Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1898 E. 2022/1071 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1898
KARAR NO: 2022/1071
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2019/848 Esas 2021/595 Karar
DAVA:Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 23/06/2022
YAZILDIĞI TARİH: 23/06/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/848 Esas 2021/595 Karar sayılı ilamı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/09/2016 tarihinde, davacıların yolcu olarak bulundukları … plakalı aracın sürücü …’in sevk ve idaresindeyken tek taraflı kazaya karıştığını, kusurun …’e ait olduğunu, aracın davalı tarafça ZMMS ile sigortalandığını belirterek davacılar için ayrı ayrı 100’er TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların zarar gören üçüncü kişi konumunda olmadıklarını, kazanın meydana gelmesinde işletenin kusurunun ispata muhtaç olduğunu, davacıların maluliyetinin olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“…1-Davacı …’in davasının KABULÜ ile geçici bakıcı gideri 1.647,00- TL, geçici iş göremezlik tazminatı 3.532,00-TL ve kalıcı iş göremezlik tazminatı 54.815,00- TL olmak üzere toplam 59.994,00-TL’nin davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2- Davacı …’in davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile kalıcı iş göremezlik tazminatı için 122.716,00-TL’nin davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının geçici iş göremezlik için 25,00- TL ve geçici bakıcı gideri için 25,00-TL olmak üzere fazlaya ilişkin toplam 50,00-TL’lik talebinin REDDİNE,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazının dikkate alınmamasının yasaya aykırı olduğunu, kaza tarihinin 10.09.2016 olup dava tarihinin 25.11.2019 olduğunu, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığını, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinin yansıma suretiyle oluşan zararlar olduğunu, bu nedenle davacılar lehine geçici iş göremezlik tazminatına ve geçici bakıcı giderleri tazminatlarına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığı yönünde kusur araştırması yapılmadan karar verildiini, kazanın yol şartlarından veya bir başka nedenden dolayı meydana gelme ihtimalinin bulunup bulunmadığı konularının araştırılmadığını, yani müterafık kusur araştırma görevinin yerine getirilmediğini, “hatır taşımacılığı” olgusu da dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, davacıların zarar gören 3. kişi konumunda olmadıklarını, sürücü …’ in yakınları olduğunu, bilirkişi raporu tebliğ edildiğinde tetkik edildiğini ve hatır taşımacılığı yönünde bir indirim yapılmadığının görüldüğünü, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bu hususa da değinildiğini, bu yöndeki itirazının da kaale alınmadığını, kalıcı iş göremezlik tazminatı hesabının da fahiş olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Yukarıda açıklaması yapılan HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta 10/09/2016 tarihinde dava dışı …’in sürücüsü ve işleteni olduğu … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandığı olayda, davacılar davalı sigorta şirketinden kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı gideri zararının tazminini talep etmektedir.Davalı sigorta şirketi süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı defisi ileri sürmüş olup Mahkemece ön inceleme duruşmasında zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.Maddi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Ayrıca trafik kazasından kaynaklanan tazminat davaları bakımından 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesi “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünü öngörmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.Dava konusu kazanın 10/09/2016 tarihinde gerçekleştiği, davacıların eldeki davayı 25/11/2019 tarihinde belirsiz alacak davası olarak açtıkları, dava dışı …’in eyleminin taksirle yaralama suçuna vücut verdiği ve 2918 sayılı KTK md. 109/2 uyarınca uzamış (ceza) zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu dikkate alındığında somut olayımızda zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davalının zamanaşımı savunmasının reddine karar verilerek işin esasına girilmesi doğru bulunmuş, davalı sigorta şirketinin zamanaşımı süresinin geçtiği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesince Yargıtay içtihatları doğrultusunda somut olayın tek taraflı kaza olduğu gözetilerek kusur raporu alınmasına gerek duyulmaması, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri doğrultusunda geçici iş göremezlik ve bakıcı ihtiyacı süreleri ile sürekli iş göremezlik oranının tespit ettirilmesi, Yargıtay 17.HD’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı – Yargıtay 4.HD’nin 02/06/2021 tarihli 2021/2781 E. 2021/2223 K. sayılı ilamı – Yargıtay 17.HD’nin 16/12/2020 tarih ve 2019/6352 E. 2020/8575 K. sayılı ilamı doğrultusunda TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi ile zarar görenlerin cismani zarar tazminatı alacağının hesaplatılması sonucu verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Davalı tarafça cevap dilekçesinde hatır taşımasına yönelik defi ileri sürülmemiş olduğundan emsal nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7771 Esas, 2019/1853 Karar sayılı ilamı da gözetilerek davalı vekilinin hatır indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebepleri haklı görülmemiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri sayılmış olup kazanç kaybı da tazmini gereken zararlardandır (aynı yönde düzenleme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde de benimsenmiştir). Anılan yasal düzenlemeyle, sadece çalışma gücündeki sürekli ve kalıcı kayıp halinde değil, belirli süreli kayıp halinde oluşan zararın da tazmininin gerektiği açıkça kabul edilmiştir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54.maddesi ile KTK’nın 98.maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan davalı sigorta şirketinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2511 Esas, 2021/2452 Karar Sayılı İlamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6271 Esas, 2020/8104 Karar Sayılı İlamı)
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 12.480,92-TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 3.120,23-TL’nin mahsubu ile bakiye 9.360,69-TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022