Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1461 E. 2022/656 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1461
KARAR NO: 2022/656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2019/440 Esas 2021/339 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 20/08/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 07/04/2022
YAZILDIĞI TARİH: 07/04/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/440 Esas 2021/339 Karar sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/12/2018 tarihinde davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu, dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkili davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, yaralanma sebebiyle maddi zarara uğradığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği, 16/09/2020 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerinin; 45,00 TL’sinin geçici iş göremezlik, 45,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik, 10,00 TL’sinin SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri olduğunu beyan ettiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 21/05/2018 – 21/05/2019 vade tarihli … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının kusuru ve zararı ispat etmesi gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz istemesinin yasaya aykırı olduğunu, dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduklarını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile, davacı için 10.822,88 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100.373,01 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 2.000,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 113.195,89-TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş’den temerrüt tarihi olan 11/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararlarının yürürlük tarihinden önceki durumlara ve olaylara uygulanamayacağını, müvekkil sigorta şirketi yönünden de diğer müteselsil sorumlular yönünden de genel şartlarda kabul edilen esasların uyuşmalığını çözümüne tatbik edilmesi gerektiğini, başvuran tarafından delil olarak ileri sürülen maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ilgili yönetmelik maddelerine uymadığını, başvuranın sigortalı araçta yolcu olarak bulunması hasebiyle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, kusur durumunun netleştirilmesi için ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, mezkur başvuruya konu trafik kazasının iş kazası niteliğinde olduğunu dolayısıyla SGK tarafından başvurana iş göremezlik ödeneği veya PSD bağlanmış olması gerektiğini, bu durumun araştırması yapılmaksızın karar verilmesinin mükerrer ödemeye sebebiyet vereceğini, başvurucunun sürekli sakatlık ve meslekte kazanma gücü iddialarının araştırılması gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadığını, başvuran tarafın tedavi ve bakıcı giderlerinin tazminata yönelik taleplerinden ise 6111 sayılı yasa gereği müvekkili sigorta şirketinin değil SGK’nın sorumlu olduğunu, başvuruya konu ulaşım ve adli tıp rapor masrafına ilişkin taleplerin belgesi olmayan dolaylı zararlardan olup, söz konusu taleplerin KZMSS poliçesi teminat kapsamı dışında olduğunu, başvuranın kaza tarihinden itibaren faiz isteminin haksız ve mesnetten yoksun olduğunu, hükmedilen faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında hükmedilmesi gerektiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2021 tarih 2019/440 Esas 2021/339 Karar sayılı kararı ile trafik kazasından kaynaklı, geçici ve sürekli işgöremezlikten ve tedavi giderlerinden oluşan maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 18/12/2018 tarihinde davalı sigortanın ZMMS’i olduğu, sürücü dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin bisiklet sürücüsü davacı …’a çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı … hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5319 CBS nolu dosyasıyla şikayette bulunulduğu ancak taraflar arasında uzlaşma yapılmış olduğu gerekçesiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu, SGK’nın 29/08/2019 tarihli yazısı ile 18/12/2018 tarihinde gerçekleşmiş olan trafik kazasına ilişkin olarak davacıya herhangi bir ödemenin yapılmadığının bildirildiği, eldeki dosyada kusur bilirkişisi …’dan alınmış olan 13/01/2020 tarihli raporda, trafik kazasının meydana gelmesinde, dava dışı otomobil sürücüsü …’un %100 oranında kusurlu olduğunun, davacı bisiklet sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun olmadığının rapor edilmiş olduğu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5319 CBS nolu hazırlık dosyasında trafik kusur bilirkişisinden alınmış olan 18/02/20108 tarihli kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde dava dışı otomobil sürücüsü …’un %100 oranında kusurlu, davacı bisiklet sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun