Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1446 E. 2022/672 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1446
KARAR NO: 2022/672
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2020/16 Esas 2021/161 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/11/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 11/04/2022
YAZILDIĞI TARİH: 11/04/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/16 Esas 2021/161 Karar sayılı ilamına karşı davacı ve davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/06/2012 tarihinde … Bulvarı, … No: … karşısı alt geçit istikametinde karşıya geçmek üzere iken davalılardan …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı seyir halindeki aracı ile meskun mahalde hız kurallarına uymamak nedeniyle şahsına çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, davaya konu kaza nedeniyle iş ve gücünden kaldığını, maddi zarara uğradığını, işgücü kaybının oluştuğunu ve manevi yönden de ızdırap yaşadığını, halen de hem maddi hem de manevi sıkıntılar yaşamaya devam ettiğini, davalılardan …’in, haksız fiilinden doğan zararlarının tazmini yoluna gitmek zorunlu olduğunu, kendisinin yolu kontrol ederek ve trafik kurallarına uygun olarak karşıya geçmek üzere alt geçide doğru ilerlemekte iken hızla gelen davalıya ait araç ile meskun mahal içeresinde hız sınırlarına uymaksızın çarparak fırladığını, olay esnasında vurmanın etkisi ile yukarıya doğru havalanarak takla attığını ve sonra hızla yere çakıldığını, ağzının kan içinde kaldığını, kolunda ve bacağında ekimoz oluştuğunu, davalı …’in kazanın meydana gelmesinde kendisinin kusurlu bulunduğunu kabul ve beyan ettiğini, dava sonucunda alacağının akim kalmaması amacı ile davalılardan … adına kayıtlı araç/araçlar ve yine aynı davalı adına kayıtlı taşınmaz mallarının tespiti ile üzerine 3. kişileri satışı ve devrinin engellenmesi maksadıyla ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, iş gücü kaybı ile tüm diğer maddi zarar değerlerinin tam ve kesin olarak belirlenmesine, tespit edilen miktar kadar ıslah edilmek üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 09/06/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, talebinin 6.000- TL olmakla birlikte mahkememizce takdir edilecek manevi tazminatın müteselsilen olmak üzere haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 09/06/2012 tarihinden, bu talebinin kabul görmemesi halinde dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukata vekalet vermesi halinde karşı tarafın vekalet ücretinin de müştereken ve müteselsilen ödenmek üzere avukatının lehine davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de ifade edildiği gibi trafik kazasının 09/06/2012 günü meydana geldiğini, olay tarihinden itibaren 2 yıldan fazla bir süre geçmiş olmakla, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, her ne kadar TBK 72/2 maddesi ceza kanununa atıf yapmakta ve ceza kanunundaki zaman aşımı süresinin uygulanacağını ifade etmekte ise de, taksirle yaralanmaya neden olma suçundan dolayı Kayseri 5. SCM’nde ikame olunan davada, davacının aynen “olay günü basit yaralandım” diyerek şikayetten vazgeçtiğini, bu nedenle de kamu davasının düşürülmesine karar verildiğini, davacının her türlü tedavi masraflarının fazlasıyla karşılandığını, davacının 07/02/2014 tarihli tutanakla bu olaydan dolayı her hangi bir istekte bulunmayacağına dair beyanname verdiğini, kusurun müvekkilinde olduğu yönündeki iddianın doğru olmadığını, davacının cismani zararlarının halen devam ettiği şeklindeki iddialarının da, davadan olumlu sonuç almak için yakıştırılan gerçek dışı beyanlar olduğunu, davacının haksız ve yersiz ve yasal dayanağı bulunmayan davasının reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-) Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile;
A-) 500,00-TL kazanç kaybı, 250,00-TL çalışma gücünün azalması zararı, 125,00-TL geçici iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 875,00-TL maddi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 09/06/2012 tarihinden itibaren, diğer davalı … Sigorta AŞ yönünden dava tarihi olan 09/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
B-) Davacının ekonomik geleceğin sarsılması zararı talebinin reddine,
