Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/1190 E. 2022/1270 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1190
KARAR NO: 2022/1270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2022
NUMARASI: 2022/229 Esas 2022/480 Karar
DAVANIN KONUSU: Merci tayini
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/10/2022
Yukarıda esas numarası yazılı dosya resen istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konusu … İli, … İlçesi, … Mah. sınırları içerisinde bulunan … Ada, … parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, … yılında … A.Ş. ile KDV dahil 346.000,00 TL bedelli balya makinesinin satışına istinaden 28/05/2015 tarihli satış sözleşmesi düzenlendiğini, satış sözleşmesinin edimi olarak 150.000,00 TL bedel ile ipotek verileceğinin kararlaştırıldığını, bu edim gereğince 28.05.2015 tarihinde … firmasına verilmesi gereken ipoteğin firma çalışanı … adına düzenlendiğini, diğer davalı … ’ın ise … Yönetim Kurulu Başkanının oğlu olarak bilindiğini, davalıların, … firması adına hareket ettiklerinden, satıcı firmanın satış sözleşmesi hükümlerine riayet etmediğini,… nolu balya makinesinin tesliminin kararlaştırıldığını, sözleşmeye konu makinenin davacıya teslim edilmemesi nedeniyle, satıcının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, alım-satım işlemi olmadığından, borç ilişkisinden doğan tüm borçların sona erdiğini, alacağın sona ermesi ile buna bağlı olarak 15.000,00 TL değerindeki ipoteğin sona erdiğini, … adına düzenlenen … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde kayıtlı bağımsız bölüm üzerine, … tarih ve … yevmiye ile tescil edilmiş olan 1. derecedeki, 150.000,00 TL bedelli ipoteğin daha sonra … ’a 06/03/2019 tarih ve … yevmiye numarası ile kötü niyetli olarak temlik edildiğini, davalıların, kötü niyetli olduğunu çünkü ipotek tesis edilen … ’in … A.Ş. çalışanı, temlik alan davalının ise şirket sahibinin oğlu olması nedeniyle satış sözleşmesine dayalının alım-satıma ilişkin bir borç olmadığını bildiklerini, alacağın yok olmasından dolayı, davalılardan rehin hakkı terkinini istemesine rağmen davalıların (alacaklılar) terkin talebinde bulunmadığını, hukukî sebebi bulunmayan, geçersiz bir hukukî sebebe dayanan veya usulüne göre yapılmayan her türlü tescilin yolsuz olduğunu, alacaklının makinenin teslimi edimini yerine getirmemesi yükümlülüğünden kaçınan taraf olması nedeniyle, ipotek kaydının kaldırılması işlemini yerine getirme borcunu, tüm masraflar kendisine ait olmak üzere, alacaklı firma adına hareket eden davalılara ait olduğundan, ipoteğin terki hususunun davalıya ve firmaya ihtar edildiğini, kendilerine süre verildiğini, ipoteğin sulh amacı ile terkin edileceği inancıyla yaklaşık 2 ay beklenmesine rağmen davalının hiçbir terkin ve işlem girişiminde bulunmadığını, … Ada, … parselde kayıtlı bulunan taşınmaz kaydındaki … tarih ve … yevmiye ile … adına tescil edilmiş olan ve sonrasında … tarih ve yevmiye … ile 150.000,00 TL bedelli ve alacaklısı … olan ipoteğin kaldırılmasına, yargılama giderleri ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; “Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur. Davanın taraflarının incelenmesinde, davalı … ‘ın tacir olduğu, davacının ve davalı … ‘in tacir olmadığı olmadığı görülmektedir. Diğer taraftan davalı tarafın iddiasına göre ipoeteğin düzenlenmesine sebep olan ticari ilişkinin tarafı … ve … olup, davacının ve … ‘e kefil olduğu iddia edilmektedir. Uyaptan yapılan vergi sorgulamasına göre … ve … ‘in de tacir olmadıkları, potansiyel vergi mükellefi oldukları görülmektedir. Somut olayda davanın her iki tarafının tacir olmadığı, yalnızca davalı … ‘ın tacir sıfatını taşıdığı, dolayısı ile eldeki davanın nısbi ticari dava da olmadığı görülmüştür.TTK’nın 5. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi, ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nısbi ticari dava niteliğinde olmadığından, mahkememizin görevi içine girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması ve Borçlar Kanunu’ndan doğması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevlidir.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 Sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 3. fıkrası ile Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü itirazından çıkarılmış, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanunun 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 138. maddesine göre, mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilir.