Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2380 E. 2022/1817 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2380
KARAR NO: 2022/1817
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2021
NUMARASI: 2019/809 Esas 2021/787 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 08/10/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 18/11/2022
YAZILDIĞI TARİH: 18/11/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/809 Esas 2021/787 Karar sayılı kararı davacılar vekili, davalı … A.Ş ve davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/10/2018 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpıştığını, davalılardan … ‘in işleteni ve sürücü belgesi olmayan davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davalı sigorta şirleti tarafından ZMMS ile sigortalandığını, davacıları desteği … ‘un kaza anında vefat ettiğini, kaza sonrasında Bünyan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/9 Esas sayılı ceza davasının açıldığını, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda kusura ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğ … nun asgari ücrete ek olarak aylık net 850,00 TL maluliyet gelirinin de bulunduğunu, davacıların … ‘nun desteğinden yoksun kaldıklarını, davacıların destekten yoksun kalma zararları ile cenaze ve defin giderleri zararlarının olduğunu belirterek, davacı … için 1.000,00 TL, davacı çocuk … çin 500,00 TL ve davacı … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı işleten ve sürücü için kaza tarihinden itibaren, sigorta şirketi için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı eş … için 70.000,00 TL, davacı çocuk … için 90.000,00 TL ve davacı çocuk … için 90.000,00 TL menvi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, cenaze, defin, gömme giderleri için davacı … için 1.000,00 TL, davacı çocuk … için 1.000,00 TL ve davacı çocuk … için 1.000,00 TL menvi tazminatın sigorta şirketi hariç davalılardan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, sigorta şirketinden ise temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ölen … ‘nun kazadan önce % 47 oranında malul olduğunu, maluliyeti nedeni ile bir tazminat veya ödeme aldıysa bu davada yapılacak hesaplamada göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacıların cenaze ve defin giderleri talebinin belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve reddinin gerektiğini, ceza dosyasındaki kusur raporunu kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ölen … ‘nun kazada tam kusurlu olduğunu, müteveffanın tam kusuru nedeni ile davacıların taleplerinin reddinin gerektiğini, davacıların tazminat taleplerinin afaki olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın 18/09/2018 başlangıç ve 18/09/2019 bitiş tarihli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, cenaze ve defin giderlerinin teminat dışı olduğunu, mütevaffanın kaza sırasında kask, dizlik, yelek gibi ekipmanları kullanmaması nedeni ile müterafık kusurunun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacıların davalı … aleyhindeki maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine,
2-Davacıların davalılar … ve … Şti aleyhindeki destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile davacı … için 124.163,94 TL, davacı … için 13.052,54 TL ve davacı … için 24.073,55 TL olmak üzere toplam 161.290,03 TL’nin davalı … Şti’nin sorumluluğu ZMMS poliçe teminat limiti ile sınırlı olması koşulu ile davalı … Şti’den temerrüt tarihi olan 05/03/2019 ve davalı … ‘dan vefat tarihi olan 24/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
3-Davacı … ‘nun cenaze ve defin giderine yönelik maddi tazminat davasının KABULÜ ile 1.000,00 TL cenaze ve defin giderinin davalı … Şti’nin sorumluluğu ZMMS poliçe teminat limiti ile sınırlı olması koşulu ile davalı … Şti’den temerrüt tarihi olan 05/03/2019 ve davalı … ‘dan vefat tarihi olan 24/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacılar … ve … ‘nun cenaze ve defin giderine yönelik maddi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine,
