Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/530 E. 2021/1387 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/530
KARAR NO: 2021/1387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:13/11/2020
NUMARASI: 2017/477 Esas 2020/610 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 07/04/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02/11/2021
YAZILDIĞI TARİH: 02/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/477 Esas 2020/610 Karar sayılı ilamına karşı davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.03.2016 tarihinde davalı…’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı otomobilin avalı …’ın kullandığı motosikletin çarpışması sonucu motosiklette bulunan davacıların oğlu …’ın vefat ettiğini, … plakalı aracın ZMMS’i bulunmadığı için davalı Güvence hesabının diğer davalılarla birlikte sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalamak kaydıyla müvekkili … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma, 50.000,00 TL manevi tazminatın ve yine müvekkili … için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma, tazminatının Güvence Hesabına başvuru tarihinden, diğer davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile, Güvence Hesabı dışındaki davalılardan 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce davacı tarafca yapılan başvuru üzerine müvekkili kurumun 17.952,00 TL tazminat ödemesi yaptığını, davacının müvekkilini ibra ettiğini, müvekilinin başka sorumluluğu olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminatını Güvence Hesabından aldığını, Güvence Hesabından alınan parayı taksitler halinde ödediğini, ölen kişinin 1. derece kusurlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı … için 91.023,44-TL, davacı … için 85.953,14-TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma zararı) davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalılar… ve …’dan kaza tarihi olan 11/03/2016, davalı Güvence Hesabından kısmi ödeme tarihi olan 25/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) tahsili ile davacılara verilmesine,
2-Davalıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı … için 50.000,00-TL, davalı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar… ve …’dan kaza tarihi olan 11/03/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİDavalı Güvence Hesabı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeyle verildiğini, yasaya ve usule aykırı olduğunu, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin hatalı olduğunu, kusur raporları arasında çelişki olduğunu, davacının müterafik kusuru nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmadığını, maluliyet tazminatı hesaplamasında TRH – 2010 tablosunun kullanılması halinde uygulanacak teknik faizin 1,8 olması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarını hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, istinaf incelemesi sonuna kadar tehiri icra kararı verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı ve 56/2. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2020 tarih, 2017/477 Esas 2020/610 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, destekten yoksun kalma tazminatı davasının ve manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 11/03/2016 tarihinde ZMMS’i olmayan, dava dışı …’in maliki, davalı…’ın sürücüsü olduğu … plaka sayılı otomobil ile, davalı …’ın sürücüsü olduğu tescilsiz motorsikletin çarpışması neticesinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası neticesinde motorsiklette yolcu konumunda olan davacıların desteği …’ın yaralanmış ve daha sonra vefat etmiş olduğu, davalılar… ve … hakkında Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/157 Esas 2016/260 Karar sayılı dosyasıyla ceza davasının açıldığı ve davalıların mahkumiyetine karar verilmiş olduğu, ceza dosyasında Ankara ATK’dan alınmış olan kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı otomobil sürücüsü davalı…’ın asli kusurlu, tescilsiz motorsiklet sürücüsü davalı …’ın ise alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu, davacıların desteği …’ın ise kask takmadığından alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; eldeki Ankara ATK’dan alınan 15/11/2019 tarihli kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı otomobil sürücüsü davalı…’ın %45 oranında, tescilsiz motorsiklet sürücüsü davalı …’ın %45 oranında, davacıların desteği …’ın ise %10 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, ceza davasında alınan kusur raporları ile eldeki davada Ankara ATK’dan alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti Müdürlüğü’nden seçilen uzman bilirkişilerden alınan … tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı otomobil sürücüsü davalı…’ın %50 oranında, tescilsiz