Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2496 E. 2022/1785 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2496
KARAR NO: 2022/1785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2021
NUMARASI: 2021/128 Esas, 2021/790 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasarı ve Ölüm Sebebiyle Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 17/02/2021
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 16/11/2022
YAZILDIĞI TARİH: 16/11/2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/128 Esas, 2021/790 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: Davacılardan … adına kayıtlı ve babası … idaresindeki … plakalı araca, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortası ile sigortalanan … plakalı aracın 23/09/2020 tarihinde çarptığını, maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza nedeni ile davacıların desteği … ‘ın vefat ettiğini, bu nedenle kazaya ilişkin beyanının alınamadığını ve trafik ekiplerince kaza tespit tutanağında kusur dağılımı yapılamadığını, ancak kazanın oluş şekli ve … plakalı araç sürücüsünün beyanı dikkate alındığında davacının kusurunun bulunmadığını, kazanın orta ve sol şeritte seyreden araçların birbirlerine teması neticesinde gerçekleştiğini, araçlardan birinin şerit ihlali yaparak bu kazaya sebebiyet verdiğini, ancak araçların çarpma noktaları, çarpışma sonrası pozisyonları incelendiğinde şerit ihlali yapan aracın … plakalı araç olduğunu, tanık ve bilirkişi incelemesinin yapılması neticesinde davacıya ait aracın kazada kusursuz olduğunun anlaşılacağını, davacının söz konusu aracın hurdasını 3.500,00-TL’ye sattığını, aracın tamirinin hem ekonomik olmayacağını hem de tamir edilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı bilirkişi incelemesi neticesinde görüleceğini, araçtaki hasarın tazmini için 12/11/2020 tarihinde davalı sigorta şirketine mail yoluyla başvuru yapıldığını, davalı tarafın olumlu/olumsuz herhangi bir cevap vermediğini ve herhangi bir ödeme de yapmadığını, 23/09/2020 tarihli trafik kazasında davacılardan … ‘ın eşi, diğer davacıların … ve … in babası sürücü … hayatını kaybettiğini, müteveffanın 27/10/1957 doğumlu olup emekli olduğunu, eşi … , oğlu … gelini ve 2 torunu ile birlikte aynı evde yaşadığını, müteveffanın oğlu … ‘ın uzun yol şoförü olduğu için aylarca evine gelemediğinden eşi, oğlu, gelini ve torunları da hayatlarını müteveffanın desteğiyle idame ettirdiklerinden bu kaza neticesinde müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, müteveffanın kızları … ve … ‘in müteveffa ile aynı köyde yaşadığını ve ihtiyaçları olduğunda babalarının hep kızlarına yardım ettiğini, babalarının ölümüyle onların da babalarının desteklerinden yoksun kaldığını belirterek, davacı … lehine 100,00 TL hasar tazminatının, eşi olan … lehine 100,00 TL, müteveffanın oğlu davacı … lehine 100,00 TL, kızı davacı … lehine 100,00 TL, kızı … lehine 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 500,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 28/11/2020’den başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin görevli ve yetkili olmadığını, davanın HMK 6.maddesi gereğince davalı şirketin merkezi olan İstanbul Anadolu Adliyesi’ne gönderilmesini, davadan önce yasal başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının, davalı tarafa tebliğ edilen başvurusu üzerine davalı şirketin evrakları incelediğini, bahsi geçen başvuruda eksik evrakların yer aldığını, usulüne uygun olarak yazılı başvuru yapılmadığının kabulü gerektiğini, trafik sigortasının, sigortalı aracın işleteninin üçüncü kişilere verdiği maddi zararın poliçe limitleri ve sigortalının kusuru oranında tazmini amacı ile oluşturulmuş bir sigorta türü olduğunu, somut olayda da davalı şirketin sorumluluğunun belirlenebilmesi için öncellikle her iki tarafın kusur durumunun tespiti gerektiğini, kusur durumuna ilişkin olarak mahkemece kusur raporu alınması gerektiğini, müteveffanın kusurlu olduğu tespit edilir ise; davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu oluşmayacağını, dosya kapsamında davalı şirketin ZMMS sigortacısı olup; yalnızca sigortalısının