Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1406 E. 2022/555 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1406
KARAR NO: 2022/555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2021
NUMARASI: 2017/169 Esas 2021/413 Karar
DAVA: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 24/03/2022
YAZILDIĞI TARİH: 24/03/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/169 Esas 2021/413 Karar sayılı ilamı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili 25/11/2016 tarihli dilekçesinde özetle; davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … Caddesi’ni takiben … Bulvarı istikametine seyir halinde iken; … Bulvarı … Cadde Kavşağı istikametine seyir halinde olan dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkilin kullandığı araca çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, işbu kazada davacı müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldığını, bu sebeple bakıma ihtiyacı olduğunu, davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacı müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmamakta olup, kaza tespit tutanağı ve sair belgelerdeki aleyhe tespit ve değerlendirmeleri kabul etmediklerini, müvekkilinin sol köprücük kemiğinde ve çenesinde kemik kırığı oluşduğunu, dalağının parçalandığını ve kaburgasında kemik kırıkları oluştuğunu, vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar, çatlaklar ve yaralanmalar meydana geldiğini, trafik kazası sebebiyle ciddi şekilde yaralanan müvekkilinin geçici ve kalıcı işgöremezliğe maruz kaldığını, bununla birlikte müvekkilinin dava konusu trafik kazası nedeni ile günlük ihtiyaçlarını dahi tek başına yerine getiremez ve öz bakımını karşılayamaz hale geldiğini, trafik kazası sebebiyle Kayseri 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/537 Esas sayılı dosyası ile yargılama yapılmaya devam edildiği, işbu kazada müvekkili …’ın ağır şekilde yaralanması, geçici ve kalıcı işgöremezliğe maruz kalması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini için gerekli bilgi, belge ve evraklarla birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne başvuruda bulunulduğunu, sigorta şirketi tarafından yasal süresi içerisinde herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi cevap dahi verilmediğini, HMK’nun 107/2. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek dava konusu trafik kazasına kusuru ile sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle 18000010 nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi uyarınca sigortacısı olup müvekkilin dava konusu kazada yaralanması, maruz kaldığı geçici ve kalıcı iş göremezlik nedeniyle; kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 100,00-TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak şimdilik 3.800,00-TL, bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik 100,00-TL olmak üzere toplam 4.000,00-TL’nın kaza tarihi olan 25/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 10/08/2016-10/08/2017 vade tarihli 18000010 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin ancak üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarından poliçe limitiyle sınırlı olarak tazminle sorumlu olduğunu, müvekkilinin tedavi giderleri ve bakıcı giderleriyle ilgili sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini bu sebeple ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 59.487,45-TL maddi tazminatın ZMMS poliçesi teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla temerrüt tarihi olan 16/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kalıcı iş göremezlik tazminatına yönelik fazlaya ilişkin istemlerinin ve hükmedilen tazminata trafik kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik isteminin REDDİNE, davacının geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri zararına yönelik maddi tazminat isteminin REDDİNE,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan tazminat hesabının hatalı olduğunu, Yargıtay’ın güncel kararları dikkate alındığında davacı müvekkilinin dava konusu taleplerine yönelik tazminat hesabının; kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre düzenlenen tüm vücut engellilik oranının % 5 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olduğu tespit edilmiş adli tıp raporu esas alınmak suretiyle, TRH2010 yaşam tablosundan bakiye ömür tespiti yapılarak ve % 10 artırım – % 10 iskonto esasına dayalı Progresif Rant yöntemi kullanılarak yapılması gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan tazminat hesabı hatalı olmakla, eksik inceleme sonucu kurulan hükmün kabulünün mümkün olmadığını, zira 1,8 teknik faiz aktüeryal hesap yöntemi ile % 10 