusu olup, meydana gelen kaza salt trafik kazası olmamakla birlikte içerisinde trafik kazasını da barındırdığı, kaza neticesinde vefat eden destek ile davalılar arasında hizmet sözleşmesi olmadığından her ne kadar kazanın işleniş biçimi iş kazası şeklinde ise de uyuşmazlığın iş hukukundan kaynaklanmaması sebebiyle davaya bakmakta iş mahkemelerinin görevli olmadığı, davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, davaya bakmakta Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığı yönündeki davalı savunmalarının yerinde olmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevlilik kararının yerinde olduğu görülmüştür.
A-Davalı… Fabrikası AŞ vekilinin İstinaf Sebepleri Yönünden;
Trafik kazasını içerir kaza ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı kazaya bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde mahkemece başka bir heyetten alınacak raporla çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, ceza dosyasında alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın asli kusurlu, dava dışı… ve … ile davacıların desteği…’nun tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, eldeki davada kusur bilirkişisi …’dan aldırılmış olan 02/04/2019 tarihli kusur raporunda ve kusur bilirkişisi heyetinden aldırılmış olan 18/11/2019 tarihli kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı kamyon sürücüsü …’ın %60 oranında kusurlu, … Fabrikası AŞ’nin %15 oranında kusurlu, … Nakliye Taah.ve İnş.San.Tic.Ltd.Şti’nin %15 oranında kusurlu ve davacıların desteği…’nun %10 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, raporlar arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, bilirkişi raporlarının olayın oluş şekli ve tarzını doğruladığı anlaşılmakla, davalı… Fabrikası AŞ vekilinin, kazanın desteğin kusuruyla meydana gelmiş olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür. Davacı …’nun murislerinden kaynaklı olarak ölüm maaşı aldığı tespit edilmiş olmakla birlikte, SGK’nın 08/01/2016 tarih ve … sayılı yazısı ile davacının almış olduğu ölüm aylığının rücuya tabi olmadığı belirtilmiş olduğundan, bilirkişi tarafından davacı … lehine tespit edilen destekten yoksun kalma tazminatından ölüm aylıklarının mahsup edilmemesi ve bilirkişi raporu denetlenmek suretiyle bilirkişi raporu doğrultusunda ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması isabetli olmuş olup, davacının aldığı ölüm aylığının tazminattan düşülmesi gerektiği yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı görülmüştür. AYİM tablosuna göre desteğin eşinin, desteğin ölüm tarihindeki yaşı ve 18 yaşından küçük çocukları dikkate alınarak yeniden evlenme olasılığı belirlenir. AYİM uygulamasında 18 yaşından küçük her çocuk için %5 indirim yapılmaktadır.Somut olayda, davacı eş …, desteğin ölüm tarihi olan 06/11/2013 tarihinde 41-50 yaş aralığında olup, yeniden evlenme olasılığı %2’dir. Desteğin ölüm tarihinde 18 yaşın altında küçük çocuğu olmadığından, davacı eş …’nun yeniden evlenme indiriminin %2 uygulanması gerektiği yönündeki bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetli olup, davacı …’nun yeniden evlenme indiriminin daha yüksek olduğu yönündeki davalı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür. Tazminata konu kaza 06/11/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, dava 24/06/2015 tarihinde açılmıştır. Tazminata konu kaza, aynı zamanda ceza davasına konu olduğundan, uzun ceza zamanaşımına tabidir. Dava tarihinde daha uzun olan ceza zamanaşımı dolmadığı gibi iki yıllık zamanaşımı süresi de dolmamış, davacı tarafın talep edebileceği tazminatın belirlenmiş olduğu 20/05/2020 tarihli bilirkişi ek raporundan itibaren iki yıllık süre geçmeden 17/09/2020 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan davacı tarafça dava ıslah edilmiş olunduğundan, davacıların talebinin zamanaşımına uğramış olduğu yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Tazminata konu borcun kaynağı haksız fiil olup, haksız fiile dayalı alacak haksız fiil tarihinde muaccel olacağından, dava tarihi itibariyle alacak muaccel olup, yalnızca alacağın miktarı belirli olmadığından, alacağın miktarı bilirkişi raporu ile belirlenebilir olduktan sonraki bedel üzerinden haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğinden, tazminata konu alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren değil, haksız fiil tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hatalı olduğu yönündeki davalı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinafının yerinde olduğu görülmüştür.
