Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2402 E. 2022/1578 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2402
KARAR NO: 2022/1578
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2021
NUMARASI: 2020/263 2021/637
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 20/10/2022
YAZILDIĞI TARİH: 20/10/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2021 tarih ve 2020/263 Esas- 2021/637 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı vekili verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının 08.10.2019 tarihinde … plakalı … marka aracı ile … Sokaktan … Caddesine doğru seyir halinde iken, davalı … ‘a ait sürücüsü … olan … plakalı araç ile park halinde iken geri geri çıkması sonucu müvekkilinin aracına yandan çarpması sonucu, maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, davalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, kaza sonrası müvekkilinin aracında oluşan hasar sonucu değer kaybı meydana geldiğini, kaza sonrası … A.Ş.’ne başvuruda bulunulduğunu, 16.151,07-TL değer kaybının tespit edildiğini ancak yapılan ödemenin meydana gelen değer kaybını karşılar miktarda olmadığını, aracın hatasız emsallerinin kaza tarihindeki değerinin 140.000,00-TL- 145.000,00-TL civarında olduğunu, aracın kaza sonrası ciddi anlamda değer kaybettiğini, davalı sürücü … ‘nın araç sürücüsü, davalı … ‘un araç maliki, davalı sigorta şirketinin de sigorta poliçesi teminat limiti dahilinde sorumlu olduklarını, arabulculuk başvurusunun olumsuzlukla sonuçlandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile aracın tamir süresince kullanılamaması nedeni ile oluşan zarar için 100,00-TL, değer kaybı için 100,00-TL zararın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde verdiği özetle; kaza tarihi itibarı ile ZMMS poliçesinin maddi hasarlarda araç başına sorumluluğunun 36.000,00-TL olduğunu, bu miktarın üst limit olduğunu, kaza sonrası davacıya ait araçta oluşan hasarda ötürü 16.151,07-TL araç hasar tazminatı rücuen tazminat olarak … A.Ş.’ne araç hasarı ödenesinde, davacıya 6.563,00-TL değer kabı ödemesinde bulunulduğunu bu kapsamda ilgili hasar kapsamında yapılan toplam 22.714,07-TL tutarındaki ödeme sonrası bakiye olan teminatının 13.285,93-TL’ye indiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, açılan hasar dosyası sonucu belirlenen değer kaybı zararının ödendiğini, talep edilen araç mahrumiyet zararı talebinin teminat dışı olduğunu bu nedenlerle haksız açılan davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava tarihi itibarı ile alacak miktarının belirlenerek açılması gerektiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca aracın gerçek değerinin yansıtılmadığını, yüksek gösterilmeye çalışıldığını, değer kaybının eksper tarafından 16.151,07-TL olduğu belirtilmiş ise de, eksperin sadece hasar miktarının belirlendiğini, değer kaybı ile ilgili hesap yapılmadığını, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Toplanan tüm deliller dosya kapsamı alınan uzman bilirkişi görüşü ve yukarıda belirtildiği üzere araç hasarındaki değer kaybı, aracın hasarsız haldeki 2.el piyasa değeri ile hasarın onarımından sonraki 2.el piyasa değeri arasındaki fark olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında da değer kaybının araçların modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, km’si, olay tarihindeki yaşı değerlendirilmek suretiyle belirleneceğinden dosyamız arasında bulunan raporun Karayolları Motorlu Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na atıfta bulunularak hazırlandığı, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı ilamı ile Genel Şartlara atıf yapan kanun maddesinin iptal edilmiş olması da dikkate alınarak, buna göre uzman bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor içeriğinin dosya kapsamına ve olaya uygun olduğu görülmekle, meydana gelen kaza nedeni ile aracın tamirde kaldığı süre zarfında oluşan araç mahrumiyeti zararının 1.750,00-TL olduğu, değer kaybının 8.000,00-TL olduğu, dava dosyasında mevcut ödeme belgelerine göre, davalı … A.