Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1300 E. 2021/1067 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1300
KARAR NO: 2021/1067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2021
NUMARASI: 2021/367 Esas, 2021/369 Karar
DAVANIN KONUSU: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ: 09/12/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:10/09/2021
YAZILDIĞI TARİH:10/09/2021
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/367 Esas, 2021/369 Karar sayılı dosyası re’sen merci tayini için Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Merci tayini için Dairemize gönderilen ilk derece mahkemesi dosyasında; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karşılıklı olarak verilen görevsizlik kararlarının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve adı geçen mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu anlaşılmıştır.Görevsizlik kararı veren her iki mahkeme de yargı sınırlarımız içinde kalıp, merci tayini için Dairemizin yetkili olduğu kanaatine varılmış ve dosya incelemeye alınmıştır.Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; “Somut uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK.nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin kaynaklanmakta olup, Kooperatifler Kanunu kapsamında değildir. Uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesi hükümlerine göre genel yetkili olan Asliye Hukuk Mahkemelerince incelenmesi gerekir. 6335 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesince; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/11/2017 tarih 2017/1658 esas 2017/1464 karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 1. maddesi ile kooperatifler ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş, yine 6102 sayılı Ticaret Kanunun 124/1 maddesinde kooperatifler ticari şirketler arasında sayılmış, yine kooperatifin 1163 sayılı yasa uyarınca ticaret siciline tescil edeceği yine aynı kanun 98. maddesi uyarınca kooperatifler kanununda açıkça hüküm bulunmayacağı hallerde anonim şirketine ait hükümlerin uygulanacağı, yine 99. maddede kooperatifin tarafı olduğu davaların ticari davalar sayılacağı, İİK’nun 179. maddesi yararınca da kooperatifin iflasa tabi olduğu vurgulanmıştır. Tüm bu yasal düzenlemeler karşısına kooperatiflerin ticaret şirketi ve tacir olduğu açıkça görülmektedir. Yine davalı şirketin ticaret kanununda düzenlenen anonim şirket olduğu ve tacir sıfatında bulunduğu kuşkusuzdur. Bir davanın ticari dava sayılması için Ticaret Kanunun 4/1 maddesine göre her iki tarafında tacir olası ve ticari işletmelere ilgili hususların doğması gerektiği, az önce yukarıda anıldığı üzere her iki tarafında tacir olduğu ve ihtilafın ticari işletmelerle ilgili hususlardan doğduğu, davalı …’ın şirket yöneticisi olduğu ve sözlemeye garantör olarak imza attığı hususları da hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki yapılan sözleşmenin ticari dava niteliğinde olduğu ve ticari davalara ticaret kanunu hükümleri uyarınca Ticaret Mahkemelerinin bakması gerekeceğinden mahkememizce davanın usulden reddine karar verilerek Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu ve dosyaya bakması gerektiği anlaşıldığından dosyanın görevli Kayseri Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.Dava, davacı kooperatif ile davalı şirket arasında imzalanan inşaat yapım sözleşmesine dayalı olarak davalı şirket tarafından yapılan imalat karşılığında fazla yapılan ödemenin tahsili istemiyle açılan alacak davasıdır. Yani uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır.Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 09/12/2019 tarihinde açılmıştır. Uyuşmazlık, davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve belirlenecek niteliğine göre davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk veya Asliye Ticaret Mahkemelerinden hangisi olduğu konularında toplanmaktadır.6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk
Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanan hukuk davalarının tarafların sıfatlarına bakılmaksızın ticari dava olduğu kabul edilmişse de, taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklandığından; genel olarak kooperatif ve ortakları arasındaki uyuşmazlıkların ifade edildiği Kooperatifler Kanunu’nun anılan hükmünün somut olayda uygulama yeri olmadığından, eldeki davanın Kooperatifler Kanunu gereği ticari dava olduğu sonucuna ulaşılması mümkün olmadığı gibi eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır.Bu durumda, eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.Davalı şirketin uyuşmazlık konusu inşaat yapım işini ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık, yapı kooperatifi olan davacının tacir olarak kabulü mümkün değildir. Şöyle ki;1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede, kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde gösterilen bu tanımdan açıkça anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr – zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanım ve amaç 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 171. maddesinde “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” şeklinde anlamını bulmuştur. Bu tanım ve düzenlemelere göre, yapı kooperatiflerini tacir kabul edip, tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Aksi bir kabul, kooperatiflerin ticari kazanç elde etme amacına yönelik hareket etmeleri sonucunu doğurur ki, bu durumun Anayasada dahi kendisine yer verilen kooperatifçiliğin amacına uygun düşmeyeceği açıktır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1. maddesinde “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “Şahıs şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. Esasen, yıllardır süregelen Yargıtay uygulamasını ortadan kaldıracak bir yenilik de bulunmamaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/02/2019 tarih 2018/3212 Esas, 2019/696 Karar; 15. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2017 tarih 2016/4488 Esas, 2017/168 Karar; 15. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2014 tarih 2014/483 Esas, 2014/844 Karar; 15. Hukuk Dairesi’nin 15/09/2014 tarih 2014/2787 Esas, 2014/5195 Karar sayılı kararları ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 17/03/2021 tarih 2021/215 Esas, 2021/273 Karar sayılı kararında da yapı kooperatiflerinin tacir olmadığı kabul edilmiştir.Yukarıda izah edilen sebeplerle, davacı … olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu uyuşmazlık kanunda özel olarak düzenlenen hallere de girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesi’ni görevli kabul etmek mümkün olmadığından uyuşmazlığın Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle; somut uyuşmazlıkta davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmış ve netice olarak uyuşmazlığın Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-) Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemesine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.10/09/2021