Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/376
KARAR NO: 2023/210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2022
NUMARASI: 2022/573 Esas 2022/968 Karar
DAVANIN KONUSU: Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/02/2023
Yukarıda esas numarası yazılı dosya resen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde; Davacı vekili 22/02/2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin 2021 yılının ocak ayında cezaevindeyken davalının müvekkili aleyhine çekten dolayı kambiyo takibi başlattığını, müvekkilinin bahse konu borçtan haberinin 17:02/2021 tarihinde olduğunu, müvekkiline ait … plakalı aracını trafikte yakalama ile bağladıklarından haberinin olduğunu, davalının kötü niyetli olarak hemen aracın satışını istediğini, bu sebepten ilgili icra takibinin usulsüz tebligattan ve müvekkilinin o tarihte cezaevinde olması sebebinden dolayı İİK 54 göre durdurulmasını talep ettiklerini, müvekkiline yapılmış olan tebligat olmadığını, müvekkilinin davalıya hiç bir borcunun olmadığını, çekteki imzanın da müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, davalı ile müvekkili arasında mevcut ve geçerli bir borç ve (hukuki ilişkinin) bulunmadığının tespitini, Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı haksız icra takibinin durdurulmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalımak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış oldukları zararların yasa gereği alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, Dava, çekten kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının 2021 yılının ocak ayında cezaevindeyken davalının davacı aleyhine çekten dolayı takip başlattığı, davacıya usulüne uygun yapılmış olan tebligat olmadığı, davacının davalıya hiç bir borcunun olmadığı, çekteki imzanın da davacıya ait olmadığı ileri sürülerek, davalı ile davacı arasında mevcut ve geçerli bir borcun olmadığının tespiti için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 780 ve devam maddelerinde çek düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 3. maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmüne yer verilmiş, 4. maddesinde bu Kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı belirtilmiştir. Yine aynı Kanunun 5. maddesinde tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı bildirilmiştir. TTK.nın 4. Maddesi gereği tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK da düzenlenen hususlardan doğan davaların mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, davanın dayanağı tüm unsurları mevcut olan çek olduğu, çekin de TTK da düzenlendiği, sonuç olarak davanın kıymetli evraka dayalı olduğu ve yukarıda açıklandığı üzere mutlak ticari dava olduğu sonucuna varılmış, bu nedenle mutlak ticari davaların görülme yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle, uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle ve davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır. Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. İpotek, TTK’da düzenlenmeyip, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmesi nedeni ile davanın mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmıştır. Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır. TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
… Vergi Dairesi Başkanlığı’nın … tarih … sayılı yazısında; davacı …’nun 05/04/2016 tarihinde mükellefiyet kaydının resen terkin ettirildiği, mükellefiyeti esnasında 2. Sınıf tüccar olduğu ve işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görüldü. Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur. Davanın taraflarının incelenmesinde; davacı …’nun tacir olmadığı, dolayısı ile eldeki davanın nispi ticari dava olmadığı görülmektedir. TTK’nın 5. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi, ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nısbi ticari dava niteliğinde olmadığından, mahkememizin görevi içine girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması ve Borçlar Kanunu’ndan doğması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu davaya bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir.
Talep, merci tayinine ilişkindir. Davacı vekili tarafından, davacının icra takibine konulan çekten haberinin olmadığı, müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığı ve davaya konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığı, davalı ile müvekkili arasında geçerli bir borç ilişkisinin bulunmadığı iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, aynı Kanunun 670 ve devamı maddelerinde “Kambiyo Senetleri”ne ilişkin hükümler düzenlenmiş olup 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi yetkili kılınmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kambiyo senedi niteliğindeki çekten kaynaklanmış olduğuna göre, eldeki dava ticari dava niteliğindedir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/12/2018 tarih, 2018/1682 E. ve 2019/6606 K. sayılı ilamı da bu yöndedir. Yine Yargıtay 19.H.D.’nin 2016/8178 E. 2017/2429 K.sayılı ilamında;”Dava çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece çekin zorunlu unsurlarından olan keşide yeri ve tarihi bulunmadığından kambiyo senedi vasfında olmadığı ve taraflarında tacir olmadığı belirtilerek, ticari dava niteliği bulunmadığı gerekçesiyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmişse de; davaya konu çekin incelenmesinde keşide yeri ve tarihinin bulunduğu dolayısıyla çekin yasal unsurlarının tam olduğu anlaşılmakla TTK’ nun 4. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olması nedeniyle mahkemece yargılamaya devam olunarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilmek ve yine aynı dairenin 2016/4718 E. 2017/2573 K. sayılı ilamında da;”Dava kambiyo senedi niteliğinde olan çeke dayalı olarak girişilen kambiyo senetlerine mahsus takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davalı savunmasında taraflar arasında düzenlenen protokolün dava konusu çeki kapsamadığını savunmuştur.Davalı tarafça dava konusu çek sebebe bağlanmamış olduğundan somut olayda çek yönünden TTK.’nunda düzenlenmiş olan kambiyo hukuku hükümlerinin tartışılıp değerlendirilmesi gereklidir.Hal böyle olunca somut olay bakımından davanın TTK.’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle benzer durumlarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir .
O halde, eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-) Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 24/02/2023