Ş.’nin … plaka sayılı araç için 6,563,00-TL değer kaybı bedeli ödediği de dikkate alınarak bu ödemenin düşülmesi sonucu davacı aracında ödenmeyen bakiye değer kaybı alacağının (8.000,00-TL- 6.563,00-TL=) 1.437,00-TL olduğu, dolaylı zarar mahiyetinde olan araç mahrumiyet zararından davalı sigorta şirketinin sorumlu olmaması da dikkate alınarak; değer kaybı alacağı olarak 1.437,00-TL ‘nin kaza tarihi olan 08/10/2019’dan itibaren (davalı Sigorta şirketi bakımından limitle sınırlı olmak ve ödeme tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, araç mahrumiyet zararı olarak 1.750,00-TL’nin kaza tarihi olan 08/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, davacının araç mahrumiyet zararına ilişkin sigorta şirketine karşı açmış olduğu davasının reddine, karar vermek gerekmiş açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının 08.10.2019 tarihinde … plakalı … marka aracı ile … ‘tan … Caddesi’ne doğru seyir halindeyken, davalı … ‘a ait sürücüsü … olan … plakalı araç ile park halinde iken geri geri çıkması sonucu müvekkilinin aracına yandan çarparak maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, davalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, kaza sonrası … A.Ş’ye başvuruda bulunulduğunu, 16.151,07-TL değer kaybının tespit edildiğini ancak yapılan ödemenin meydana gelen değer kaybını karşılar miktarda olmadığını, aracın hatasız emsallerinin kaza tarihindeki değerinin 140.000,00-TL-145.000,00-TL civarında olduğunu, aracın kaza sonrası ciddi anlamda değer kaybettiğini, davalı sürücü … ‘nın araç sürücüsü, davalı … ‘un araç maliki, davalı sigorta şirketinin de sigorta poliçesi teminat limiti dahilinde sorumlu olduklarını, müvekkilinin zararının yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilmesinin taraflarınca yerel mahkemeden talep edildiğini, yerel mahkemenin ise (trafik kazası öncesi piyasa ederi- kaza sonrası onarılmış piyasa ederi düşürülerek değer kaybı 135.000,00-TL-127.000,00-TL= 8.000,00-TL olduğunu, dava dosyasında bulunan belgeye göre, davalı … A.Ş’nin … plaka sayılı araç için 6.563,00-TL değer kaybı bedelini ödediği dikkate alındığında, davacının bakiye alacağının (8.000,00-TL-6.563,00-TL=)1.437,00-TL olduğu bu tutarın davalılardan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm tesis ettiğini ancak … … marka … Otomatik modelli aracın kaza tarihindeki değeri internet sitelerinden yapılan araştırmalara göre kazanın gerçekleştiği tarih olan 2019 yılında 156.500,00-TL aracın satış fiyatı ise noter satış sözleşmesinden ve 23.03.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerinin ekinde sunmuş oldukları dekonttan da anlaşılacağı üzere 110.000,00-TL olduğunu, değer kaybı hesabının bu iki değer arasındaki farka göre hesaplanması gerektiğini, değer kaybının, aracın kaza sonrası onarımdan sonraki değeri ile hasarsız değeri arasındaki farkı ifade ettiğini, Yargıtay kararlarında da değer kaybının tanımı ve hesaplanma yönteminin de “Aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır” şeklinde ifade edildiğini, değer kaybının zararı haksız fiilden kaynaklı olarak ortaya çıkan bir tazminat alacağı olduğunu, haksız fiilin TBK madde 49’da düzenlendiğini, buna göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” bu hükümden hareketle değer kaybından sorumlu olan taraf kazada kusurlu olan taraf olduğunu, değer kaybı tazminatından kusurlu aracın trafik sigortacısı poliçe limitleri ve kusur oranı dahilinde sorumlu olacağını, aracın kazanın yapıldığı tarih olan 2019 yılında 2. el piyasa fiyatları dilekçe ekinde sundukları belgelerden de anlaşıldığı üzere 153.000,00-TL ile 142.000,00-TL arasında değiştiğini, 08.03.2021 tarihli ek raporda ise söz konusu aracın kaza öncesi piyasa değeri 135.000,00-TL olarak belirlendiğini, yani 08.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporunun aksine aracın hasarsız 2. el piyasa değerinin hesaplanmasında müvekkili lehine yaklaşık olarak en az 7.000,00- TL’lik bir fark olduğunu, ayrıca aracın hasarlı 2.el piyasa fiyatı 08.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda 127.000,00-TL olarak belirlendiğini, oysa müvekkilinin aracını 23.03.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçeleri ekinde sunmuş oldukları … yevmiye numaralı 30.12.2019 tarihli noter satış sözleşmesinden ve dekonttan da açıkça anlaşıldığı üzere 110.000,00-TL’ye sattığını, hukuken yazılı belge ile ispat olduğu üzere ancak 110.000,00-TL’ye satılabilen aracın kaza sonrası piyasa rayiç değerinin 127.000,00-TL olabileceğini yönündeki tespiti kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından 127.000,00-TL değerindeki aracın 17.000,00-TL gibi afaki bir miktar düşülerek satılmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yani araçtaki değer kaybının 08.03.2021 tarihli ek rapordaki hesaplanan 8.000,00-TL’lik değerin aksine 43.000,00-TL(153.000,00-TL-110.000,00-TL) ile 32.000,00 (142.000,00 TL-110.000,00-TL) arasında değişen bir değer olduğunu, müvekkili lehine oluşan bu ciddi farkın bilirkişi ek raporunda göz ardı edilmiş olmasının müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, bu nedenle söz konusu yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, yeterli inceleme yapılmaksızın hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca 08.03.