Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1507 E. 2022/729 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1507
KARAR NO: 2022/729
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2021
NUMARASI: 2018/524 Esas, 2021/509 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 23.07.2018
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 15.04.2022
YAZILDIĞI TARİH: 15.04.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/524 Esas, 2021/509 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davacının 23/08/2016 tarihinde … Mahallesi … Caddesi … Camii önünde yaya olarak karşıdan karşıya geçtiği sırada davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çok süratli bir şekilde kontrolsüzce çarpması sonucu ağır yaralandığını, kaza sonrası davacının bacağından ve omzundan ameliyat edildiğini, davacının uzun süre yatarak tedavi gördüğünü hastaneden taburcu olduktan sonra evde hemşireler tarafından bakılarak tedavi edildiğini, davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde tam ve ağır kusurlu olduğunu, Kayseri 10 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/959 K 2017/1003 K sayılı dosyada mahkumiyetine karar verildiğini, davalı … Sigorta’nın davacıya 30.220,46 TL maddi tazminat ödeme yaptığını beliterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 50.000,00 TL manevi tazminatın 23/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmediğini, davacının, yeşil ışık davalıya yanarken geçmesi nedeni ile kazanın meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında her iki tarafa da kusur verildiğini oysa davalının kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, cevap dilekçesinde özetle; Kaza sonrasında davacıya 10.05.2018 tarihinde 8.418,46 TL ve 02.07.2018 tarihinde 21.802,87 TL olmak üzere toplam 30.221,33 TL ödeme yapıldığını, davacının davadan önce usulüne uygun bir şekilde sigorta şirketine başvurmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın derdest olması halinde reddinin gerektiğini, mahkemenin işbu davaya bakmaya yetkili olmadığını, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, kusur oranı ile malululiyet oranının tespite muhtaç olduğunu, davacının geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacının davalılar aleyhindeki maddi tazminat davasının ayrı ayrı reddine, davacının davalı … aleyhindeki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince bilirkişi raporuyla ortaya çıkan maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, gerek kaza tarihinde gerekse dava tarihide Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin yürürlükte olduğunu, davanın mahiyeti ve müvekkilinin mağduriyeti nazara alındığında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulandığı son Adli Tıp raporunun dikkate alınması gerektiğini, manevi tazminat miktarının olayın mahiyetine göre düşük takdir edildiğini, müvekkilin hiç kusuru yokken kırmızı ışıkta geçerek müvekkiline çarpan 1 ay boyunca yatakta kalan ve ameliyatlarla ayağa kalkabilen müvekkili için paranın alım gücü de nazara alınarak tespit edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, paranın alım gücü nazara alındığında 50,000 TL ile zenginleşilemeyeceğini, maktu vekalet ücreti ödemek durumunda kalan müvekkilinin haklı davası neticesinde eline geçecek net paranın 8.160,00 TL olduğunu, bu hesabın içine mahkeme masrafları ve kendi avukatına ödenecek miktarının da dahil edilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından dosya kapsamında verilen eksik incelemeler sonucu müvekkilinin %100 kusurlu bulunduğunu, davacı yararına maddi tazminat talebinin reddine, 15.000,00 TL manevi tazminata karar verildiğini, verilen kararın dosya kapsamında eksik incelemeler sonucu verildiğini, davacının trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü, kazanın meydana gelmesine kendi kusurlu davranışının sebep olduğunu, ilk derece mahkemesince kusur dağılımı bu husus dikkate alınmadan ihmalli şekilde yapıldığını, müvekkilinin kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, keşif yapılmaksızın bilirkişi tarafından kazanın meydana geldiği mahaldeki ışıklı kavşağın çalışma prensibi bilinmeden rapor sunulduğunu, rapora dayanak Adli Tıp Kurumu tarafından aynı raporun verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak değil, yaşanılan üzüntü ve elemin giderilmesi için yeterli olacak makul miktarda seçilmesinin doğru olacağını, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu, müvekkil aleyhine hükmedilen tazminatın istinaf mahkemesince incelenmesinde ihtimalli rapor sonucu verildiğini ve aşırı miktarda olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacının geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … vekilice istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi ve manevi zararını 6098 sayılı TBK’nun 49, 54 ve 56. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayda davalı … aynı zamanda maliktir) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … Sigorta Şirketi’nden isteme hakkı da vardır.Somut olayda; 23.08.2016 günü saat 22:15 sıralarında davalı/sürücü …, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … Caddesi Otobüs işletmesi istikametine seyirle olay yeri kavşağı geçişi sırasında, kavşak çıkışı orta refüj üzerinden karşıya geçiş yapmak için yola giren davacı/yaya …’a aracın sol ön kesimi ile çarpması neticesi dava konusu yaralanmalı olay meydana gelmiştir. Davalı/sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile aydınlatması olan yolda seyirle geldiği ışık kontrollü kavşakta ışıklara uymayıp kırmızı ışık ilali yaparak seyrine devamı sırasında, kavşak çıkışından yola giren yayaya çarptığı olayın oluşumunda %100 (yüzde yüz) oranında kusurludur. Davacı/yaya …, ışık kontrollü kavşak çıkışındaki yerden karşıdan karşıya geçişi sırasında, kırmızı ışık ihlali ile gelen aracın çarpmasına maruz kaldığı olayın oluşumunda oluşa etken kural ihlali görülmediğinden kusursuzdur. Bu kusur durumu bakımından Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığının … tarihli raporu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin … tarihli raporu, istinabe suretiyle İTÜ Trafik Kürsüsü öğretim görevlilerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 21/01/2021 tarihli rapor birbiriyle tam uyumlu olduğu gibi dosya kapsamındaki tanık…’nin davalı/sürücünün kırmızı ışık ihlali yaptığı yönündeki anlatımı dikkate alınarak kazanın gelişim şekline ve dosya kapsamına da uygun olduğundan mahkemece davalı/sürücü …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmuş, davalının kusur oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/11777, K:2022/4888 sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/12597, K:2022/4965 sayılı kararları da aynı yöndedir.) Somut olayımızda kaza 23/08/2016 tarihinde gerçekleştiğinden mahkemece 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin %1 olarak belirlenmesi ve bu maluliyet oranı karşılığında davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihi öncesinde yapılan ödemeler dikkate alınarak davacının karşılanmayan maddi zararının kalmadığı sonucuna varılıp maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğrudur. Dolayısıyla davacının maluliyet oranı ve uygulanan yönetmeliğin hatalı olduğu kapsamındaki istinaf itirazlarının da reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda zararın belirlenmesi bakımından TRH 2010 yaşam tablosu uygulanmak sureti ile hesaplama yapılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin son dönem kararları sonrasında oluşan içtihatlara uygun olup davacının aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/23198, K:2022/142 sayılı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/8496, K:2022/3341 sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/10932, K:2022/2998 sayılı kararları da aynı yöndedir.)6098 sayılı TBK’nun 49 ve 56. maddelerine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayın işleniş biçimi, olay tarihi, davacının yaralanmasının mahiyeti, 9 ay geçici iş göremezliğinin olması ve %1 oranında sürekli maluliyetinin bulunması, davalının %100 oranında kusurlu olması, davacının çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, tarafların sosyal ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde ayrıca hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi gözden uzak tutulmayarak ilk derece mahkemesinin takdir ettiği manevi tazminat miktarının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden davalı … vekilinin manevi tazminat miktarının fazla, davacı vekilinin ise manevi tazminat miktarının az belirlendiği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı vekili ve davalı … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacı ve davalı …’ın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) a-) Davacıdan alınması gereken harç olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irat kaydına,
b-) İstinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 256,16 TL istinaf karar ve ilam harcının alınacak harçtan mahsubu ile bakiye 768,49 TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irat kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/04/2022