Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2301 E. 2022/1695 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2301
KARAR NO: 2022/1695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2021
NUMARASI: 2019/568 Esas, 2021/826 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 04.09.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 03.11.2022
YAZILDIĞI TARİH: 03.11.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/568 Esas, 2021/826 Karar sayılı kararına karşı davacı … vekili, davalı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 31/05/2019 tarihinde saat 04:30-05:00 sıralarında … Bulvarından … Caddesi İstikametini takiben gelen …Kavşağından karşı yöne geçmeye çalışan sürücü davacı … sevk ve idaresindeki … plakalı araç şehir merkezi istikametinden …istikametini takiben gelen … Bulvarı istikametine devam eden sürücü … idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı kaza meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalı …’ın kusurlu olduğunu, kazanın kaza tespit tutanağında belirtildiği gibi gerçekleşmediğini, sabaha karşı trafik ışıklarının fasılalı yandığı esnada davalının aşırı süratle kavşağa girmesi nedeni ile kazanın gerçekleştiğini, davacının kendisinden beklenen tüm dikkat ve özen yükümlülüğüne uyduğunu, hızının az olduğunu, kaza sonrasında davacıların ağır bir şekilde yaralandıklarını, davacılardan …’in üniversite öğrencisi olduğunu, tazminat hesabında bu hususun göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek her bir davacı için şimdilik 500’er TL geçici ve 500’er TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ile şimdilik 100,00 TL bakıcı giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …, cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davacı …’in kusurlu olduğunu, davacının kendi kusurundan faydalanamayacağını, kendi aracında meydana gelen zarar nedeni ile Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/312 Esas sayılı davasını açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava açmadan önce KTK’nın 97. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvurudaki evrakların eksik olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve davacıların maluliyetinin ispata muhtaç olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı …’in maddi tazminat davasının kabulü ile geçici iş göremezlik zararı için 6.062,70 TL, kalıcı iş göremezlik zararı için 252.927,27 TL ve bakıcı gideri zararı için 2.558,40 TL olmak üzere toplam 261.548,37 TL zararından davacının talebi ile bağlı kalınarak davalı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden 65.387,09 TL’sinin davalı sigorta şirketinin sorumluluğu ZMMS poliçe teminat limiti ile sınırlı olması kaydı ile davalı sigorta şirketinden dava tarihinden ve davalı …’tan 31/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’in maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile geçici iş göremezlik için zararı 1.521,34 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu ZMMS poliçe teminat limiti ile sınırlı olması kaydı ile davalı sigorta şirketinden dava tarihinden ve davalı …’tan 31/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:
A-) Davacı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince ıslah dilekçesinde belirtilen harca esas değere dikkat edilmediğini, ilk derece mahkemesince sanki davayı 67.408,43 TL’ye ıslah etmişler gibi müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, bu hususun kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili … yönünden maddi tazminat taleplerinin 1.521,34 TL olduğunu, tamamının kabul edildiğini, aleyhe hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bir dayanağının bulunmadığını, işbu davanın maddi tazminat davası olduğunu, müvekkili … yönünden maddi tazminat talebinin 1.521,34 TL’ye ıslah edildiğinin sabit olduğunu, işbu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından müvekkili … aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretini kabul etmediklerini, davalının istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın müvekkili … yönünden kaldırılarak yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden hüküm kurularak müvekkili aleyhine verilen kısmen red kararının ve kısmen red kararı sebebiyle müvekkili … aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kaldırılmasına, dosyada istinaf mahkemesince hüküm kurulmasının mümkün olmaması halinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün bozularak dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından davacı tarafın talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmişse de verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamında aldırılan tüm bilirkişi raporlarının usul