motorsiklet sürücüsü davalı …’ın %50 oranında kusurlu olduğunun davacıların desteği …’ın ise baş kısmına aldığı darbe neticesinde oluşan harabiyet dikkate alındığında müterafik kusur olarak değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğunun rapor edilmiş olduğu; aktüerya bilirkişisi Av. … tarafından maluliyet raporu ve kusur raporu esas alınmak suretiyle ve davalı Güvence Hesabının dava öncesindeki ödemeler dikkate alındığında, davacı …’ın 91.023,44 TL, davacı …’ın ise 85.953,14 TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağının olduğunun rapor edilmiş olduğu; davacı vekili tarafından 16/06/2020 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle davanın ıslah edilmiş olduğu; ilk derece mahkemesince davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.Somut olaya bakıldığında; düzenlenen trafik kaza tespit tutanağına göre kaza, … ili, …ilçesinde, … Bulvarı ile … Bulvarı kavşağında, kırmızı ışık ihlali sonucu gerçekleştiği ancak kazaya karışanların hastanede yoğun bakımda olması ve kazayı gören tanıkların olmaması sebebiyle kusur dağılımının yapılamadığının rapor edildiği; ceza dava dosyası kapsamında Ankara ATK’dan alınmış olan 20/06/2016 tarihli kusur raporunda; iki ihtimalli rapor verilmiş olduğu 1.ihtimalde davalı…’ın kırmızı ışıkta geçtiğinin kabulü halinde, “… plaka sayılı araç sürücüsü…’ın kırmızı ışıkta durması gerekirken bu hususa riayet etmemesi ve yola yeteri kadar dikkatini vermemesi neticesinde mevcut hızı ile kavşağa girerek kırmızı ışıkta geçmesi ile meydana gelen kazada asli derecede kusurlu olduğu, tescilsiz motorsiklet sürücüsü …’ın kendi güvenliği için kask takması gerekirken bu hususa riayet etmemesi ve yola yeteri dikkatini verememesi neticesinde meydana gelen kazada alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu, davacıların desteği …’ın ise yolcu bulunduğu motorsiklette kendi can güvenliği açısından kask takması gerekirken bu hususa riayet etmemesi neticesinde meydana gelen kazada alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu”, 2. ihtimalde bilirkişi…’nın keşif ile tespit ettiği hususların kabulü halinde “… plaka sayılı araç sürücüsü…’ın kırmızı ışıkta durması gerekirken bu hususa riayet etmemesi ve yola yeteri kadar dikkatini vermemesi neticesinde meydana gelen kazada asli derecede kusurlu olduğu, tescilsiz motorsiklet sürücüsü …’ın ışıkların dönüşümünü dikkate alarak seyir halindeki araçları dikkate alarak kontrollü seyretmesi, kendi güvenliği için kask takması gerekirken bu hususa riayet etmemesi ve yola yeteri dikkatini verememesi neticesinde meydana gelen kazada tali derecede kusurlu olduğu, davacıların desteği …’ın ise yolcu bulunduğu motorsiklette kendi can güvenliği açısından kask takması gerekirken bu hususa riayet etmemesi neticesinde meydana gelen kazada alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu” rapor edilmiş olduğu, ceza yargılaması neticesinde davalıların mahkumiyetine karar verilmiş olduğu; eldeki dava dosyasında Ankara ATK’dan alınan 15/11/2018 tarihli kusur raporunda, ceza dosyasındaki veriler, alınan kusur raporları ve EDS sistemi verilerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde “… plaka sayılı araç sürücüsü…’ın araçla seyir halindeyken hızının aracın teknik özellikleri yol ve hava durumuna göre ayarlaması kırmızı ışıkta durması gerekirken bu hususlara riayet etmemesi ve yola yeteri kadar dikkatini vermemesi neticesinde mevcut hızı ve kavşağa girerek kırmızı ışıkta geçmesi ile meydana gelen kazada asli derecede kusurlu olup, kusur oranının %45 oranında olduğu, tescilsiz motorsiklet sürücüsü …’ın ise motorsikleti ile kendi can güvenliği açısından kask takmadan yolcusuna da kask taktırmadan seyir halindeyken eski toyota kavşağından sola yani … … Bulvarı istikametine kırmızı ışık yandığı halde dönmek istediğinde … Bulvarını takiben Ankara yönünden Terminal (şehir merkezi) istikametine seyreden ve kavşaktan kırmızı ışıkta geçiş yapan sürücü yönetimindeki otomobil ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada asli derecede kusurlu olup, kusur oranının %45 oranında olduğu, yolcu …’ın ise yolcu olarak bulunduğu motorsiklette kendi can güvenliği açısından kask takması gerekirken bu hususa riayet etmemesi neticesinde meydana gelen kazada %10 oranında alt düzeyde tali kusurlu” olduğunun rapor edilmiş olduğu; ceza dosyasında Ankara ATK’dan alınan 20/06/2016 tarihli kusur raporu ile, eldeki dosyada Ankara ATK’dan alınan raporlar arasındaki çelişkinin bilirkişi…’nın raporunun dikkate alınması ve dikkate alınması neticesinde ceza dosyasında “2. ihtimal” başlığında yapılan değerlendirmede davalı …’ın tali kusurlu olduğu rapor edilmişken, eldeki dosyada alınan raporda asli kusurlu olduğunun rapor