Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1293 E. 2021/1026 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1293
KARAR NO: 2021/1026
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/41 Esas (Ara Karar )
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/01/2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:07/09/2021
YAZILDIĞI TARİH:07/09/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/41 Esas 18/05/2021 tarihli ara kararı davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:HMK’nın 341. maddesindeki, ”(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
…(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.” düzenlemesi dikkate alınarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 76. maddesindeki, ”Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” kuralı ile şekillenen geçici ödemeye ilişkin mahkeme kararlarına karşı kanun yolunun açık olup olmadığı belirlenmelidir.
Öncelikle, geçici ödemeler, İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz niteliğinde değil ise de (… (Usul), s. 580-581; … (Usul), s. 711- 713.) uygulamada tereddüte neden olmaması yönünden ihtiyati tedbir niteliğinde kabul edilmesinin gerekip gerekmediğinin açıklanmasında fayda görülmüştür.
Bu yönde, HMK’nın; 389. maddesi, “(1)Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.”
396. maddesi, “(1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.”
“Diğer geçici hukuki korumalar” başlığını taşıyan 406. maddesi, “(1) Mahkemece, gerekli hâllerde, mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürleme işleminin yapılmasına karar verilebilir.
(2) İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.” hükümlerini içermektedir.
Değinilen yasal çerçevede açıklanmalıdır ki; TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen geçici ödeme ile HMK’nın 389 ve devamında düzenlenen ihtiyati tedbir arasında, talep şekli ve zamanı, teminat hususu ve itiraz hususlarının farklı şekilde düzenlendiği; HMK’nın 406/2. maddesi dikkate alındığında, TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen geçici ödemelerin geçici hukuki koruma niteliğindeki ön ödeme olduğu, zira geçici ödeme için ihtiyati tedbir gibi teminat hususunun düzenlenmediği, ihtiyati tedbirin dava dışı da talep edilebileceği, dava dışı talep edilmiş ise 2 hafta içinde asıl davanın açılması gerektiği, oysa ki geçici ödemenin ancak dava açıldıktan sonra talep olarak ileri sürülebileceği, ihtiyati tedbirin belirli bir süre içinde uygulanması gerektiği aksi taktirde kendiliğinden kalkacağı, oysa ki geçici ödemenin asıl dava kesinleşinceye kadar ileri sürülebileceği, geçici ödemeye hükmedilmiş ise bu ödemenin 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde talep edilebileceği, ihtiyati tedbir kararına karşı kanun yollarına başvurulabilirken sadece geçici ödemeye ilişkin kararın, ara kararın tabi olduğu hukuki niteliğe tabi bulunduğu, ayrıca ihtiyati tedbir kararına uymayan kişiye disiplin cezası öngörülmüş iken geçici ödeme kararına uymayan tarafa karşı sadece ilamlı icra takibinde bulunulabileceği, HMK’nın 396. maddesinde belirlenen şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbir kararı kaldırılırken TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen geçici ödemeler bakımından böyle bir düzenlemeye yer verilmemiş olması gibi farklı yasal düzenlemeler nedeniyle, geçici ödeme avans niteliğinde olup, tazminata mahsup yapıldığı, haksız çıkılması halinde faizi ile birlikte iadesinin gerektiği, bu özelliği itibariyle ihtiyati tedbir olarak nitelendirilemeyeceği, HMK’nın 341. maddesinde istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararların sınırlı olarak sayıldığı ve yorum ile genişletilemeyeceği nedenlerinden dolayı; ara kararı niteliğindeki geçici ödemeye yönelik kararın, ancak nihai karar ile birlikte istinaf kanun yoluna başvurulabileceği kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05/03/2020 tarih, 2020/289 Esas – 2020/1134 Karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 20/11/2019 tarih, 2019/6202 Esas – 2019/7058 Karar ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19/01/2021 tarih, 2020/8678 Esas – 2021/412 Karar sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Açıklanan kapsamda eldeki davada; TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen tedbiren geçici ödeme talebine ilişkin mahkemece verilen geçici ödeme talebinin kabulüne dair kararın, ara karar niteliğinde olduğu, ara kararlara karşı ancak esas hüküm ile birlikte kanun yoluna başvurulabileceği belirgin olduğundan, bu aşamada istinaf kanun yoluna başvuru yapılmasının mümkün olmaması nedeniyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK md. 341/1 ve 352 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalı …’ın 6098 sayılı TBK’nın 76. maddesi kapsamında verilen ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK md. 341/1 ve 352 uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-) Davalı tarafça istinaf başvurusu sırasında peşin yatırılan harçların talep halinde ilgili tarafa iadesine,
3-) Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Davalı tarafça istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin HMK m. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda 6100 sayılı HMK md. 341/1 ve 352 uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361, 362 uyarınca Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/09/2021