5-Davacıların davalı … aleyhindeki manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davacı… için 25.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL ve davac… için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 55.000,00 TL’nin davalı … ‘dan vefat tarihi olan 24/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİDavacılar vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; davalı … ‘e husumet düşmediği ve dava konusu zarardan sorumlu olmadığı sonucuna varılarak hata yapıldığını, davalı … aleyhinde açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, davalı … ‘in gerek ceza davasında gerekse polis merkezinde vermiş olduğu ifade de aracın kendisine ait olduğu hususunu doğruladığını, hukuk dava dosyasında da cevap dilekçelerinde bunu ikrar ettiğini, ceza dosyasında da davalı … ‘in müvekkiline karşı kusurlu hareketi ile davalının haksız fiil gerçekleştirdiği ve mahkemece ceza verildiği hususunun sabit olduğunu, davalının kusur oranının tespitinde ek rapor aldırmadan 21/05/2021 tarihli rapora itibar etmek suretiyle karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin gerekçesinin raporlar ile uyumlu olmadığını, ceza dosyasında müteveffanın % 40 oranında davalı … ın ise % 60 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hukuk dava dosyasında olay yerinin herhangi bir yerinde keşif ve inceleme yapılmadan adli tıp trafik ihtisas dairesince gönderilen kusur raporunda müteveffanın % 25 oranında kusurlu olduğu, davalı… ‘ın ise % 75 oranında kusurlu olduğundan bahisle rapor düzenlendiğini, kusura ilişkin aldırılan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi raporuna karşı çelişki nedeniyle Adli Tıp Üst Kurumundan yeni bir rapor aldırılması yönünden itiraz ettiklerini ancak mahkemece bu taleplerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, raporda yapılan irdelemenin sadece iki ana kural ihlali üzerine yapıldığını ve neticesinde kusur oranlarının tespitine gidildiğini, müteveffanın KTK’nın 84. maddesini ihlal ettiğini, davalı … ‘ın KTK’nın 52. 46. 81. ve 36. maddelerini ihlal ettiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Davalı … A.Ş vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesap raporunda kullanılan hesap yönteminin hatalı olduğunu, tazminat hesabının TRH 2010 hayat tablosu ile en az % 1,8 teknik faiz kullanılarak aktüerya kurallarına uygun şekilde hesap raporu alınması gerekirken hatalı hesap yöntemine göre tazminat hesabının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kusur raporunun hatalı olduğundan hükmünde hatalı olduğunu, tazminat hesabından müteveffanın kask takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu, tazminattan en az % 20 oranında indirim yapılması gerekirken bu indirimin yapılmamasının hatalı olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Davalı … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile verildiğini, müteveffanın ağır ve tam kusurunun, müvekkilinin aleyhine hükmedilen tazminatları ortadan kaldırılmasını doğuracağını, müteveffanın yapmış olduğu kural ihlallerinin kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen kazada müvekkiline kusur izafe edilmesi ve yersiz kusur neticesinde tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki müvekkiline atfedilen % 25 kusuru da kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece hükmedilen tazminatların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken muhtemel yardım miktarı ile muhtemel yardım süresinin dikkate alındığını, destek ihtiyacının ortadan kalkması veya kalkma ihtimalinin bulunmasının da dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay 4. HD’nin 2010/11025 Esas 2012/665 Karar sayılı ilamında ve Yargıtay 4. HD’nin 2010/12929 Esas 2012/863 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere destekten yoksun kalma tazminatının sınırlarını belirlenmişken mahkemenin bu belirtilen ilkelere riayet etmeyerek ve % 25’lik kusur oranının kabul etmiyor olmalarına rağmen müvekkili % 100 kusurlu sayılarak tazminata hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını, TBK’da manevi tazminatın sınırının çizilmiş olmasına rağmen müvekkilinin ekonomik ve sosyal yaşantısını felce uğratacak miktarda bir manevi tazminata hükmedildiğini, karşı tarafın zenginleşmesi sebebiyet verilerek müteveffanın kusurunun hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, mahkemece hükmün esasının kurulmasında ve yapılan hesaplamalarda gerekçeli kararda davacı tarafın beyanlarını ve itirazlarına rağmen muhdeviyatını değişmeyen hatalı birikişi raporlarını dikkate aldığını, davacının taleplerinin kötüniyetli olup belirtilen şartlarda aynı iş yerinde çalışmış olmasının bile hayatın olağan akışı içinde mümkün olmadığını, mahkemece tüm bu hususların gözardı edildiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Ve GEREKÇE Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze giderleri ve aynı kanunun 56/2. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2021 tarih, 2019/809 Esas 2021/787 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze giderlerinden oluşan maddi tazminat davasının ve manevi tazminat davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili, davalı … A.Ş vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.
