Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2296 E. 2022/1762 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2296
KARAR NO: 2022/1762
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2019/530 Esas, 2021/808 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 10.09.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 11.11.2022
YAZILDIĞI TARİH: 11.11.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/530 Esas, 2021/808 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 16/04/2011 tarihinde … adına kayıtlı … plakalı aracın sürücüsü … ‘ın … Fuar yolu istikametindeki hemzemin geçitte tren çarpması sonucunda kaza yaptığı ve bu kaza sonucunda hem … ‘ın hem … ‘ın vefat ettiğini, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı 2011/10826 Esas, 2011/10084 Karar numaralı dosyası ile kaza ile ilgili araştırma yapıldığını, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu ölümlü kazada … ‘ın eşi … ve … ‘ın eşi … için Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/613 Esas, 2017/204 Karar sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını her iki eş içinde destekten yoksun kalma tazminatna hükmedildiğini, … ‘ın resmi nikahlı eşi (… ) dışında dini nikahlı eşinin de bulunduğunu, bu dini nikahlı eşinde de 4 çocuğunun bulunduğunu, birlikteliğin sürekliliğini kanıtlamak koşulu ile nikahlı eşinin de hem destek tazminatı hem de manevi tazminat istemiyle davacı olabileceğini, zararın kapsamı belirlendikten sonra artırılmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Müteveffanın kusurlu araç sürücüsü olduğunu, kusurlu sürücünün vefatı sebebi ile desteğinden mahrum kalanların tazminat talep edemeyeceğini, müteveffa sürücü tam kusurlu ise desteğinden mahrum kalanlar sürücünün kullandığı aracın Trafik Sigorta Poliçesinden hak sahibi olmayacaklarını, kusursuzluğu oranında diğer kusurlu şahıslardan talep edilebileceğini, davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunun doğru olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, HMK 121 gereği davacı delillerinin taraflarına tebliğine, haksız ve suiniyetli davanın reddi ile davacı taraf hakkında HMK 329 maddesinin uygulanmasına ve reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin uygulanmasına reddedilen kısım açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kabulü ile; taleple bağlılık kuralı gereği 97.200,30-TL destekten yoksun kalma tazminatının tazminatın temerrüt tarihi olan 16/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı tarafa verilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, müteveffanın kaza yapan aracın işleteni olduğunu, işletenin ölümü sebebi ile işletenin desteğinden mahrum kalanların, işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu için düzenlenen Trafik Poliçesinden talep hakları bulunmadığını, açılan haksız davalarının reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olması yönünde araştırmaları eksik ve hatalı olduğunu, davacının emniyet araştırmasında ölenin 45 yıllık imam nikahlı eşi olduğunu ifade ettiğini, ölenin 1952 doğumlu olduğu düşünüldüğünde davacının 21 yaşında iken 14 yaşındaki ölen ile imam nikahı ile evlenmiş olacağı gibi çelişkili bir durumunun ortada olduğunu, kendilerine tebliğ edilmeyen aktüer hesabında davacı ile ölenin resmi nikahlı eşine pay ayrıldığını, halbuki ölenin diğer imam nikahlı karısı ve davacının kardeşi olan … ile vefat edenin öldüğü tarihte hayatta olan annesine de pay ayrılması gerektiğini, davacının ıslaha konu taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kazanın 16.04.2011 tarihinde meydana geldiğini, 8 yıllık ceza zamanaşımı uygulanacağı düşünülse bile kaza tarihinden 10 yıla yakın bir zaman geçerek talebin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı … A.Ş. vekilince yapılan istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde 6 bent halinde belirtilen koşulların varlığı durumunda ise davanın esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi 6. bendinde, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan veya değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması istinaf aşamasında duruşma yapılmadan istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilecek usul hatası olarak kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesinin dosyası davalı vekilince yapılan istinaf itirazları ile kamu düzenine ilişkin hususlara bağlı kalınarak incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle dini nikahlı eş tarafından yapılmış destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
1-) Dosya kapsamındaki müteveffanın nüfus aile kayıt tablosuna göre annesi olay tarihi itibariyle hayatta olup 06/10/2015 tarihinde vefat etmiştir. O halde, olay tarihinden vefat tarihine kadar destek tazminatı hesabında pay sahibidir. Bu durumda murisin annesinin kaza tarihinde hayatta olduğu dikkate alınarak 06/10/2015 olan vefat tarihine kadar destek hesabında payı olduğu gözetilerek, davacı yönü ile destek tazminatı hesabı için 15/06/2021 tarihli ek rapor itibariyle oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmek kaydıyla (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) yeni ek rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/11722, K:2022/5653 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2014/18219, K:2017/1682 sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/2103, K:2020/7130 sayılı kararlarında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
