Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1906 E. 2022/1079 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1906
KARAR NO: 2022/1079
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2021/107 Esas 2021/698 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/02/2021
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 24/06/2022
YAZILDIĞI TARİH: 24/06/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/107 Esas 2021/698 Karar sayılı kararı davalı vekilleri tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar … ve … ’in müşterek çocukları, … ve … ‘in kardeşi olan müteveffa … doğumlu … ’in 24/11/2020 tarihinde yaşanan tek taraflı trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, ölüme neden olan trafik kazasına, … plakalı aracın işleten ve sahibi olan davalı … ’nün kusuru neticesinde; kaldırımda olan ve hiçbir kusuru olmayan müteveffaya çarpması neticesinde … ’in ölümüne sebebiyet verdiğini, davalı … ’ye ait … plakalı aracın kasko sigortacısı olan … AŞ tarafından sigortalandığını, kaza tespit tutanağında, araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza sonrasında davalı… A.Ş’ye müracaat yapıldığını ancak sonuç alınamadığını, meydana gelen elim kazada hayatını kaybeden müteveffanın henüz 20 yaşında olduğunu, söz konusu vefat nedeniyle davacıların psikolojik çöküntü yaşadığını, derin elem ve üzüntü duyduğunu, müteveffa … ‘in … doğumlu ve bekar bir birey olduğunu, çevresi tarafından fazlasıyla sevilen; çalışmış olduğu … Anonim Şirketi’nde geleceği çok parlak görülen birisi olduğunu, hatta kaza tarihi olan Kasım 2020 tarihinde de kendisinin üstün performans ve yeteneklerinden kaynaklı olarak maaşının 2 katına çıkarıldığını, söz konusu kazadan kaynaklı müteveffanın anne, baba ve kardeşlerinin ciddi elem duyduğunu, kaybettikleri … ’in yokluğunu en azami seviyede hissettiklerini, davacılardan … ’in çocuğunun ölümünden kaynaklı olarak psikolojik tedavisinin devam ettiğini, müteveffanın, davalılardan … ’nün kusuru neticesinde feci şekilde hayatını kaybetmesi nedeniyle davacıların yaşadığı manevi zararın bir nebze olsun karşılanabilmesi için işbu davanın açılması zorunluluğu hâsıl olduğunu, ZMMS sigortacısı … AŞ’nin davacılardan … ve … ‘e maddi tazminat adı altında 195.000,00TL ödeme yaptığını, bu sebeple davayı sadece manevi tazminat yönünden ikame ettiklerini, müteveffanın henüz 20 yaşında olması ve davacıların yaşamış olduğu ruhsal çöküntünün bir nebze olsun azaltılması maksadıyla; davacılardan müteveffanın annesi olan … için 75.000,00 TL manevi tazminatın; müteveffanın babası olan … için 75.000,00 TL manevi tazminatın; müteveffanın kardeşi olan … ve … için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava ön şartı olan davalının kasko sigortasına başvurmadan iş bu davayı açtığını, bu nedenle ön şart yerine getirilmeden dava açılmış olması nedeniyle öncelikle davanın esasa girilmeden usulden reddine karar verilmesini, davanın usulden red edilmeyip esasa girilmesi halinde dahi; davalı aleyhine açılan iş bu tazminat davasının reddi gerektiğini, kaza tarihinde davalı … ’nün sabah saat 08:00 sularında kendi sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı aracı ile işine giderken, 40-50 km hızla seyrettiği sırada, Talas ilçesinde bulunan jandarmanın bulunduğu yokuştan inerken yolda buzlanma olduğunu fark ettiğini, buzlanma olan bölgeye tam girerken ileride trafik ışıkları olduğunu ve ışıklarda duran araçlar olduğunu fark ettiğini ve buzlanma olan bölgeye girmeden önce hafifçe frene bastığını ancak buz üzerine geldiğinde aracın davalının kontrolünden çıktığını ve kaymaya başladığını ve aracın sağa-sola savrulduğunu, en son sağ tarafta bulunan kaldırıma çarptığını, oradan da jandarmanın duvarına çarparak yola savrulduğunu ve kontrolden çıkan aracın kendiliğinden durduğunu, davalının araçtan indiğinde yerde müteveffa … ‘in yattığını gördüğünü ve kaza anında kontrolünden çıkan aracın müteveffaya çarptığını anlayan davalının yıkıldığını, davalının kaza anında aracının kontrolünden çıkması ve aracın sağa sola çarparak ilerlemesi nedeniyle müteveffa … ‘e çarptığını dahi anlamadığını, aracından inen davalının ilk şoku atlattıktan hemen sonra acil servisi aradığını ve kaza yerine ambulans istediğini ancak ne yazık ki … ’in kurtarılamadığını ve hayatını kaybettiğini, yaşanan olay nedeniyle davalının çok üzgün ve psikolojisinin alt üst olduğunu ancak yaşanan kazaya havanın açık, herhangi bir kar yada yağmur