ve yasaya aykırı olmasına rağmen, ilk derece mahkemesince itirazlarının hiçbir şeklide dikkate alınmadığını, kusura ilişkin Adli Tıp Kurumu Raporunda müvekkilinin %25 oranında kusurunun bulunduğunun belirtildiğini ancak bu tespitin usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, davalı …’in %100 kusurlu olduğunun dosya kapsamında sabit olduğunu, davacı tarafın kendi kusuruna dayanarak müvekkilinden hak iddia etmesinin hukuken hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, maluliyet bakımından aldırılan bilirkişi raporlarının da hukuka aykırı olduğu hüküm kurmaya elverişli olmadığı kendilerince belirtilmiş ise de itirazlarının hiçbir şeklide dikkate alınmadığını, dosya kapsamında yapılan tazminat hesaplamalarının da usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kabul etmediklerini, raporda davacı … bakımından yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda davacının gelirinin de yanlış tespit edildiğini, yine 5 yıl üzeri kıdeme sahip olan avukatın kazancının ortalama 7.500,00 TL olduğunun belirtilerek söz konusu miktar üzerinden hesaplama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’in geçici iş göremezlik süresi olan 3 aylık sürede engelinin %100 kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı … bakımından hesaplanan tazminat miktarından kusur indirimi yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin bir sorumluluğu varsa söz konusu sorumluluğunun kusur oranına göre belirleneceğini, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabul edilmesini ve ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın usulüne uygun şekilde başvuru (dava) şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın sigorta şirketine başvuru yaparken ZMMS Genel Şartları Ek 6. madde gereğince Sağlık Kurulu Raporu ve diğer zorunlu evrakları sunmadığından usulüne uygun başvurudan, dolayısıyla dava şartının yerine getirildiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde davacı … yönünden 100,00 TL bakıcı gideri talep edildiğini, bu talebin reddine karar verilmesi, lehe vekalet ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken bu hususta karar verilmesinin hatalı olduğunu, hesap raporunun hatalı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesince kurulan hükmün de hatalı olduğunu, davacı …’in geliri sosyal ekonomik durum araştırma tutanağına göre 2019 yılında 5.000,00 TL iken 6.085,36 TL olarak geçici iş göremezlik tazminatına esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı … “öğrenci olup geliri olmamasına, fiilen çalışmamasına rağmen” geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanırken işlemiş dönem ve işleyecek dönemde stajını bitirip işe başlayacağı varsayılan 2024 yılı Ekim ayına kadar AGİ dahil asgari ücretten hesap yapılmasının hatalı olduğunu, davacı …’in tazminat hesabına esas alınan ücretin miktarlarının fahiş olduğunu, tazminata asgari ücretin esas alınması gerektiğini, davacı …’in bakıcı giderlerini belgelendiremediğinden geçici bakıcı gideri hesabının “AGİ’siz net asgari ücret üzerinden” yapılması gerektiğini, bu nedenle raporda “bürüt asgari ücret üzerinden” yapılan geçici bakıcı giderleri hesabının hatalı olduğunu, ayrıca aile içi bakım dayanışması nedeniyle bu giderden hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, hesap yönteminin hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru olmayıp %25 kusurlu olduğu şeklinde tanzim edilen kusur raporunun hatalı olduğunu, ayrıca tazminat hesabından hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmamasının da hatalı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğunun açıkça belirtilmediğinden davanın kısmi dava olduğunu, bu nedenle bedel artırım dilekçesi verilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın 24.08.2021 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerekirken ve ıslahla artırılan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik olarak verilen hatalı kararın kaldırılarak davacıların davasının reddine dair yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Davacı … yönünden yapılan istinaf başvuruları bakımından; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/20502, K:2022/8070 sayılı kararında da belirtildiği üzere ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden istinaf sınırı her bir dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenecektir. Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan her bir davacı yönünden davalılar aleyhine hükmedilen ve istinafa konu edilen miktarlar, karar tarihi olan 05/10/2021 tarihi itibariyle geçerli olan 5.880,00 TL kesinlik sınırının üzerinde olmalıdır.Davacılar vekili tarafından davacı … bakımından istinaf başvurusu yapılmasına ve davalılar … ve … A.