Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/306
KARAR NO: 2021/1227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2017/731 Esas, 2020/381 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/05/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 07/10/2021
YAZILDIĞI TARİH: 07/10/2021
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/731 Esas, 2020/381 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili, davalı … vekili ve davalı… vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 29/05/2015 tarihinde Kayseri’de davalı … adına kayıtlı davalı … tarafından ZMMS kapsamında sigortalanmış … palakalı aracın davalı …’nın sevk ve idaresindeyken davacıya ait … plakalı araç da dahil 3 araca davalının kusurlu olarak çarptığını, Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/532 Esas 2016/727 Karar sayılı kararı ile davalının tam kusurlu olduğunun heyet raporu ile tespit edildiğini, ceza dosyasındaki kararın kesinleştiğini, davalının alkollü araç kullanmak suçundan dolayı da Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/620 Esas 2015/9939 Karar sayılı kararı ile mahkum olduğunu, bu kararın da kesinleştiğini, araçtaki hasar ve değer kaybının Kayseri 3 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/34 D.İş sayılı dosyası ile 21 016,81 TL olarak tespit edildiğini belirterek 21,000 TL maddi tazminatın yasalı faizi ile bilrlikte talep ve dava etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davalının sorumluluğunun sigortalının kusurunun ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, limitin 26.800 TL olduğunu, davalının gerçek zarardan sorumlu olduğunu, yokluktaki tespiti kabul etmediklerini, hasar miktarını kabul etmediklerini, kusur raporu alınması gerektiğini, değer kaybı talebinin teminat dışında olduğunu, aracın daha önce kazaya karışıp karışmadığının tespiti gerektiğini, uygulanacak faizin yasal faiz olup dava tarihinden başlaması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 9.700,00 TL hasar bedeli ile 1.650,00 TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 11.350,00 TL tazminat bedelinin davalılar… ile … …’ndan olay tarihi olan 29/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …’dan temerrüt tarihi olan 20/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:
A-) Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Daha önceki beyanlarını ve itirazlarını tekrar ettiklerini, kusurun tamamen davalı …’da olduğunu, bu zararın karşılanması konusunda araç sahibi olan davalı …’un ve ZMMS uyarınca davalı …’nın da davalı … ile birlikte sorumlu olduğunu, ilk derece mahkemesinin zararın tespitinde hataya düştüğünü, hukuken denetlenemez, hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden, mahkemece kabul görmeyen raporlardan kopyala yapıştır yaparak türetilen rapora itibar ettiğini, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, raporda parça fiyatlarının belli olmadığını, sadece toplam fiyatın belli olduğunu, ek raporda maddi hataların bile aynen tekrar edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
B-) Davalı…, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların sigorta şirketinden zararlarını tanzim ettiklerini, davacının talep ettiği fiyatın fahiş olduğunu, kusurları oranında istenmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunu ve kusur raporunu kabul etmediğini, davacının da kusurunun olduğunu, bilirkişinin kullanmadan kaynaklı hasarlı parçalarınında hesaba kattığını, aracının sigortalı olduğunu, sigorta şirketinden aldığı paranında tenkisinin gerektiğini, bu hususların ilk derece mahkemesince araştırılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bu tür sigortalarda asıl amacın zarar görenin uğradığı “gerçek zararın” giderilmesi olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen toplam bedelin içerisinde değer kaybı tazminatı da istendiğini, teminat kapsamına girmeyeceğinden bu talebin reddinin gerektiğini, teminat kapsamında olduğu kabul anlamına gelmemek üzere zarar gören araçta meydana gelen değer kaybının belirlenebilmesi için aşağıdaki kriterlerin incelenmesi ve bu kriterler çerçevesinde bir hesaplama yapılması gerektiğini, davacının taleplerinin teminat kapsamı dışında kaldığını, eğer bir hesaplama yapılacaksa 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” ekinde yer alan değer kaybı hesaplama formülüne göre hesaplama yapılması gerekirken hesaplama bu yöntem kullanılmaksızın yapılmış olduğunu, ilk derece mahkemesince bu hususta yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını, değer kaybından söz edilebilmesi için aracın ilk ve tek hasarı olması gerektiğini, araçtaki değer