Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/266 E. 2021/1133 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/266
KARAR NO: 2021/1133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2018/479 Esas 2020/703 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 04/07/2018
İSTİNAF KARARININ VERİLDİĞİ TARİH: 23/09/2021
YAZILDIĞI TARİH: 23/09/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/479 Esas 2020/703 Karar sayılı ilamı davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/05/2018 tarihinde davalı … A.Ş.’ye ait depo girişi önünde, davalı şirketin şoförü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın depoya doğru yanaşmak üzere geri manevra yaparken davacıların murisi (davacılardan…’in eşi, diğer davacıların annesi) …’e çarptığını, …’in kaza sonrası vefat ettiğini, kazaya karışan aracın davalı … şirketince ZMMS kapsamında sigortalanadığını, trafik kazası tespit tutanağında davalı sürücü …’in tam kusurlu bulunduğunu, kaza sonucu Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/278 Esas sayılı davanın açıldığını ve derdest olduğunu, davacı…’in murisin desteğinden yoksun kaldığını, müteveffanın ev hanımı olduğunu, dava öncesi sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak şirketin başvuruya olumlu cevap vermediğini belirterek davacılardan… için şimdilik 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline, davacılardan… için 50.000,00 TL manevi tazminatın, … için 25.000,00 TL manevi tazminatın ve … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … A.Ş. ve …’den müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın girmemesi gereken yere girerek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, kusurun müteveffada olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …’in aktif dava ehliyetinin olmadığını, kazanın meydana gelmesinde şirket şoförünün kusurunun olmadığını, illiyet bağının kesildiğini, kusurun tamamının müteveffada olduğunu, kazanın yaya trafiğine kapalı, davalı şirkete ait depo girişinde meydana geldiğini, bu alanda görevli personel dışında girişin yasak olduğuna dair levhaların olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili olmadığını, davaya bakmaya İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, poliçe limitinin 330.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, …plakalı araç sürücüsünün kusurunun tespite muhtaç olduğunu, müteveffanın davacıların desteği olduğunun davacılar tarafından ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacı …’in açmış olduğu maddi tazminat davasında, konusu kalmayan dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 30.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL ve davacı … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil ve vefat tarihi olan 16/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den müşterek müteselsil alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … A.Ş vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna ve toplanan delillere aykırı olduğunu, kazanan meydana gelmesindeki tek kusurun müteveffa kazazedeye ait olup, karara dayanak alınan bilirkişi raporlarının olayın oluş şekline açıkça aykırı olduğunu, dosyada alınan bilirkişi raporunda müvekkil şirketin tüm önlemleri aldığı ve kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirkete atfı kabil bir kusur olmadığı belirtilmiş olup, müvekkil şirket hakkında açılan davanın müvekkili şirket yönünden illiyet bağının kesilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hükmedilen manevi tazminat yönünden müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi de toplanan delillere ve kanuna aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin ağır kusurlu olduğunu, dosyada alınan kusur raporlarında müteveffanın kazanın meydana gelmesinde % 30 kusurlu olduğu yönünden görüş bildirmiş ise de, kazanın meydana geldiği yerin trafiğe kapalı sadece mağaza depo giriş olması sebebiyle mağaza araçlarının yükleme ve boşaltma yaptıkları bir yer olması bu konuda gerekli levha ve uyarıların işyeri tarafından bulundurulmasına rağmen müteveffanın tamamen kendi can güvenliğini tehlikeye atar şekilde ağır kusurlu olarak müvekkil şirket aracını görmesine rağmen depo girişinden geçmeye çalışırken kazanın meydana geldiği gözönünde bulundurulduğunda illiyet bağının kesilmiş olduğunu, bilirkişi raporlarında kazanın meydana geldiği yer karayolu kabul edilerek müvekkil şirket araç sürücüsüne kusur izafe edilmiş ise de, kazanın meydana geldiği yerin trafiğe kapalı mağaza araç depo girişi olduğu göz önünde bulundurulduğunda kusur tespitinin doğru olmadığını, kazanın meydana gelmesinde müteveffa tek başına kusurlu olmakla birlikte diğer davalı … ve müteveffanın ortak kusuru ile kazanın meydana geldiğinin kabulü halinde dahi tüm önlemleri alan müvekkil şirketin herhangi bir kusurunun olmadığı anılan bilirkişi raporları ile sabit olan müvekkil şirket yönünden illiyet bağı kesilmiş olacağından, müvekkili şirketin hükmedilen manevi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, müvekkil şirket tarafından yaptırılan sigorta poliçesinde manevi tazminat taleplerinin de teminat kapsamında olduğu, davalı … A.