Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1894 E. 2022/1065 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1894
KARAR NO: 2022/1065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2021
NUMARASI: 2020/127 Esas 2021/577 Karar
DAVA: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 23/06/2022
YAZILDIĞI TARİH: 23/06/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/127 Esas 2021/577 Karar sayılı ilamı davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 04/09/2019 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, davacının da içinde bulundu … plakalı araca çarptığını, … plakalı aracın malikinin davalı … olduğunu, bundan dolayı …’un da davalı olarak gösterildiğini, iş bu trafik kazası nedeniyle davacı …’da maluliyet meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, davacıların uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tanzimi için davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, ancak sigorta şirketi tarafından yasal süre içinde başvuruya cevap verilmediğini, daha sonra arabuluculuk bürosuna başvuru yaptıklarını, ancak anlaşma sağlanamadığını, trafik kazasının meydana gelmesinde davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağında kırmızı ışık ihlali olarak durumun sabit olduğunu, davacıların araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davalının hızının olması gerektiğinden fazla olduğunu, davalının kavşağa girişlerde yavaşlaması gerekirken hızını düşürmediğini, davalı …’in kırmızı ışıkta geçtiğini ikrar ettiğini, kaza sonrası davacı …’ın ağır yaralı olarak Kayseri Şehir Hastanesi’ne kaldırıldığını, bir hafta yoğun bakımda kaldığını, hayati tehlike yaşadığını, kaza neticesiyle çanak kemiklerinin, sırt kemiklerinin, göğüs kemikleri ve vücudunun birçok kemiğinin kırıldığını, kırılan kemiklerin akciğerine saplandığını, davalının akciğerini kaybetme riski yaşadığını, davalının hayatı boyunca taşıyacağı bir çok izin mevcut olduğunu, hayatını birilerinin yardımı ile idame ettirmeye çalıştığını, Kayseri Şehir Hastanesi’nden sağlık kurulu raporu alındığını, rapora göre de müvekkilinin malul kaldığını, davacılardan …, … ve …’in …’ın çocukları olduğunu, kaza sebebiyle annelerinin günlerce hayati tehlikesinin devam etmesi sonucu çocukların ilgi ve şefkatten uzak kaldıklarını, tüm davalılar lehine manevi tazminat talep ettiklerini beyanla, davacı … adına 20.000,00-TL manevi tazminat, eşi davacı … 10.000,00-TL ve çocukları davacılar …, … ile …’ın her biri için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 45.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan tahsiline, … plakalı aracın üzerine devrinin önlenmesi için teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesine, davacı …’ın bakıcı giderlerine yönelik 100,00-TL maddi tazminatın, geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik yönelik 100,00 -L maddi tazminatın ve tedavi masraflarına yönelik 100,00-TL maddi tazminatın davalılar … ve … açısından kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi açısından başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete müracaat etmediğini, başvuru dilekçesinde bahsi geçen 04/09/2019 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 16/02/2019-2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu teminat limitinin kişi başı 390.000,00-TL olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacılar …, …, … ve …’ın taraf sıfatı bulunmadığını, zira iddia edildiği üzere davacı …’da ağır bedensel zarar bulunmadığı, bu nedenle bu davacılar açısından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, dosyaya sunulan raporun Kayseri Şehir Hastanesi’nden alınma raporunun süreli olduğu, müvekkili hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan dosyanın soruşturma aşamasında olduğu, halen dava dahi açılmadığı, bu dosyanın kesinleşmesinin beklenmesinin