kusuru oranında oluşan zararlardan sorumlu olduğunu, mezkur kazaya kusuruyla sebebiyet veren müteveffanın kusuru nedeni ile davalı şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek davalı şirket tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, yapılacak yargılama neticesine aleyhe hüküm kurulması halinde, davalı şirketin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle vefat hallerinde ZMMS teminat limiti ile sınırlı olduğunu, mahkeme tarafından aleyhe karar verilmesi durumunda davalı şirketin sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçedeki teminat limitini aşamayacağını beyan etmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesine verilen kararın olayın oluş şekli ve tanık beyanları ile bağdaşmadığını, maddi gerçekliği açığa çıkarmadığını, uyuşmazlığın toplandığı noktanın kazaya karışan her iki aracın da tam olarak nerelerinden birbirlerine temas ettiği, hangi aracın şerit değiştirme kurallarını ihlal ettiği olduğunu, bu hususun kusur durumunu belirleyeceğini ve müvekkillerinin karşı taraftan bir alacak talebi olup olmayacağını tespit ettireceğini, üç şeritli bir yolun en sol ve orta şeridinde seyreden iki araç bir şeklide birbirlerine temas ettiğini, bu temastan sonra da müvekkili … adına kayıtlı aracın orta refüje çıkarak ağaca çarpıp durabildiğini, tamda bu noktada iki aracın birbiri ile ne şekilde temas ettiği hususunun aynı zamanda kazada kimin kusurlu olduğunun da tespit edilmesini sağlayacağını, incelenmesi gerekenin, benzer hıza, ağırlığa ve teknik özelliklere sahip iki binek aracın birbirlerine temasının ne şekilde sonuç doğuracağı olduğunu, bu araçların bilirkişi raporundaki senaryoya göre bir kaza gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişinin de iştirak edeceği keşif talebinde bulunduklarını, bu hususda reddedilmekle yetinildiğini, gerekçesinin kararda izah edilmediğini, ilk derece mahkemesi kararının hatalı ve eksik inceleme üzerine kurulmuş olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, Dairemiz aksi kanaatte ise dosyanın yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacıların istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacıların istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacıların desteği … ın tam kusurlu olduğu, davalının sigortalısının kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talepli davanın reddine dair karar verilmiştir.Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince, yetersiz inceleme ve araştırmayla hatalı tespit ve değerlendirme sonucunda karar verildiğini, kusur durumu hakkında alınan 13/07/2021 tarihli raporun hatalı olduğu, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi uyarınca motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işleten zarara uğrayan 3. kişilere karşı tehlike sorumluluğu esasına göre sorumludur. 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Meydana gelen kazada araç sürücüsünün hiç kusurunun bulunmaması halinde kaza ile araç sürücüsünün sorumluluğu arasında uygun illiyet bağı ortadan kalkmış olacağından, 2918 sayılı KTK 86. maddesi uyarınca işletenin dolayısıyla işletenin sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu da ortadan kalkacaktır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/14785, K:2021/3429 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)Somut olayda; 23/09/2020 günü saat 13:40 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … Bulvarını takiben … istikametinden Otogar istikametine seyri sırasında geldiği olay yerinde aracının ön sağ köşe kısımları ile kendisiyle aynı yönde seyir halinde olan sürücü … idaresindeki … plakalı otomobilin sol arka kapı kısımları ile çarpışması akabinde … plakalı otomobilin savrularak orta refüjde bulunan ağaca çarpması neticesinde davacıların desteği … ‘ın ölümüyle sonuçlanan trafik kazası meydana gelmiştir. Bu itibarla; dava konusu trafik kazasında, … plaka sayılı araç sürücüsü … ‘ın hızını yol ve mahal şartlarına göre ayarlamadığı tedbirsiz ve dikkatsiz seyir davranışında, hızı ve aracın kontrolünün kaybedilmesinden kaynaklanan şerit ihlali ile kazanın oluşumunda KTK md. 56/1-a-1 ve 52/1-b