Ş’nin manevi tazminattan ta teminat kapsamında sorumlu olduğu mahkemeye bildirilmiş olmasına rağmen mahkemece davalı … şirketinin hükmedilen manevi tazminattan sorumlu tutulmaması ve sigorta şirketi hakkında herhangi bir karar verilmemiş olması nedeniyle kararın eksik ve hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tek bir haksız fiilden kaynaklanmış olmakla davacılar vekili lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davacı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olduğunu bu nedenle ilk derece mahkemesi karar icrasının geri bırakılmasına, kararın kaldırılarak davanın müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı ve 56/2. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarih 2018/479 Esas 2020/703 Karar sayılı kararı ile davacı tarafça açılmış olan destekten yoksun kalma tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının ise kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 16/05/2018 tarihinde davalı … şirketine sigortalı, davalı …’in sürücüsü ve davalı … AŞ’nin işleteni olduğu … plaka sayılı kamyonetin yaya …’e çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, davacıların murisi yaya konumundaki …’in trafik kazası neticesinde vefat etmiş olduğu, taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan davalı … hakkında Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/278 Esas 2019/721 Karar sayılı dosyasıyla kamu davasının açılmış olduğu, ceza yargılaması neticesinde davalı …’in 24.300,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, davalı hakkında HAGB’nın uygulanmamış olduğu; eldeki davada İstanbul ATK’dan alınmış olan 17/01/2020 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı kamyonet sürücüsü davalı …’in %70 oranında, müteveffa yaya …’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; itiraz üzerine İTÜ trafik kürsüsü öğretim üyelerinden oluşan heyetten alınmış olan 14/08/2020 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde …plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’in %70 oranında, müteveffa yaya …’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun ve davalı şirkete ait park alınında etken bir yol kusurunun olmadığının rapor edilmiş olduğu; ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %60 oranında, müteveffa yaya …’in %20 oranında, park yeri ile ilgili kurum ve kuruluşların ise %20 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, ceza dosyasında itiraz üzerine İstanbul ATK’dan alınmış olan 09/05/2019 tarihli kusur raporunda ise trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in asli kusurlu, müteveffa …’in ise tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; dava devam ederken davacı… ile davalı … arasında destekten yoksun kalma tazminatı hususunda anlaştıklarına ilişkin dosya içerisine 15/08/2018 tarihli ibraname düzenlenmiş olduğu; davacı tarafa SGK tarafından trafik kazası nedeniyle yapılan ödemelerin ve bağlanmış herhangi bir maaşın olmadığının dosya içerisine gelen yazı ile anlaşıldığı; ilk derece mahkemesince davacı…’in destekten yoksun kalma tazminatı talebi hakkında, davalı … ile dava açıldıktan sonra anlaşılmış ve ibraname düzenlenmiş olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığı kararının, davacıların manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olduğu, kararın davalı … AŞ vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, trafik kazasının meydana gelmiş olduğu 07/09/2014 tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).Kanun koyucu, 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.2918 sayılı 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır denilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu durumda, dosya kapsamındaki araç tescil kayıtlarına göre, davalı … AŞ’nin işleteni olduğu aracın karıştığı kazada meydana gelen zararlardan, davalı … AŞ’nin sorumluluğu, hizmet kusuruna değil araç işletenin sorumluluğu ilkelerine dayanmakta olup, trafik kazası neticesinde zarar görenlere karşı, maddi ve manevi tazmin sorumluluğunun yalnızca araç sürücüsünde olduğu, işletenin haksız fiile sebep olmaması ve herhangi bir kusurunun olmaması nedeniyle, davacıya karşı maddi ve manevi tazminat sorumluluğu olmadığı yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, davalı … aleyhine Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/278 Esas 2019/721 Karar sayılı dosyasıyla yürütülen ceza yargılamasında trafik kusur bilirkişisi …’dan alınmış olan kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %60 oranında, müteveffa yaya …’in %20 oranında, park yeri ile ilgili kurum ve kuruluşların ise %20 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu, ceza dosyasında itiraz üzerine İstanbul ATK’dan alınmış olan 09/05/2019 tarihli kusur raporunda ise trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in asli kusurlu, müteveffa …’in ise tali kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; eldeki davada İstanbul ATK’dan alınmış olan 17/01/2020 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı kamyonet sürücüsü davalı …’in %70 oranında, müteveffa yaya …’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; itiraz üzerine İTÜ trafik kürsüsü öğretim üyelerinden oluşan heyetten alınmış olan 14/08/2020 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’in %70 oranında, müteveffa yaya …’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun ve davalı şirkete ait park alınında etken bir yol kusurunun olmadığının rapor edilmiş olduğu, hükme esas alının kusur raporunun olayın oluş şeklini doğruladığı, raporlar arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı ve çelişkilerin giderilmiş olduğu kanaatine varılmış olunduğundan, davalı … AŞ vekilinin kusur oranının hatalı olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmütür.6098 sayılı TBK 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Ölüme bağlı trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasının davacıları ile davalılarının kendi aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı olup, tazminat davasının her bir mirasçı ve yakın tarafından, işleten, sürücü ve sigorta aleyhine ayrı ayrı dava açılabileceği gibi, tüm mirasçı ve yakınlar tarafından birlikte de açılabilir. Tüm mirasçılar tarafından tazminat davasının işleten, sürücü ve sigorta aleyhine birlikte açılması ve davanın kısmen kabul edilmesi durumunda, davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi, reddedilen miktar üzerinden de davalılar lehine, davacılar lehine takdir edilen vekalet ücretini geçmeyecek miktarda vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece manevi tazminat davası yönünden, talebin kabul edilen kısmı için davacılar lehine, reddedilen kısmı için ise davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetle olup; manevi tazminatın tek bir haksız fiilden kaynaklanmış olması nedeniyle davacılar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönündeki davalı … AŞ vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmütür.Her ne kadar dosya içesinde davaya konu … plaka sayılı araca ait bulunan 21/08/2017 başlangıç, 21/08/2018 bitiş tarihli “Genişletilmiş Kasko Poliçesi” başlıklı poliçenin “Manevi tazminat talepleri” başlıklı kısmında 100.000,00 TL olarak belirlenmiş olan kombine ihtiyari mali mesuliyet teminatının %25’ine tekabül eden ve şahıs başına 25.000,00 TL’den davalı … AŞ’nin sorumlu olduğu hususu belirlenmiş ise de, davalı sürücü, sigorta ve işleten arasında trafik kazası nedeniyle davacılara karşı ihtiyari dava arkadaşlığı olup, mecburi dava arkadaşlığı olmadığından, davacılar tarafından bu kişilerin tümüne karşı dava açma mecburiyeti bulunmadığından; somut olayda davacılar seçimlik haklarını kullanarak manevi tazminatın davalı sürücü … ve davalı işleten … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olup, davalı … şirketinden tahsilini talep etmemiş olduğundan, manevi tazminat açısından davalı sigortanın davada pasif husumeti bulunmadığından, ilk derece mahkemesince manevi tazminat yönünden davalı … hakkında hüküm kurulmamış olması doğru olup, davalı … AŞ vekilinin bu yöndeki istinafının da yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı … AŞ’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 4.098,60 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 1.024,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.073,95 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı … AŞ’den alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı … AŞ tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı davalı … AŞ tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021