gerektiği, müvekkiline atfedilen kusuru oranını kabul etmediklerini, talep edilen tazminat miktarlarının haksız ve fahiş olduğunu, davacılar açısından sebepsiz zenginleşmeye yol açacağından müvekkilinin ekonomik durumunun iyi olmadığını, 2.500,00-TL maaş aldığını, evinin kira olduğu ve aylık 500,00-TL kira ödediğini, aylık 1.000,00-TL bankalara kredi ödemeleri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“…1-Davacı …’ın maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; bakıcı gideri zararı 2.558,40-TL, geçici iş göremezlik zararı 6.062,70-TL ve sürekli iş göremezlik zararı 499.157,53-TL olmak üzere toplam 507.778,63-TL maddi tazminatın davalı … A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve işbu dava tarihi olan 17/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan 04/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-Davacı …’ın hükmedilen maddi tazminata ilişkin davalı … A.Ş. yönünden başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik isteminin reddine,
3-Davacı …’ın fazlaya ilişkin maddi tazminat (tedavi giderlerine yönelik maddi tazminat) isteminin REDDİNE,
4-Davacıların manevi tazminat istemlerinin KABULÜ ile davacı … için 20.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL ve davacı … için 5.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan 04/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,” şeklinde karar verildiği görülmüş ise de;
İlk Derece Mahkemesi Tarafından 02/07/2021 tarihli tashih şerhi ile; “Her ne kadar mahkememiz gerekçeli kararının hüküm kısmının 4. bendinde zuhulen “… işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, …” şeklinde yazılmışsa da, yazılan bu ibarenin “… işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine” şeklinde tashih edildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden alınması gerektiğini, dosyada mevcut olan raporun yetkisiz kurum tarafından hazırlandığını, bilirkişi raporuna esas alınan 01/02/2021 tarihli maluliyet raporunun usule uygun hazırlanmadığını, raporun tanzim tarihi itibariyle erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik ve ekleri uyarınca hazırlanması gerektiğini, davacının kanunda açıkça sayılan evrakları sunmadan şirkete başvuru yaptığını, başvurunun usule uygun olarak yapılmadığını, sigorta şirketine başvuru şartının, aynı zamanda dava şartı olduğunu, eksik evrak ile şirkete başvuru yapılması nedeniyle dava şartı olan sigorta şirkete başvurunun gerçekleşmediğini, hesaplamada TRH-2010 mortalite tablosu ve % 1,8 teknik faiz esasın alınması gerektiğini, bu hususun uyulmamasının hatalı olduğunu, kaza tarihinde müvekkili şirket nezdinde düzenlenen poliçedeki ölüm ve sürekli sakatlık teminat limitinin kişi başı 390.000,00-TL ile sınırlı olup müvekkili şirketin teminat limitinin üzerindeki zarardan sorumlu tutulamayacağını, poliçenin tanzim tarihi itibariyle geçici iş göremezlik, geçici bakıcı ve tedavi gideri taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, müterafiuk kusur araştırması yapılması gerekmekteyken bu hususta araştırma yapılmamasının hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas dairesinden alınması gerektiğini, hesaplamada TRH-2010 mortalite tablosu ve % 1,8 teknik faiz esasının alınması gerektiğini, bu hususun uyulmamasının hatalı olduğunu, müterafik kusur araştırması yapılması gerekmekteyken bu hususta araştırma yapılmamasının hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Yukarıda açıklaması yapılan HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54 ve 56. maddeleri gereği cismani zarardan doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta, 04/09/2019 tarihinde davacı … yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde davacı yaralanmıştır. Davalı … … plakalı aracın işleteni olup sözkonusu aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi ise davalı … A.Ş’dir.