artırım – % 10 iskonto esasına dayalı progressif rant yöntemi ile yapılan tazminat hesapları arasındaki fark fahiş miktarda olmakla; hükme esas alınan bilirkişi raporunın müvekkilinin gerçek zararını karşılamaktan hayli uzak olduğunu, bu nedenle aktüer bilirkişi raporu tanziminin gerektiğini beyan ederek mahkeme kararının davalı aleyhine kaldırılarak müvekkili lehine hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Yukarıda açıklaması yapılan HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, 25/11/2016 tarihinde dava dışı …’ın kullandığı … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın çarpışması neticesinde davacının yaralandığı olayda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri bedeli istemine ilişkindir. Davalı … (…) Sigorta A.Ş. … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketidir.Dosya kapsamında yer alan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 28/02/2018 tarihli raporunda “dava dışı sürücü …, idaresindeki kamyonet ile gece vakti, meskun mahalde, çift yönlü yan yolu takiben seyredip, aydınlatmanın olmadığı olay mahalline geldiğinde, girişinde “DUR” trafik levhasının bulunduğu kavşağa seyir hızıyla ve kontrolsüzce girerek, sağından, anayolu takiben gelip, kavşaktan geçiş yapmakta olan ve ilk geçiş hakkını bırakmadığı sürücü …’ın kullandığı otomobilin sol yan arka kesimine çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile tamamen kusurludur.” şeklinde tespitte bulunulmuş olup Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 28/02/2018 tarihli raporu, gerek kaza tespit raporu gerekse olayla uyumludur.Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6197 Esas, 2021/8738 Karar Sayılı ilamı)Somut olayda, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 31/01/2020 tarihli raporu ile davacının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında geçici iş göremezliğinin 4 ay oluğu, sürekli iş göremezlik oranının % 5 olduğu ve bakıcı ihtiyacı bulunmadığı belinlenmiş olup, kaza tarihi gözetilerek 31/01/2020 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınması isabetlidir.Trafik kazası sonucu beden gücü eksilen çocuk günlük yaşamını sürdürürken, okula giderken, geleceğini hazırlarken “yaşıtlarına oranla” sakatlığı nedeniyle daha fazla güç (efor) harcayacaktır. Hele sakatlık oranı fazla ise, bu durum, ailesine parasal bir yük de getirebilecek, sakat çocuğa bakıp gözetmekle yükümlü olan kişilen daha fazla zaman ve emek harcamak durumunda kalacaklardır. Bütün bunlar, 18 yaşından önce sakat kalan çocuklar için (18 yaş değil, olay tarihi başlangıç alınarak) güç kaybı tazminatı hesaplanması ve ödenmesi için yeterli nedenler ve hakkaniyet gereği olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarih ve 2014/1724 Esas 2015/13653 Karar sayılı ilamında 6 yaşında sakat kalan çocuğun net asgari ücret üzerinden hesaplanacak efor kaybının olduğuna karar vermiştir. Bu nedenle kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup, geliri olduğu ispatlanamayan çocuklar için kaza tarihinden itibaren tazminat hesaplanması gerekmektedir. Somut olayda, davacı …olay tarihinde 17 yaşında olup, 18 yaşından küçük olup, davacının gelir getiren bir işte çalışmadığı, dolayısıyla bu müddet boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı açıktır.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6688 Esas, 2021/10500 Karar Sayılı ilamı)Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6241 Esas, 2021/8658 Karar Sayılı ilamında “Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010″ adı verilen”Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.” demek suretiyle bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirleneceğini açıklamıştır.Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/5068 Esas, 2021/3211 Karar Sayılı ilamında ve aynı Dairenin 2021/2781 Esas, 2021/2223 Karar sayılı ilamında ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6352 Esas, 2020/8575 Karar Sayılı ilamında % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu itibarla hesaplama yöntemine ve bakiye ömür sürelerinin tespitine yönelik davacı vekilinin istinaf başvuru sebebi haklıdır. Önceki aktüer rapor tarihindeki rakamsal veriler esas alınarak (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem için 2021 yılının esas alınması) aynı aktüer bilirkişiden ek bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebi yukarıda açıklanan sebeplerle sınırlı kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan sebeplerle sınırlı olarak KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/169 Esas 2021/413 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/03/2022