Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2225
KARAR NO: 2022/1685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2021
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 25/04/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02/11/2022
YAZILDIĞI TARİH: 04/11/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/191 Esas, 2021/725 Karar sayılı kararına davalı vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının oğlu … ’un 05/10/2018 tarihinde meydana gelen kazada vefat ettiğini, oğlunun ölümü ile davacının desteğinden yoksun kaldığını, bu nedenle davalı sigorta şirketine başvurdukları ve davalının 50.948 TL ödeme yaptığını, davadan önce arabuluculuğa başvurmalarına rağmen anlaşma sağlanamadığını, olayın meydana gelmesinde … ’un kusurunun olmadığını, diğer araç sürücüsü müteveffanın kusurlu olduğunu, oğlunun ölümü ile davacının hem maddi hem manevi olarak zor zaman yaşadığını, sürücüsü kusurlu olan … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; 05/10/2018 tarihinde meydana gelen kazada tarafların kusur durumlarının tespiti amacı ile öncelikle Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden … tarihli rapor alınmış olup, raporda kusurun tam tespitinin yapılamaması nedeni ile mahkememizce talimat yolu ile İTÜ heyetinden 19/05/2020 tarihli bilirkişi raporu alındığı ve söz konusu raporda ölen sürücü … ’un %70, ölen sürücü … ’ın ise %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davacının desteğinin yolcu olduğu kazada her iki taraf sürücüsünün de kusurlu olması ile davacının zararından tarafların müteselsilen sorumlu oldukları ve tazminat bedelinden kusur yönünden indirim yapılmasının gerekli olmadığı anlaşılmıştır. Bu rapor ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5206 E, 2020/8874 K sayılı ilamı gibi güncel ilamlar dikkate alınarak düzenlenen aktüer bilirkişisinin 10/05/2021 tarihli raporuna göre de davacının 108.938,16 TL bakiye alacağının kaldığı ve davalı sigorta şirketinin ise aracın olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesini düzenlemekle zarardan müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça olayda ölenin emniyet kemeri takmamakla müterafik kusurunun olduğu belirtilmiş ve bu nedenle tazminat bedelinden indirim yapılması talep edilmiş ise de; kaza tespit tutanağında bu konuda bir bilgiye yer verilmediği ve davalının iddiasının başkaca yazılı delil ile ispat edemediği anlaşılmakla tazminattan indirim yapılması yoluna gidilmediği, davacı vekilinin 20/08/2020 tarihli talep artırım ile 26/05/2021 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınmış ve böylece davanın kabulü ile 108.938,16 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 19/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğunda olmadığını, davanın sadece müvekkili şirket aleyhine açıldığını, raporda şirketin %30 kusurlu bulunduğunu, dosyada sadece müvekkili şirketin davalı konumda olmasına rağmen müteselsil ve müştereken hüküm kurulduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin ödeme tarihi itibariyle yeterli olduğu ve bakiye tazminatın kalmadığının belirtildiğini, bundan dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketine sigortalısının kusuru oranında %30 hesaplama yapılması gerektiğini, davacı tarafın davayı ikinci kez ıslah ettiğini, söz konusu ıslahın dikkate alınmaması gerektiğini, ıslahın dava sırasında yalnızca bir kez yapılabileceğini, bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamada irat katsayılarının belirtilmediğini, hesaplamanın PMF 1931 yaşam tablosundaki gibi prograsif rant yöntemine göre yapıldığını, bu yöntemin hatalı bir yöntem olduğunu, davacıya ait hesaplanan destekden yoksun kalma tazminatından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza sırasında müteveffa …’un emniyet kemerinin takılı olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacılar lehine hükmedilen tazminattan mahkemece indirim yapılması gerektiğini, müteveffanın müterafik kusuru oranında tazminat miktarında indirim yapılması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;Dava; trafik kazası nedeniyle davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinden ibarettir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada hükme esas alınan ve İTÜ öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan rapor Dairemizce de uygun görülmüştür. Raporda sürücü … ‘ın %30 oranında tali kusurlu olduğu, diğer sürücü … ‘un %70 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar sürücü … ‘un öldüğü belirtilmiş ise de, esasen ölen kişi davacının desteği ve oğlu … ‘dur. Tanık beyanları da dikkate alındığında , … ‘un sevk ve