edilmesinden kaynaklandığı, ilk derece mahkemesince raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilen heyetten alınan … tarihli kusur raporuyla, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmiş olduğu anlaşılmakla, davalı Güvence Hesabı vekilinin raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verilmiş olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca sürücü ve yolcuların araçların kullanılması sırasında koruyucu tertibatları kullanması zorunludur. Araçlarla gerek sürücü gerekse de yolcu olarak seyir halinde iken zorunlu olan koruyucu ekipmanların kullanılmaması zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet veren etkenlerdendir. Özellikle de motorsiklet gibi bir araçla seyir halinde iken mevzuata göre sürücülerin ve yolcuların takmak zorunda olduğu koruma başlığı (kask) hayati öneme sahiptir. Bu nedenle müteveffa yolcunun kaza anında kasksız olduğunun anlaşılması halinde müterafik kusuru bulunduğundan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması hususu değerlendirilmelidir.Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Davacıların desteği, motorsiklette yolcu olan …’ın nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde kask takmayarak yolculuk yapmasının sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek müterafik kusur olmasına rağmen, Ankara ATK tarafından davacıların desteği …’ın müterafik kusuru sürüş kurallarından kabul edilmek suretiyle %10 olarak belirlenmiş olmasının hatalı olduğu ancak bu hatanın Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilen heyetten alınan raporla giderilmiş olduğu; somut olayda; dosyada içerisinde ceza dosyasında Ankara ATK’dan aldırılmış kusur raporunda ve eldeki dosyada Ankara ATK’dan aldırılmış kusur raporunda ve yine Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilen heyetten alınan kusur raporunda, davacıların desteğinin kask takmamış olması ve kafadan darbe alması neticesinde kafa bölgesinden yaralanmış olması nedeniyle desteğin motorsiklette nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde kask takmayarak yolculuk yapmasının sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecektir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre de, hesaplanan tazminattan (Yargıtay 17. HD’nin 2020/4509 K.08/07/2020 tarihli ilamı – müterafik kusur indiriminin davalı ödemesinin tenzilinden sonra yapılması hususuna dikkat edilmek suretiyle), sigortaca ödenen bedelin güncellenmesi suretiyle mahsup edildikten sonra kalan miktar üzerinden mahkemece %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması ve takdiri indirim olması nedeniyle davacı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerekirken, desteğin müterafik kusuru dikkate alınmaksızın fazla tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiş olup, davalı Güvence Hesabı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür.01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF – 1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve %10 artırım %10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı)Somut olayda, trafik kazası 11/03/2016 tarihinde gerçekleşmiş olup, 01/06/2015 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğundan, davacıların destekten yoksun kalma tazminatının aktüerya bilirkişisi tarafından PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanması yerinde olup, istinaf edenin sıfatı dikkate alınarak, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Trafik kazası sebebiyle zarar görenlere SGK tarafından yapılan ödemelerin, zarar görenlere mükerrer ödeme yapılmaması açısından, aktüerya bilirkişisi tarafından tespit edilen tazminattan mahsup edilmesi gerekir. Somut olayda, davacılara trafik kazası nedeniyle SGK tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının SGK’dan sorulmadığı anlaşılmakla, bu husus HMK’nın 353/1-b/3. maddesi uyarınca Dairemizce SGK’dan sorulmuş, SGK tarafından davaya konu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılmadığı yönünde cevap verilmiş olduğu anlaşıldığından, SGK tarafından davacı tarafa yapılan ödemelerin tazminattan mahsup edilmesi yönündeki davalı Güvence Hesabı vekilinin istinafının yerinde olduğu görülmüştür.2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.Somut olayda kaza tarihi 11/03/2016 tarihi olup, dava 07/04/2017 tarihinde açılmıştır. Trafik kazası 6704 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 26/04/2016 tarihinden önce meydana gelmiş olup, trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olduğundan (2918 s.k.m.90) ve haksız fiiller gerçekleştikleri anda hüküm ve sonuç doğurduklarından, olayda kaza tarihindeki yasal mevzuat uygulanacağından, 6704 sayılı yasa gereğince davacı tarafça davalı sigortaya dava açmadan