Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2179 E. 2022/1642 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2179
KARAR NO: 2022/1642
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2017/1353 Esas 2020/551 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/12/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 27/10/2022
YAZILDIĞI TARİH: 27/10/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1353 Esas ve 2020/551 Karar sayılı kararına davacı vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … plakalı … model ticari tırın maliki olduğunu, davalılardan … ‘ın idaresindeki … plakalı aracın … tarihinde … ‘da davacının aracına çarpması ile maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazada davalının %100 kusurlu olduğunu, araçta hasar ve değer kaybı oluştuğunu, olaydan önce aracın herhangi kazaya karışmadığını, aracın onarım bedelinin sigorta şirketi tarafından karşılanmasına rağmen aracın değer kaybı ve çalışmadığı dönemde kazanç kaybı oluştuğunu, davalı … şirketine mail ile başvurulduğunu, dönüş olmadığını, aracın 25-30 gün kadar serviste kaldığını, davacının bu araç ile nakliyecilik yapıp bununla kazanç sağladığını, çalışmadığı dönemde kazanç kaybına uğradığını, davacının aylık kazancının 15.000 TL olduğunu, şimdilik 250 TL kazanç kaybı, 5.000 TL değer kaybını ticari faizi ile birlikte talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; poliçe kapsamında davalının teminat limitinin 31.000 TL olduğunu ve aracın tamiri sonrasında kasko sigortacısı olan … A.Ş.’ye 29/05/2016 tarihinde 25.052,96 TL ödeme yapıldığını, davalının sorumluğunu yerine getirdiğini, değer kaybına ilişkin hesaplamanın mevzuata uygun yapılması gerektiğini, aracın 272.781 km ‘de olduğunu, aracın ticari bir araç olduğunu, aracın yetkili serviste onarıldığını, hasar ve kusurun uzman bilirkişiler tarafından tespiti gerektiğini, 165.000 km üzerinin değer kaybı kapsamında olmadığını, aracın kullanılmamasından doğan zararın sigorta şirketinin sorumluluğunda olmadığını, avans faiz isteminin doğru olmadığını, başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin doğru olmadığının belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; tarafların kusur durumunun ve değer kaybının tespiti için makine mühendisi bilirkişi ile Adli Tıp Kurumundan alınan 06/12/2018 ve 22/05/2019 tarihli raporlarda davalı sürücü …’nın %100 kusurlu olduğu ve davacının aracında değer kaybı olmadığının belirtilmiş olması ile 01/11/2019 tarihli mali müşavir bilirkişisinin raporunda da davacının 17 gün için kazanç kaybının 74,46 TL olduğunun tespiti karşısında davacının aracında değer kaybı zararının olmadığı ve kazanç kaybının ise 74,46 TL olduğu ve davalı …’ın bu zarardan sorumlu olduğu anlaşılmış ve böylece değer kaybı tazminat davasının reddine, kazanç kaybı davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 74,46 TL tazminat bedelinin olay tarihi olan 26/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına karşı “değer kaybının tespiti hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki ikinci el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyularak hesaplama yapılması gerektiği hususunda itiraz ettiklerini ancak itirazların dikkate alınmadan karar verildiğini, bilirkişi raporundaki tespitlerin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptaline karar verilen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre hesaplanan değer kaybına dair raporu esas alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin kazanç kaybına dair hesabında sadece davacının aracının işletmeye girişi ile kazanın olduğu yıl aralığı olan 2013-2016 yıllarına dair vergi beyannamelerini esas alması yani davacının vergi dairesine beyan etmiş olduğu yıllık faaliyet karını esas almasının hukuka aykırı olduğunu, kazanç kaybı hesabında müvekkilinin gerçek kazanç kaybının dosyadaki tüm deliller dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bilirkişi tarafından müvekkilinin gerçek zararı hesaplanırken müvekkiline ait aracın muadili niteliğindeki bir aracın 2016 yılı itibariyle aylık ortalama kazancına dair Kayseri Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığının … tarih ve … sayılı müzekkere cevabının değerlendirilmediğini, bilirkişinin yaptığı gibi vergisel anlamda kar-zarar hesabı değil çalışılmayan günler emsal araçların kazanmış olduğu miktarların baz alınarak kazanç kaybı hesabı yapılması gerektiğini, kişinin çalışmadığı tarihteki 17 gün içerisinde çalışmış olsaydı ne kadar gerçek kazanç elde edeceği yani 17 günlük çalışma olmadığı durumda kazanç kaybının ne kadar olduğu hususlarının dikkate alınması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;Dava; trafik