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı taraflarınca 23/03/2021 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini ve fakat itirazlarının mahkeme tarafından dikkate alınmayarak ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden itiraz edilmiş bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm kurulduğunu, kaza tarihinden sonra 10 gün boyunca müvekkilinin aracının tamir edildiğini, bu süre zarfında müvekkilinin aracını kullanamadığını, müvekkilinin 10 gün boyunca aracından mahrum kaldığı için zarara uğradığını, dava dilekçesinde de araç mahrumiyet zararı talep edildiğini, iş bu talebin sonucu olarak da 10 günlük araç onarım süresinde toplam (175,00 TL/gün * 10 gün = ) 1.750,00-TL tutarında araç mahrumiyeti zararının olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, fakat söz konusu raporda günlük araç mahrumiyet bedelinin hangi gerekçe ile 175,00-TL olarak belirlendiğinin belirtilmediğini, yani bilirkişi raporunun söz konusu hususu gerekçelendirilmeksizin hazırlandığını ve hem 12.10.2020 tarihli kök raporda hem de 08.03.2021 tarihli ek raporda bu husus açıklanmaksızın sadece günlük araç mahrumiyet bedelinin 175,00-TL olduğunun belirtildiğini, fakat bu belirmenin nasıl yapıldığının açıklanmaksızın günlük araç mahrumiyet bedelinin 175,00-TL olduğunun belirtilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun ayrıntılı şekilde düzenlenmesi ve hangi değerin ne şekilde hesaplandığının detaylandırılması gerektiğini, 08.03.2021 tarihli bilirkişi ek raporu rapordaki çelişkiler giderilmeksizin ve söz konusu rapora karşı itirazları dikkate alınmaksızın itiraz edilmiş olan bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve bu doğrultuda hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı ve yerel mahkeme kararının kaldırılması amacıyla iş bu dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/263 Esas 2021/637 Karar 07/07/2021 tarihli kararının belirtilen sebeplerle kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda “Değer kaybı alacağı olarak 1.437,00-TL ‘nin kaza tarihi olan 08/10/2019’dan itibaren (davalı Sigorta şirketi bakımından limitle sınırlı olmak ve ödeme tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, araç mahrumiyet zararı olarak 1.750,00-TL’nin kaza tarihi olan 08/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, davacının araç mahrumiyet zararına ilişkin sigorta şirketine karşı açmış olduğu davasının reddine” dair karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir.İlk derece mahkemesinin hüküm tarihi itibariyle 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesinde belirtilen kesinlik sınırı 5.880,00-TL olup, davacının davası yalnız sigorta şirketi yönünden reddedilmiş olup reddidilen 1.750,00-TL’nin kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılmıştır. Gerekçeli kararda sehven istinaf kanun yolu açık olduğunun gösterilmesi, kesin olan karar hakkında taraflara istinaf kanun yoluna başvurma hakkı sağlamaz. İlk derece mahkemesince HMK’nın 346/1. maddesi uyarınca davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken dava dosyasının istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmesi hatalı olmuştur.6100 sayılı HMK’nın 352/1-b maddesinde bölge adliye mahkemesince yapılacak öninceleme sonunda kararın kesin olduğunun tespiti halinde gerekli kararın verileceği düzenlenmiştir. Davacının reddedilen miktar itibariyle kesin nitelikteki karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b. maddeleri gereğince davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Açıklanan nedenle; davacının istinaf başvurusunun miktar itibariyle kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b maddeleri gereğince ön inceleme aşamasında reddine karar verilmesi gerektiği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacının kesin karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru talebinin, 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-) Davacı tarafça istinaf başvurusu sırasında peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgili tarafa iadesine, istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı tarafça istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b maddeleri gereğince dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, HMK md. 362/1-a uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2022