2-) Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.Somut olayda; ölenin dini nikahlı eşi olduğu için ölenden fiili olarak destek aldığı kabul edilen davacı ile kazada ölen… arasında desteklik ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiş ve bu kabul için sadece davacı tanıklarının anlatımları ile yetinilmiştir. Mahkemenin desteklik ilişkisinin belirlenmesi için beyanlarını esas aldığı tanık … desteklik durumu bakımından doğrudan bilgi ve görgü içeren herhangi bir anlatımda bulunmamıştır. Diğer tanık … , desteğin resmi nikahlı eşi tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı talepli davanın görüldüğü Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/613 Esas, 2017/204 Karar sayılı dosyasında da tanık olarak dinlenmiş olup ilk dosyada dini nikahlı eşten hiç bahsetmediğinden iki ayrı dosyadaki beyanlarının birbiriyle uyumlu olmadığı anlaşılmıştır. Sadece tanık anlatımlarına dayalı olarak davacı ile ölen arasında fiili desteklik ilişkisi bulunduğunun kabulü doğru olmayan sonuçlara ulaşılmasına yol açabileceğinden, mahkemenin bu hususta yaptığı araştırma yetersizdir.(Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2016/4026, K:2019/1195 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)Davacı, ölen destekle müşterek çocukları olduğunu iddia ettiği … ve kendisinden alınacak biyolojik örneklerin incelenerek nüfusta desteğin ve dava dışı … ‘nin oğlu olarak kayıtlı … ‘ın gerçekte biyolojik annesi olduğunu iddia ederek buna delil olarak dayanmış, mahkemece yazılan müzekkere üzerine adına geçenlerden gerekli biyolojik örnekler Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla temin edilmesine rağmen mahkemece DNA inceleme sonuç raporu temin edilmeden ve değerlendirilmeden karar verilmesi de delillerin eksik toplanması mahiyetindedir.Dosya arasındaki 12/12/2019 tarihli kolluk araştırma tutanağının yetersiz olduğu, kimden bilgi alınarak tutanak içeriğindeki tespitlere ulaşıldığına dair herhangi bir açıklama içermediği görülmüştür. Tutanak içeriğinde bilgi alınan şahısların açık kimlik bilgilerine ve ne şekilde beyanda bulunduklarına dair ayrıntılı anlatımlara ayrıca tutanak altında bilgi alınan şahısların imzalarına yer verilmemesi nedenleriyle 12/12/2019 tarihli kolluk araştırma tutanağının yeterli ve usulünce hazırlandığı kabul edilemez.Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacının desteği olduğunu iddia ettiği… ile davacının kazadan önceki MERNİS kayıtlarının merciinden getirtilip, adreslerinin aynı olup olmadığının araştırılması; … ‘ın kazadan önceki adres bilgileri üzerinden ilgili kolluk biriminden davacı ile bu kişinin kazadan önceki tarihte fiilen birlikte yaşayıp yaşamadıkları ile sosyal ekonomik durumlarının, yine kazada ölen … ‘ın aile bireylerinin tespit edilecek adreslerinin bağlı olduğu kolluk birimlerinden kişinin aile bireylerinden, davacı ile … ‘ın dini nikahla birlikte yaşayıp yaşamadıkları ve davacıya … ‘in destek olup olmadığının araştırılması; Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığının 22/04/2020 tarihli ön raporu ilgi tutularak … ve biyolojik annesi olduğunu iddia eden davacıdan alınan örneklere göre hazırlanan DNA inceleme sonuç raporunun gönderilmesinin istenmesi; tüm bu araştırmalardan elde edilecek veriler bir bütün olarak değerlendirilip davacı ile ölen arasında fiili desteklik ilişkisi bulunup bulunmadığının saptanması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi kararın 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince kaldırılmasını gerektirmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, davalı … A.Ş. vekilince yapılan istinaf talebi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/530 Esas, 2021/808 Karar sayılı kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın (usuli kazanılmış haklara riayet edilerek) yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalının istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen sebeplerle KABULÜNE, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 uyarınca Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli, 2019/530 Esas, 2021/808 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2. maddesi gereğince ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilmesi gözetilerek; vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-) Davalı tarafça peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya İADESİNE, istinaf kanun yoluna başvuru harcının ise HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-) Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucu verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/11/2022