Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2303
KARAR NO: 2022/1458
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2022
NUMARAS 2022/886 Esas 2022/737 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda esas numarası yazılı dosya yargı yerinin belirlenebilmesi amacıyla re’sen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/08/2019 tarihinde davacı şirkete ait … numaralı poliçe ile sigortalı …’e ait … Mah…. Sok. No: …/… adresinde bulunan binanın kapı yanında bulunan su saatine bağlanan …’ye ait temiz su borusunda meydana gelen patlama sonucu sigortalı taşınmazda hasar meydana geldiğini, hasar sebebiyle 18/10/2019 tarihinde 1.800,00TL hasar bedelinin davacı şirket tarafından ödendiğini, TTK m.1472 gereğince davalının ilgili zararlardan sorumlu olduğunu, rücuen tahsili amacıyla Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafça itiraz edilerek takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri, arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMELERİ KARARLARININ ÖZETİ: Kayseri 1. Tüketici Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamına göre; davacının : … Anonim Şirketi, davalının … Genel Müdürlüğü olduğu, dava konusunun İtirazın İptali olduğu ancak her iki tarafın da şirket vasfını taşıdığı, taraflardan herhangi birinin tüketici sıfatını taşımadığı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada “alışverişe konu olan taşınır eşyayı…” mal, “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi” tüketici, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri” satıcı olarak tanımlamıştır. Aynı yasanın 73. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle, kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; taraflar tacir olup uyuşmazlığın davacı şirket ile dava dışı sigortalı arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücu davası olarak davalı şirket arasında olduğu, eldeki davanın bu anlamda ticari dava olarak nitelendirilebilecek davalardan olduğu bu durumda davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu açıktır. Bu nedenlerle davanın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekir. HMK’nın 1. maddesine göre “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” HMK’nun 114/1-c maddesine göre davanın görevli mahkemede açılması dava şartlarındandır. HMK’nun 115/1. Maddesine göre “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartları noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” HMK.’nun 115/2. Maddesine göre “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Açıklanan bu gerekçeye göre, davanın esasına girilmeyerek, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; ” TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 3/1-k maddesinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi ; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış olup , aynı yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.6502 sayılı kanunun 83/2 maddesine göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini düzenlemiştir.
Davacı sigorta şirketine sigortalı olan …’e konut sigortası kapsamında konutunda su patlaması sebebiyle ödeme yaptığı ve rücusunu talep ettiği anlaşılmıştır. Dava dışı sigortalı bir tüketicidir, su hizmetlerini veren davalıdır. Bu nedenle görevin Tüketici Mahkemesine ait olduğu anlaşılmıştır. Anılan açıklamalar uyarınca Kayseri 1. Tüketici Mahkemesi görevlidir.” gerekçesiyle Kayseri 1. Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep, merci tayinine ilişkindir.Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, verilen işbu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi tarafından dava değerinin kesinlik sınırından kaldığından bahisle istinaf talebinin esastan incelenmediği ve usulden reddine karar verildiği anlaşılmış olup dosya kendisine gönderilen Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından uyuşmazlığın tüketici ilişkisinden kaynaklandığı belirtilerek Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş, Kayseri 1. Tüketici Mahkemesi tarafından ise uyuşmazlığı inceleme görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bunun üzerine dosya kendisine giden Kayseri 1.Ticaret Mahkemesi tarafından Kayseri 1.Tüketici Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle karşı görevsizlik kararı verilmiş olup dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir.
Eldeki uyuşmazlıkta dairemizce Kayseri 1.Tüketici Mahkemesi ve Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararları üzerinden inceleme yapılacaktır.Bilindiği üzere sigorta firması, sigortalısına ödeme yapmakla sigortalısına halef olmaktadır.Bu sebeple halefiyetten kaynaklanan bu tür davalarda temel ilişkinin doğru tespit edilmesi görevli mahkemenin belirlenmesi açısından da önem arzetmektedir.6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda Tüketici tanımı; teknik veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış, tüketici işlemi ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 52.maddesinde abonelik sözleşmeleri düzenlenmiş olup, bunlar da tüketici işlemi olarak sayılmıştır. Eldeki uyuşmazlıkta davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı …’e ait konuta bağlanan su aboneliğine ilişkin su saatine gelen davalıya ait temiz su borusunda meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin iadesine yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmiştir.
Az yukarıda bahsedildiği üzere abonelik sözleşmeleri tüketici işlemi sayılmakta olup dava dışı … ile davalı arasındaki hukuki ilişki abonelik sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2015/13642 Esas 2015/12893 Karar sayılı ilamında; “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 03.07.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.Davacı, sigorta şirketi, halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının yerine dava açmış olup, sigortalının aracı bakım ve onarım için davalının işyerine bıraktığı, sigortalı ile davalı arasında, 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici ilişkisi bulunduğu ve sigortalının tüketici olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Ankara 5. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE” denilmek suretiyle temel ilişkiye bakılarak görevli mahkemenin belirleneceği ifade edilmiştir.
Bahsi geçen Yargıtay kararı da gözönünde bulundurularak dava dışı … ile davalı arasında abonelik ilişkisinin olduğu ve bu ilişki çerçevesinde hizmetin görülmesinde ise kusura dayalı olarak eldeki dava açıldığına göre ve dava dışı …’nin tüketici olduğu nazara alınarak eldeki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Bu nedenle, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri 1.Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 1.Tüketici Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 1.Tüketici Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-) Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.26/10/2022