kazası nedeniyle davacının aracının hasarlanması sonucu araçta oluşan değer kaybı ve kazanç kaybına ilişkin olarak açılmış tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince değer kaybına ilişkin olarak alınan bilirkişi raporunun Hazine Müsteşarlığı tarafından 14 Mayıs 2015 tarihinde yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları Ek-1 ‘de bulunan “Değer Kaybı Hesaplaması ” bölümünde belirtilen usule göre yapıldığı ve araçta değer kaybı bulunmadığı sonucuna varıldığı, bu raporun hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Ancak istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin de belirttiği üzere Anayasa Mahkemesinin 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı … tarihli kararıyla “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda …” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna karar verilerek iptaline karar verildiği anlaşılmakla ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre aracın kazadan önceki ikinci el değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki ikinci el değeri dikkate alınarak hesaplama yapılması gereklidir.Değer kaybı hesabının Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları EK-1de bulunan “Değer Kaybı Hesaplanması” yöntemine göre değil, kazalı aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı (aracın km’si, metal komponentlerin yoğunluğu, korozyon dozajı ve önceye ait hasarlar nedeni ile orjinalliğin yitirilip yitirilmediği), aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı), tramer kayıtlarına göre araçta meydana gelen hasarlar irdelenerek, emsal satışlar da araştırılmak suretiyle, aracın olay tarihindeki 2. el rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının bilirkişi tarafından hesaplanması gerekir. Yapılan açıklamalar doğrultusunda eksik inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı karar verilmiş olmasından dolayı davacı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür. Bu nedenle daha önce rapor hazırlayan makine mühendisi bilirkişiye dosyanın tevdi ile belirtilen şekilde ek rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gereklidir.Kazanç kaybı yönünden yapılan incelemede; her ne kadar ilk derece mahkemesince mali müşavir bilirkişiden alınan rapora göre davacının kaza tarihi olan 2016 yılı dahil kazadan önceki son dört yıldaki vergi dairesine beyan edilmiş faaliyet karının ortalaması alınmak suretiyle günlük kazancının tespiti ve bunun üzerinden 17 günlük kazanç kaybının 74,46 TL olduğu yönündeki rapor dikkate alınarak karar verilmiş ise de; Dairemizce yapılan incelemede Yargıtay 17 . HD’nin 13/01/2014 tarih, 2013/19728 Esas ve 2014/137 karar sayılı ilamında ;”Davacı tarafa ait “çekici araç” niteliğindeki aracın kazanç kaybının belirlenmesi yönünden, mahkemece gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan yetersiz ve eksik bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; bilirkişi raporunda araç kiralandığına dair fatura sunulmadığı ve ilgili belgeler ibraz edilmediği gerekçesi ile kazanç kaybı zararı yönünden hesap yapılmadığı belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre aracın hasar gördüğü ve tamir süresince işletilemediği sabittir. O halde; mahkemece, davacı tarafa ait aracın kazanç kaybına esas olacak “tamir süresinin” belirlenebilmesi yönünden, kaza ile ilgili tüm hasar dosyasının bulunduğu yerden getirtilmesi, Esnaf Sanatkarlar veya Şoförler Odası (Cemiyeti) gibi meslek kuruluşlarından bu nitelikteki bir aracın kaza tarihi itibariyle (sürücü-yardımcı ücretleri, yakıt, bakım v.s. masraf ve amortisman giderleri düşüldükten sonra) günlük ve aylık ortalama net kazancının sorulması ve alınacak cevabın dosya içerisine konulması, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının getirtilmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek üzere, dosyanın HUMK.nun 275.maddesi uyarınca, makine mühendisi ve hesap uzmanının da (mali müşavir gibi) içlerinde bulunduğu yeni bir bilirkişi kuruluna tevdii ile davacı tarafın “kazanç kaybından kaynaklanan gerçek zararının” belirlenmesi, ondan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” şeklindeki tespiti dikkate alınarak dosyanın daha önce rapor hazırlayan mali müşavir ve makine mühendisi bilirkişiye birlikte tevdi ile ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1353 Esas ve 2020/551 Karar sayılı kararının kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Dairemizce HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1353 Esas ve 2020/551 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7- Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2022