Ş. vekillerinin istinaf dilekçelerinde davacı … bakımından da istinaf itirazlarına yer verilmesine rağmen davacı … yönünden dava dilekçesi ve 24/08/2021 tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen miktar ayrıca ilk derece mahkemesince 1.521,34 TL’nin hüküm altına alındığı göz önünde bulundurulduğunda, ilk derece mahkemesinin davacı … bakımından vermiş olduğu kısmen kabul kararının gerek kabul edilen gerekse reddedilen miktar itibariyle davacı ve davalılar açısından kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından, tarafların davacı … bakımından yaptığı istinaf başvurularının usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı … yönünden yapılan istinaf başvuruları bakımından; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. Davacı … bakımından istinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalılar … ve … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalılar … ve … A.Ş. vekillerinin davacı … bakımından istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik zararı ile geçici iş göremezlik dönemindeki bakıcı gideri istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacı …’in davasının kabulü ile, 63.231,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.515,67 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 639,60 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 65.387,09 TL’nin davalı sigorta şirketi için dava tarihinden itibaren diğer davalı içinse kaza tarihi olan 31/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 54. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … aynı zamanda araç malikidir) de maddi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır. Somut olayda; 31.05.2019 günü, saat 05.00 sıralarında, davacı/sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … Caddesi’ni takiben gelip kırmızı fasılalı ışığı dikkate almadan …kavşağından karşı yöne … Caddesi istikametine geçmek isterken aracının sağ yan kısımlarıyla, şehir merkezi istikametinden, …ni takiben gelip … Bulvarı istikametine sarı fasılalı ışıkta kavşağa giren davalı/sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kısımları ile çarpışması neticesi dava konusu olay meydana gelmiştir. Davacı/sürücü …’in sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli kavşakta kendi istikameti için yanmakta olan kırmızı fasılalı ışığa istinaden durup, anayol üzerinde gerekli kontrolleri yapması ve ilk geçiş hakkını anayolda üzerinde yaklaşmakta olan davalı/sürücü … sevk ve idaresindeki otomobile vermesi gerektiği hususuna riayet etmediği, kontrolsüz biçimde geçiş yapıp otomobilin önünü kapattığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile %75 oranında kusurlu olduğu ve davalı/sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal içindeki anayol üzerinde seyir halindeyken olay mahalli kavşağa yaklaşmakta olduğu sırada kendi istikameti için yanmakta olan sarı fasılalı ışığı da dikkate alarak hızını azaltması ve kavşakta kontrollü biçimde geçiş yapması gerekirken mevcut hızıyla kavşağa girip, sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile önlemsizce çarpıştığı olayda %25 oranında kusurludur. Bu kusur durumu gerek dosya kapsamına gerekse soruşturma aşamasında alınan … tarihli kusur raporu ve Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan … tarihli raporla uyumlu olduğundan mahkemece davacı/sürücü …’in %75 (yüzdeyetmişbeş) oranında kusurlu, davalı/sürücü …’ın %25 (yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmuş, davalıların kusur oranı bakımından yaptığı istinaf itirazları haklı görülmemiştir…. Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 13/11/2020 tarihli raporuna göre davacının %5 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 3 (üç) ay olduğu, 1 aylık iyileşme süresince bakıcı ihtiyacının uygun olduğu tespit edilmiştir. Bu raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığı ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davalıların maluliyet raporunun hatalı ve eksik hazırlandığı bakımından yaptığı istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/5206, K:2020/8874 Karar sayılı kararındaki açıklamalar da nazara alındığında, davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı hesaplanırken TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınarak ve progresif rant yöntemine göre hesap yapılması doğrudur. Bu haliyle; tekniğine uygun, yeterli ve denetime elverişli şekilde hazırlanan hesap bilirkişisi raporuyla belirlenen maddi tazminattan (davacının ıslah dilekçesindeki kusur oranına göre yaptığı talebiyle bağlı kalınarak) davalıların sorumlu tutulmaları uygun bulunmuş, davalıların hesap raporu bakımından yaptığı itirazlar yerinde görülmemiştir.
