Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1952 E. 2022/1317 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1952
KARAR NO: 2022/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2021
NUMARASI: 2019/331 Esas 2021/445 Karar
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 29/09/2022
YAZILDIĞI TARİH: 29/09/2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/331 Esas, 2021/445 Karar sayılı kararına karşı davalı … ve davalı … Sigorta Şirketi vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının kaza tarihi olan 14/11/2017 tarihinde dava dışı …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı halk otobüsü içerisinde yolculuk yaparken davalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı tırın otobüse çarpması ile maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, davalı …’in kazaya sebebiyet veren tırın maliki olduğunu, davalı sigorta şirketinin ise tırın ZMMS poliçesini düzenlediğini, davaya tır sürücüsünün kırmızı ışığı ihlal etmesi ile sebep olduğunu ve Kayseri 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/57 E sayılı dosyası ile davalı Bayram hakkında ceza davasının açıldığını, davacının kaza nedeni ile sol elinden ciddi şekilde yaralandığını, parmağının koptuğunu, olaydan sonra davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, davalının ödeme yapmadığını, olay nedeni ile davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davacıda geçici ve sürekli iş göremezlik zararı ile manevi zararların oluştuğunu belirterek ihtiyati haciz kararı ile maddi ve manevi zararının yasal faizi ile birlikte giderilmesini talep etmiştir. Davalı vekili Av…. cevap dilekçesinde özetle; … plakalı tırın ZMMS poliçesinin davalı tarafından düzenlendiğini, teminat limitlerinin 310.000,00-TL olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kusur durumunun tespiti gerektiğini, maluliyet raporunun 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren erişkinler için engellilik değerlendirilmesi hakkındaki yönetmeliğin usul ve esaslarına uygun olarak alınması gerektiğini, önceki yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, müterafik kusur durumunun dikkate alınması gerektiğini, faizin hatalı talep edildiğini, sigorta şirketinin temerrüde düşürülmediğini belirterek, kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümüne sevkini, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin reddini, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, kaza tespit tutanağı ve alkol raporunun taraflarına tebliğini, aleyhlerine hüküm kurulması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından; “…Maddi tazminat davasının kabulü ile; 9.306,85-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 230.377,60-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 239.684,45-TL tazminat bedelinin davalı … ile …’dan olay tarihi olan 14/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı… Sigorta Anonim Şirketi’nden (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) temerrüd tarihi olan 06/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kabulü ile; 25.000,00-TL tazminat bedelinin davalı … ile …’dan olay tarihi olan 14/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Sigorta Şirketi vekili Av…. süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Maddi tazminat istemine esas alınacak maluliyet raporunun 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmeliğine uygun olması gerektiğini, davacı tarafın trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, İstanbul 9. Bölge Adliye Mahkemesinin, 2017/1941 E, 12019/29 K sayılı dosyasında vermiş olduğu 17/01/2019 tarihli güncel kararında; başvuranın kendi müracaatı ile almış olduğu raporun hükme esas alınamayacağını açıkça belirttiğini, Sağlık Bakanlığının 10/05/2019 tarihinde yayımladığı genelge uyarınca 20/02/2019 tarihinden itibaren düzenlenen engelli sağlık kurulu raporlarının yeni formatta düzenlenmesinin zorunlu olduğunu, eski rapor formatında düzenlenen raporların ilgili kurumlarca kabul edilmeyeceğini, 20 Şubat 2019 tarihinde yayımlanan Erişkinler için Engellilik Sağlık Kurulu Raporu ile Erişkinler için Terör, Kaza ve Yaralanmaya bağlı durum bildirir sağlık kurulu raporunun alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve bu raporu verebilecek sağlık kurum ve kuruluşlarının tespiti ile ilgili esasları belirlemek üzere Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yayımlandığını, ayrıca 18 yaşını doldurmamış bireylerin engellilik durumunun belirlenmesine ilişkin ise çocuklar için özel gereksinim raporu hakkında yönetmelik düzenlenip aynı tarihte yürürlüğe girdiğini, yayımlanan işbu yönetmelik ile 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Sağlık Kurulu hakkındaki yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını, özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik ve ilgili mülga mevzuat hükümlerine, erişkin açısından yapılan atıfların artık bu yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılacağını, yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile yeni genel şartların yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelere ilişkin sürekli sakatlık tazminatı taleplerinde, tazminata esas alınması gereken sürekli sakatlık raporunun yönetmelik uyarınca düzenlenmesi gerektiğini, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce engelliler için düzenlenmiş sürekli ibareli raporların geçerliliğini koruduğunu, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen fakat yeniden düzenlenmesi gereken; süreli ibareli raporlar ve yapılan itirazlar sonucu yeniden düzenlenecek raporların