Dosya kapsamında yer alan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin … tarihli raporunda “davalı sürücü … sevk ve idaresindeki aracıyla meskun mahal içinde, gündüz vakti seyrederek olay yeri ışık kontrollü kavşağa geldiğinde, seyir yönüne yanan kırmızı ışığa rağmen ışık ihlali ile olay yeri kavşağa giriş yaptığı, gidiş istikametine göre solundan gelen otomobile ilk geçiş hakkını vermediği kazada asli kusurludur. sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile olay mahalli ışık kontrollü kavşağa yeşil ışıkta girdiği esnada meydana gelen kazada atfı kabil kusuru bulunmamaktadır. Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; davalı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın atfı kabil kusurunun bulunmadığı” şeklinde tespitte bulunulmuş olup anılan rapor kaza tespit raporuyla ve olayla uyumludur. Tüm dosya kapsamı ve kaza tespit tutanağındaki veriler incelenmekle davacının olayda müterafik kusuru bulunduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6197 Esas, 2021/8738 Karar Sayılı ilamı)Somut olayda, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nca düzenlenen … tarihli raporun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında hazırlanması suretiyle …’ın 04/09/2019 tarihli trafik kazası sonucu meydana gelen iç organ (hemotoraks, pnömotorak, akciğer kontüzyonu) yaralanmaları ve kemik (çoklu kot, iskium, pubis, sakrum) kırıkları ile travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle, 3 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı, 1 ay süreyle bakıcı/yardımcı desteğinin tıbben uygun olacağı, tüm vücut fonksiyon kaybı oranının ve/veya engel oranının % 40 olduğu, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı, mevcut evrak içeriğinden trafik kazasıyla ilgili SGK kapsamında olmayan tedavi masrafı bulunmadığı tespit edilmiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlar tarafından yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2697 Esas, 2020/8083 Karar sayılı ilamı) Eldeki dosyada maluliyet raporu Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nca düzenlenmiş olduğundan davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin bu husustaki istinaf başvuru sebepleri de haklı bulunmamıştır. Mahkemece anılan raporun hükme esas alınması yerindedir.2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvurulması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir”. 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi dava şartı olup, sigortaya başvurmak yeterlidir. Aynı kanunun 99. maddesinde ise “Sigortacılar, hak sahibinin mali sorumluluk şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” hükmü düzenlenmiş olup, bu hükme göre kendisine tazminat talebiyle başvurmuş olan hak sahibi mali sorumluluk şartlarıyla belirlenen belgeleri sigortaya eksiksiz olarak sunacak ve ödenecek tazminat bu sunulan belgeler ve bilgiler dikkate alınarak hesaplanarak, hak sahibine ödenecektir. Belgelerin eksik sunulması ve sonradan tamamlanmaması halinde tazminat hesabı yapılamayacağından sigortanın ödeme yapması kendisinden beklenilemeyecektir.( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20118/3847 Esas, 2020/823 Karar Sayılı ilamı) Bu durumda sigorta temerrüte uğramış olmayacak, dava tarihinden ya da icra takibinden itibaren temerrüte uğramış sayılacaktır. Bu itibarla Mahkemece dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup davalı sigorta şirketinin, sigorta şirketine başvuru şartının gerçekleşmediği yönündeki istinaf başvuru sebebi ile temerrüt tarihine ilişkin istinaf başvuru sebebi yerinde değildir.Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım % 10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı) Eldeki dosyada da TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması ve %10 artırım %10 iskonto yöntemine göre tazminat hesaplanması isabetli olduğundan 1.8 teknik faiz uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri sayılmış olup kazanç kaybı da tazmini gereken zararlardandır (aynı yönde düzenleme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde de benimsenmiştir). Anılan yasal düzenlemeyle, sadece çalışma gücündeki sürekli ve kalıcı kayıp halinde değil, belirli süreli kayıp halinde oluşan zararın da tazmininin gerektiği açıkça kabul edilmiştir.Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54.maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı giderinden sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan davalı sigorta şirketinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2511 Esas, 2021/2452 Karar Sayılı İlamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6271 Esas, 2020/8104 Karar Sayılı İlamı)Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle maddi tazminat yönünden alınması gereken 34.686,35-TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 17.371,52-TL’nin mahsubu ile bakiye 17.314,83-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına, davalılar tarafından peşin yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle manevi tazminat yönünden alınması gereken 3.073,95-TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 768,48-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.305,47-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı …’dan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) Davalılar … A.Ş ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalıların üzerinde bırakılmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından davalılar … A.Ş ve … tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-)Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022