İzah edilen nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesince; “Dava konusu olayda davacının, dava dışı şirketten ticari nitelikteki zirai araç olan balya makinesi satın aldığı, davacının çiftçi olduğuna dair her hangi bir beyanda bulunmadığı gibi uyap takbis kayıtlarının incelenmesinde adına kayıtlı her hangi bir tarla da bulunmadığı, davacının da kabulünde olduğu üzere somut uyuşmazlıkta muhatabın araç satım sözleşmesinin tarafı olan dava dışı şirket olduğu, ipoteğin bu satış sözleşmesine istinaden verildiği, söz konusu şirketin edimini yerine getirmemiş olduğu iddiası ile iş bu davanın açıldığı, bu durumda uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu, 6335 sayılı kanunla değişen TTK.nun 4/1. maddesi gereğince “…her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan…” kaynaklanan davaların nisbi ticari dava olarak nitelendirildiği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve… numaralı kararında Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün, yeni kurulan (… , … , … , … , … , … , … ve … ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (… , … , … Batı, … , … , … , … , … , … , … , … , … , … , … Anadolu, … ,… , … , … , … , … , … , … ve … ) asliye ticaret mahkemeleri yargı çevrelerinin belirlenmesi teklifine ilişkin 30.06.2021 tarihli ve E.21646783-668/13369 sayılı yazısı görüşülerek Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Kayseri ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine, iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olduğu, her ne kadar açılan dava Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla açılmış ise de dava konusu uyuşmazlığın mahiyeti gereğince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, dava tarihi itibariyle mahkememizin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatının bulunmadığı, bu nedenle mahkememizin görevsiz olduğu, görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesi olduğu anlaşılmış olup dava dilekçesinin vaki görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Talep, merci tayinine ilişkindir. Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi ise, açılan davanın davacının, dava dışı şirketten ticari nitelikteki zirai araç olan balya makinesi satın aldığı, davacının çiftçi olduğuna dair her hangi bir beyanda bulunmadığı gibi uyap takbis kayıtlarının incelenmesinde adına kayıtlı her hangi bir tarla da bulunmadığı, davacının da kabulünde olduğu üzere somut uyuşmazlıkta muhatabın araç satım sözleşmesinin tarafı olan dava dışı şirket olduğu, ipoteğin bu satış sözleşmesine istinaden verildiği, söz konusu şirketin edimini yerine getirmemiş olduğu iddiası ile iş bu davanın açıldığı, bu durumda uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu uyuşmazlığı Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince, uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunlu olduğunu, davanın taraflarının incelenmesinde, davalı … ‘ın tacir olduğu, davacının ve davalı … ‘in tacir olmadığının görüldüğünü, diğer taraftan davalı tarafın iddiasına göre ipoeteğin düzenlenmesine sebep olan ticari ilişkinin tarafı … ve … olup davacının … ve … ‘e kefil olduğunun iddia edildiğini, Uyaptan yapılan vergi sorgulamasına göre … ve … ‘in de tacir olmadıkları, potansiyel vergi mükellefi olduklarının görüldüğünü, somut olayda davanın her iki tarafının tacir olmadığını, yalnızca davalı … ‘ın tacir sıfatını taşıdığını, dolayısı ile eldeki davanın nispi ticari dava da olmadığının görüldüğünü, uyuşmazlığın ticari dava olmaması ve Borçlar Kanunu’ndan doğması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevli olduğu gerekçesiyle davaya Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiğinden bahisle karşı görevsizlik kararı verilmiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir.Davacı, … AŞ ile KDV dahil 346.000 TL bedelle balya makinesi satışına istinaden sözleşme imzaladıklarını, satış sözleşmesi edimi olarak 150.000 TL ipotek kararlaştırıldığını, … firmasına verilmesi gereken ipoteğin firma çalışana … adına düzenlendiğini, … ‘in satış sözleşmesine riayet etmeyerek kötü niyetli olarak davacı adına kayıtlı … ili … ilçesi … Mahallesi … ada … parsel üzerine konulan 150.000 TL bedelli ipoteği diğer davalı … ‘a temlik ettiğini, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir.Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 5. maddesinin 3. fıkrası; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukukî ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.Bir hukukî işlemin veya fiilin 6102 sayılı TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticarî işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekmektedir. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2021 tarihli ve 2017/(6)3-2222 E., 2021/760 K. sayılı kararı ile 30/06/2020 tarihli ve 2019/4-231 E., 2020/487 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; davalılardan Hayrettin Karakaş’ın tacir olduğu, davacı ile diğer davalının tacir olmadığı, sözleşmeye konu balya makinesinin de davacının ticari işletmesiyle ilgili olmadığı anlaşılmakla davanın ticarî dava olarak kabul edilemeyeceği açık olduğuna göre, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahsedilemez. Bu durumda davaya bakmaya genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk mahkemesi görevlidir.Şu halde, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-) Dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 04/10/2022