idaresindeki otomobil ile (… plakalı) … – … yolunda ilerlerken … ‘u almak için yolda durduğu ancak … ‘un yol kenarında mevcut 3,20 metre genişliğindeki banket yerine yol üzerinde durakladığı, bu sırada ölen … ‘un aracı kullanmak istediği ve şoför koltuğuna geçtiği , ancak aracı hareket ettiremeden arkadan gelen ve alkollü olduğu anlaşılan … ‘ın kullandığı otomobilin (… plakalı) arkadan çarpması nedeniyle … ‘un şoför koltuğunda sıkışarak öldüğü, aynı kazada sürücü … ‘ında öldüğü anlaşılmıştır. Esasen ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere ölen destek … her ne kadar aracın şoför koltuğunda vefat etmiş ise de , bu aracın sürücüsü değil kaza anında yolcudur. … ‘un içinde bulunan … plakalı aracı kaza anına kadar … kullanmış ve gidiş istikametinde yolda duraklamıştır. Aracın fiili kullanımı henüz … ‘a geçmeden arkadan çarpma sonucu … vefat etmiştir. Bu durumda … ‘un araçta yolcu olarak bulunduğu ve kusur oranları ile bağlı olunmayacağı açıktır. Davalı sigorta şirketi davacıya karşı diğer aracın sürücüsü olan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu nedenle davalı tarafın kusur oranında sorumlu oldukları yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Mahkemece hükme esas alınan ve aktüerya bilirkişi Av. … tarafından düzenlenen 10/05/2021 tarihli hesap raporunda; davacının toplam destek zararının 170.086,92 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin 61.148,76 TL olduğu, bu değerin mahsubu sonucu davacının karşılanmayan destek zararının 108.938,16 TL olduğu belirlenmiş, raporun güncel Yargıtay kararlarına uygun şekilde düzenlendiği anlaşılmakla hesap raporunda herhangi bir eksiklik tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin aktüerya raporuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Dava ” fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebi” ile açılmıştır. Dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmediğinden davanın kısmi dava olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf 20/08/2020 havale tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve talebini 58.875,86 TL arttırmak suretiyle 59.875,86 TL’ye yükseltmiştir. Ancak yargılama aşamasında verdiği 26/05/2021 tarihli ikinci ıslah dilekçesi ile de talebini 49.062,30 TL daha arttırmak suretiyle 108.938,16 TL’ye yükseltmiştir. İkinci ıslah mümkün olmadığından yok hükmündedir. İlk derece mahkemesince davanın belirsiz alacak davası olduğu 20/08/2020 tarihli ıslah talebinin de talep arttırım dilekçesi olduğu yönündeki değerlendirme yerinde değildir. Davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi Dairemizce yapılan incelemede yerinde görülmüştür. İkinci ıslah mümkün olmadığından ilk derece mahkemesince 20/08/2020 tarihli ilk ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın 59.875,86 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken 108.938,16 TL üzerinden kabul kararı verilmesi doğru olmayıp, hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gereklidir.
Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/191 Esas, 2021/725 Karar sayılı kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/191 Esas, 2021/725 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve hükmün HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
B-1-DAVANIN KABULÜ İLE, 59.875,86 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 19/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 4.090,12 TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 1.038,96 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.006,76 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç ile 1.038,96 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 190,00 TL tebligat gideri, 125,90 TL müzekkere ve posta gideri, 2.700,00 TL bilirkişi gideri, 318,00 TL Adli Tıp fatura ücreti olmak üzere toplam 3.333,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde harcanmayan gider avansının davacı tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan ve yatırılan bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca davacı lehine takdir edilen 9.580,02 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen olan 1.320,00 TL (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
C- Davalının istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 1.861,00 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan 60,60 TL istinaf yargılama gideri ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 222,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafça istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
5-Taraflara tebliğ işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/11/2022