Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2023/666 E. 2023/410 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/666
KARAR NO: 2023/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2023
NUMARASI: 2023/36 Esas 2023/104 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda esas numarası yazılı dosya resen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde;
Davacı vekili tarafından mahkememize vermiş bulunduğu 10/08/2022 tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili … Şirketi tarafından … nolu poliçe ile Kasko Sigorta Poliçesi yapılmış olan … adına kayıtlı yine kendisi tarafından sevk ve idare edilen … plakalı çekici, … tarihinde davalı adına kayıtlı ve yine kendisi sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin çarpması sonucu hasarlandığının, olay tarihinde Yeşilhisar Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğince düzenlenmiş olan … tarihli trafik kazası tespit tutanağında, … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römork ile Kayseri İli istikametinden Niğde İli istikametine seyir halinde iken Araplı Mahallesi yol ayrımına geldiğinde, Araplı mahallesi yolundan Kayseri-Niğde yoluna doğru ana yola çıkan… sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonete çarpması sonucu çift taraflı yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğinin, yine trafik kazası tespit tutanağı ile bu kazanın oluşumunda…’ın 2918 sayılı KTK 57/1-B(5) “Tali yoldan ana yola çıkan sürücülerin , ana yoldan gelen araçlara ilk geçiş hakkını vermemesi” maddesini ihlal ettiği, …’ın ise kural ihlali olmadığı tespit edildiğinin, olay sonrasında sigortalı … plakalı araçta yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu, araç sökülmeden parça ve işçilikler esas alınarak hasar durumu çıkarılmış ve araç yapım aşamasında çıkması muhtemel parçalar dikkate alındığında araç hasarının daha büyük boyuta ulaşacağından aracın pert total olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığının, sigortalı aracın piyasa rayiç bedeli araştırması yapıldığının, NFS AUTO (Van İli) 470.000,00TL. …(Adana İli ) 450.000,00TL. Kasko Değer listesi (2021 yılı 8. Ay için) 455.762,00TL. olduğu tespit edilmiş olup sigortalı aracın rayiç bedelinin 430.000,00TL. olduğu belirlendiğinin, bu tutar 13/09/2021 tarihinde sigortalı …’a ödenmiş olup araç sovtaj bedeli 236.500,00TL. ve davalının trafik sigortacısı… AŞ tarafından ödenen 43.000,00TL. mahsup edildikten sonra kalan bakiye 150.500,00TL.’nin davalıya rücu edilmesi zorunluluğu doğduğunun, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 150.500,00TL. tutarındaki alacağın 13/09/2021 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesince, Hakim ve Savcılar Genel Kurulunun mevcut bulunan Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin 07.07.2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 608 sayılı kararı ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Kayseri ilinin mülki sınırları olduğu belirlenmiş ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan, iddia ve savunma olarak ileri sürülmese dahi temyiz dahil yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulunması zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. Maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Halefiyete dayalı sigorta rücu davası aslında bir tazminat davasıdır. Bu nedenle görevli mahkeme tespit edilirken HUMK’nın 1 ve 8. maddeleri dikkate alınacaktır.
Sigortacının halefiyeti prensibi TTK m. 1301’de düzenlendiği ve TTK’da düzenlenen konuların ticari dava sayılacağı TTK m. 4/1 de belirtildiği için, sigortacının açacağı rücu davasının mutlak ticari davak nitelendirilmesi ve bu davaların ticaret mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.
Somut olayda, tüketici vasfında olmayan sigortalıya yönelik halefiyet prensibi ile ilgili husustan doğan uyuşmazlık söz konusu olup görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu gerekçesiyle ve davaya Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, mahkememizce yapılan incelemede; … plakalı aracın maliki davalı…’ın Yeşilhisar Malmüdürlüğü’nce mahkememize gönderilen 18/01/2023 tarihli yazıda vergi kaydına rastlanılmadığı yani tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Taraflar arasındaki var olduğu iddia edilen ilişkinin satım sözleşmesinden kaynaklanması ve satım sözleşmesinin TTK’ nın 4/1 maddesinde düzenlenmemesi, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi nedeni ile davanın mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmıştır.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; davaya uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Somut olayda, sigortalı …’ın tacir olduğu ve davalı…’ın ise tacir olmadığı, görev hususu İBK kararı uyarınca … tarafından davalı…’a karşı açılacak dava niteliğine göre belirleneceğinden her iki tarafın da tacir olmaması ve mutlak ticari dava olmadığından görevin Yeşilhisar AHM’ye ait olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir.
Talep, merci tayinine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi tarafından; Kasko Sigorta Poliçesi davacı tarafça düzenlenen ve dava dışı sigortalı … adına kayıtlı olup yine kendisi tarafından sevk ve idare edilen … plakalı çekicinin, davalı adına kayıtlı olup yine kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin çarpması sonucu hasarlandığı, meydana gelen kazada davalının tam kusurlu olduğu belirtilmek suretiyle dava dışı sigortalıya ödenen 150.500,00TL.’nin rücuen davalıdan tahsili talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarih, 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.
Şu halde eldeki dava, sigorta sözleşmesinde taraf olmayan davalı aleyhine, haksız fiile dayalı ve halefiyet nedeniyle açılmış olup uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-)Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 30/03/2023