Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2236
KARAR NO: 2021/1599
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2016/980 Esas 2020/666 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 16/12/2016
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 14/12/2021
YAZILDIĞI TARİH: 14/12/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/980 Esas 2020/666 Karar sayılı kararı davacı ve davalılar … ile … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin maliki, …’nin sürücüsü olduğu … plakalı aracın 27.09.2015 tarihinde Kayseri ili … ilçesi, … Mahallesi … karayolu 6+700 metresinde PTS sistemlerinin orta ayağına oradan da ters şeritteki … plakalı …’e ait araca çarptığını, davacının ağır yaralandığını, kazayla ilgili Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/369 Esas sayılı dosyasının sonuçlandığını, davalı …’nin %100 kusurlu bulunduğunu, davalının aracının diğer davalı … AŞ tarafından sigortalandığını, kaza sonucu davacının birçok ameliyat geçirmesine rağmen iş göremez durumda olduğunu, yaralanmanın kalıcı olup olmadığının belli olmadığını, tek başına hareket edemediğini, geçici işgöremezlik süresi boyunca mahrum kaldıkları zararı, SGK tarafından karşılanmayan bakıcı ve tedavi giderlerini talep ettiklerini, tüm yaşam boyunca ortopedik ve fizik tedavi giderlerini talep ettiklerini, belgelenmeyen giderler için doktor bilirkişiden rapor alınmasını, bakiye ömür konusunda tazminata esas olarak PMF cetveli yerine TRH 2010 tablosnunun nazara alınmasını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla müşterek müteselsil sorumluluk hükümlerine göre, şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatınkaza tarihi itibariyle mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı … ve …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 17.09.2015 – 2016 tarihleri arası … no’lu ZMMS poliçesi ile müvekkil şirket tarafından sigortalandığını, müvekkili şirketin trafik poliçesindeki limitler dahilinde sorumlu olduğunu, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini ancak davacının mütefarik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, sürücünün alkollü olup olmadığı, ehliyeti durumu, davacının emniyet kemeri takıp takmadığı, istiap haddi gibi hususların mütefarik kusur tespitinde dikkate alınmasını, ceza dosyası ve kusur durumunu gösteren bilirkişi raporunun celbinden sonra dosyanın ATK Trafik ihtisas kuruluna sevk edilmesini, davacının sosyal güvenlik kuruluşundan ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini, kusur durumu ve maluliyet belirlendiğinde dosyanın aktüer sicilinde kayıtlı olan bilirkişiye gönderilmesini, yıllık artırımsız net gelirin yüzde 10 artırılmış ve yüzde 10 iskontolu gelirin üç ayrı sütun halinde dökümünün yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davacının sürekli maluliyet iddialarının değerlendirilmesi için dosyanın Adli Tıp ilgili ihtisas dairesine gönderilmesine, aktüer hesabının Aktüer Siciline kayıtlı aktüerya uzmanına hesap yaptırılmasına, herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin sürücüsü ve sahibi olduğu aracın davalının aracına çarpması sonucu davacının hafif şekilde yaralandığını, olaydan sonra tutulan kaza tespit tutanağının kazayı ve olayı doğru belirleyemediğini, bu yüzden ceza dosyasındaki kararı ve kusur oranını kabul etmediklerini, davacının sakatlık durumu ve kalıcı iş gücü kaybına ilişkin bir belgenin olmadığını, bu durumun ATK raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, öğreti ve istikarar kazanmış Yargıtay kararlarına göre manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediğini, bu doğrultuda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesini, bunun için de uzman tarafından sosyal araştırma raporu düzenlenmesi gerektiğini, uyuşmazlık konusu olmayan araç üzerine tedbir konulamayacağını, bu nedenlerle zenginleşme amacı güttüklerini iddia ettikleri tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile: 2.731,29-TL geçici iş göremezlik, 7.264,57-TL sürekli iş göremezlik, 910,43-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 10.906,29-TL maddi tazminatın davalılardan … ve … yönünden kaza tarihi olan 27/09/2015, davalı … Sigorta Şirketi yönünden 01/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan … ve … yönünden kaza tarihi olan 27/09/2015 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin vücut çalışma gücünden % 8 oranında kaybettiği hususunun çok düşük olduğunu, müvekkilinin kemik kırıklarının iyileşmemiş olup, elini tam kullanamadığını ve aksayarak yürüdüğünü, eski hale gelmesinin mümkün olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, kazanın meydana gelmesinde dikkatsizlik ve tedbirsizliği nedeniyle tek kusurlu ve % 100 kusurlu … olduğundan manevi tazminatın çok düşük olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının müvekkili lehine kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
Davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu kazada davacının hafif şekilde yaralandığını, olaydan sonra tutulan kaza tespit tutanağının kazayı ve olayı doğru belirleyemediğini, ceza dosyasındaki kararı ve kusur oranını kabul etmediklerini, davacının sakatlık durumu ve kalıcı iş gücü kaybına ilişkin bir belge olmadan bu durumun ATK raporu ile tespit edilmesinin gerektiğini, mahkemece manevi tazminata hükmedilirken hakkaniyete uygun, ceza niteliğine bürünmeyen, aynı şekilde zenginleşme aracı olmayacak şekilde manevi tazminata hükmedilirken bu ölçütlere bakılmaksızın maddi tazminatla aynı değerde manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesinin amacı dışına çıkılarak bir tarafı fakirleştirip diğer tarafı zenginleştirecek boyutlara ulaştığını, mahkemenin belirlediği manevi tazminat miktarının adil ve hakkaniyete aykırı olduğunu, eksik inceleme ve yanıltıcı değerlendirmeler sonucu yüksek miktarda neredeyse maddi tazminatı geçecek boyutlarda karar verilmesinin doğru olmadığını, davacının maluliyet oranının % 8 oranında yüksek belirlendiğini, bu oran doğrultusunda verilen manevi tazminatın miktarının fahiş olarak belirlendiğini, bu durumun davacıda zenginleşmeye sebebiyet verdiğini, müvekkilleri açısından ise maddi olarak büyük yük oluşturduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ATK Genel Kurul raporu olmadan ve aktif dönem zararı hesaplayan maddi tazminat ile aşırı yüksek manevi tazminat miktarı kararının kaldırılarak taleplerin reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Ve GEREKÇE Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve 56/1. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2020 tarih, 2016/980 Esas 2020/666 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, geçici, sürekli işgöremezlikten ve tedavi giderlerinden oluşan maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 27/09/2015 tarihinde davalı … AŞ’ne sigortalı olan, davalı …’nin maliki olduğu, davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla, davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpması neticesinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası neticesinde davacının yaralanmış olduğu, trafik kazası nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … hakkında Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/369 Esas 2015/516 Karar sayılı dosyasıyla ceza davası açılmış, ceza yargılaması sonucunda davalının mahkumiyetine karar verilmiş olduğu; Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınmış olan kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’nin %100 oranında kusurlu, davacının ise kusursuz olduğunun tespit edilmiş olduğu; Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacı …’in maluliyet oranın tespitine ilişkin alınmış olan … tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %8, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay olduğunun, 1 ay bakıcı ihtiyacının olduğunun, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olmadığının, SGK, kapsamında olmayan tedavi masrafının tespit edilemediğinin rapor edilmiş olduğu, Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamına göre değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu; aktüerya bilirkişisi tarafından maluliyet raporu ve kusur raporu esas alınmak suretiyle davacı …’in geçici işgöremezlik tazminatının 2.731,29 TL ve sürekli işgöremezlik tazminatının 7.264,57 TL, bakıcı giderinin 910,43 TL olarak rapor edilmiş olduğu; davacı vekili tarafından 01/10/2020 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle 2.731,29 TL geçici işgöremezlik, 7.264,57 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 910,43 TL bakıcı giderleri olmak üzere toplam 10.906,29 TL ıslah olduğu; ilk derece mahkemesince davacının geçici, sürekli işgöremezlik tazminatına ve bakıcı giderlerine ilişkin talebin kabulüne, manevi tazminat yönünden açılan davanın ise kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın 52/1. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. “
Aynı Kanunun 54. maddesi, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklindedir.
Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında alınmış olan rapor mevzuata uygun kuruluşlardan ve maluliyet yönünden mevzuata uygun yönetmelik uygulanarak alınmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınmak suretiyle isabetli ve yöntemine uygun olarak olarak davacı vekilinin davacının sürekli maluliyet oranın düşük belirlendiği, davalı … ve … vekilinin davacının trafik kazası neticesinde maluliyeti oluşmadığı, bağlayıcı raporun ATK’dan alınması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, eldeki davaya ilişkin olarak Ankara ATK’dan alınmış olan kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’nin %100 oranında kusurlu olduğu, davacının herhangi bir kusurunun olmadığı belirlenmiş olup, kusur raporu ile kaza tespit tutanağı arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, aynı yönde olup, olayın oluş şeklini doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı … ve … vekilinin kusur oranının hatalı olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekili ve davalılar … ve … vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmemiş olduğu anlaşılmakla, davacı vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafça peşin yatırılan harçların mahsubu ile davacıdan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalılar … ve …’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 1.428,10 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 714,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 713,90 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına, davalılar tarafından peşin yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Davalılar yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
3-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/12/2021