Davacı …’in kaza tarihinde … Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğu ve muhtemel mezuniyet tarihinin 2023 yılı olduğu adı geçen okul tarafından gönderilen öğrenci belgesinden anlaşıldığı için davacının mezuniyet ve staj süresi sonrasındaki gelirinin Kayseri Barosu Başkanlığının bildirdiği avukat kazanç durumuna göre hesaplanması doğru olup davalıların hesap raporunda gelirin hatalı kabul edildiği bakımından yaptığı istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre, haksız eylemden zarar gören kişinin bedensel zarar uğradığının ispatlanması yeterli olup, bakıcı giderlerinin ödediğine ilişkin belgelerin sunulması gerekmeyip, bakıcı gideri talebi yönünden kaza tarihinde yürürlükte olan brüt ücret tutarı (tamamı) üzerinden hesaplama yapılır. Bakıcı gideri kaza tarihindeki net asgari ücreti üzerinden yapılamayacağından, davalı sigorta şirketinin bakıcı giderlerinin AGİ eklenmeksizin net asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2020 tarihli, E:2020/1566, K:2020/6103 sayılı kararı da aynı yöndedir.)2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca davacının dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğu anlaşıldığından, bir kısım belgelerin eksik olduğu gerekçesiyle bu başvurunun geçersiz sayılması gerektiği yönündeki sigorta şirketinin istinaf itirazının yerinde olmadığı açıktır. Eksik belge ile başvuru yapılmış olması, başvuruyu tümü ile geçersiz hale getirmemektedir. Eksik evrak olması yalnız temerrüt tarihi ile igili bir durumdur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2018/3847, K:2020/823 sayılı kararı da aynı yöndedir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı …’in emniyet kemeri takmadığını, bu hususun mahkemece re’sen nazara alınarak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini istinaf itirazı olarak ileri sürmüştür. Kaza tespit tutanağının incelenmesinde emniyet kemeri kısmının belirsiz seçeneğinin işaretli olduğu görülmüştür. Davacının yaralanması itibari ile emniyet kemeri takmadığını ortaya koyacak bir husus yoktur. Bu haliyle, davacı …’in emniyet kemeri takmadığı ve yaralanmasının da bu husustan kaynaklandığı davalı tarafça ispatlanamadığı için davalının, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir.Davacı … için ıslah ile talep edilen miktar kusur indirimi yapılmış rakamlar olduğundan davalı … vekilinin kusur indirimi yapılmadan tazminatların hüküm altına alınmasının hatalı olduğu yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.
Davalı sigorta şirketi, kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan karşı aracın trafik sigortacısı olup 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayımızda eksik belgelerle başvuru yapıldığı için davalı sigortacının en erken dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek, davalı sigortacı için temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesi talep edilebilir. Bu nedenle; mahkemece, davalı sigorta şirketi aleyhine hükmolunan tüm tazminat yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi doğru olup ıslah edilen bölüm için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği yönündeki davalı sigorta şirketi istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/21848, K:2021/10700 Karar sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davalılar … ve … A.Ş. vekillerinin davacı … bakımından tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) Davacı …’in istinaf başvurusunun ve ayrıca davalılar … ve … A.Ş.’nin davacı … bakımından yaptığı istinaf başvurularının kesin karara karşı yapılmış olduğu anlaşıldığından istinaf kanun yoluna başvuru (davacı … yönüyle) taleplerinin, 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-) Davacı … tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin yatırılan harcın talep halinde davacıya İADESİNE,
3-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalılar … ve … A.Ş.’nin istinaf başvurularının (davacı … yönüyle) 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gerekli 4.570,51 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından peşin yatırılan 1.142,63 TL ile davalı … tarafından peşin yatırılan 1.142,63 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.285,25 TL istinaf karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına, davalılarca istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irat kaydında,
3-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) İstinaf yargılaması bakımından davacı …, davalılar … ve … A.Ş. tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
3-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 352/1-b. maddeleri ve 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/11/2022