Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1495 E. 2022/655 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1495
KARAR NO: 2022/655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2021
NUMARASI: 2020/816 Esas 2021/203 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 07/04/2022
YAZILDIĞI TARİH: 07/04/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/816 Esas 2021/203 Karar sayılı ilamı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/09/2018 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … Caddesi istikametinden Talas Bulvarı’nı takiben gelip yolun sağından … Caddesi istikametine seyri sırasında … Düğün Salonu karşısına geldiğinde aynı istikametten gelip sağ şerit üzerinde arızalanan … plaka sayılı aracına müdahalede bulunan davacı sürücü …’a ve aracın arka kısmına çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davaya konu kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle 30611245 nolu ZMSS poliçesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sigorta teminatı kapsamında olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralandığını, kazadan sonra … Hastanesi’nde tedavi olduğunu, davadan önce müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini için sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvuru yapıldığını ancak taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk yoluna da başvuru yapıldığını buradan da bir sonuç alınamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL kalıcı iş göremezlik, 100,00-TL geçici iş göremezlik ve 100,00-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 300,00-TL’nin kaza tarihi olan 29/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafın gerekli önlemleri almadan yola durduğu için kusurlu olduğunu, davacı tarafından başvuru aşamasında sağlık kurulu raporu alındığını ve maluliyet oranının “0” olarak tespit edilmiş olduğunu, davacının geliri ile alakalı bir belge sunulmadığından gelir asgari ücret olarak hesaplanması gerektiğini, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, genel şartlar uyarınca geçici iş göremezlik teminatı adı altında bir teminat bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun temerrüt tarihinden başladığını, kazaya karışan araçların hususi olduğu dikkate alınarak kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Uzlaşma raporuna göre uzlaşmanın kanuni mahiyeti müşteki ve şüpheliye ayrıntılı olarak anlatılmış, davacı …’a uzlaşma tutanağının düzenlenmesi sırasında 7.000,00-TL maddi tazminat ödemesi nakden uzlaştırmacının huzurunda yapılmış, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağına ilişkin (16) nolu maddenin de bulunduğu ve uzlaşmanın mahiyetinin ve hukuki sonuçlarının anlaşıldığına dair açık ibare yer alan davacı … tarafından imzalanan uzlaştırma teklif formunun düzenlenmiş olduğu, aynı şekilde davacı … tarafından “benim zararım olan 7.000,00-TL maddi, 4.500,00-TL manevi zarar olmak üzere toplam 11.500,00-TL şüpheli tarafından nakden ödendiğinden başkaca maddi veya manevi tazminat ve zarar talebim yoktur. Başkaca herhangi bir maddi veya manevi edim belirlenmesine gerek kalmadan uzlaşmayı kabul ediyorum” şeklinde beyanda bulunarak uzlaşma raporu da imza altına alınmıştır. Davacıya uzlaştırmacı tarafından uzlaşmanın hukuki sonuçları hakkında uzlaşma teklif formu ve uzlaşma raporu içeriği itibariyle aydınlatıcı bilgi verilmiştir. Uzlaşma işlemi usulüne uygun şekilde yapılmıştır. İlam mahiyetinde olan ve aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gereken uzlaşma raporuna göre maddi tazminat yönünden uzlaşan davacının artık CMK’nın 253/19. maddesi gereğince maddi tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2019 tarihli 2016/15172 esas, 2019/10525 karar sayılı içtihatı da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle davanın reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, trafik kazası sonucu kalıcı ve geçici iş göremezliği nedeniyle uğradığı maddi zararlardan, davalı sigorta şirketi poliçe teminatı kapsamında sorumlu olduğunu, bu sebeple söz konusu zararın davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesi gerektiğini, mahkemece soruşturma dosyasında müvekkilinin uzlaşmış olması nedeniyle maddi tazminat davası açma hakkı olmadığı gerekçesiyle ret kararı verilmişe de; uzlaşma raporunun taraflarca imza altına alındığı tarihte müvekkilinin zararı, tedavisinin henüz devam etmesi ve uzlaşma sürecinin kazadan hemen sonra başlaması nedeniyle belirlenebilir durumda olmadığını, bu nedenle uzlaşma sürecinde