B-Davalı Güvence Hesabının İstinaf Sebepleri Yönünden;2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 21/1. maddesinde “tescil edilen araçlar, tescil belgesi ve tescil plakası alınmadan karayollarına çıkarılamaz” düzenlemesine; aynı Kanun’un 23/2. maddesinde ise “araç tescil belgesini araçta bulundurmayan veya tescil plakasını monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere 92 Türk Lirası idari para cezası verilir. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.Diğer taraftan; Güvence Hesabı’na başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, Güvence Hesabı’nın sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir. Zorunlu olan trafik sigortasının yaptırılması bakımından da her şeyden önce, sigortası yapılacak aracın kanun kapsamında kalan tescilli bir araç olması gereklidir.Davacı tarafın zarara sebep olduğunu iddia ettiği … plakalı araca ait, Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nün 06/01/2016 tarihli yazısı gereğince aracın 04/10/2009 ve 07/09/2012 tarihinde trafikten men edilmiş olduğu anlaşılmakla; anılan bu belge dahi, aracın kazadan önce tescil belgesinin bulunmadığı ve kaza yapması üzerine bu durumun tespit edilip aracın trafikten men edildiği izlenimi yaratmaktadır. Bu itibarla, davalıya husumet yöneltilmesine neden olan aracın tescilsiz araç olup olmadığına ilişkin olarak yapılan araştırma yetersizdir. Açıklanan vakıalar karşısında; davalı Güvence Hesabı’na trafik sigortasız aracın neden olduğu zarar iddiası ile husumet yöneltildiği, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun ancak ZMSS yaptırabilecek tescilli bir araç bulunması halinde sözkonusu olabileceği, davalıya husumet düşüp düşmediğinin doğru biçimde tespit edilmesinin gerekliliği ve bu hususun re’sen gözetileceği dikkate alınmak suretiyle; kazaya karışan … plakalı araca ait trafik tescil dosyasının tamamının (aracın ilk tescil kaydından itibaren) ilgili merciden getirtilmesi ile aracın tescil kaydının silinip silinmediğinin, silinmiş ise silinme sebebinin ve silindikten sonra, özellikle 06/11/2013 kaza tarihi itibariyle yeniden tescilinin yapılıp yapılmadığının saptanması ile davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, anılan hususlar için yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi ve hukukun yanlış uygulanması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği tespit edilmiş olup, bu yöndeki davalı istinafının yerinde olduğu görülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu kazanın meydana geldiği yerin fabrika sahası içerisinde olduğu, fabrika sahasının karayoluyla bağlantısının bulunduğu, karayolunun bir uzantısı olduğu, fabrika sahasına çok fazla araç giriş ve çıkışının bulunduğu dikkate alındığında kazanın 2918 sayılı KYTK’nın 2. maddesi uyarınca kara yolu sayılan fabrika sahasında meydana geldiğinin kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmış olması isabetli olmuş olup, kazanın fabrika sahası içerisinde meydana gelmiş olup, karayolu ya da karayolu sayılan yerde meydana gelmemiş olması nedeniyle teminat kapsamı dışında kaldığı yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Destekten yoksun kalınacak sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü gerekmektedir. Somut olayda; davacı…’nun destek alacağı üniversite öğrencisi olması nedeniyle 25 yaşına kadar hesaplanmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı…’nun desteğin ölüm tarihinde Kayseri Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu … bölümü öğrencisi olduğu anlaşılmakla; davacı…’nun üniversite öğrencisi olması nedeniyle 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanarak, hüküm altına alınması isabetli olup, davalı vekilinin davacı…’nun olay tarihinde 18 yaşından büyük olması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı alamayacağı yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.ZMMS’nin trafik kazasından sorumluluğu poliçe sorumluluğu ile sınırlıdır. ZMMS’ i olmayan tescilli araçların sebep olduğu trafik kazalarından doğan zararların tazmini için 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereğince Güvence Hesabına başvurulabilecektir. Dava öncesi tazminatın ödenmesi için Güvence hesabına başvurulması halinde Güvence Hesabı tarafından sekiz iş günü içerisinde ödeme yapılmadığında, Güvence Hesabı temerrüte uğramış sayılacak, alacağa sekiz iş günü geçtikten sonra faiz işletilecektir. Dava tarihinden önce Güvence Hesabına ödeme talebinde bulunulmadan dava açılması halinde ise Güvence Hesabı dava dilekçesiyle birlikte ihbar edilmiş olduğundan dava ile birlikte temerrüte uğramış sayılacak ve alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilecektir.Somut olayda, davacı tarafça tazminat ödenmesi talebiyle Güvence Hesabına 11/12/2013 tarihinde başvuruda bulunulduğu, davalı Güvence Hesabı tarafından 19/12/2013 tarihinde kazanın fabrika sahası içerisinde meydana gelmiş olduğu, fabrika sahasının kapalı alan olup kamuya kapalı olması nedeniyle kazanın karayolunda gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı tarafa ödemede bulunmadığı, sekiz iş gününün 23/12/2013 tarihinde dolduğu ve 24/12/2013 tarihi itibariyle Güvence Hesabının temerrüte uğramış olduğu kanaatine varılmış olmakla, davalı vekilinin Güvence Hesabının dava tarihinden itibaren temerrüte uğramış olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı ancak temerrüt tarihinin 19/12/2013 tarihi değil, 24/12/2013 tarihi olduğu anlaşılmakla davalı tarafın istinafının kısmen yerinde olduğu görülmüştür.
