Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1611 E. 2022/736 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1611
KARAR NO: 2022/736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2021
NUMARASI: 2019/539 Esas 2021/456 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 12/09/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 20/04/2022
YAZILDIĞI TARİH: 20/04/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/539 Esas 2021/456 Karar sayılı kararı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31.05.2018 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile ters yöne girdiğini, polislerden kaçarken hız bariyerine takıldığı ve direksiyon hakimiyetini kaybederek, yaya olan davacı …’ye çarptığını, davalıya ait aracın … poliçe numarası ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı … aleyhinde Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/892 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacı …’nin kaza nedeni ile 2 ay yoğun bakımda kaldığını, ailesinin bakımına muhtaç durumda kaldığını, yüzünde sabit iz kaldığı, işgücü kaybına uğradığını, davalı … A.Ş.’ye hasar başvurusunda bulunulduğunu, hem mail yolu ile kargo ile zararın giderilmesi talebinde bulunulduğu, davacı …’nin kaza nedeni İLe kalıcı maluliyeti olduğu, davacı …’nin geçirmiş olduğu kaza nedeni ile yaşadıklarından ailesinin de büyük üzüntü duyduğunu, manevi olarak da zarara uğradıklarını, bu nedenlerle davacı … için şimdilik tahkikat aşamasında artırılmak üzere 500,00 TL maddi tazminat (tedavi gideri, bakım gideri, iş gücü kaybı, maluliyetten doğan her türlü zarar ziyan, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan her türlü maddi kayıp), 150.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için şimdilik tahkikat aşamasında artırılmak üzere 250,00 TL maddi tazminat (destekten yoksun kalma ve bakıcı gideri), 50,000,00 TL manevi tazminat, davacı … için şimdilik tahkikat aşamasında artırılmak üzere 250,00 TL maddi tazminat (destekten yoksun kalma), 20.000,00 TL manevi tazminat, davacı … İçin 10.000,00 TL manevi tazminat, … için 10.000,00 TL manevi tazminat. … için 10.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 31.05.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalı … şirketinin maddi tazminattan, davalı …’in ise hem maddi hem de manevi tazminattan sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın sigorta şirketine … poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, sürekli sakatlık halinde kaza tarihi itibari ile kişi başı teminat limitinin 360.000,00 TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun KTK ve poliçe genel şatları gereğince poliçe limiti dahilinde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, davacıların dava öncesinde sigorta şirketine başvuruda bulunmadığını, sağlık hizmet bedellerinin ve geçici iş göremezlik zararının ve tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun olmadığını, sürekli işgücü kaybı ile ilgili belge asıllarının ve kusura ilişkin raporların davalı şirkete ulaşmadığını, bu nedenle de davanın esası ile ilgili savunma yapma hakkını saklı tuttuklarını, davacı …’nin maluliyet durumunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilcbileceği hususları belirtilerek davanın reddini talep edilmiştir.
İhbar olunan vekili cevap dilekçesinde özetle; 25.02.2011 Tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındakı Kanunun 59, maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun yeniden düzenlenen 98. maddesinin 1. ve 2. fıkrası gereği müvekkili kurumun sadece sağlık hizmetlerinden sorumlu olup, maddî ve manevi tazminat konusunda sorumluluğunun bulunmadığını talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacılar …, … ve …’nin maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacılar …, …, …, … ve … için 5.000,00’er TL olmak üzere toplamda 120.