gereğince asli ve tam kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü … ın ise kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır.Bu haliyle; dava konusu kaza nedeniyle ceza soruşturmasının yürütüldüğü Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/37315 Soruşturma, 2021/5971 Karar sayılı takipsizlik kararıyla sonuçlanan dosyada Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan 19/02/2021 tarihli kusur raporunda davalının sigortalısı olan sürücünün kusursuz olduğunun belirtilmesi de nazara alındığında ceza dosyasında alınan kusur raporuyla ve dosya kapsamıyla uyumlu, tekniğine uygun, oldukça ayrıntılı, yeterli ve denetime elverişli şekilde hazırlanan (hukuk mahkemesince temin edilen) 13/07/2021 tarihli kusur raporuna itibar edilerek, dava konusu kazada davalı tarafın kusursuz olduğu anlaşıldığına göre meydana gelen maddi zarardan davalının sorumlu tutulması mümkün değildir. Zira hukuk mahkemesince kusur hususunda alınan 13/07/2021 tarihli bilirkişi raporundaki; ” … plakalı aracın sol arka çamurluk yakıt deposu kapağından ileriye doğru sol arka kapı kilit kısmında yoğunlaşan çarpma etkisi görüldüğü, burada davacı tanığı … ‘ın ifadesinde bahsettiği üzere kendisinden 2-3 araç ilerideki … plakalı aracın sol şeride geçme hareketi sırasında bu kazanın meydana geldiği düşünüldüğünde, … plakalı aracın sol arka kapı bölgesinde yoğunlaşan ve derinleşen göçük yerine düşük derinlikli yüzeysel sıyrılmalar veya sürtmeye bağlı düşük ve orta düzeyli yüzey deformasyonları meydana gelebileceğinin düşünüldüğü, somut olayda ise, … plakalı aracın sol yan arka kısımlarında, özellikle sol arka kapıda derin göçük olduğunun görüldüğü, derin göçüğün sadece yanal sürtme ile izah edilemeyeceği, derin göçüğü oluşturan nedenin, … plaka sayılı araç sürücüsü … ‘ın aracının kontrolünü (sağ ön teker problemi veya başka bir neden ile) kaybetmesiyle, önce aracının sağ ön kısımları ile ön sağındaki aracın sol arka çamurluk ve kapı kısımlarına çarptığı, bu çarpmanın üreteceği momentum ile aracın savrularak refüj bölgesine ve ağaca çarptığı düşünüldüğü, … plaka sayılı aracın hızının yüksek olduğu araçta meydana gelen hasardan/deformasyondan da anlaşılabildiği” şeklindeki açıklama ve tespitler dosya kapsamıyla uyumludur.Kaza tarihinden çok sonra olayın tanığı olarak davacı tarafça bildirilen ve mahkemece beyanları alınan … ‘un, kaza gerçekleştiğinde kazaya karışan araçlardan 2-3 araç geride olduğunu, kaza sırasında kullandığı aracı emanet olarak aldığını ve bu sebeple kullandığı araca olağanüstü dikkat ettiği için kazayı net hatırladığını beyan etmesine rağmen kendi kullandığı aracın plakasını, marka ve modelini dahi hatırlamadığı, anlatımlarının kendi içinde tutarlı olmadığı gibi kazaya karışan araçlardaki hasar durumuyla ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/37315 Soruşturma, 2021/5971 Karar sayılı dosyasında olayın hemen akabinde dinlenen tanık … ‘nun beyanlarıyla uyumlu olmadığı anlaşıldığından tanık … ‘un beyanlarına itibar etme imkanı yoktur.Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde, dava konusu kazanın mahkemece hükme esas alınan 13/07/2021 tarihli kusur raporunda anlatıldığı şekilde gerçekleşmesi ihtimalinde … plakalı aracın sol tarafında derin göçük oluşması gerektiğini oysa sürtünme şeklinde hasar olduğunu belirtmesine rağmen dosya arasında mevcut ve kaza tespit tutanağının eki mahiyetindeki görevlilerce çekilmiş … plakalı araca ait kaza yeri fotoğraflarının incelenmesinde … plakalı aracın sol yan arka kısımlarında, özellikle sol arka kapıda derin göçük olduğu görülmektedir. Dolayısıyla davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.Netice itibariyle; davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacıların yukarıda anılan hususlara değinen istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacıların tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) Davacılardan alınması gereken harç olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irat kaydına,
3-) Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Davacılar tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/11/2022