Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/424 E. 2021/1228 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/424
KARAR NO: 2021/1228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2020
NUMARASI: 2015/559 Esas, 2020/627 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 24/03/2015
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 08/10/2021
YAZILDIĞI TARİ: 08/10/2021
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/559 Esas, 2020/627 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin 16/12/2012 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu esnada …’in … Tel idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası geçirdiklerini, tutulan kaza tespit tutanağına göre hangi tarafın kırmızı ışıkta geçtiğinin belirlenemediğini, …’in sevk ve idaresinde olan aracın sebep olduğu trafik kazasında araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkillerinin herhangi müterafik kusuru söz konusu olmadığından herhangi bir sorumluluklarının da bulunmadığını, ceza yargılamasında …’in asli ve tam kusurlu bulunduğunu, müvekkillerinin davaya konu trafik kazası nedeniyle ağır bir şekilde yaralandıklarını, vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar ve yaralanmalar meydana geldiğini, müvekkillerinin içinde bulundukları aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının mevcut olmaması sebebiyle davalı Güvence hesabının sorumlu olduğunu, davaya konu trafik kazasından bugüne dek müvekkillerinin gerek iş göremezlik halleri, gerekse yapmış oldukları yüksek miktarlardaki tedavi ve bakıcı giderleri sebebiyle hayatlarını idame ettirmekte büyük zorluklar yaşadıklarını, …’in artık yürüyemediğini, tekerlekli sandalyeye bağlı yaşadığını, zaruri ihtiyaçlarını gidermekte zorluklar yaşadığını, ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; … için tedavi ve bakıcı masrafları için 250,00 TL iş göremezlik hali için 250,00 TL, …’in tedavi ve bakıcı masrafları için 250,00 TL iş göremezlik hali için 250,00 TL olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 16/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek her türlü artışı karşılayacak şekilde avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava konusu talebin zaman aşımına uğradığını, dava öncesi yazılı başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacılar tarafından alınmış ödemelere ve açılmış tüm dava bilgilerinin bildirilmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği bildirilen olay tarihini kapsayan mecburi mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen kazadaki kusur durumunun ve kusurlu hareket ile meydana geldiği iddia edilen zarar arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, davacının kusuru veya müterafik kusuru hususlarında tespit yapılması gerektiğini, yeni yasa kapsamında müvekkili kurumun sorumluluğunun sona ermesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, tedavi vs. diğer giderlerin belge asılları ile ispat edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerinin tespitinde Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesinin esas alınması gerektiğini, bunu aşan taleplerin her halükarda reddedilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarının teminat kapsamı dışında olduğunu, davacıya bu kaza sonucu SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ceza dosyasının celbi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı …’in davasının kabulü ile, 700,00 TL tedavi gideri zararı, 894,86 TL, bakıcı gideri zararı ve 3.076,43 TL geçici iş göremezlik zararından oluşan toplam 4.671,29 TL maddi tazminatın teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla dava tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, davacı …’in davasının kabulü ile, 500,00 TL tedavi gideri zararı, 894,86 TL, bakıcı gideri zararı ve 78.263,70 TL kalıcı iş göremezlik zararından oluşan toplam 79.658,56 TL maddi tazminatın teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla dava tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince kusur incelemesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmediğini, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu ile yetinilmesinin hatalı olduğunu, tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşmediğini, bu nedenlerle başvuru konusu kazaya sebebiyet veren tarafın tespiti ve oranlarının tespiti, olayla ilgili olası çelişkilerin giderilmesi ve konusunda uzman bir bilirkişiden oluşa uygun, denetime elverişli kusur raporunun temin edilmesine karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince hüküm kurulurken yalnızca soruşturma dosyasında alınan kusur bilirkişi raporu ile yetinilmesinin hatalı olduğunu, kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına İstanbul Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur raporu düzenlenmesi gerektiğini, müvekkil kurumun geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi gideri gibi tazminat kalemlerinden sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu, davacı …’in davasının reddinin gerektiğini, davacı tarafın talebine konu tedavi teminatı kapsamında yer alan geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve sair tedavi masraflarından da SGK’nın sorumluğu olduğunu, işbu nedenlerle davacı yanın bu yöndeki taleplerinin de reddinin gerektiğini, davacı …’in kaza tarihinde 16 yaşında olduğundan, 18 yaş öncesi dönem için tazminat hesaplaması yapılmış olmasının hatalı olduğunu, bu davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatına da hükmedilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla hatır taşıması indirimi yapılmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, davaya konu kazaya ilişkin olarak … plakalı araç şoförü ve yine aynı araçta bulunan davacılar … ve …’in vermiş olduğu ifadelerden anlaşılacağı üzere davacıların kazaya sebebiyet veren araçta hatır için taşındığı sırada kaza meydana geldiğini, işbu dava konusunda işletenin sorumluluğu KTK’ya göre olmadığından müvekkil kurumun da herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, müvekkili kurumun belirli koşullar altında araç işleteninin KTK’ya göre sorumluluğunu üstlendiğini, her koşulda hatır taşınması BK’nın 44. maddesine göre bir indirim sebebi olması gerektiğini, bu nedenlerle tehir-i icra kararı taleplerinin kabulüne karar verilmesi ve ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.) Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile iş göremezlik zararı ayrıca geçici iş göremezlik dönemindeki bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi masrafları istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; davacı …’in davasının kabulü ile, 700,00 TL tedavi gideri zararı, 894,86 TL, bakıcı gideri zararı ve 3.076,43 TL geçici iş göremezlik zararından oluşan toplam 4.671,29 TL maddi tazminatın teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla dava tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, davacı …’in davasının kabulü ile, 500,00 TL tedavi gideri zararı, 894,86 TL, bakıcı gideri zararı ve 78.263,70 TL kalıcı iş göremezlik zararından oluşan toplam 79.658,56 TL maddi tazminatın teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla dava tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı sadece davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin 07/02/2020 tarihli yazı cevabına göre kaza sırasında davacıların yolcu olarak içinde bulundukları … plakalı aracın kaza tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması nedeniyle davalı Güvence Hesabının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi sorumlu olduğu anlaşılmıştır.Davacılar, dava konusu kazada yolcu konumundadır. Dava konusu kaza nedeniyle ceza dosyası kapsamında alınan 19.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …, asli ve tam kusurlu kabul edilmiştir. Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/89 Esas sayılı dosyası üzerinden gerçekleştirilen yargılama neticesinde 20.03.2013 tarihli gerekçeli kararda da belirtildiği üzere, sürücü …’in asli ve tam kusurlu kabul edilerek alkollü araç kullanmak suretiyle bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/89 Esas, 2013/257 Karar sayılı kararı, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2013/15299 Esas, 2014/7289 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Kesinleşen ceza dosyasında tespit edilmiş olan maddi olayın gelişim şekli ve ayrıca dava konusu kazada davacıların yolcu konumunda oldukları ayrıca davacıların müterafik kusur teşkil eden bir eyleminin olduğunun iddia ve ispat edilmemesi nazara alınarak ilk derece mahkemesince kusur raporu alınmasına gerek görülmeyerek kaza tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü …’ in tam kusurlu kabul edilmesi doğrudur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/17285 Esas, 2018/9342 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/4549 Esas, 2019/1066 Karar sayılı kararları da aynı doğrultudadır.) Dolayısıyla davalının hukuk mahkemesince kusur raporu alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/7677, K:2015/10693 sayılı kararında da belirtildiği üzere davalı Güvence Hesabı, bedensel zararlardan sorumlu iken ve Güvence Hesabı hakkında düzenlenen hükümlerde hesabın geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığı yönünde bir hüküm bulunmamasına göre geçici iş görememezlik zararının, bakıcı giderinin ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin Güvence Hesabı teminatının kapsamında kaldığı yönündeki ilk derece mahkemesi kararı doğru olup aksi yöndeki davalı istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. Öte yandan KTK’nın 6704 sayılı Yasayla değişik 90, 92, 93, 97 ve 99. maddelerinin kimi yönlerden Anayasanın bir kısım hükümlerine aykırılık oluşturacağından bahisle yapılan itiraz başvuruları üzerine, 09/10/2020 günlü ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı ilamında; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 14/04/2016 tarihli ve 6704 sayılı Yasası’nın 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “… ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda ..” ibaresi ile ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin; aynı Kanunun 92’nci maddesine 6704 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen “i” bendinin; Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle, davalının sorumluluğunun kapsamının 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği söylenemez. Dolayısıyla da 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5. maddesinin (b) bendine göre kalıcı sakatlık raporu alınana kadar tedavi sürecindeki bakıcı giderlerinden ve geçici iş göremezlik tazminatından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olacağı düzenlemesinin de olayımızda uygulanma imkanı kalmayıp bakıcı giderlerinden ve geçici iş göremezlik tazminatından da davalının sorumlu tutulması doğrudur.Davalı, davacı … kaza tarihinde 18 yaşından küçük olduğundan ve bu dönemde aktif çalışma yapması beklenemeyeceğinden işbu döneme ilişkin geçici iş göremezlik tazminatı hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu belirtmiştir. Ancak ilk derece mahkemesine hükme esas alınan raporda davacı …’in kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle bu davacı için geçici iş göremezlik zararının hesaplanmadığı ve mahkemece de hükmedilmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davalının bu kapsamadaki istinaf itirazının yerinde olmadığı açıktır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/15913 Esas, 2015/3495 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/24482 Esas, 2017/4892 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; Hatır taşıması tartışılırken tarafların yakınlığı da nazara alınması gereken ölçütlerdendir. Zira yakın akrabalar arasında hatır taşımasından bahsedilmesi mümkün değildir. Çünkü yakın akrabalar arasında taşımanın menfaat karşılığı yapılması söz konusu değildir. Hatır taşımasının kıstaslarından biri olan “menfaat karşılığı olmama” koşulu mevcut olmadığından yakın akrabalar arasında hatır taşıması indirimi yapılamaz. Dosya arasına alınan nüfus kayıt örneklerinden de görüldüğü üzere dava konusu trafik kazasında davacı …, yeğeni …’in idaresindeki … plakalı araçta yolcu ve davacı … ise kuzeni …’in idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunmaktadır. Davacılar ile sürücü arasında yakın akrabalık bulunması sebebi ile davalı yanın söz konusu olayda hatır taşıması indirimi yapılması yönündeki istinaf itirazı haklı değildir. Kaldı ki, davalı taraf ilk derece mahkemesindeki yargılamada usulüne uygun şekilde hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği savunmasında bulunmadığı için 6100 sayılı HMK md. 357/1 uyarınca istinaf aşamasında bu savunmayı ileri süremez.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 5.760,56-TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf başvurusu sırasında peşin alınan 1.441,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.319,56 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye gelir kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davalı tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/10/2021