Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1750 E. 2022/1008 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1750
KARAR NO: 2022/1008
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
NUMARASI: 2019/805 Esas 2021/384 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 29/11/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 16/06/2022
YAZILDIĞI TARİH: 16/06/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/805 Esas 2021/384 Karar sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 27/06/2018 tarihinde plakası tespit edilemeyen sürücünün sevk ve idaresindeki aracın davacı …’a çarptığı, davacının kaza nedeniyle ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bakıcıya ihtiyaç duyduğunu, kaza nedeniyle Kayseri CBS 2018/66026 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davacının uğradığı zararların tazmini için davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle davacının kazada yaralanarak geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğraması nedeniyle 4.000 TL’nin kaza tarihi itibariyle işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından yapılan başvurusu sonunda Kayseri Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen … tarihli sağlık kurulu raporuna göre davacının 27/06/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasıyla ilgili herhangi bir vücut fonksiyon kaybının olmadığı, davalının bu halde sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin ikametgah adresinin İstanbul olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının maluliyet oranın tespit edilmesi gerektiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Poliçesi Genel Şartları kapsamına giren teminat türleri başlıklı maddenin Trafik Sigortası Genel Şartları Sağlık Giderleri Teminatını SGK’nın sorumluluğuna dahil edildiğini, davalının bir sorumluluğunun bulunmadığını, maluliyet tazminatı hesaplaması yapılmasına karar verilmesi halinde 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin göz önünde bulundurulması gerektiğini, hesaplanan tazminattan mütefarik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının kaza tarihinde 5 yaşında olduğu, taşıt yoluna kontrolsüzce çıkmak suretiyle tehlike yaratan ilk davranışta bulunduğu, birden çok trafik kuralını ihlal ettiğini, böylelikle kazanın oluşumunda ve sonuçlanmasında belirleyici olduğu, kazada zarar görenin kusur ehliyeti yönünden dikkatli bir yayanın göstermesi gereken özeni gösteremeyecek yaşta ve durumda olduğu, trafik kurallarını içselleştirmek ve her durumda uygulamak bakımından gerekli akli ve manevi olgunluğa ve irade gücüne sahip bulunmadığı görüşü benimsendiğinden anne ve babasının denetim ve gözetim görevlerini yerine getirmemiş olmaları sebebiyle asli kusurlu sayılması gerektiği, bu nedenlerle davanın konusuz kalması nedeniyle reddini, yetkisizlik nedeniyle reddini, haksız davanın tümüyle reddini, poliçe teminatına girmeyen geçici iş göremezlik, kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla avans faiz talibinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; davacının sürekli iş göremezlik talebinin kabulü ile; 18.545,23 TL maddi tazminatın 27/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, davacının geçici iş göremezlik şeklindeki tazminat talebinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 20/02/2019 tarih ve 30692 Esas sayılı Resmi Gazetede çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girdini, bu yönetmeliğin 7. maddesi gereğince bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren yeni rapor başvurularının Sağlık Bakanlığı tarafından yetkili kılındığı, sağlık kurum ve kuruluşlarının sağlık kurulları tarafından düzenlenmiş ve çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi yönetmeliğe göre sonuçlandırılması gerektiğini, maluliyet raporunun rapor tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuata göre düzenlenmediğinden tazminatın belirlenmesi aşamasında dikkate alınmadığını, bu sebeple kuruma başvuru şartı yerine getirilmediğinden komisyona yapılan başvurunun öncelikli olarak başvuru şartları yerine getirilmemiş olması nedeniyle kapatılması gerektiğini, kişinin resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı sağlık kurulu ve maluliyet oranın tespiti için tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açmış olması gerektiğini, … tarihli Sağlık Bakanlığı Kayseri Şehir Hastanesi tarafından hazırlanan çocuklar için özel gereksinim raporunda …’ın özel gereksiniminin olmadığının belirtildiğini, bu hususların değerlendirildiğinde davacının maluliyeti bulunmaması nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının olaşmayacağı dolayısıyla Güvence Hesabının sorumluluğunun kalmayacağının açık olduğunu, davacının kesin ve sürekli bir maluliyetinin bulunmaması sebebiyle verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, genel şartların destekten yoksun kalma tazminat hesaplaması ve sürekli sakatlık tazminatının hesaplamasını düzenleyen maddelerin 4. bendinde hesaplamalarda iskonto oranı % 1,8 olarak dikkate alınarak denildiğini, bu sebeple hesaplama yapılırken TRH 2010 tablosu ve iskonto oranı % 1,8 olarak dikkate alınması gerektiğini, davacının kaza tarihinde 5 yaşında olduğunu dolayısıyla kusur ehliyeti yönünden dikkatli bir yayanın göstermesi gereken özeni gösteremeyecek yaşta olduğunu, anne ve babanın bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini aksi halde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilmiş olan faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/06/2021 tarih, 2019/805 Esas 2021/384 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi
“(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi, aynı kanunun 99.maddesind e ise “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” düzenlemesi yer almaktadır.Somut olayda, kaza tarihi 27/06/2018 tarihi olup davacı tarafça, trafik kazasına sebebiyet araç tespit edilemediğinden 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-a ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-a maddeleri uyarınca sorumluluğu olan davalı olan Güvence hesabına 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi uyarınca dava açılmadan önce 16/07/2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş, davalı Güvence Hesabınca … nolu hasar dosyasının açılmış olduğu, 29/07/2019 tarihinde davalı Güvence Hesabı tarafından sağlık kurulu raporu eksikliğinin giderilmesi gerektiğinin davacı tarafa bildirilmesi üzerine, davacı tarafça … tarihinde Kayseri Şehir Hastanesinden alınmış olan sağlık kurulu raporunun davalı Güvence Hesabına sunulmasına rağmen, davalı Güvence hesabı tarafından davacı tarafa herhangi bir ödemede bulunulmamış olduğu, dolayısıyla davacı tarafça KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuruda bulunulması dava şartının yerine getirilmiş olduğu kanaatine varılmış olmakla, davalı Güvence Hesabı vekilinin dava şartının yerine getirilmemiş olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %3,3 oranında, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 6 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan … tarihli raporun “ Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ve “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” uygulanmak suretiyle tesis edilmiş olduğu, rapora karşı süresi içerisinde taraflarca uygun yönetmeliğe göre rapor alınmadığından dolayı itirazda bulunulmamış olduğu ayrıca kaza tarihi itibariyle de davalı tarafın uygulanması gerektiğini savunduğu “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Yönetmeliği”nin yürürlükte olmadığı hususu dikkate alındığında davalı vekilinin maluliyet raporuna ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43. maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.Davacı … yaya konumunda olup anılan rapora göre, trafik kazasının meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, sürücüsü tespit edilemeyen aracın sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; her ne kadar kusur raporunda davacının gözetim ve denetiminden sorumlu kişilerin müterafik kusurunun olduğu hususunda izahatta bulunulmuş ise de, davacı yayanın trafik kazasına sebebiyet vermekte olduğu kusur oranı %75 olarak belirlenmiş olmakla, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca zararın artmasına sebebiyet verecek davranışı tespit edilemediğinden, davalı vekilinin müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF – 1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve %10 artırım %10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı)
Somut olayda, davacının sürekli işgöremezlik tazminatı hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanmış olup, mahkemece taleple bağlı kalınarak davacı lehine tazminata hükmedilmiş olduğu anlaşılmakla; trafik kazası 27/06/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup, 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, davacının aktüerya bilirkişisi tarafından Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanan sürekli işgöremezlik tazminatının hükme esas alınması isabetli olmuş olup, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar”, Aynı Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü düzenlenmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi yürürlükte olup, genel şartlarda belirlenen belgeler sigortacıya sunulmadığı takdirde Yargıtay uygulamaları gereğince KTK’nın 97. maddesi ve Genel şartlar Ek 6. maddesi gözetilerek davacının dava açılmadan önce usulüne göre davacıya başvurduğundan söz edilemeyecek ve dolayısıyla sigorta dava dilekçesiyle birlikte ihbar olunmuş sayılacağından dava tarihinden itibaren temerrüte uğramış sayılacaktır. (Yargıtay 17.HD’nin 2018/3847 Esas 2020/823 Karar 06/02/2020 tarihli ilamı)Somut olayda, davacı tarafça davalı Güvence Hesabına dava açılmadan önce 16/07/2019 tarihinde başvurulmuş olduğu ancak zorunlu bir kısım belgelerin başvuru sırasında eklenmemiş olduğu, davalı Güvence Hesabı tarafından başvuru dilekçesine eklenmesi gereken belgelerin davacı tarafça temin edilerek 24/10/2019 tarihinde Güvence Hesabına sunulmuş olduğu anlaşılmakla, davacı tarafça Güvence Hesabına usulüne uygun olarak başvuru yapıldığının bu belgelerin Güvence Hesabına sunulmasından itibaren yapılmış sayılması, bu belgelerin davalı Güvence Hesabına sunulmasından itibaren 8 işgünü geçtikten sonra 07/11/2019 tarihinde davalı Güvence Hesabının temerrüte uğramış sayılması ve 07/11/2019 tarihinden itibaren davacının sürekli işgöremezlik tazminatına yasal faiz uygulanması gerekirken, 27/07/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekilinin istinafının kısmen haklı olduğu görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/2 uyarınca yargılamada bir eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya yargılamada bulunan eksikler duruşma yapılmadan tamamlanacak nitelikte ise Bölge Adliye Mahkemesince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi mümkün olduğundan, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararındaki yukarıda belirtilen eksiklik ve hatalar bakımından 6100 sayılı HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak Dairemizce duruşma yapılmaksızın yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/805 Esas 2021/384 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-) Davacının sürekli iş göremezlik talebinin KABULÜ İLE; 18.545,23 TL maddi tazminatın 07/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline,
2-) Davacının geçici iş göremezlik şeklindeki tazminat talebinin reddine,
3-) Alınması gereken 1.266,82 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL harçtan ve 59,30 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 1.163,12 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafça yapılan 50,80 TL ilk dava açma gideri, 126,20 TL davetiye ve posta müzekkere gideri, 350,00 TL … gideri ile 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.127,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 2.115,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL peşin harç ile 50,80 TL ıslah harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-) Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine,
7-) Davacı lehine kabul edilen sürekli iş göremezlik yönünden 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Davalı lehine reddedilen geçici iş göremezlik yönünden AAÜT uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul oranına göre belirlenen 1.312,90-TL’lik kısmının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
10-) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın red oranına göre belirlenen 7,10-TL’lik kısmının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
C-) Davalı Güvence Hesabının istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,70 TL tehiri icra karar harcı ve 45,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 305,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
D-) 1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
2-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/06/2022