müvekkili tarafından öne sürülen meblağın ancak o ana dek ortaya çıkar zararlarının olacağını, halbuki müvekkilinin uzlaşma sürecinin ardından tedavisinin sona erdiğini ve kazanın üzerinden bir yıl geçmesi sonucu müvekkilinin kaza nedeniyle sakat kaldığının çok daha fazla efor sarf ederek hayatına devam edebileceğinin anlaşıldığını, ancak kazanın hemen ardından yürütülen uzlaşma süreci sonunda kararlaştırılan edimin, müvekkilinin kaza nedeniyle uğradığı belirlenebilir zararların oldukça altında kaldığından ve bu zararları başkaca sorumlulardan talep etme hakkının önüne geçtiğinden müvekkilinin daha da fazla mağdur olmasına neden olduğunu, bu nedenle uzlaşma tutanağı ile imza altına alınan meblağın hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, uzlaşma tutanağı ile müvekkilinin elde ettiği maddi tazminat miktarının olsa olsa kısmi ödeme kabul edilerek bakiye maddi tazminat yönünden sigorta şirketine karşı ikame edilen bu dava yönünden zarar araştırmasına girilerek bakiye tazminat alacağının hesaplanması gerekmekte iken davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin zararı hesaplanarak uzlaşma aşamasında ödenen miktarın ancak tenzili kabul edilebilecekken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin olaydan bu yana tedavisi nedeniyle çalışamadığı ve dava konusu kaza sonucu uğradığı kalıcı maluliyeti nedeniyle mesleğini yaparken diğerlerine kıyasla çok daha fazla efor sarf etmesi gerekeceği düşünüldüğünde, uzlaşma süreci sonunda kararlaştırılan edimin hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle vücudunda meydana gelen kemik kırıkları ve dava dışı sürücü …’ın tam kusurlu olduğu göz önüne alındığında uzlaştırma sürecinin müvekkilinin hasta halinden yararlanmak maksadıyla kazadan hemen sonra başlatılarak, avukatı dahi yanında olmaksızın hakkaniyete aykırı edimin müvekkiline kabul ettirildiğinin açık olduğunu, bu nedenlerle bu uzlaşma tutanağı nedeniyle müvekkilinin davalı Sigorta şirketine başvuru yapamayacağına ilişkin kararın hakkaniyete açıkça aykırı olduğundan, mahkeme kararının kaldırılarak müvekkili lehine talebi doğrultusunda karar hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarih 2020/816 Esas 2021/203 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, geçici ve kalıcı işgöremezlik ile bakıcı gideri tazminatından oluşan maddi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Somut olayda 29/09/2018 tarihinde davacı tarafından yolda arızalanan aracına müdahale edildiği esnada dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın davacıya ve aracına çarparak davacının yaralanmasına sebep olduğu, davalı sigorta şirketinin ise … plakalı aracın zmms şirketi olduğu belirlenmiştir.Davaya konu kazaya ilişkin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/65188 soruşturma sayılı dosyasında, savcılık tarafından, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253 üncü maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulmuş, kazadaki yaralanma nedeniyle şüpheli …’ın davacıya 7.000,00-TL maddi tazminat ve 4.500,00-TL manevi tazminat ödemesi konusunda tarafların uzlaştıklarına dair 15.04.2019 tarihli uzlaştırma raporu düzenlenmiştir. Soruşturma dosyasında yer alan uzlaştırma teklif formlarında CMK’nun 253. maddesi çerçevesinde taraflara uzlaşmayı kabul ya da reddetmenin hukuki sonuçlarının anlatılmış olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. CMK’nın 253. maddesi anlamında, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağına ilişkin yöntemine uygun uzlaştırma teklif formunun düzenlenmiş olduğu, uzlaşmanını CMK’nın 253. maddesi anlamında tarafların özgür iradelerine dayanması ve edimin hukuka uygun olduğunu gözetilerek davacının imzalamış olduğu uzlaştırma tutanağının CMK’nın 253. maddesi anlamında davacının davasından feragati sağlayacak nitelikte bir uzlaşma olduğu açıktır.5271 sayılı CMK’ nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. ” CMK’ nun 253/19. bendine göre ise “…Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesi isabetlidir aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2021 tarihli 2020/470 esas, 2021/918 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2021 tarihli 2020/402 esas, 2021/916 karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile 21,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davacı tarafça istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanımayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-)Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/04/2022