2-) Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile; 6.000,00-TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 09/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; davacının ekonomik geleceğin sarsılması hususunda hatalı değerlendirme ile verilen red hükmü yönünden usul ve hukuka uygun olmadığını, bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda itirazların konusunda bir değişiklik yapılmadığını, mahkemece yapılan değerlendirmede “kazanç kaybı bulunan davacının doğal olarak çalışma gücünün azaldığının kabulü zorunlu olmakla” denilerek kazanç kaybına dair hesaplamaların alacak kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiğinin dikkate alındığını ve bu yönde kabul kararı verilmiş ise de, gerçekte bu alacaklara ilişkin kabul kararının içerisinde ekonomik geleceğin sarsıldığının da kabulünün gerektiği hususunda hatalı değerlendirme yapılarak karar verildiğini, ekonomik geleceğin sarsılmadığına dair ispatın davalı taraflarca yapılması gerekmekte olup, davacının daha 18 yaşlarında iken kafa bölgesinde ve fiziksel ciddi kayıp yaşadığını belgeler ile ispatlandığını, işgücünü azaltan birçok hastalık hallerinde zarar görenin ekonomik geleceğin sarsılacağının şüphesiz olduğunu, vücut bütünlüğünün ihlalinin ekonomik geleceğe ilişkin yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle oluşacak zararların tazmin edilmesi gerektiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının davacının ekonomik geleceğin sarsılması talebinin reddine dair hükmünün kaldırılarak talep edilen tazminatların tamamının kabulüne veya ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden karar mahkemesinde veya kendi yargı çevresindeki bir başka ilk derece mahkemesinde yargılama yapılması için dosyanın gönderilmesine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Davalı … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde; davacının manevi tazminat talebinin aynen kabulünün yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde 6.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, mahkemenin de davacının talebinin aynen kabul edildiğini, kazanın meydana gelmesinde davanın % 75 oranında asli kusurlu olduğunu, davacı yararına kusur oranı dikkate alınarak çok cüzi bir miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, davacının manevi tazminat talebinin tamamının olduğu gibi kabulünün doğru olmadığını, tarafların bir araya gelerek 07/02/2014 tarihli tutanak düzenlediğini ve davacının bir daha herhangi bir istekte bulunmayacağına dair beyanda bulunduğunu, bu tutanak ile davacının tüm hak ve taleplerinden feragat ettiğinin son derece açık olduğunu, bu tutanağın tamamen ibra ve feragat niteliğinde bir belge olduğunu, mahkemece bilirkişi raporuna aykırı hüküm tesis ettiğini, bilirkişinin gerek kök raporunda gerekse ek raporunda, davacının kazanç kaybının olmadığını, çalışma gücünün azalmasının söz konusu olmadığını maluliyet zararının bulunmadığını açık ve net bir şekilde belirlemiş olmasına rağmen mahkemenin bu kalemler hakkında hüküm tesis etmesinin doğru olmadığını, istinafa cevap dilekçesinde; davacı vekilinin ısrarla davacının ekonomik geleceğinin sarsıldığından söz ettiğini, raporda davacının sadece yumuşak doku travmasına maruz kaldığı ve bir iki dişte maksilla kırığı olduğu, dişlerin restorasyonunun yapıldığı ağız açılmasının normal olduğu, trafik kazasına bağlı her hangi bir patoloji veya fonksiyon kaybına rastlanmadığı ve davacıda her hangi bir fonksiyonel kayıp tespit edilmediğini, davacının vücut çalışma gücünden kaybetmediğinin de açık ve net bir şekilde ifade edildiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının lehleri yönünde kaldırılmasına, davanın reddine, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 tarih ve 2018/386 Esas 2019/768 Karar sayılı kararı taraflar arasında 07/02/2014 tarihinde “tutanaktır” başlıklı olarak düzenlenmiş olan belge 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca ibraname sayılarak, düzenleme tarihinden itibaren 2 yıllık hakdüşürücü sürenin geçirilmiş olması gerekçesiyle davacı tarafın maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 16/12/2019 tarih ve 2019/62 Esas 2019/78 Karar sayılı ilamıyla, düzenlenen 07/02/2014 tarihli “tutanaktır” başlıklı belgenin davacının tedavi giderlerine ilişkin olarak düzenlemiş olduğu, davacı tarafın tedavi giderlerine ilişkin herhangi bir talebi olmadığından bu belgenin dava dosyası açısından değerlendirilmemesi gerekirken, ilk derece mahkemesince KTK’nın 111. maddesi uyarınca belgenin ibraname sayılarak davacı tarafın maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı, eksikliklerin giderildikten sonra davacının maddi tazminat talep kalemlerinin tek tek değerlendirilmek suretiyle dosyanın aktüerya bilirkişisine gönderilerek rapor alınması ve sonucuna göre işlem yapılması, tarafların kusur durumu, sosyo – ekonomik durumları, olayın oluş şekli, yaralanmanın şiddeti vs. gibi hususlar değerlendirilmek suretiyle davacı lehine bir miktar manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceğine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı olarak karar verilmiş olduğu kanaatine varılarak, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince eksiklikler giderildikten sonra 11/03/2021 tarih, 2020/16 Esas 2021/161 Karar sayılı kararı ile, davacının trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler esas alındığında; 09/06/2012 tarihinde davalı … Sigorta şirketine sigortalı, davalı …’in sürücüsü ve maliki olduğu, … plaka sayılı otomobil ile seyir halindeyken, karşıdan karşıya geçen yaya davacı …’a çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmiş olduğu, trafik kazası neticesinde yaya davacı …’ın yaralanmış olduğu, SGK’nın 13/03/2020 tarihli yazısı gereğince trafik kazası nedeniyle davacıya herhangi bir ödemenin yapılmadığının bildirilmiş olduğu; Ankara ATK’dan alınmış olan 23/11/2018 tarihli kusur raporuna göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı otomobil sürücüsü …’in %25 oranında, yaya davacı …’ın ise %75 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiş olduğu; … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 17/07/2019 tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücü kayıp oranının %0 oranında, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 1 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu, … Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 17/07/2019 tarihli raporun “ Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” uygulanmak suretiyle tesis edilmiş olduğu; aktüerya bilirkişisi tarafından kusur ve maluliyet raporu esas alınmak suretiyle davacı …’ın geçici işgöremezlik tazminatının 178,18 TL olduğu, sürekli işgöremezlik tazminatının, kazanç kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılması sebebiyle uğradığı zararının olmadığı yönünde rapor düzenlenmiş olduğu; ilk derece mahkemesince davacı … lehine 500,00 TL kazanç kaybı zararı, 125,00 TL geçici iş göremezlik zararı ve 250,00 TL’de çalışma gücünün azalması zararı olmak üzere toplam 875,00 TL maddi tazminata ve 6.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş olup, kararın davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiş olması üzerine dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gelmiş olduğu görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın 52/1. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. “
Aynı Kanunun 54. maddesi, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklindedir.
A-) Davacı Vekilinin İstinaf Talepleri Yönünden;
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 09/06/2012 olay tarihinde yürürlükte olan (6098 sayılı TBK’ 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden) 818 sayılı BK m. 46/I’de “iktisaden mahrum kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zararlar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler.Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin,vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur (Oğuzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. B, İstanbul 2009, s. 562). Somut olayda, kazanın meydana gelmiş olduğu tarihte davacının SGK’lı olarak çalışmasının bulunmadığı, kayıt dışı olarak çalıştığı yönünde de dosya içerisinde herhangi bir belge bulunmadığı, davacının 01/07/2015 tarihinden itibaren 9112.06 kodla temizlik görevlisi, 7411.04 kodla elektrikçi, 8332.02 kodla şoför – yük taşıma, 9313.02 kodla inşaat işçisi, 5245.01 kodla akaryakıt satış elemanı (pompacı), 8219.01 kodla metal mamuller montaj işçisi olarak çalıştığı, çalıştığı sektörler açısından ekonomik geleceğinin sarsılmasına yol açacak derecede vücudunda sabit bir izin oluşmadığı, yalnızca dişlerinin kaybı nedeniyle kalıcı iz kaldığı ancak prostetik tedaviyle tedavi edilebileceğinden sabit izin kalmadığı, davacının ileride iş bulmasını imkansızlaştıracak, zorlaştırabilecek ya da kariyer yükselmesine engel olabilecek bir mesleğe sahip bir kimse olmadığı, davacının kaza olmasaydı ileride elde edeceği kazanç ile kazanın meydana gelmesi ile elde ettiği gelir arasındaki fark ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklı zararı olduğundan, dosya ve eki belgelerden davacının böyle bir zararın mevcut olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davacının ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararının karşılanmasına yönelik talebinin reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
B-) Davalı … Vekilinin İstinaf Talepleri Yönünden;
Çalıştığı ve kazanç elde ettiği sırada, bir trafik kazası sonucu bedensel zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre içinde ayrıca hayat boyu sakat kalmış ise bu maluliyetten dolayı bir kazanç kaybına uğrayacaktır. Bu kazanç kaybı belirlenirken, onun olay sırasında ve sonrasında elde ettiği ve ileride elde etmesi muhtemel gelirler üzerinden değerlendirme yapılacaktır. Bir işi ve kazancı bulunmayanlar ise kazanç kaybı isteyemeyeceklerdir.