C-Ortak İstinaf Sebepleri Yönünden; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacaktır. Eşin bulunmaması durumunda ise desteğe iki, anne ve babaya birer pay, çocuklara da birer pay ayrılacağı varsayılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.Somut olayda; desteğin 06/11/2013 ölüm tarihi itibariyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekler, desteğin ölümü ile geride kalan desteğin eşi …, desteğin üniversite öğrenimi gören oğlu… ve desteğin annesi olan … iken, mahkemece desteğin annesi olan …’nun destek payını dikkate almayarak davacılar lehine fazla destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş olması doğru görülmemiş olup, davalı Güvence Hesabı vekilinin ve davalı… Fabrikası vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece; desteğin ölüm tarihinde geride kalmış olup destekten yoksun kalma tazminatı talep erebilecek olan eşi …, oğlu… (25 yaşına kadar) ve dava dışı annesi …’nun dikkate alınarak destek paylarının belirlenmesi ve bu destek payları oranı gözetilerek davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde fazla tazminata hükmedilmesi isabetli olmamış olup, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınması ve sonucuna göre işlem yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği görülmüştür. Davanın dayanağı olay, trafik kazasını da içinde barındıran bir kaza olup, KTK’nın 88. maddesi gereğince “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Yani işletilen bir aracın neden olduğu kaza sonucu araç sürücüsü, işleten ve sigorta şirketi ve varsa başka sorumlular müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumluluk “dış ilişkide” TBK 61. maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi, zorunlu mali sorumluluk sigortasının sorumluluğu aynı kanunun 91. maddesi sürücünün sorumluluğu TBK’nın 49. maddesi ve ev başkanın sorumluğu ise TMK’nın 369. maddesidir. Müteselsil sorumlular arasındaki ilişki ise aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecek, talebini, isterse tüm sorumlulara karşı bir arada tek dava ile isterse ayrı ayrı açacağı davalar ile ileri sürebilecektir.Somut olayda, davalılar kazaya sebebiyet vermiş olan aracın sürücüsü, işleteni, ZMMS’i olmayan araçtan sorumlu Güvence Hesabı ve fabrika sahası içerisinde iş sağlığı ve güvenliği nedeniyle önlem alması gereken işletme olup, kazadan zarar gören davacılara karşı bu kişilerin müteselsil sorumluluğu olup, davacı taraf zararının bunlardan birinden, birkaçından ya da tamamından tahsilini talep etmekte serbest olup, davalıların kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları, tazminatın zarar görene ödenmesi halinde iç ilişkide dikkate alınacak olup, davalıların kusur oranı gözetilerek, tazminata hükmedilmesi gerektiği yönündeki davalı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek bilirkişi raporlarının yöntemine uygun olarak alınmadığı ve delillerin yeterince toplanmadığı anlaşıldığından, davalı Güvence Hesabı vekilinin ve davalı… Fabrikası vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalılar Güvence Hesabı ve… Fabrikası’nın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/968 Esas 2020/613 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuranlara iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/12/2021