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsili ile davacılara verilmesine ( … yönünden hükmedilen tazminatın velayeten …’ye ödenmesine), fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, meydana gelen kazada davalının asli ve tam kusurlu olduğunu, ceza mahkemesi dosyası ile de bu durumun sabit olduğunu, müvekkilinin çok genç yaşta malul kaldığını, dosyaya sunulan fotoğraflarda ve ATK raporuyla da sabit olduğu da dikkate alındığında müvekkilinin yüzünde kalıcı iz kaldığını ve bu durumun müvekkilinin elem ve ızdırabını arttırdığını, müvekkilinin bu olayın etkilerinden ne maddi ne de manevi olarak kurtulamadığını, müvekkilinin sürekli olarak bayılma nöbetleri, vücutta güç kaybı ve benzeri durumlar yaşamakta olup, olaydan dolayı vücudunun bağışıklık sisteminin çökmüş olduğundan yakın zamanda geçirmiş olduğu Covid 19 hastalığı yüzünde de günlerce entübe edildiğini, davalının kazadan sonra müvekkillerinden özür dilemediğini, yaptığı işten hiç bir pişmanlık duymadığını, davalının kusuru, müvekkilinin iyileşme döneminde duyduğu elem, keder ve ızdırabın halen yaşamış olduğu psikolojik ve fizyolojik problemler ve ölüm korkusu, kazazedenin yakını olan diğer davacıların yaşadığı kaybetme ve ölüm korkusu müvekkilinin kaza sonrası görünümü ve ruh halinin onlarda bıraktığı manevi yıkım, davalının kaza sonrası ve dava devamı boyunca tavır, tutum ve davranışları hiç bir af ve özür dilememiş oluşu da dikkate alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkillerinden…’in yaşı, sosyal hayatı, engel durumunda tazminat takdirinde dikkate alınmadığını, mahkemece tek davalı olmasına rağmen birden fazla vekalet ücretine ayrı ayrı hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkillerinin aleyhine haksız bir şekilde aleyhe vekalet doğmuş olup, vekaletin dosyaya karar aşamasında eklendiğinin de gözden çıkarıldığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Davalı … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve davacılardan … yönünden de manevi tazminat kısmen kabul kısmen reddedilmiş ancak lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, hem maddi tazminatın reddinden dolayı hem de manevi tazminatın kısmen kabul kısmen reddinden dolayı 2 ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin usul ve esas yönünden hukuka ve yasaya aykırı olup, fahiş olup sebepsiz zenginleşme hükümlerine de aykırı olduğunu, dava dosyasında kusura dayalı bir rapor bulunmadığını, dava konusu oluşturan işbu kusur oranlarını belirlemeye elverişli bir rapor mahiyetini taşımadığını, trafik kazası tespit tutanağının tarafların kusur oranlarını belirlemeye elverişli bir rapor mahiyetini taşımadığını, kazanın gerçekleştiği yerde yerde keşif yapılmadığını, kazaya sebebiyet veren unsurlar ve tarafların buna ilişkin kusur oranlarının ne olduğunun tespit edilmediğini, dosyada bilgi ve belgelerin davacı tarafın manevi tazminat taleplerini ispatlar nitelikte, mahiyette ve kuvvette olmadığını, müvekkilinin ekonomik durumu araştırılmadan fahiş miktarda manevi tazminata hükmedildiğini, mahkemece hükmedilen tazminat miktarlarını ödeyecek gücü olmadığını, fahiş miktarda tazminata hükmedilmesinin müvekkili ömür boyu maddi ve manevi yıpratacak zorlayacak bir duruma sokacağını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve aynı kanunun 56. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2021 tarih, 2019/539 Esas 2021/456 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, geçici ve sürekli işgöremezlikten, tedavi ve bakıcı giderlerinden oluşan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 31/05/2018 tarihinde davalı … şirketine sigortalı olan, davalı …’in maliki ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı araçla seyir halindeyken davacı yaya …’ye çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası neticesinde davacı …’nin yaralanmış olduğu, trafik kazası nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü davalı … hakkında Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/892 Esas 2019/506 Karar sayılı dosyasıyla ceza davası açılmış, ceza yargılaması sonucunda davalının mahkumiyetine karar verilmiş ancak henüz kararın kesinleşmemiş olduğu; SGK’nın 24/12/2019 tarihli yazısı ile 31/05/2018 tarihinde gerçekleşmiş olan trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafa herhangi bir ödemede bulunulmamış ancak 38.491,00 TL …ne tedaviye ilişkin ödemede bulunulmuş olduğunun bildirildiği; eldeki dosyada herhangi bir kusur raporunun alınmamış olduğu; … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 24/07/2020 tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %20 oranında, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 9 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu, … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 24/07/2020 tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu; davacı taraf ile davalı sigortanın yargılama devam ederken maddi tazminat hususunda sulh olmaları üzerine davacı tarafça maddi tazminat taleplerinden feragat edilmiş olduğu, ilk derece mahkemesince, davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, kararın davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.