Somut olayda, dosya ve eki belgelerden, 09/06/2012 kaza tarihi itibariyle davacının fiilen SGK’lı bir işte ve kayıt dışı bir işte çalıştığına ilişkin herhangi bir belgenin olmadığı anlaşılmakla, trafik kazası neticesinde kazanç kaybına uğramadığı kanaatine varılmış olmakla, ilk derece mahkemesince davacının kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, davalı … vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür.Beden bütünlüğü ihlal edilen kişi bu ihlal nedeniyle tamamen veya kısmen çalışamaz duruma gelmişse, bundan doğan zararının tazminini de talep edebilir. Çalışma gücü, kişinin beden ve fikir gücünün gelir getirici şekilde kullanılmasındır. Uygulamada çalışma gücünün azalması için geçici iş göremezlik, çalışma gücünün kaybı ise için sürekli iş göremezlik kavramları kullanılmaktadır. Kaza geçiren kişinin, tedavi gördüğü süre içinde iyileşinceye kadar çalışmaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış bulunması “geçici iş göremezlik” tir. Kaza geçirin kişide organ eksilmesi veya organ zayıflaması sonucu beden gücünün belli bir oranda azalması ya da beden gücünün bütünüyle yitirilmesi ise “sürekli iş göremezlik” tir.
Somut olayda, trafik kazası neticesinde davacıda, organ eksilmesi veya organ zayıflaması sonucu beden gücünün belli bir oranda azalması ya da beden gücünün bütünüyle yitirilmesine yönelik sürekli maluliyet tespit edilemediğinden, davacının çalışma gücünün yitirilmesinden doğan zararının tazmini talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, davalı Bugra vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olayda, tarafların kusur durumu, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, duyulan acı dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davacı için takdir edilen manevi tazminatın uygun olduğu kanaatine varılmış olup, davalı … vekilinin davacı tarafın “tutanaktır” başlıklı belge ile manevi tazminat talebi hakkından da feragat etmiş olduğu, hükmedilen manevi tazminatın yüksek olup, davacının manevi tazminat talebinin tamamına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Harç kamu düzeninden olup, HMK’nın 355. maddesi uyarınca dairemizce resen gözetilecektir. İlk derece mahkemesince “Alınması gereken 469,63 TL nispi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 438,23 TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 59,77 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, ” şeklinde karar verilmesi gerekirken, “Alınması gereken 469,63-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 31,40-TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 438,23-TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 93,90-TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, ” denilmek suretiyle hata edildiği görülmekle hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerekmektedir.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı ancak kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede kısmen hata edildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davalı …’in istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/16 Esas 2021/161 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-) Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
A-) 500,00 TL kazanç kaybı ve 250,00 TL çalışma gücünün azalması zararının davalı … Sigorta AŞ yönünden dava tarihi olan 09/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kazanç kaybı ve çalışma gücünün azalması talebinin davalı … yönünden reddine,
B-) 125,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta AŞ yönünden dava tarihi olan 09/11/2017 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 09/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
C-) Davacının ekonomik geleceğin sarsılması zararı talebinin REDDİNE,
2-) Davacının manevi tazminat talebinin KABULÜ İLE; 6.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 09/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
3-) Alınması gereken 469,63 TL nispi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 438,23 TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 59,77 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-) Davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı maddi tazminat yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine AAÜT’e göre hesap edilen 875,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile ( davalı …’in 125,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine,
6-) Davacı manevi tazminat yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine AAÜT’e göre hesap edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-) Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı … lehine maddi tazminat yönünden reddedilen miktar yönünden hesap edilen 875,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
😎 Davacı tarafça yapılan 83,10 TL ilk dava açma gideri, 530,20 TL davetiye ve posta müzekkere gideri, 950,00 TL bilirkişi ücreti, 314,40 TL Adli Tıp Kurumu Faturası olmak üzere toplam 1.877,70 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına göre belirlenen 1.844,16 TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 234,57 TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-) Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL davetiye ve posta müzekkere giderinin davanın kabul red oranına göre belirlenen 6,25 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-) Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde resen ilgili taraflara iadesine,
C-) Davacının istinaf başvurusu reddedilmiş olmakla;
1-) Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Ç-) Davalı …’in istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 97,70 TL tehiri icra karar harcı olmak üzere toplam 259,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
D-) 1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
2-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b/1,2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/04/2022