önce tazminatın ödenmesi için başvuruda bulunulması dava şartı değildir. Davacının davalı sigortaya dava açılmadan önce ödeme hususunda başvuruda bulunup, sigortayı 09/04/2016 tarihinde ödeme talebiyle ihbar etmiş olduğu, davalı Güvence Hesabı tarafından da 12/04/2016 tarihinde ihbar olunduğunun tespit edildiği, davalı Güvence Hesabı tarafından 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca 8 iş günü içerisinde ödemede bulunmaması halinde temerrüte uğramış sayılacağı hususu dikkate alındığında davalının 23/04/2016 tarihi itibariyle temerrüte uğramış olduğu anlaşılmakla, mahkemece 25/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi hükmedilmiş olmakla istinafı edenin sıfatına bakılarak, davalı Güvence Hesabının istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen dava açılmadan önce, sigortaya başvuru şartı, sonradan giderilebilen dava şartlarından olduğundan, dava açılmadan önce sigortaya başvurulmamış olması, davanın reddini gerektirmediği, dava açıldıktan sonra da başvurunun yapılabileceği ancak dava açılmadan önce başvuru yapılmamışsa sigorta dava açılmadan önce temerrüte uğratılmamış olduğundan, hükmedilecek alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına sebebiyet vereceğinden, davacı tarafın dava açılmadan önce davalı sigortaya başvuruda bulunmuş olduğu davalı sigortanın kabulünde olmakla, usulüne uygun başvuruda bulunmayan davacının dava açılmasına sebebiyet vermiş olduğundan dolayı, lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği yönünde davalı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı ancak davalı lehine müterafik kusur indiriminin uygulanmadığı anlaşıldığından, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b/3. maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/477 Esas 2020/610 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-) Davacıların maddi tazminat taleplerinin KABULÜ İLE;
Davacı … için 91.023,44-TL ( %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması nedeniyle Güvence Hesabı’nın 72.818,76 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla), davacı … için 85.953,14-TL ( %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması nedeniyle Güvence Hesabının 68.762,52 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) maddi tazminatın (destekten yoksun kalma zararı) davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalılar… ve …’dan kaza tarihi olan 11/03/2016, davalı Güvence Hesabından kısmi ödeme tarihi olan 25/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) tahsili ile davacılara verilmesine,
2-) Davalıların manevi tazminat taleplerinin KABULÜ İLE;
Davacı … için 50.000,00-TL, davalı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılar… ve …’dan kaza tarihi olan 11/03/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,
3-) Alınması gereken 18.920,27-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 174,20-TL harçtan ve 430,29-TL ıslah harcından mahsubu ile eksik bakiye 18.315,78-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı Güvence Hesabı yönünden 9.671,41 TL’lik kısmı ile sorumlu olmak üzere) alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafça yapılan 261,90-TL ilk dava açma gideri, 430,29-TL ıslah harcı, 507,10-TL davetiye, posta müzekkere, talimat posta ve müzekkere gideri, 314,50-TL Adli Tıp gideri, 1.500,00-TL talimat bilirkişi ücreti ve 800,00-TL aktüerya bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.499,29-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı Güvence Hesabı yönünden 2.235,69-TL’lik kısmı ile sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı … lehine maddi tazminat yönünden 10.715,54-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
6-) Davacı … lehine maddi tazminat yönünden 11.171,64-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
7-) Davacı … lehine manevi tazminat yönünden 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
😎 Davacı … lehine manevi tazminat yönünden 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
9-) Davalı … ve… tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, davalı … lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-) Hükmedilen maddi tazminat üzerinden %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması ve takdiri indirim olması nedeniyle davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücretine takdirine yer olmadığına,
11-) Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde kendilerine resen iadesine,
C-) Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı 97,70 TL tehiri icra karar harcı ve 61,70 TL posta masrafı olmak üzere toplam 321,50 TL ‘nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
D-) 1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/11/2021