bu yönetmelik hükümlerine göre sonuçlandırılacağını, yönetmelikte raporun hazırlanması usulüne ilişkin düzenlemelerin açıkça belirtildiğini, dosyada alınacak adli tıp kurulu raporunun, güncel yönetmelikte belirtilen EK-4 e uygun hazırlanması gerekmekteyken yanlış yönetmelik esas alınarak düzenlendiğini, anılan gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta erişkinler için terör, kaza ve yaralamaya bağlı durum bildirir sağlık kurulu raporu düzenlenmesi gerekmekteyse de hatalı şekilde özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik uyarınca bilirkişi raporu düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, hesaplamada TRH-2010 Mortalite tablosu ve %1,8 teknik faizin esas alınması gerektiğini, hükme esas alınan hesaplamanın hatalı olduğunu, tazminat hesaplamalarındaki belirsizlikleri ortadan kaldıran 7327 sayılı kanunun yürürlüğe girmiş olup, davada uygulanmalıyken yerel mahkemece dikkate alınmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, müvekkil sigorta şirketine eksik evrakla başvuru gerçekleştirdiğinden müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini, temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, açıklanan nedenlerle Kayseri 2. Asiye Ticaret Mahkemesinin 2019/331 Esas, 2021/445 Karar sayılı kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için Tehir-i icra kararı verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı … süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; maddi tazminat istemine esas alınacak maluliyet raporunun 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmeliğine uygun olması gerektiğini, yerel mahkemenin “özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik” esas alınarak düzenlenen raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesinin gerekmekte olduğunu, İstanbul 9. Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/1941 Esas 2019/29 Karar sayılı dosyasında vermiş olduğu raporun hükme esas alınmayacağının açıkça belirtildiğini, Sağlık Bakanlığının 10/05/2019 tarihinde “Bakanlığımıza yapılan başvurulardan; sağlık kurum ve kuruluşlarımızda verilen engelli sağlık raporlarının düzenlenmesinde, eski formatta düzenlenen raporlarının geçerlilik süresi ve yürürlüğe giren yeni mevzuat hükümlerinin uygulanmasına dair tereddütlerin hasıl olduğunun anlaşıldığını, yönetmelikte raporun hazırlanması usulüne ilişkin düzenlemelerin açıkça belirtildiğini, dosyada alınacak adli tıp kurumu raporunun, güncel yönetmelikte belirtilen EK-4 e uygun hazırlanması gerekmekteyken yanlış yönetmelik esas alınarak düzenlendiğini, yönetmelikte açıkça belirtildiği üzere hazırlanan Erişkinler için Terör, Kaza ve Yaralanmaya Bağlı Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporunun kurul üyeleri tarafından imzalandığını, imza sayısının eksiksiz ve raporun mühürlenmiş olması gerektiğini, anılan gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta Erişkinler için Terör, Kaza ve Yaralanmaya Bağlı Durum Bildirir Sağlık Kurulu raporu düzenlenmesi gerekmekteyse de hatalı şekilde Özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik uyarınca bilirkişi raporu düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, hesaplamada TRH-2010 mortalite tablosu ve %1,8 Teknik faizin esas alınması gerektiğini, hükme esas alınan hesaplamanın Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun olmadığını, somut olayda belirlenen maddi tazminatın davacıyı zengin etmeye yönelik olmayıp, aynı zamanda da davalının ekonomik mahvına sebep olmaması gerektiğini, kendisinin olay yerinde bile değilken, sadece araç maliki olduğu için hakkında kurulan manevi tazminatın, ekonomik mahvına sebep olduğunu, zor ekonomik koşullarda ev geçindirmeye çalışan yaşlı bir adam olduğunu, bu kaza nedeniyle evine icra emri geldiğini, kesinlikle bu kadar yüksek paraları ömründe bir arada görmediğini, davalının başına gelen kazaya çok üzülse de, kendisinin ödeyemeyeceği kadar yüksek tazminatlara hükmedilmesinin adil olmadığını, bu nedenlerle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/331 E ve 2021/445 K sayılı kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, tarafı aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için Tehir-i İcra kararı verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı…17/09/2021 tarihli ek istinaf dilekçesinde özetle; daha önce yapmış olduğu istinaf başvurusunun yalnızca manevi tazminata yönelik olarak devamına karar verilmesini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu manevi tazminat kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, tarafı aleyhine başlatılan manevi tazminat yönünden icra takibinin durdurulması için Tehir-i İcra kararı verilmesinin talep ettiklerini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı …’ın istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. ve 56. maddeleri gereği cismani zarardan doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, 14/11/2017 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı otobüs ile davalı … sevk idaresindeki … plakalı tırın çarpışması neticesinde davacının yaralandığı sabittir. Davalı … Sigorta Şirketi … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketidir, diğer davalı … ise … plakalı aracın işletenidir.Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 30/01/2020 tarihli raporunda, … plakalı tır sürücüsünün kırmızı ışık ihlali yapması nedeniyle kazanın meydana geldiği, bu nedenle tır sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğu, otobüs sürücüsünün kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Hükme esas alınan 30/01/2020 tarihli raporun kaza tespit tutanağı, savcılık aşamasında alınan 12/02/2019 tarihli trafik bilirkişi raporu ve olayla uyumlu olduğu açıktır. Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/6197 Esas, 2021/8738 Karar Sayılı ilamı) Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan… Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 08/12/2020 tarihli rapor “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında hazırlandığından mevzuata uygun kuruluşlardan ve maluliyet yönünden mevzuata uygun yönetmelik uygulanarak alınmıştır. Davacıya ilişkin maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınmak suretiyle isabetli ve yöntemine uygun olarak alınmış olduğu anlaşılmakla; maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olmayıp 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak tanzim edilmediği yönündeki davalı sigorta şirketi vekilinin ve davalı …’ın istinafının yerinde olmadığı görülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri sayılmış olup kazanç kaybı da tazmini gereken zararlardandır (aynı yönde düzenleme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde de benimsenmiştir). Anılan yasal düzenlemeyle, sadece çalışma gücündeki sürekli ve kalıcı kayıp halinde değil, belirli süreli kayıp halinde oluşan zararın da tazmininin gerektiği açıkça kabul edilmiştir.Diğer yandan, davalı tarafın savunması haklı kabul edilerek, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54.maddesi ile KTK’nın 98.maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan davalı sigorta şirketinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2511 Esas, 2021/2452 Karar Sayılı İlamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6271 Esas, 2020/8104 Karar Sayılı İlamı) Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda zararın belirlenmesi bakımından TRH yaşam tablosu ve %10 arttırma %10 iskonto uygulanmak sureti ile hesaplama yapılmıştır, 2918 sayılı KTK’nın 6704 sayılı Yasayla değişik 90, 92, 93, 97 ve 99. maddelerinin kimi yönlerden Anayasanın bir kısım hükümlerine aykırılık oluşturacağından bahisle yapılan itiraz başvuruları üzerine, 09/10/2020 günlü ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı ilamı verilen kısmi iptal kararı, somut olaydaki kaza tarihi dikkate alındığında; hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiği yönündeki davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvurulması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir”. 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi dava şartı olup, sigortaya başvurmak yeterlidir. Aynı kanunun 99. maddesinde ise “Sigortacılar, hak sahibinin mali sorumluluk şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” hükmü düzenlenmiş olup, bu hükme göre kendisine tazminat talebiyle başvurmuş olan hak sahibi mali sorumluluk şartlarıyla belirlenen belgeleri sigortaya eksiksiz olarak sunacak ve ödenecek tazminat bu sunulan belgeler ve bilgiler dikkate alınarak hesaplanarak, hak sahibine ödenecektir. Belgelerin eksik sunulması ve sonradan tamamlanmaması halinde tazminat hesabı yapılamayacağından sigortanın ödeme yapması kendisinden beklenilemeyecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20118/3847 Esas, 2020/823 Karar Sayılı ilamı) Bu durumda sigorta temerrüte uğramış olmayacak, dava tarihinden ya da icra takibinden itibaren temerrüte uğramış sayılacaktır. Bu itibarla dosya kapsamında bilgi ve belgelerden davacının 24/01/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurduğu, sigorta şirketi tarafından eksik evraka ilişkin ilişkin bir bildirim yapılmadığı, mahkemece başvurunun sekiz işgünü sonrası olan 06/02/2018 tarihinde sigorta şirketinin temerrüte düştüğü yönündeki kabulü usul ve yasaya uygun olup davalı sigorta şirketi vekilinin temerrüt tarihine ilişkin istinaf başvuru sebebi yerinde değildir.6098 sayılı TBK’nun 49 ve 56. maddelerine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayın işleniş biçimi, olay tarihi, davacının yaralanmasının mahiyeti, 6 ay geçici iş göremezliğinin olması, üç hafta süreyle bakıcı ihtiyacı olacağı ve %20 oranında sürekli maluliyetinin bulunması, davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olması, davacının çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, tarafların sosyal ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde ayrıca hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi gözden uzak tutulmayarak ilk derece mahkemesinin takdir ettiği manevi tazminat miktarının manevi doyum için uygun olduğu görülmekle davalı …’ın aksi yöndeki istinaf başvuru sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı …’ın istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı …’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 16.372,84-TL nispi istinaf karar harcından istinaf başvuru sırasında davalı … Sigorta Şti tarafından peşin alınan 4.094,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 12.278,84-TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı … Sigorta Şti.’den alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf başvuru nedeniyle manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 1.707,75-TL nispi istinaf karar harcından istinaf başvuru sırasında davalı … tarafından peşin alınan 426,60-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.281,15-TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı …’tan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) Davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı …’ın tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından davalılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/09/2022