Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/660 E. 2021/1484 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/660
KARAR NO: 2021/1484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2021
NUMARASI: 2019/225 Esas ve 2021/103 Karar
DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/04/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 17/11/2021
YAZILDIĞI TARİH: 19/11/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/225 Esas, 2021/103 Karar sayılı kararına davalı … vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/01/2019 tarihinde sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … ili, …ilçesi, … mahallesinde seyir halinde iken aracın kontrolünü kaybederek müvekkili …’e çarpması sonucu yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda …’nın kusurlu olduğunu, kaza sonucunda müvekkilinin ağır yaralandığını ve vücut fonksiyonlarında kalıcı iş göremezlik oluştuğunu, 2918 sayılı KTK ve ZMMS Genel Şartları’na göre davalı sigorta şirketinin sigortalanan aracın vermiş olduğu zararlardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin ev hanımı olduğunu maaş bordrosu bulunmadığını, meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin birçok ameliyat geçirdiğini ve halen de iş göremez durumda olduğunu, müvekkilinin yatağa bağlı olduğunu, uzun bir süre de yatağa bağlı kalacağını, bu süreçte müvekkilinin kendi ihtiyaçlarının başkasının yardımı olmadan görmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; geçici iş göremezlik 500,00 TL, kalıcı iş göremezlik 1.500,00 TL, bakıcı giderleri için 500,00 TL olmak üzere toplamda 2.500,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 19/01/2019 tarihinde kazanın meydana geldiğini ancak kimin kusurlu olduğunun şu anda tam olarak belli olmadığını, ortada sadece trafik polisinin tutmuş olduğu bir kaza tespit tutanağı mevcut olduğunu, dosyanın savcılık aşamasında olduğunu kimin hakkında ne oranda kusur verildiğinin belli olmadığını, kusur oranlarının kesinleşmediğini, müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, ayrıca davacı …’e ait kesinleşmiş bir maluliyet oranının da söz konusu olmadığını, davacının kazadan hemen sonra aynı yerde bira şişleri topladığını, bakıcı giderleri taleplerini kesinlikle kabul etmediklerini, böyle bir şey var ise yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, diğer tazminat taleplerini de kabul etmediklerini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda başvuru şartının yerine getirilmediğini, maluliyetin varlığının ve oranının belirlenmesinin zorunlu olduğunu, maluliyet tazminatına ilişkin tazminat hesabının ZMMS sigortası genel şartları A.5/C maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve SGK kapsamı dışında kalan tedavi giderlerinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, Sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddialarının kabul etmediklerini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz isteminin hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; HMK’nun 311. maddesi gereğince davadan feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu nedenlerle de davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2019 tarihli 2016/5699 esas, 2019/890 karar,18/06/2019 tarihli 2016/17582 esas, 2019/7745 karar, 01/11/2018 tarihli 2015/19119 esas, 2018/10019 karar, 31/10/2018 tarihli 2015/18692 esas, 2018/9940 karar sayılı içtihatları da dikkate alınarak maddi tazminat talebi için davacı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiştir. Manevi tazminat talebi yönünden ise; zaman itibarı ile somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’ nun 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünü zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedelsel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca 22.06.1966 tarih ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’ nda manevi tazminat, bir ceza ya da gerçek anlamda bir tazminat olmayıp, zarara uğrayan kişinin manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araç olabileceğini belirtmiştir. Bu durumda TBK’ nun 56. maddesi hükmü ve İçtihadı Birleştirme Kararı da nazara alınarak, davacının maluliyet oranı, olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur durumları dikkate alınarak, davacının kaza nedeni ile duyduğu elem ve üzüntü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihine göre paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri bir arada değerlendirilmek suretiyle davacının uğradığı manevi zarar nedeni ile, manevi tazminat talebinde haklı olduğu kanaatine varılmış davacının davalı … hakkındaki manevi tazminat davasının kabulü ile, 30.000,00 TL miktarındaki manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının yanlış olduğunu, kusur oranının manevi tazminat yönünden çok önemli olduğunu, davacı …’nin meydana gelen kazada daha ağır kusurlu bulunduğunu ancak mahkemenin davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin tamamını kabul ettiğini, müvekkilinin bu kazadan %100 sorumlu olmadığını, dava dilekçesinde müterafik kusurdan bahsedildiğini ancak bu durumun söz konusu olmadığını, mahkemenin manevi tazminat yönünden takdir yetkisinin olduğunu ancak %60 kusurlu olan tarafında manevi tazminatın tamamının kabul edilmesinin hukuksuz olduğu gibi hiç indirim yapılmamasının da bozma sebebi olduğunu, 14/10/2020 tarihinde davacılar ile sigorta şirketi arasında bir anlaşma yapıldığını, asıl miktar olarak tarafların 81.000 TL ile anlaştıklarını ancak bu anlaşmanın neye göre nasıl yapıldığını ve hangi kusur oranının alındığını bilemediklerini, dosyada 3 tane rapor olduğunu, İTÜ raporunun bu anlaşmadan çok sonraki bir tarihte gelmiş olduğu için büyük bir ihtimalle …’nin kusursuz, müvekkilinin ise %100 kusurlu olduğu raporunun dikkate alındığını, kendilerinin İTÜ’ne dosyayı Şubat 2020 yılında 1.600,00 TL’sini yatırarak gönderdiklerini, davacı ile diğer davalı sigorta şirketinin anlaşmasının 2020 yılının 10. Ayında gerçekleştiğini, mahkemenin maddi tazminat yönünden feragatı kabul ettiyse kendilerinin yatırdığı masrafların kendilerine ödenmesi gerektiğini, feragat nedeniyle kendilerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat taleplerinin tamamının kabul edilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin manevi tazminat miktarını davacılara ödediğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;Dava; trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu davacı tarafın maddi zararlarının davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmış olması nedeniyle sulh ve ibraname protokolünün dosyaya sunulduğu ve ilk derece mahkemesince maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; davacının maluliyet oranına ilişkin olarak ERÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından rapor alınmış, bu raporda davacının 3 ay süreyle mutat iş ve gücünden kaldığı 1 ay süreyle bakıcı ihtiyacının tıbben uygun olduğu, tüm vücut fonksiyon kaybı oranının ve /veya özür oranının %23 olduğu belirtilmiş, Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusura ilişkin raporda da davalı sürücü …’nın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’in kusursuz olduğu belirlenmiş, bu raporun Kayseri 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/77 Esas ve 2020/267 Karar sayılı dosyasında yine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. (Bu raporda sanık …’nın asli kusurlu , müşteki sanık yaya …’in alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.) Yine ilk derece mahkemesince kusur raporuna itiraz üzerine İTÜ Trafik Kürsüsünden alınan raporda davacı yaya …’in %60, sürücü …’nın %40 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; Dairemizce yapılan incelemede, gerek ceza yargılama dosyasında alınan raporun ve gerekse ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporun birbiri ile uyumlu olması nedeniyle İTÜ Trafik Kürsüsünden alınan rapora itibar edilmemiştir. Davada maddi zararların davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmış olması nedeniyle ilk derece mahkemesince maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması ve istinaf incelemesinin sadece davalı sürücü …’nın istinaf talebi üzerine manevi tazminat yönünden yapıldığı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu toplanan delillere ve tespit edilen tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre kusur oranları ve davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedavi ve yaralanma derecesi ve maluliyet oranı dikkate alındığında manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-Davalı …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 2.049,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından başvuru sırasında peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.536,97 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin bu davalı üzerinde bırakılmasına,
5- İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana İADESİNE,
6- Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (kesin) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.