olmadığının rapor edilmiş olduğu; Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacı …’un maluliyet oranın tespitine ilişkin alınmış olan 13/02/2020 tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %25, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 6 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu, Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 13/02/2020 tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamına göre değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu; ilk derece mahkemesince davacının geçici ve sürekli işgöremezlik zararının hesaplanmasına ilişkin olarak aktüerya bilirkişisinden rapor aldırılmış olduğu, bilirkişi tarafından geçici işgöremezlik zararının 10.822,88 TL ve kaza tarihi itibariyle sigorta genel şartlarına uygun TRH 2010 Yaşam tablosu kullanılarak, 1,8 Teknik faiz uygulanması yöntemiyle sürekli işgöremezlik zararının 100.373,01 TL olduğunun rapor edilmiş olduğu; davacının SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hekim bilirkişi tarafından 2.000,00 TL olarak rapor edilmiş olduğu; davacı vekili tarafından 31/03/2021 tarihinde geçici işgöremezlik tazminatı talebinin 10.822,88 TL, sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin 100.373,01 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin ise 2.000,00 TL üzerinden ıslah edilmiş olduğu; ilk derece mahkemesince davacı tarafça açılan maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmesi üzerine davalı sigorta vekili tarafından kararın istinaf edilmiş olduğu ve dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli, 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle, davacının zararının ve zararın kapsamının tayini hususunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı ilamında “Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.” denilmek suretiyle tazminat hesaplamalarında TRH yaşam tablosunun esas alınacağı belirtilmiş olup Daire bu hususta içtihat değişikliğine gittiğini açıkça izah etmiştir. Yine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı ilamında “Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının yalnızca kesinleşen mahkeme kararlarına karşı geriye doğru uygulanamayacağı, derdest olan mahkeme dosyalarına uygulanacağı hususu dikkate alınarak, ilk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK’nun 54. maddesine dayanan trafik kazasına dayalı bedensel zararlardan doğan eldeki maddi tazminat davasına bakılması, trafik kazası 18/12/2018 tarihinde gerçekleşmiş olup, 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, davacının sürekli işgöremezlik tazminatının aktüerya bilirkişisi tarafından muhtemel bakiye ömrün TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenip, 1,8 Teknik faiz uygulanması yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanmış olması ve ilk derece mahkemesince bu bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle karar verilmiş olması istinaf edenin sıfatı gözetilerek isabetli olup, davalı sigorta vekilinin Anayasa Mahkemesi Kararlarının derdest dosyalar yönünden geriye yürümeyeceği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun teşekkül ettirilmiş olan Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 13/02/2020 tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında alınmış olan rapor mevzuata uygun kuruluşlardan ve maluliyet yönünden mevzuata uygun yönetmelik uygulanarak alınmıştır. Davacıya ilişkin maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınmak suretiyle isabetli ve yöntemine uygun olarak alınmış olduğu anlaşılmakla; maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olmayıp 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak tanzim edilmediği yönündeki davalı sigorta vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.18/12/2018 tarihinde meydana gelmiş olan trafik kazasında, davacının bisiklet sürücüsü olup, trafik kazasına sebebiyet vermiş ve davalı sigortanın ZMMS’i olduğu … plaka sayılı araçta yolcu olmadığı anlaşılmakla, davalı sigorta vekilinin ilk derece mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olduğu yönündeki istinafının yersiz olduğu görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, eldeki davada trafik kusur bilirkişisi …’dan kusur raporu alınmış, alınan 13/01/2020 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’un %100 oranında kusurlu olduğunun, bisiklet sürücüsü davacının ise kusursuz olduğunun rapor edilmiş olduğu, eldeki davada alınan kusur raporu ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5319 CBS nolu dosyasında alınmış olan trafik kusur bilirkişisi kusur raporu arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, aynı yönde olup, olayın oluş şeklini doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı sigorta vekilinin kusur durumunun netleşmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.SGK’nın 29/08/2019 tarihli yazısında 18/12/2018 tarihinde meydana gelmiş olan trafik kazasına ilişkin olarak davacıya herhangi bir ödemede bulunulmamış olduğu dosya arasındaki belgelerden anlaşılmasına rağmen, SGK tarafından davacıya iş göremezlik ödeneği veyahut peşin sermaye değerli gelirin bağlanmış olması ihtimalinde bu durumun araştırılması yapılmaksızın dosyanın karara çıkarılmış olmasına yönelik davalı sigorta vekilinin istinafının yersiz olduğu görülmüştür.6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının da bu kapsamda olmasına, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilmesine, her ne kadar davalı tarafından ZMSS yeni genel şartları ve 6111 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılan 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenlemenin de yer almamasına göre mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmış olup, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.2918 sayılı Kanunun 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; Kanun’un geçici 1. maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1 maddesinde; sigortacının, poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. KTK’na göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri de zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü (belgeli tedavi giderleri), 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeyle sona erdirilmiş bulunmaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi sorumludur.Bu durumda mahkemece, davaya konu edilen belgeli tedavi giderlerine ilişkin olarak, sunulan tedavi belgeleri incelenmek ve sunulan belgelerdeki giderlerin davadan önce SGK ve davalı trafik sigortacısı tarafından ödenen bedeller olup olmadığı da irdelenmek suretiyle, belgelerdeki tedavi giderlerinin kazayla ilgili olup olmadığının denetlenmesi, 6111 sayılı Kanunun 59. ve geçici 1. maddesi gereği SGK’nın sorumluluğunda olanların bulunup bulunmadığı, varsa miktarı konularında uzman doktor bilirkişiden rapor alınması; alınacak raporla SGK’nın sorumlu olduğu tedavi gideri olduğunun saptanması halinde, SGK’nın davaya dahil edilmesinin sağlanması suretiyle yargılamaya devam edilerek, davacının tedavi giderleri konusunda bir karar verilmesi gerekir. Hekim bilirkişisi …’den alınmış olan03/12/2020 tarihli raporda 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin 2.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacı tarafça 2000,00 TL olan ve SGK tarafından karşılanmayan ve kendisi tarafından ödenmiş olan tedavi giderinin davalı sigortadan talep edilmiş olduğu, SGK’nın davaya dahil edilmesini gerektiren herhangi bir tedavi giderinin dosya kapsamında olmaması sebebiyle SGK’nın davaya dahil edilmemesinin yerinde olduğu kanaatine varılmış olup, davalı sigortanın SGK tarafından karşılanmayan ve davacının trafik kazası sebebiyle elinden çıkan2.000,00 TL tedavi giderlerinin davalı sigortadan tazmini hususundaki ilk derece mahkemesi hükmü yerinde olup, tedavi giderlerinin sigorta teminatı dışında olduğu yönündeki davalı sigorta vekilinin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar”, Aynı Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü düzenlenmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi yürürlükte olup, genel şartlarda belirlenen belgeler sigortacıya sunulmadığı takdirde Yargıtay uygulamaları gereğince KTK’nın 97. maddesi ve Genel şartlar Ek 6. maddesi gözetilerek davacının dava açılmadan önce usulüne göre davacıya başvurduğundan söz edilemeyecek ve dolayısıyla sigorta dava dilekçesiyle birlikte ihbar olunmuş sayılacağından dava tarihinden itibaren temerrüte uğramış sayılacaktır. (Yargıtay 17.HD’nin 2018/3847 Esas 2020/823 Karar 06/02/2020 tarihli ilamı)Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine Kayseri 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihbarnamesiyle başvuru yapılmış olup söz konusu başvuru 01/07/2019 tarihinde davalı sigortaya ulaşmış olmasına rağmen, davalı sigorta tarafından eksik belge ile başvurulduğundan, davacı tarafa ödeme yapılmamış olduğu, eksik belgelerin neler olduğu yönünde davacı tarafa yönelik herhangi bir bildirimde bulunulmuş olduğunun dolayısıyla dava tarihinden önce temerrüte düşmemiş olunduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından, bu şekilde davalının dava tarihinden önce 11/07/2019 tarihinde temerrüte düştüğü gözetilmek suretiyle, ilk derece mahkemesince maddi tazminat alacağına 11/07/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmış olması isabetli olmuş olup, davalı sigorta vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 7.732,41 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 1.934,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.798,41 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/04/2022