A-) Davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, eldeki dava dosyasında kusur raporu alınmamış olduğu, kaza ile ilgili olarak davalı …’in sanık olarak yargılamasının yapıldığı Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/892 Esas 2019/506 Karar SAyılı dosyasında da davalının kusurlu olduğunu kabul etmiş olduğu gerekçesiyle kusur raporu alınmamış olduğu, olay sonrasında tutulan 31/05/2018 tarihli kaza tespit tutanağına göre; sürücü … 31/05/2018 günü … Mh. … Caddesinde … plaka sayılı aracı ile yolda ters şeritten evine gitmek istediği esnada polislerin dur ihtarına uymayarak orta refüje çarptıktan sonra yaya olan …’ye çarpası sonucu meydana gelen kazada sürücü …’in KTK’nun 47/1-a (yetkili kişilerin uyarı ve işaretlerine uymamak), 47/1-d (trafik güvenliği ile ilgili olan kural, yasak, zorunluluk ve hükümlülüklere uymamak) maddelerinin ihlal ettiğinden kazada tam kusurlu olduğunun belirtilmiş olduğu, mahkemece eldeki davada kusur durumunun değişebileceğine yönelik herhangi bir delil sunulmamış olduğu gerekçesiyle herhangi bir kusur raporu alınmaksızın davalı sürücü …’in tam kusurlu kabul edilerek ceza dosyasının da akıbeti araştırılmaksızın karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, HMK’nın 266. madde hükümlerine göre kazaya ilişkin ceza dosyası da celp edilerek Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2021/6754 E. 2021/9205 K. sayılı ilamı)6100 sayılı HMK’nın 315/1. maddesinde “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü düzenlenmiş olup; bu hüküm gereğince dava devam ederken tarafların sulh sözleşmesi düzenlemeleri, sulh olduklarını mahkemeye bildirmeleri ve bu sulh sözleşmesi gereğince hüküm kurulmasını talep etmeleri halinde mahkemece sulh sözleşmesine göre hüküm kurulacak, taraflar yalnızca sulh olduklarını beyan etmeleri, sulh sözleşmesine göre hüküm kurulmasını talep etmedikleri takdirde ise mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilecektir. Somut olayda, davacı vekili tarafından 04/06/2021 tarihli “7” nolu celsede davalı … ile maddi tazminat yönünden sulh oldukları anlaşma sağladıklarını, maddi tazminat yönünden feragat ettiklerini mahkemeye bildirmiş olduğu anlaşılmakla; sulhe ilişkin ibranamenin temin edilerek, davacılar …, … ve …’nin tümüne ilişkin bir sulh anlaşması yapılmış olup olmadığının tespit edilmesi, sulh sözleşmesi davacıların tümüne ilişkin olarak düzenlenmiş ise davacılar vekilinin maddi tazminat talebinden feragat ettiklerine ilişkin 04/06/2021 tarihli beyanının hakkın özünden feragat olmayıp, ödeme nedeniyle yapılmış bir feragat beyanı olduğu ve sulh sözleşmesine göre mahkemeden karar verilmesinin taraflarca talep edilmemiş olduğu, davacı tarafça hakkın özünden feragat edilmemiş olduğundan davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmeyeceği; sulh anlaşmasının yalnızca bedensel zarara uğramış olan …’ye ilişkin olması halinde, … yönünden davalı tarafa vekalet ücreti takdir edilmemesi, … ve …’ye yönelik maddi tazminat talebinin reddine ilişkin olarak kendisini davada vekille temsil ettirmiş olan davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde reddedilen maddi tazminata ilişkin vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiş olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür.01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinde ise; “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü düzenlenmiş olup, içtihatlarla kabul edilen bu durum, açık yasa hükmü haline getirilmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere, haksız eylem sonucu bedensel zarar görenin yakınları yararına manevi tazminata karar verilebilmesi için, zarar görenin yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar, kanunda tanımlanmamış olup, yaralanmanın özelliğine ve yarattığı sonuçlara göre mahkemece takdir edilecektir.Somut olayda, davaya konu trafik kazası neticesinde davacı …’nin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, kafatasında hayat fonksiyonlarına etkisi olan bir kırık meydana gelecek şekilde yaralandığı, yaralanma nedeniyle nöbet geçirmesine sebebiyet verdiği, sol kulakta işitme kaybının meydana geldiği, geçici iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzadığı ve davacının 3 ay süreyle bakıcıya ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır. Davacı …’nin yaralanması ağır bedensel zarar niteliğinde olup, adı geçenin anne ve babası, eşi, oğlu ve kardeşleri olan diğer davacıların manevi tazminat talep etme koşulları oluşmuş olduğundan, bedensel zarar gören davacı …’nin annesi, babası, oğlu ve kardeşleri olan davacıların yansıma yoluyla manevi tazminat talep edemeyeceği yönündeki davalı … istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
B-) Taraf vekillerinin Ortak İstinaf Başvuruları yönünden; 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olayda, tarafların kusur durumu netlik kazanmadığından, tarafların davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının az ya da fazla olduğuna ilişkin istinaflarının bu aşamada değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
KABULE GÖRE DE; Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti taktir edilmesi, reddedilen miktar yönünden de kendisini vekille temsil ettirmiş olan her bir davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.Somut olayda, mahkemece her bir davacı lehine hükmedilen manevi tazminat için kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine ve reddedilen manevi tazminat için kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı … lehine AAÜT gereğince vekalet ücreti taktir edilmiş olması isabetli olmuş olup, davacılar vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek bilirkişi raporlarının yöntemine uygun olarak alınmadığı ve delillerin yeterince toplanmadığı anlaşıldığından davacılar vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf sebepleri değerlendirilmeksizin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davacılar ve davalı …’in diğer istinaf sebepleri değerlendirilmeksizin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/539 Esas 2021/456 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuranlara iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/04/2022