kaybının tespit edilebilmesi için aracın önceki hasarlarının da incelenmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerektiğini, davacı tarafın talebinin fahiş ve kabul edilebilirlikten uzak olduğunu, istinaf dilekçesinde belirttikleri hesaplama yöntemi kabul edilmese dahi “değer kaybı”nın belirlenebilmesi için birden çok kriterin incelenmesi, bu incelemenin de konusunda uzman, ehil ve tarafsızlığı tartışılmayacak bilirkişiler kanalı ile yapılması gerektiğini, aracın daha önce başka bir kazaya karışıp karışmadığını bilemediklerini, davacıya ait aracın daha önce kazaya karışmış olması durumunda orijinalliğinin de bozulmasının zaten söz konusu olmayacağından araçta değer kaybının da yaşanmayacağını, bu hususun tramerden sorulmasını talep ettiklerini, eğer bir tazminata hükmedilecekse kıymet kazanma tenzili uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini, davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini, bu nedenle müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettiklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, tarafların istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.) Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince tarafların istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve değer kaybı zararları nedeniyle maddi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada sonucunda: Davanın kısmen kabulü ile 9.700,00 TL hasar bedeli ve 1.650,00 TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 11.350,00 TL tazminat bedelinin davalılar… ile … …’ndan olay tarihi olan 29/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …’dan temerrüt tarihi olan 20/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı, davalı … A.Ş. ve davalı… tarafından maddi tazminatlar yönüyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.Davalı … A.Ş.’nin, davacıya ait … plaka sayılı araca çarparak kazaya sebebiyet veren karşı araç olan … plaka sayılı aracın 19/06/2014-19/06/2015 tarihleri arasındaki trafik sigortacısı (ZMMS) olduğu dosya arasındaki poliçe suretinden anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi zararını 6098 sayılı TBK’nun 49 maddesi uyarınca sürücüden (somut olayda davalı…) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayda davalı … …) de maddi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır.Tarafların kusur durumunun tespiti için Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’ndan alınan 12/06/2018 tarihli raporda davalı sürücü…’nun %100 kusurlu olduğunun belirtilmesi, hukuk mahkemesinde belirlenen bu kusur durumunun ceza dosyasında belirlenen kusur durumuyla ve dosya içeriğiyle uyumlu olması bir bütün olarak nazara alındığında; dava konusu trafik kazasında davacının kusurunun bulunmadığı, davalı araç sürücüsü…’nun %100 oranında kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla da davalıların kusur oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de belirtildiği üzere, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin ettiğinden hasar bedeli ve değer kaybı zararlarının teminat kapsamına girdiği açık olup davalı sigorta şirketinin aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir.Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.Dosya kapsamında davacıya ait aracın hasar bedeli ve değer kaybı zararının belirlenmesi amacıyla farklı bilirkişi ve heyetlerden alınmış üç ayrı bilirkişi raporu mevcuttur. Bunun dışında aynı hususta davacının dava açmadan önce yaptırdığı delil tespitinde görev alan bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu ve davalı sigorta şirketinin sigorta eksperine hazırlattığı hasar raporu da mevcuttur. Tüm bilirkişi raporları ve dosya kapsamı bir bütün olarak nazara alındığında; davacıya ait araç bakımından 9.700,00 TL hasar bedeli ve 1.650,00 TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 11.350,00 TL tazminat belirlenmesinin ve ilk derece mahkemesinin bu rakam üzerinden kısmen kabul kararı verilmesinin sonucu itibariyle doğru olup tarafların aksi yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve tarafların tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) a-) Davacıdan alınması gereken harç olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) İstinaf başvurusu sırasında davalı… tarafından peşin olarak yatırılan 193,83 TL ve davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 193,83 TL istinaf karar ve ilam harçlarının alınacak harçtan mahsubu ile bakiye 387,66 TL karar ve ilam harcının davalılar… ve davalı … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına, bu davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/10/2021