Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/831 E. 2023/1148 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2023
KARAR TARİHİ : 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı … ile davacının tanıtım filmi yapımı konusunda 59.590,00 TL’ye anlaştıklarına ve davacının anlaşma doğrultusunda işini tamamlayıp teslim ettiğini, iş bedeli düzenlenen faturaya konu borcun ödenmesi gerekirken herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı hakkında Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasıyla faturaya dayalı olarak 59.590,00 TL asıl alacak ve 4.259,46TL işlemiş faiz toplamı 63.849,46TL’nin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapılmış olduğunu, Davalının 08.08.2023 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itirazları haksız olup, itirazında kötü niyetli olduğunu, davalının, icra takip dosyasına sunulan faturadan dolayı borçlu olduğunu, davalının icra takip dosyasına sunulan fatura ile ilgili herhangi bir açıklama getirmemiş ve ödeme belgesi de sunmamış olduğunu, taraflarınca başlatılan takip üzerine davalı ile yapılan whatsapp mesajlaşmalarını ekte sunduklarını, davalı tarafın mesajlar ile borcunu kabul etmiş ve ikiye bölünmesi durumunda ödeyebileceğini yazmış olduğunu, bu kapsamda yargıtay 19. hukuk dairesi’nin 15.02.2016 tarihli, 2015/14813 esas ve 2016/2351 karar sayılı kararı ile sakarya bölge adliye mahkemesi 7. hukuk dairesi e. 2021/1003 k. 2022/605 t. 21.3.2022100 sayılı kararının dikkate alınması gerektiğini, davacının, davalının haksız ve dayanaksız itirazı neticesinde zarara uğramış olup, mağduriyetinin giderilmesi amacı ile takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmolunmasını talep etmekte olduklarını, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2012 / 16708 E – 2013 / 761 K sayılı ilamının dikkate alınması gerektiğini belirterek, borçlunun borca ve icra takibine yaptığı itirazının iptaline, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasının takip tarihinden itibaren faizi ile 52.590,000-TL asıl alacak üzerinden devamına, Borçlunun takip konusu borcu işlemiş ticari faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sindan az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflarına davacı yanca Kayseri Genel İcra Müdürlüğü tarafından … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, kendilerinin de bu takibe karşı itirazlarını sunduklarını, daha sonra işbu dava açılıp davalıya 05.10.2023 tarihinde tebliğ olduğunu, söz konusu icra takibi ve açılan bu davanın taraf sıfatı eksikliği teşkil etmekte olduğunu, davalı ile davacı arasında yapıldığı iddia edilen sözleşme, dilekçe ekinde sunacakları üzere aslen … ile yapılmış olduğunu, her ne kadar başlatılan icra takibinin dayanağı olan belge davalı adına düzenlenmiş olsa da, asıl borçlu ve sözleşme ifa yükümlüsü … olduğunu, dava konusu video çekimi, rayiç bedeli en fazla 2.000-3.000 TL bandında olan bir reklam işi olduğunu, davalı sözleşme kurulmadan önce, davacı tarafla konuşup fiyat fahiş olduğu için işi almama yönünde karar kılmış olduğunu ancak …, hem sözleşme konusu ödeme yükümlülüğünü üstleneceğini, hem de gerekli işlemleri bizzat yapacağını vaadederek, davalının rıza dahi olmadan davacı yan ile anlaşma sağladığını, karşı tarafın sunmuş olduğu WhatsApp konuşmalarının eksik olduğunu, davalı karşı tarafa işlemin asıl sahibinin … olduğunu daha ilk konuşmada beyan ettiğini, bu husustaki belgeleri de dilekçe ekinde sunulacak olduğunu, davalının işi kabul etmemekteki haklılığının tespiti ve karşı tarafın fahiş fiyat talebinde bulunarak iyi niyetten uzak bir tutum içerisinde olduğunun tespit edilebilmesi için, mahkemenizce bir bilirkişi görevlendirilmesi talepleri bulunduğunu, öte yandan davacı tarafın ifasının tamamlandığını iddia ettiği iş, … Bey’in davalıya yaptığı bilgilendirmelerden öğrendiği kadarıyla hem kusurludur hem de çekimi yapılan mekan konusunda verilen bilgiler gerçeği yansıtmamakta olduğunu, İçerikteki m2 hesaplarının yanlış olması bir yana, 3 farklı dilde düzenlenmesi gereken sunumlar yerine getirilmemiş olduğunu, İşi asıl üstlenen …, bunun üzerine kesilmiş olan faturanın KDV tutarı olan 7.500 TL’ yi …’ a iade etmiş olduğunu, bu hususun hem … hem de davacı yanın banla hesapları incelenerek tespit edilmesini talep ettiklerini, aynı zamanda; yapılan bu ödeme …’in asıl borçlu olduğunu ikrar niteliğinde olduğunu, diğer yandan karşı taraf icra takibini başlattıktan sonra davalıyı arayarak borcu ödemesini istemiş ve aynı zamanda hoş olmayan bir şekilde davalı emlak işi yaptığı için “Zaten sen bir satışta bu parayı kazanıyorsun. Ödeme konusunda da zorlanmazsın.” şeklinde beyanda bulunmuş olduğunu, davalının defalarca borcun kendisine ait olmadığını, …’e ait olduğunu beyan etmiş olduğunu, hukuki bilgisi olmayan davalının panik içerisinde yaptığı bu konuşmalar da ikrar niteliğinde olduğu iddiasıyla davacı tarafça mahkemenize sunulmuş olduğunu belirterek, … ile … arasında tüm bankalar nezdinde para transferinin olup olmadığının müzekkere yazılarak araştırılmasına, Yapılan video çekimi için davacı tarafın dava konusu olarak belirtmiş olduğu bedelin rayiç bedelinin bir bilirkişi tarafından tespit edilmesine, Davanın …’ e davalı sıfatı ile ihbar olunmasına, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davalı açısından taraf sıfatı eksikliği ve borcun davalıya aile olmaması sebebiyle davanın REDDİNE karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, davacının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeni ile davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarına ilişkindir.
Çiğli Vergi Dairesi’ne, Karşıyaka Vergi Dairesi’ne, Kayseri Genel İcra Dairesi’ne, Gevher Nesibe Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının bir suretinin celbi ile incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu, toplam 63.849,46-TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından 08/08/2023 tarihli tensip kararı ile takibin borçlu yönüyle durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Çiğli Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, davalının işletme usulüne göre defter tuttuğunun belirtildiği görülmüştür.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/346 E, 2022/494 K sayılı kararında “…Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden Mimarsinan Vergi Dairesi’nin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası içine gelen müzekkere cevabında, temlik alan davacı …’ün 02/08/2019 tarihinde faaliyetini terk ettiği, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve 2. sınıf tüccar olduğunun bildirildiği görülmüştür. Şu halde, dava tarihi itibariyle temlik alan …’ün ticareti terk ettiği ve tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.” denildiği görülmüş olup, davanın fatura alacağına dayalı başlatılan takip nedeni ile açılan itirazın iptali davası olması ile mutlak ticari dava olmadığı, dava dosyamız açısından Çiğli Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre davalının VUK madde 177/4 kapsamında tacir sayılması gerektirir kazanç düzeyinde olmadığının belirtildiği ve bu hali ile davalının tacir olmadığı anlaşılmakla, dava konusu yönünden Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu görülmüş ve görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.20/12/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza