Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2023/857 E. 2023/590 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/857
KARAR NO: 2023/590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2023
NUMARASI: 2023/267 Esas 2023/246 Karar
DAVANIN KONUSU: Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/05/2023
Yukarıda esas numarası yazılı dosya resen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde;Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi bulunduğu, davacının davalının aacaklı olduğu senet için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı olan avukatın gerekli işlemleri yaptığını, dosyada işlemler devam ederken davalı tarafından 24/11/2021 tarihinde davacıya ibraname başlıkla bir talimat evrakı verildiği, söz konusu evrakta dosa için tahsil harcı hariç 60.500,00 TL tahsil edilmesini ve 6.500,00 KY rapa önceden ödendiğini ve 43.500,00 TL daha ödenmesi halinde herhangi bir hak ve alacağının kalmayacağını beyan ettiğini, davalının verdiği talimat üzerine davacı tarafından aynı gün borçlusu … ‘a 36.500,00 TL daha tahsil edildiğini ve alacak aynen talimatta belirtildiği şekilde 60.500,00 TL’ye tamamlandığını, borçludan para tahsil edilmesinden sonra davalı/alacaklı …’ye 43.500,00 TL daha verilerek teslim edilen 6.500,00 TL dahil olmak üzere 50.000,00 TL toplam ödeme yapıldığını ve kendisinden imza alındığını, söz konusu icra dosyası başka bir avukat tarafından takip edildiğinden birlikte çalıştığı avukatın davalının hesabına 9.167,68 TL para gönderdiğini, birlikte çalıştığı avukatın ofisten ayrılmasından sonra davacının tekrar davalıya 1.795,00 TL daha gönderdiğini, davalının parayı bir an önce alıp gitmek istemesi ve davacının iş yoğunluğu nedeni ile davalıya daha önce gönderilen 10.962,68 TL’nin hesaba dahil edilmesinin unutulduğunu, sonuç olarak 60.500,00 TL tahsil edilmesi gereken para, 50.000,00 TL davalıya ödenmesi gereken para, 60.962,68 TL davalıya ödenen toplam para, 10.962,68 TL fazla gönderilen paranın iadesinin talep edildiğini ancak davalının ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine alacakların tahsili için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek, icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Kayseri 12. Asliye Hukuk Mahkemesince, Dava, İtirazın İptali talebine ilişkindir.Tüm dosya kapsamına göre; Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114.maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5.maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1.bendinde”Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.Somut olaya gelince; Davacı tarafça alacağının tahsilini talep ettiği davalının, ayrı bir alacak için başlatmış olduğu icra takibine konu edilen bononun 30.000,00 TL miktarlı 13/09/2013 tanzim tarihli, 15/10/2013 vade tarihli senetten kaynaklandığı, takibe konu bono nedeniyle mahkememize açılmış olan işbu itirazın iptali davasında asıl nedenin bonoya dayalı olması nedeniyle kambiyo senedi vasfı niteliğinde olduğu dikkate alındığında TTK’nun 4. maddesi gereğince eldeki dava mutlak ticari davadır. Fe’ri talebin işin aslına tabi olduğu dolayısıyla yukarıda belirtilen düzenlemeler dikkate alındığında, görevli mahkemenin de asliye ticaret mahkemesi olması gerektiği gerekçesiyle ve davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, Dava, vekâlet ilişkisinden kaynaklı olarak davacı olan vekilin, davalı olan müvekkili aleyhine başlattığı icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup; buna göre, tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, davalı borçlunun ayrı bir alacak için başlatmış olduğu icra takibindeki hak ve alacığını ibralaşma yoluyla davacı alacaklıya vermesi üzerine başlayan itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir. Kayseri 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararında gerekçe olarak asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibinin kambiyo evrakına dayanması, fer’i talebin işin aslına tâbi olması gerekçe gösterilmiş ise de; vekâlet sözleşmesi, taraflar arasında bağımsız bir borç ilişkisi kurmakla bu sözleşmeden doğan borçlar ayrı bir borç oluşturur. Davacı vekilin avukat olarak hak kazandığı 5.888 TL icra vekâlet ücreti ile 5.400 TL akdi vekâlet ücreti toplamı olan 11.288 TL’nin sehven davalı müvekkilin banka hesabına havale edildiğini beyan ederek bu meblağın tahsili istemiyle icra takibi başlattığı ve itiraz üzerine takibin durduğu, bu sebepten ötürü davacının itirazın iptali davası açtığı, dava ve takip konusu alacağın avukatlık hizmeti dolayısıyla doğan vekâlet ücreti olduğu anlaşılmakla; alacağın niteliği ve tarafların sıfat ve konumu göz önüne alındığında, uyuşmazlığın ticarî dava niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.HMK’nun 2. maddesine göre; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle; davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olmayıp, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir.Talep, merci tayinine ilişkindir.Davacı tarafça, vekâlet ilişkisinden kaynaklı olarak davacı olan vekilin, davalı olan müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalar ile “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü uyarınca nispi ticari davalar Ticaret Mahkemesinin görevi dahilinde olup buna göre, tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dava Ticaret Mahkemesinde görülür.Oysa somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı ve davacı tarafın talebinin vekalet ilişkisine dayalı alacak talebine ilişkin olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet ilişkisinden kaynaklandığı açıktır.HMK’nun 2. maddesine göre; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.
O halde, eldeki davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Kayseri 12. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-)Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 03/05/2023