durumu olmamasına karşın yolda meydana gelen buzlanmanın sebep olduğunu, sonradan öğrenilen kadarı ile sabaha kadar rögar kapağından sızan suların yolu kapladığını ve havanın soğuk olması nedeniyle yolda buzlanma meydana geldiğini ve çevreden Kaski’yi arayan vatandaşların durumu haber verdiklerini ancak Kaski yada belediye yada emniyetçe gerekli tedbirlerin burada alınmadığını, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/49579 Soruşturma nolu dosyasına sunulan CD de kaza nedeniyle yapılan habere ait görüntülerin mevcut olduğunu, görüntüyü çeken şahsın da çekim anında kaza yaptığını, aracın hakimiyetini yitirdiğini ve olay günü yine aynı yerde 3-4 adet daha kaza meydana geldiğini, kaza olmaması için gereken tedbirleri almayan kurumların ve görevlilerin bu olay nedeniyle kusurlu olduklarının da açık ve net olduğunu, CD kaydındaki haberde her ne kadar binanın yıkanması nedeniyle suyun yola sızdığı söylenmişse de durumun öyle olmadığını, yola sızan suların rögar kapağından sızan sular olduğunu, bu nedenle de Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasında tahkikatın genişletilmesi yönünde talepte de bulunulduğunu, olayın meydana geldiği saat itibariyle insanların işlerine gitmek için çıktıklarını, kazanın meydana geldiği yerin yokuş aşağı olduğunu, buz üzerinde araç hakimiyetinin sağlanmasının çok zor olacağının aşikar olmasına rağmen, tüm bu durumları bilmelerine ve buzlanma ile ilgili şikayetler olmasına karşın bu bölgede tedbir almayan kamu görevlilerinin kusurlu olduklarının da yadsınmaz bir gerçek olduğunu, kaza günü ve saatinde Kayseri’de herhangi bir kar ya da yağmur yağışı olmadığını, yolların kuru ve bu gerçeklikle yola çıkan davalının buzlanmanın olduğu yere gelene kadar yol durumuna göre hareket ettiğini ancak kazanın meydana geldiği yere gelen davalının hızının kanuni sınırlar içerisinde olmasına karşın, yokuştan inerken o ana kadar havanın ve yolun kuru olmasına karşın, bir anda yolun tamamen buzla kaplanmış olduğunu gördüğünü ve aracın hakimiyetini buzlanma nedeniyle yitirerek istemediği ve öngörmediği bir sonuçla karşılaştığını, davalının aracını kullanırken tüm trafik kurallarına harfiyen uyduğunu, ancak elinde olmayan sebeple ve engel olamayacağı bir durumla karşılaşarak, tüm tedbirleri almasına karşın bu üzücü kazanın meydana geldiğini, araçta kış lastiği dahi olmasına karşın yolun buzlanmasına sebep olan sızıntı nedeniyle bu kazanın meydana geldiğini, meydana gelen kazada davalıya atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, soruşturma dosyasında davalı tarafından gerekli tedbirleri almayan kurum ve görevlilerinden de şikayetçi olunduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde dayanmış olduğu trafik kaza tutanağında davalının kusurlu olduğu yönünde tutulan tutanağın kabulünün mümkün olmadığını, bu tutanakta buzlanmaya sebep olan durumdan hiç bir şekilde bahsedilmediğini ve buzlanmaya sebep olan kişi ya da kurumlar ve sorumlulukları tespit edilmeden tutanak tanzim edildiğini, ayrıca müteveffaya hiçbir kusur atfedilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, henüz ortada mahkeme kararına dayanak olabilecek hukuki yeterliliğe sahip bir rapor dahi bulunmadığını, bu sebeple öncelikle tam ve yeterli bir inceleme ile kazanın oluş şekli ve maddi vakıalar dikkate alınarak kusur tespitinin yapılması gerektiğini, davacı yanın dava dilekçesinde davalının trafik sigortacısı … A.Ş.’den davacılardan … ve … için 195.000,00 TL ödeme aldıklarını beyan ettiğini, bu durum da değerlendirildiğinde davacıların fahiş miktarda manevi tazminat talep ettiğini, davacıların manevi tazminat talepleri günümüz şartlarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın, davalı şirkete Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza başına manevi tazminat teminat limitinin 200.000,00 TL olduğunu, manevi tazminatın kayıtsız şartsız ödenecek bir meblağ olmadığını, başvuranın zararını ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğunu ispatlaması gerektiğini, ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından yapılmış olan Kasko poliçesinin ihtiyari mali mesuliyet poliçesi olup maddi zarara ilişkin taleplerin öncelikle ZMMS poliçesinden karşılanması gerektiğini, huzurdaki başvuruya konu kaza sebebiyle doğacak sorumluluğun, ikinci derecede bir sorumluluk olduğunu ve ZMMS Poliçesi’nin teminat limitlerinin tükenmesi halinde söz konusu olacağını, ZMMS poliçesi ile İMMS poliçesi arasındaki