A-)Davacılar Vekilinin İstinaf Başvurusu Yönünden;
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.Somut olayda kazaya neden olan aracın dosya da mevcut trafik kayıt bilgilerinde Bünyan Noterliği’nin … tarihli satışı ile … plaka sayılı aracın dava dışı … TC Kimlik numaralı … adına kayıtlı olduğu, davalı … ‘in ceza dosyasında alınmış olan beyanından ve eldeki dosyada cevap dilekçesinden her ne kadar trafik kazasına sebebiyet vermiş olan … plaka sayılı aracın davalı … ‘e ait olduğu ve onun fiili hakimiyetinde olduğu savunulmuş ise de, davalı … ‘in … plaka sayılı araç üzerinde fiili hakimiyetinin uzun süreden beri olduğu ve devam ettiği, ekonomik olarak ondan yararlanmış olduğunun üçüncü kişileri bağlayacak nitelikte ve güçte, aracın tescil kaydını bertaraf edecek derecede dosyaya delil sunulmadığı kanaatine varılmış olup, davacılar vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
B-) Davalı … A.Ş Vekilinin İstinaf Başvurusu Yönünden;
01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF – 1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve %10 artırım %10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı)Somut olayda, davacıların destekten yoksun kalma tazminatında hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanmış olduğu anlaşılmakla; trafik kazası 24/10/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup, 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, davacıların aktüerya bilirkişisi tarafından Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması usulüne uygun olup, 19/06/2021 tarihinde 31516 sayılı RG’de aynı gün yürürlüğe giren 7327 kanun numaralı “İCRA VE İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un; 18. maddesi ile 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesine yapılan değişiklik neticesinde “…sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu malu sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat üniteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır…” hükmünün 19/06/2021 tarihinden sonraki kazalar neticesinde açılan tazminat davalarında uygulanacağı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı sigorta vekilinin tazminatın TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz uygulanmak suretiyle hesaplanması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.Somut olayda uyuşmazlık, olayın oluş şekline ve ölüm şekline göre desteğin motorlu bisiklet ile koruma başlığı (kask) takmadan taşıt trafiğine çıkarak ölümü ile sonuçlanan kazada, müterafik kusurun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenlemelerde ve içtihatlarda da değinildiği üzere, müterafik kusurun varlığı için zarar görenin kusurlu davranışının zararın sonucuna etki yapmış olması hali aranmaktadır. Eldeki davada olayın oluş şekli, desteğin ölüm sonrası yapılan ölü muayenesinde “trafik kazası ile oluşması mümkün künt genel beden travmasına bağlı ekstremite kırığı ile birlikte iç organ harabiyeti ve iç kanama sonucu vefat ettiği” hususu, kaza sonrası araçların duruşa geçtiği mesafeler ve davalının aracının ön kısmıyla desteğin aracının sağ yan kısmına çarptıktan sonra düştüğü yer gibi tespitler göz önüne alındığında, desteğin kask takmadığının ispat edilemediği, destek kask takmamış olsa da desteğin kask takmadan trafikte seyretmesinin, kaza sonucu ortaya çıkan kendi ölümünde tek başına etken olmadığı, desteğin, kaza sebebi ile gelişen diğer komplikasyonlar (künt beden travması, iç kanama vs.) nedeni ile hayatını kaybettiği hususu ilk derece mahkemesince yeterince tartışılmış olduğu görülmüş olup, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
C-) Davalı … Vekilinin İstinaf Başvurusu Yönünden;
Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
D-) Taraf Vekillerinin Ortak İstinaf Başvurusu Yönünden;
Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.
Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; düzenlenen trafik kaza tespit tutanağına göre kaza, davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla … ili, … ilçesinde, … Mahallesi … Sokağı üzerinden Şehit … caddesi istikametine seyir halindeyken, … Sokak kavşağına geldiği esnada, kendisinin solundan … Sokaktan kavşağa giriş yapan sürücü … ‘nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motorlu bisikletin sağ yan kısımlarına kendi aracının ön kısmıyla çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda sürücü … ‘ın 2918 sayılı KTK’nun 52/1-a (aracın hızını kavşaklara yaklaşırken (girerken azaltmamak) maddesini ihlal ettiği, diğer sürücü … ‘nun ise 2918 sayılı KTK’nun 57/1-a (kavşaklara yaklaşırken, kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamamak, geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek) maddesini ihlal ettiği kanaatine varıldığı; Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1577 CBS nolu hazırlık dosyasında trafik kusur bilirkişisi … ‘den alınmış olan 09/12/2018 tarihli kusur raporunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … ‘ın 2918 sayılı KTK’nun 52/1-a, ve 81/a-c-d maddelerini ihlal ettiğinden dolayı trafik kazasının meydana gelmesinde 2/8 oranında tali kusurlu olduğu, … plaka sayılı motorsiklet sürücüsü müteveffa … ‘nun ise 2918 sayılı kanunun 57/1-a ve c maddelerini ihlal ettiğinden dolayı 6/8 oranında asli kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; Bünyan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/19 Esas 2020/42 Karar sayılı ceza dosyasında trafik kusur bilirkişisi …’dan alınmış olan 08/11/2019 tarihli kusur raporunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … ‘ın 2918 sayılı KTK’nun 52/1-a ve 81-b ve d maddeleri ihlal ettiğinden dolayı trafik kazasının meydana gelmesinde %40 oranında tali kusurlu olduğu, … plaka sayılı motorsiklet sürücüsü müteveffa … nun ise 2918 sayılı KTK’nun 84/1-h maddesinde düzenlenen kavşaklarda geçiş önceliğine uymama kuralını ihlal ettiğinden trafik kazasının meydana gelmesinde %60 oranında asli kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; eldeki dosyada Ankara ATK’dan alınmış olan 21/05/2021 tarihli kusur raporunda “davalı otomobil sürücüsü … ‘ın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken olay yeri dört yönlü kontrolsüz kavşağa gelip kavşağı geçmek istediğinde yola gereken dikkatini vermemiş, her ne kadar diğer araca nazaran geçiş hakkı kendisinde olsa da kavşağa girişi öncesi mahal şartlarını gözeterek hızını azaltıp kontrollü vaziyette kavşağı geçmesi gerekirken bu hususta gerekli özeni göstermemiş olup solundan gelen aracın sağ yan kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında %25 oranında tali kusurlu olduğunun; müteveffa sürücü … ‘nun sevk ve idaresindeki motorlu bisikleti ile olay yeri dört yönlü kontrolsüz kavşağa geldiğinde, kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş bu mahalde, yolun her iki yönünnü etkin şekilde kontrol edip geçiş hakkını sağındaki kavşak kolundan gelen araca vermesi gerekirken, bunu yapmadan kavşağa giriş yaparak, sağ tarafından gelen araç ile çarpıştıkları olayda %75 oranında asli kusurlu olduğunun” rapor edilmiş olduğu ve mahkemece bu raporun esas alınmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla; dosya içerisindeki kaza tespit tutanağından, savcılık aşamasında ve ceza mahkemesince kusur bilirkişisinden alınan kusur raporundan ve eldeki davada Ankara ATK’dan alınmış olan kusur raporundan, trafik kazasının kavşağa girişte müteveffa motorlu bisiklet sürücüsü … ‘nun kavşağa girişte geçiş üstünlüğünü davalı … ‘ın kullanmış olduğu otomobile vermemiş olması ve davalı otomobil sürücüsü … ‘ın ise kavşağa girişte hızını yavaşlatmamış olmasından kaynaklanmış olduğu, raporlar arasında eyleme yönelik herhangi bir çelişkinin olmadığı, kusur oranlarının belirlenmesinin takdiri bir durum arz etmesinden dolayı, kusur oranlarının farklı olmasının raporlar arasında çelişki oluşturmadığı, Ankara ATK tarafından düzenlenen kusur raporunun olayın oluş şeklini doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, davacılar vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı sigorta vekilinin kusur raporunun hükme esas alınmaması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekili, davalı … A.Ş vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile 21,40 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalı … A.Ş’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 11.086,03 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 2.771,51 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.771,50 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, davalı tarafça peşin yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
C-) 1-) Davalı … ‘ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 14.843,08 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 3.710,77 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.360,80 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, davalı tarafça peşin yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
D-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/11/2022