ilişkinin sıralı sorumluluk olduğunu, başvurunun ilk olarak ZMMS poliçesini yapan sigortacıya yönlendirilmesi ve zararın trafik poliçesinden karşılanması, ZMMS poliçesi teminat limitlerinin tüketilmesi halinde ise karşılanmamış bakiye zarar kalması halinde davalı şirkete başvurulması gerektiğini, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene ve dolayısıyla sigortacıya düşen bir sorumluluğun da olmayacağını, sigortalı araç sürücüsünün kazadaki kusuru oranında sigorta şirketinin sorumluluğu olduğunu, müşterek ve müteselsil sorumluluğun sadece zarar gören üçüncü kişiye karşı sigortalı ve sigorta şirketi arasında mevcut olduğunu, sigortalı araç sürücüsü kazanın meydana gelmesindeki kusuru dikkate alınmaksızın karşı araç sürücüsü/sigortacısı ile davalı sigorta şirketinin müşterek müteselsil sorumlu olduğundan bahisle başvurunun tam kabulüne karar verilmesinin hukukun genel ilkelerine ve mevzuata aykırı olduğunu, davalı şirketin ancak ve ancak sigortalısı ile müşterek ve müteselsil sorumluluğundan bahsedilebileceğini, sigortacının gerek bedensel, gerekse eşyaya gelen zararları ödeme yükümlülüğünün, sigortacının ödeme yükümlülüğün öğrendiği tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde geçerli olduğunu, eğer bir tazminat sorumluluğu doğacak ise ancak 8 iş gününün geçmesi ile davalı şirketin temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiğini, fakat somut olayda davalı şirkete yapılan müracaatın usulüne uygun gerçekleştirilmediği için davalı şirketin temerrüde düşmediğini ve başvuranın faiz isteme hakkının doğmadığını, faiz talebinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olup, faiz talebinin reddi gerektiğini, aracı sevk ve idare eden ve huzurdaki başvuruya da konu zarara sebebiyet veren sürücünün veya araç işleteninin ibra edilmiş olmasının; borçtan müşterek ve müteselsil sorumlu davalı şirketi aynı şekilde etkileyeceğini, ceza yargılamasının da tarafı olan başvuranın ifade tutanakları ve uzlaşma bildirimlerinin dosyaya sunulması gerektiğini, davalı şirketin, dava açılmasına sebebiyet vermesi söz konusu olmadığından; faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinden de sorumlu olmayacağının kabulü gerektiğini, bu itibarla davacının bu yöndeki taleplerinin de reddi ile davalı şirketin aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını, başvurunun dava şartı eksikliği nedeniyle reddine, aleyhe hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİİlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olması koşulu ile davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL ve davacı … için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ‘den ölüm tarihi olan … tarihinden ve davalı … Şti’den temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİDavalı … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, mahkeme tarafından müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatın ekonomik şartlar ve müvekkilinin ekonomik durumu göz önüne alındığında oldukça fahiş olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmelerle dolu olduğunu ve cevap dilekçesinde belirtilen hususlar ile kazaya ilişkin haber CD’si dahi incelenmeden hatalı rapor tanzim edildiğini ve mahkemece yeniden rapor alınmadan hatalı karar verildiğini, mahkemenin gerekçesine konu yaptığı rapor ve dolayısı ile gerekçede, kazanın meydana gelmesinde ana etkenin yolda lokalize olarak oluşan buz olmadığı, müvekkilini hızının olduğu görüşünün hatalı bir değerlendirme olduğunu, kazanın meydana gelmesindeki ana etkenin kaza mahallinde lokalize meydana gelen buzlanma olduğunu, dosyaya sunulan CD’de kaza nedeniyle yapılan habere ait görüntüler mevcut olduğunu, görüntüyü çeken şahsın da çekim anında kaza yaptığını, aracın hakimiyetini yitirdiğini, bu aracın normal hızda seyretmesine ve frenleme yapmamasına rağmen yine de aracın hakimiyetini yitirdiğini, olay günü yine aynı yerde 3-4 adet daha kaza meydana geldiğini, aynı yerde bu kazaların meydana gelmesindeki temel nedenin yolda hiç kimse tarafından öngörülemeyen buzlanma olduğunu, yolda lögar kapağından sızan sular nedeniyle kaza olmaması için gereken tedbirleri almayan kurumların ve görevlilerin bu olay nedeniyle kusurlu oldukları da açık ve net olmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu değerlendirmelerin hiçbirinin yapılmadığını ve itirazlarına rağmen dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmeden hatalı rapor baz alınmak suretiyle hatalı karar verildiğini, müvekkilinin aracının kullanırken tüm trafik kurallarına uymasına karşın öngörülemeyen bir sebep nedeniyle aracında kış lastiği dahi olmasına karşın yolun buzlanmasına sebep olan sızıntı nedeniyle bu kazanın meydana geldiğini, kaza nedeniyle gerekli tedbirleri almayan kamu kurum ve görevlilerinin birinci derecede hatalı ve kusurlu olduklarını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
Davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evrakları ile hasar aşamasında müracaat edilmediğini, poliçe ve teminat limitinin manevi tazminat için 200,00 TL olduğunu, karar ile hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş oranda yüksek olup, zenginleşmeye mahal verecek nitelikte olduğunu, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat takdiri Yargıtay uygulamaları esas alınarak yapılması gerektiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2.maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih, 2021/107 Esas, 2021/698 Karar sayılı kararı ile davacı tarafça açılan manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; … tarihinde davalı sigortanın İMMS olduğu, davalı … ‘nün sürücüsü ve maliki olduğu … plaka sayılı aracın müteveffa yaya … ‘e çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, kaza sonrası trafik kaza tespit tutanağının düzenlenmiş olduğu, kusur bilirkişisi … ‘dan alınmış olan … tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü … ‘nün %100 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; ilk derece mahkemesince toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davacılar tarafından açılmış olan manevi tazminat davasının tam kabulüne karar verilmiş, kararın davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosyasının istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, trafik kusur bilirkişisinden alınmış olan … tarihli raporda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … ‘nün %100 oranında kusurlu olduğunun, müteveffa yaya … ‘in ise kusursuz olduğunun rapor edilmiş olduğu, hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluş şeklini doğruladığı, kaza sonrası tutulmuş olan kaza tespit tutanağı ile herhangi bir çelişkinin olmadığı, aynı doğrultuda olduğu kanaatine varılmış olunduğundan, davalı vekillerinin aksi yöndeki istinaflarının yerinde olmadığı görülmüştür. Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1.maddesinde “Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafık Kanununa ve Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu nedenle ihtiyari mali mesuliyet sigortası, zorunlu trafik poliçesi ile aynı risklere karşı teminat sağlamakta olup, zorunlu trafik poliçesinin yetersiz kaldığı durumlarda devreye girmektedir. Manevi tazminat zorunlu mali mesuliyet sigortası teminatı dışındadır. Eldeki davada müteveffaya çarpan aracın kasko sigortacısı davalı … şirketi tarafından düzenlenen genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ve eklerinde, ihtiyari mali mesuliyet teminatları içerisinde 200.000,00-TL manevi tazminat teminatı verildiğinden talep edilen manevi tazminatın ihtiyari mali mesuliyet sigortasının teminat kapsamı içinde kalması nedeniyle, ilk derece mahkemesince trafik kazası nedeniyle üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde işleten adına manevi tazminat ödeme yükümlülüğü bulunan davalı … şirketi aleyhine manevi tazminat hükmü kurulmuş olması isabetli olmuş olup, davalı sigorta vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, tarafların kusur durumu, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, duyulan acı dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davacılar için takdir edilen manevi tazminatın uygun olduğu kanaatine varılmış olup, davalı vekillerinin hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalılar …ve …A.Ş’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-) a) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 13.662,00 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 3.415,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.413,25 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı … ‘den alınarak Hazineye irat kaydına,
b) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 13.662,00 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 3.420,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.413,25 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı … A.Ş’den alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2022